"Sen benim nikâhlımsın"

21/08/2023 Pazartesi Köşe yazarı A.U

Çeşt beldesinde yetişen evliyanın büyüklerinden Yûsüf bin Muhammed Çeştî hazretleri; seyyid olup, Allahü teâlânın aşkıyla yanardı.

Hâl sahibi bir zattı.

Kerametleri vardı.

Bir ara Herat’a gitti.

Geri dönüp gelirken “gönül ehli” dervişlerden birinin evinde misafir oldu.

Onun da bir kızı vardı.

Hayâ ve iffet sâhibiydi.

Kız, o gece rüyasında, bedir hâlindeki Ay’ın gökten kucağına inip “Ben, Allahü teâlâdan seni istedim. Sen, benim nikâhlımsın” dediğini gördü.

Uykudan uyandı.

Babasına anlattı.

Babası, rüyanın tabirini, evlerinde misafir bulunan Hâce Yûsüf’ten sormak üzere yanına vardı.

Huzurunda oturdu.

Hâce Yûsüf-i Çeştî; “Kızınızın gördüğü rüyadan haberim var. Ay’ın o hâli benim. Kızınızın iffetini duyduğum için onunla evlenmeyi Rabbimden istemiştim” buyurdu.

Ev sahibi çok sevindi.

Kızını ona nikâh etti.

Bu zat, sıcak bir yaz gününde talebeleriyle bir çölde giderken, gençler susuzluktan hâlsiz düşüp Hâce hazretlerine durumu arz ettiler.

O, asasını taşa vurdu!

Allah’ın izniyle oradan bir su çıktı.

Ve akmaya başladı. O sudan içti.

Talebeler de içtiler.

Ve çok rahatladılar.

Bu su, bugün hâlâ akmakta olup sıtmaya tutulanlar ve başka hastalar bu sudan içip bi-iznillah şifaya kavuşmaktadır. Ayrıca bu su, yazın soğuk, kışın sıcak akmaktadır.