20/03/2025 Perşembe Köşe yazarı V.T
“Bir bid’at ortaya çıkaran kimseyle harp ederim!..”
“Bir sözü anlamayacak kimseye söyleme! Çünkü o söz,
ona zararlı olup, fayda vermez.”
Ebû Kılâbe hazretleri Tabiînin
büyüklerinden olup hadîs ve fıkıh âlimidir. İsmi, Abdullah’dır. Eshâb-ı
kiramdan Sabit bin Kays ve Enes bin Mâlik’ten (radıyallahü anhüm) ders alıp,
hadîs-i şerîf rivâyet etti. 104 (m. 722)’de vefat etti. Devamlı helâl kazanmayı
teşvik ederdi. Bunun için, Eyyüb-i Sahtiyanî’ye “Çarşıya git iş ara Zira en
büyük huzûr, insanlara muhtaç olmamaktır” buyurdu. Yine bir zâta “Seni,
geçimini temin ederken görmek, câmi köşesinde görmemden daha sevimlidir.”
buyurdu...
Sohbetine devam eden bir talebesi
vardı. O döküntü hurma satardı. O’na; “Ben, senin sohbet meclisinden
faydalandığını zannediyordum. Fakat şu bir hakîkattir; Allahü teâlâ her düşük şeyden
bereketini almıştır” buyurdu.
Namazlardan sonra “Allahümme
innî es’elüke’t-tayyibât ve terk-el-münkerât ve hubbe’l-mesâkîn ve en tetûbe
aleyye ve izâ eratte lî ibâdike fitneten en teveffanî gayre
meftun” duâsını okurdu. Hikmet dolu pek çok sözleri vardır. Buyurdu ki:
“Hem dünyâ, hem de âhirette
yaşayan kimseye ne saadet” buyurunca “Âhirette nasıl yaşandığı” kendisinden
soruldu. “Dünya yaşayışında Allahü teâlâyı hatırından çıkarmadı ve dâima O’na
yalvardı ve bu sayede de âhirette O’nun rahmetine mazhar oldu.”
“Bir kimse bir bid’at ortaya
çıkarırsa onunla harp ederim.”
“Allahü teâlâya şükür yapılmasına
vesîle olan dünyalık insana zarar vermez.”
“Bir sözü anlamayacak kimseye
söyleme! Çünkü o söz, ona zararlı olup, fayda vermez.”
“Arzu ve istekleri peşinden
koşanlarla beraber oturup kalkmayınız. Onlarla konuşmayınız. Çünkü, sizi kendi
sapıklıklarına düşürmelerinden, zihninizi karıştırmalarından korkuyorum.”
“Sana, din kardeşinden
istemediğin bir şey ulaşırsa, onun için bir özür ara. Bir mazeret bulamazsan,
kendi kendine, belki benim bilmediğim bir durum vardır, de.”
“Kıyâmet günü Arş-ı a’lâ
tarafından bir münâdi Yunus sûresi 62. âyet ile nidâ eder; (Ey Allah’ın sevgili
kulları! Sizin için bir korku yoktur. Siz mahzûn da edilmezsiniz.) Bu nidadan
sonra herkes, başını yukarı kaldırır ve; inandık îmân ettik, derler. Ancak,
münâfıkların başları ise hiç yukarı kalkmaz ve yere eğilirler.”
“Bir kimse ya iyiliği veya
kötülüğü ister. Ancak kalbinde bir emredici veya bir yasaklayıcı bulur.
Emredici, iyiliği emreder; yasaklayıcı, kötülükten alıkor.”
“Bid’at ehli ile
oturmayınız. Onlarla sohbet etmeyiniz. Zira sizi dalâlete düşürebilir veya
bilmediğiniz kötülüklere bulaştırabilirler.”