Gayrimüslim vatandaşın alışverişi hakkında...

15/12/2019 Pazar Köşe yazarı V.T

Zimmînin, yani gayrimüslim vatandaşın alışverişi, Müslümanlarınki gibidir. 

 

İbnü'l-Haddâd El-Mağribî hazretleri Maliki fıkıh ve kelâm âlîmidir. 209 (824)’te Tunus’ta Kayrevan'da doğdu ve burada büyüdü. 302'de (m. 915) aynı yerde vefat etti. Derslerinde şunları anlattı:

Köpeği ve diğer işe yarayan hayvanları, kuşları satmak câizdir. Zimmînin, yani gayrimüslim vatandaşın alışverişi, Müslümanlarınki gibidir. Yalnız onların şarap ve domuzu da alıp satması câizdir.

Müşteri, parayı vermeden ve malı almadan kaybolsa, o mal, başkasına satılır.

Bir kimse sattığı malın bedeli olarak bilmeyerek sahte para aldı ise, yanında ise, geri verip iyisini alır. Sahte parayı kullandı ise, iyisini isteyemez.

Bir bahçede kuş yavrulasa veya yumurtlasa veya sâhipsiz hayvan girse, bunlar alanın olup, bahçe sâhibinin olmaz. Bahçe sâhibi görüp, kapıyı kaparsa onun olur.

Bir yerde şeker veya para atılsa, kimin üstüne düşerse onun olur. Bir bahçeye arılar gelip bal yapsa veya ağaç çıksa veya sular kum getirip yığsa, bağçe sahibinin olur.

Hoca, talebesinden [imam veya müezzin, cemâatinden] hasır [veya bunlara vazîfelerinde lâzım olan başka bir şey] satın almak için para toplasa, toplanan paranın bir kısmı ile o şeyleri satın alsa, artan parayı kendisi kullanması câiz olur. Çünkü, topladığı paralar kendisine temlîk edilmiştir.

(Lukata) yerde bulunup, sâhibi belli olmayan maldır. Sâhibine vereceğinden emîn olanın, korumak için alması sünnettir. Yerde helâk olacak ise, alması farz olur. (Arayan olursa bana gönderin!) diyerek iki kimseyi şâhid yapar ve kalabalık bir yerde tarîf ederek sâhibini arar. Sâhibi çıkıncaya veya durmakla bozuluncaya kadar saklarken helâk olursa ödemez. Sâhibi çıkmayacağını veya bozulacağını anlarsa, artık aramaz. Beyt-ül-mâla verir. Beyt-ül-mâl yoksa, zengin ise, fakîr olan anasına, babasına, evlâdına ve zevcesine sadaka verir. Bunlar, kendisine hediye ederlerse, kendi de kullanabilir. Şâfi’îde, bunlara vermeden de kullanabilir. Fakîr ise, kendi kullanabilir. Sâhibi sonra çıkarsa, yâ kabul eder. Yahut, bulana veya fakîre tazmîn etdirir. Kabul eden veya tazmîn eden sevap kazanır. Para, şeker serpilince, kapan, yerden ve başkasının üstünden alan, buna mâlik olur. Umumi bir yerden çıkan, nalın veya kundurasının alınmış olduğunu görse, yerine bırakılanı kullanması câiz olmaz. Bunu götürüp sadaka verir, fakîr de, buna hediyye ederse, câiz olur.

Ağaçtan sokağa düşmüş meyveleri, köyde de, şehirde de, sâhibinin yasakladığı malum olmadıkça, herkesin alıp yemesi câizdir.