Üstünlükte ikinci odur

Üstünlükte ikinci odur

Hazret-i Ömer (radıyallahü teâlâ anh), Peygamber efendimizin kayınpederidir. Hafsa validemiz onun kızıdır. Hayatta iken Cennet ile müjdelenmiş on kişiden ikincisi olup, Hazret-i Ebu Bekir’den sonra eshab-ı kiramın en büyüğü, başka bir ifade ile, Peygamberlerden sonra insanların üstünlükte ikincisidir. Resulullahın da ikinci halifesidir. Hazret-i Ali, Hazret-i Ömer’i çok severdi. Ona kızı Ümmi Gülsümü nikah etti, damadı yaptı.

Hicretten kırk sene önce doğdu. Kureyşin büyüklerinden idi. Çok güzel konuşurdu. Önce Resulullaha düşman idi. 

Resulullah efendimizin duası bereketi ile Müslüman olmakla şereflendi. Resulullahı öldürmek için giderken okunan Kur’an-ı kerimin fesahatı, belagatı, manalarının yüksekliği ve üstünlüğü karşısında hayran kalınca, Hazret-i Habbab, “Müjde ya Ömer! Resulullah, Allahü teâlâya dua ederek, (Ya Rabbi! Bu dini, Ebu Cehil ile yahut Ömer ile kuvvetlendir) buyurdu. İşte bu devlet, bu saadet sana nasip oldu” dedi. O da hemen Resulullahın huzuruna giderek iman etti. Müslüman olunca, Resulullah efendimize, (Allah ve müminler, yardımcı olarak sana yetişir) mealindeki âyet-i kerime indi. (Enfal 64)

Hadis-i şeriflerde de buyuruldu ki:
(Cebrail geldi, "Ömer’in müslüman olmasından dolayı gökteki melekler birbirine müjde verip, bayram ediyorlar" dedi.) [Hakim, Ebu Nuaym]

(Ömer’i müslüman olduktan sonra gören şeytan, yüzüstü yıkıldı.)
[Taberani, İ. Asakir, Dare Kutni]

İbni Mesud buyurdu ki: Ömer iman ettiğinde Peygamber efendimiz, mübarek elini Ömer’in göğsüne koyup, (Ya Rabbi, bunun göğsündeki kötü sıfatı ve hastalığı çıkar, onun yerine iman ve hikmeti ver) buyurdu. 

Ömer’in müslüman olması, müminlere rahmet oldu. O Müslüman oluncaya kadar dini İslam aşikâre değildi. Kâbe’de Müslümanlardan hiç kimse namaz kılmamış idi. Müslüman olunca, (Ya Resulallah haydi Kâbe’ye gidip açıkça namaz kılalım) dedi, teklifi kabul buyurulup hep birlikte Kâbe’ye gidildi. Hazret-i Ömer, orada, Resulullahın ölü veya dirisini getirecek diye bekleyen müşriklere, (Beni bilen bilir, bilmeyen bilsin ki, Hattab oğlu Ömer’im. Karısını dul, çocuklarını yetim bırakmak isteyen, yerinden kıpırdasın) dedi. Hepsi geriye çekilip dağıldı. Müslümanlar, Harem-i şerifte yüksek sesle tekbir getirip, ilk defa meydanda namaz kıldılar. (M.Ç.Güzin - Eshab-ı kiram)

Üstad NFK’nın şiirinden bazı yerleri aldık.

Hazret-i Ömer

Can evinden vuruldu,
Bulanıktı, duruldu,
Havuzlar umman oldu,
Ömer Müslüman oldu.

Sözü sözdü, gerçekti,
Kesin öldürecekti,
Bir kutlu ferman oldu,
Ömer müslüman oldu.

Cesurdu, gözü pekti,
Hemen kılıcı çekti,
Olaylar yaman oldu,
Ömer Müslüman oldu.

Şoka uğradı bir an,
Yumuşatmıştı Kur'an,
İçi süt liman oldu,
Ömer Müslüman oldu.

Olunca küfre pişman,
Dostları oldu düşman,
İnkârı iman oldu,
Ömer Müslüman oldu.

Hazret-i Ömer, İslam dini uğruna malını, canını, her şeyini ortaya koydu. Herkes gizlice hicret ederken o, hiç çekinmeden kahramanca ortaya çıkıp, (Anasını ağlatmak, karısını dul bırakmak isteyen varsa gelsin) diyerek düşmanlara meydan okudu. (Mirat-ı kâinat)

Bütün gazalarda bulundu. Uhud’da Resulullahın yanından ayrılmadı. Resulullahın vefatından sonra karışıklık çıkmasını önledi. Halifeye, her işinde yardım etti. 

Hazret-i Ebu Bekir, vefat edeceği zaman eshab-ı kirama, Size halife olarak Ömer’i seçtim. Yarın ahirette Allahü teâlâya, "İnsanların en hayırlısını onların başına halife tayin ettim" derim dedikten sonra, Hazret-i Ömer’i halife tayin etti. Onüçüncü yılda halife oldu. Emir-ül-müminin ismini aldı. Az zamanda o kadar çok yer aldı ki, tarihçileri şaşırttı. Kudüs’e gidip, adaleti ile Rumları hayran bıraktı. Kadsiye zaferini kazanarak, orduları Azak denizine kadar ilerledi. Tunus’a kadar fetholundu.

Dörtbinden ziyade cami, mescid yapıldı. Hazret-i Muaviye’yi Şam valisi yaptı. Kendi de Şam’a geldi. Her sene hac yaptı. On buçuk sene ve yedi gün, dünyada hiç görülmemiş bir adalet ile halifelik yaptı. 23. yıl zilhiccesinde, bir sabah namazına giderken, Mugire-tebni Şu’be hazretlerinin kölesi Ebu Lü’lü Firuz tarafından bıçakla karnına vurularak yirmidört saat sonra, 63 yaşında şehit oldu. Hücre-i saadete defnedildi.

Çok âdil, abid, çok merhametli, aşağı gönüllü, fakirlikle yaşar bir zat idi. Kudüs’e giderken deveye, kölesi ile nöbetleşe biniyordu. Şehre girerken deveye binme sırası kölesine geldiği için devenin önünde yürüyordu. Kuvveti, adli, askerleri, üç kıtayı titreten İslam halifesini görmeye gelenleri hayrette bırakmıştı. O derece âdil idi ki, kendi oğlu günah işleyince Allahü teâlânın emri kadar sopa vurulmasını emretti. Eshab-ı kiram yalvardıkları halde, bir değnek eksik vurulmasına razı olmadı ve oğlu bu yüzden öldü. Çok acıdı ve üzüldüğünü bildirdi ise de, pişman olmadı ve (Allahü teâlânın hakkında hatır olmaz. Ahirette çekmekten, dünyada cezasını bulmak iyidir) buyurdu.

Ölünceye kadar, bütün âlem-i İslam, Resulullah zamanındaki huzur, safa ve rahatlık içinde yaşadı. Çeşitli hadis-i şeriflerle meth olundu. (Benden sonra Peygamber gelseydi, Ömer Peygamber olurdu)hadis-i şerifi, yüksekliğini anlatmaya yetişir. Faziletini, kıymetini bildirmek için, din âlimleri ve dinsizler tarafından ciltlerle kitap yazıldı. Eshab-ı kirama derecelerine göre saygı gösterirdi. Bedir gazasında bulunanlara daha çok kıymet verirdi. Haşimileri, hepsinden üstün tutardı. Hazret-i Ali’yi hepsinden yüksek bulundurur, işlerinde ona danışırdı. Hazret-i Ömer’i metheden hadis-i şeriflerin çoğunu Hazret-i Ali bildirmiştir. (Eshab-ı kiram, Mesabih, M.Ç.Güzin)

Bir gün Resulullah efendimiz buyurdu ki: 
(Rüyamda ümmetim bana arz olundu. Cümlesi önümden geçip, birbir seyreyledim. Kiminin gömleği dizinde idi. Kiminin dizinden aşağı, kiminin dizinden yukarı idi. Lakin Ömer’i bir gömlek ile gördüm ki, yerde sürünürdü.) Sahabe-i güzin, ya Resulallah, nasıl tabir buyurdunuz diye sorunca, buyurdu ki: (Din-i mübin ile [dine bağlılık, dinin kuvvetlenmesi ile] tabir ettim.) 
Hilafet zamanı uzun oldu, İslamiyet dünyaya yayıldı. (Tirmizi)

Abdullah ibni Ömer dedi ki: 
Resulullah buyurdu ki, (Rüyada kana kana süt içtim, fazlasını da Ömer bin Hattaba verdim.) 
Ya Resulallah! Ne ile tabir ettiniz diye sorulunca, buyurdu ki: (İlim ile tabir ettim.) (Müslim)

Daima görüşü [ictihadı] isabet ederdi. Bir gün, bir münafık ile bir yahudi, bir hususta anlaşamadı. Yahudi davayı halletmek için, Resulullaha gelmek istedi. O kişi de yahudilerin reisine gitmek istedi. Sonunda, Resulullaha geldiler. Yahudi o davada haklıydı, onun lehine hüküm verildi. Çıkınca, o kişi bu hükme razı olmayıp, (bir de Ömer’e gidelim) dedi. Hazret-i Ömer Yahudilere düşman olduğu için davayı kendisinin kazanacağını sanıyordu. Hazret-i Ömer’e davayı halletmesi için geldiler. Yahudi, davayı anlattı. Hazret-i Ömer onun münafık olduğunu anlayıp, (Olay bu yahudinin anlattığı gibi midir?) Diye sordu. O kişi, evet, öyledir. Ama ben o hükme razı olmadım, sen hüküm veresin, dedi. Hazret-i Ömer; (Siz az bekleyin) buyurdu. Hemen içeriden kılıcını getirip münafığın boynunu vurdu, (Resulullahın hükmüne razı olmayanın hükmü budur) buyurdu. 

Bunun üzerine, Resulullah efendimiz, (Hak ile bâtılı ayırt edici Ömer’dir) buyurup, hak ile bâtılı ayıran anlamında Faruk lakabını verdi ve Ömer-ül-Faruk denildi. (M. Ç. Güzin) 

Makam-ı İbrahim için, kadınların örtünmesi için ve Bedir gazasında alınan esirler için, içkinin haram edilmesi için Allahü teâlâ, Hazret-i Ömer’in sözüne uygun âyet-i kerime gönderdi. Bedir’de alınan esirlere yapılacak muamele hakkında, Sahabe-i kiramın reyleri [ictihadları] farklı olmuştu. Ömer-ül Faruk ve Sad ibni Muaz esirleri öldürelim dedi. Diğer sahabiler ise, para karşılığı bırakalım, demişlerdi. Server-i âlem de, bu reyi kabul buyurup salıverdiler. Sonra, şu âyet-i kerime gelerek birinci reyin doğru olduğu bildirildi: 
(Savaşta alınan esirleri mal karşılığı olarak salıvermek, hiçbir Peygambere yakışmaz. Yer yüzünde onların çoğunu öldürmek, zayıflamalarına sebep olur. Siz dünya malını istiyorsunuz. Allah ise, sevap kazanmanızı, Cennete ve nimetlere kavuşmanızı istiyor. Allah tarafından önceden verilmiş bir hüküm olmasaydı, aldığınız fidyeden dolayı size mutlaka büyük bir azap dokunurdu.) [Enfal 67,68]

Bu âyet-i kerimeler indikten sonra Peygamber efendimiz buyurdu ki:
(Eğer azap geri çevrilmeseydi, Ömer ile Sad bin Muaz’dan başka kimse kurtulmazdı.) [Beydavi, Mealim-üt-tenzil]

Hazret-i Ömer buyurdu ki: (Vallahi Allahü teâlâ bana üç şeyde de muvafakat etti: 
1– Ya Resulallah, ne olaydı makam-ı İbrahim’i namaz kılınacak yer yapsaydınız dedim. Hemen Bekara suresinin, (Makam-ı İbrahim’i namazgah edinin!) mealindeki 125. âyeti indi. 

2–
 Dedim ki, ya Resulallah! Sizin yanınıza biz de geliyoruz, müşrikler de geliyor. Ne olurdu müminlerin anneleri tesettüre girseydi. Hemen Allahü teâlâ hicab âyetini gönderdi. 

3–
 Resulullahın bazı hanımları birbirleri ile niza etmişler. Bu olayı işitince gidip, [Resulullahın hanımı ve kendi kızı olan] Hafsa’ya: “Resulullahı üzerseniz, Allahü teâlâ, Ona sizden daha iyi hatunlar verir” dedim. Hemen Allahü teâlâ; Tahrim suresinin (Eğer o sizi boşarsa, Rabbi ona, sizden daha iyi hanımlar verebilir) mealindeki 5. âyetini gönderdi. (Mealim-üt-tenzil)

Hadis-i şerifte buyuruldu ki: 
(Allahü teâlâ, hakkı Ömer’in diline ve kalbine yerleştirdi.) [Tirmizi, Ebu Davud, İ. Ahmed, Hakim, Taberani, İbni Neccar, İ. Münavi] 

Hazret-i Ömer’in tarihi konuşması
Hazret-i Ömer, halife olunca cihada teşvik için buyurdu ki:
(Ey Resulün Eshabı! Arabistan, ancak sizin atlarınıza arpa yetiştirebilir. Halbuki Allahü teâlâ, Muhammed aleyhisselamın ümmetine, yeryüzünün her tarafında, yer, ülke vereceğini, Habibine vaad etti. Hani, bu vaad edilen ülkeleri zaptederek, dünyada ganimete, ahirette gazilik ve şehitlik rütbesine nail olmak isteyen erler nerede? Din uğruna can ve baş feda ederek, vatanlarını bırakıp, Allahü teâlânın kullarını zalimlerin pençelerinden kurtaracak gaziler nerede?)

İşte İslam ülkelerinin, üç kıta boyunca, hızla genişlemesine, milyonlarca insanın küfürden kurtulmalarına sebeplerden biri de Hazret-i Ömer’in bu ibretli konuşmasıdır. Bundan sonra, Eshab-ı kiram ölünceye kadar cihad ve gaza etmeye ahd ve ittifak etti. Halifenin gösterdiği şekilde ordular kurulup, Ehl-i İslam, yerlerini yurtlarını terk ile Arabistan’dan çıkıp, her tarafa yayıldı. Gidenlerin çoğu, geri dönmeyip, gittikleri yerlerde, ölünceye kadar cihad etti. Böylece, az vakitte çok ülke alındı. O vakit iki büyük devlet vardı. Biri Rum İmparatorluğu, diğeri İran Devleti idi. Ehl-i İslam, ikisine de galip geldi. Acem devleti, büsbütün ortadan kalktı. Ülkelerinin hepsi, müslümanların eline geçti. Ahalisi müslüman olmakla şereflendi.

“Ömer Cennet ehlinin ışığıdır”
Hazret-i Ömer, Medine'ye hicretle şereflenen, Allahü teâlânın övdüğü muhacirlerden ve ilk iman edenlerdendir. Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Muhacirlerin ve Ensarın önce imana gelenlerinden ve Onların yolunda gidenlerden Allah razıdır. Onlar da Allah’tan razıdır. Allah, Onlar için Cennetler hazırladı.) [Tevbe 100]

Hazret-i Ömer, Peygamber efendimizin kayınpederi olmakla, mübarek kızı Hafsa validemiz de müminlerin annesi olmakla şereflendi. Bir âyet-i kerime meali: 
(Resulullahın zevceleri müminlerin anneleridir) [Ahzab 6]

Resulullah ile akraba olmak şerefi çok büyüktür. İmanlı olan her akrabası muhakkak Cennetliktir. Çünkü hadis-i şerifte buyuruluyor ki: 
(Allahü teâlâ bana söz verdi ki, kızlarını aldığım ve kızlarımı verdiğim aileler, Cennette benimle beraber olacaktır.) [Deylemi]

Ağaç altında söz verenlerden idi. Allahü teâlâ, ağaç altında sözleşme yapılan Eshabdan da razı olduğunu bildirdi. Âyet-i kerimede mealen buyuruluyor ki:
(Ağaç altında, sana söz veren müminlerden, Allah razıdır.) [Fetih 18]

Bedir savaşına katılanlardandır. Bedir ehlinin şânı için hadis-i şerifte buyuruldu ki: 
(Bedir savaşına katılan Müslümanlar Cennetliktir.) [Dare Kutni]

Âl-i İmran suresinin (İşlerinde onlara danış) mealindeki 159. âyeti, Hazret-i Ebu Bekir ve Hazret-i Ömer ile müşavere etmek için geldi. 

Hazret-i Ömer’in faziletini bildiren hadis-i şeriflerden birkaçı şöyledir: 
(Ömer Cennettedir.) [Tirmizi, İbni Mace, Taberani, İ. Asakir, Beyheki, Dare Kutni, Hakim, Ebu Nuaym, İbni Said] 

(Ömer Müslüman olduktan sonra, şeytan her görüşte mutlaka yüz üstü düşmüştür.) 
[Taberani]

(Gökte hiç bir melek yoktur ki Ömer’i sevip hürmet etmesin. Yer yüzünde de hiç bir şeytan yok ki ondan kaçmasın.)
 [İbni Asakir, İbni Adiy, İbni Cevzi]

(Şeytan senden korkuyor, ya Ömer.) 
[İ. Ahmed]

(Şeytan Ömer’in gölgesinden kaçar.) [Buhari, Müslim, Begavi, İbni Asakir, İbni Adiy]

(Güneş, Ebu Bekir hariç, Ömer’den daha hayırlı bir kimsenin üstüne doğmadı.) 
[Tirmizi]

(Benden sonra hak, her zaman Ömer iledir.) [Hakim, Taberani, ibni Asakir]

(Benden sonra Peygamber gelmeyecek. Eğer gelseydi, Ömer Peygamber olurdu.)
 [Deylemi, Tirmizi, İ. Münavi]

(Allahü teâlâ Ömer’e rahmet etsin, acı da olsa hakkı söyler.) 
[Tirmizi]

(Allahü teâlâ kıyamet günü önce Ömer’e selam verecektir.)
[Hakim]

(Cibril dedi ki: "Ömer’e selam söyle, rızası hikmet, gazabı izzettir.) [İbni Adiy]

(Ömer Cennet ehlinin ışığıdır.) 
[E.Nuaym, İ.Asakir]

(Ömer’in Cennette derecesi, Ebu Bekir hariç, ümmetimin hepsinden yüksektir.) [İbni Mace]

(Miracda, Ömer’e verilecek olan köşkü gördüm.) [Buhari, Müslim]

(Cennete girdim. Bir köşkte bir huri 
[Cennet kızı] gördüm. Sen kimin içinsin dedim. Ömer ibni Hattab için yaratıldım dedi.) [Buhari ve Müslim]

(Cebrail aleyhisselama, Ömer’in üstünlüklerinden sordum. Onun kıymetini, Nuh aleyhisselamın Peygamberlik zamanı kadar 
[ 950 yıl] anlatsam, bitiremem. Bununla beraber, Ömer’in bütün kıymetleri, Ebu Bekrin kıymetlerinden biridir, buyurdu.) [Ebu Ya’la]

(Ya Eba Bekir, meleklerden Mikail gibisin, o rahmetle iner. Enbiyadan ise İbrahim gibisin, o inkârcı kavmine, Bana uyan bendendir, isyan edene ise Allah gafur rahimdir" dedi. Ya Ömer, sen de meleklerden Cibril gibisin, o, kâfirlere şiddetle iner. Enbiyadan da Nuh gibisin, o "Ya Rabbi, yer yüzünde hiç kâfir bırakma" dedi.) 
[Taberani, Ebu Nuaym, İ. Asakir]

Fetih suresinde, (Eshab-ı kiram kâfirlere karşı çok şiddetlidir)buyuruluyor. Hazret-i Ömer bunların başında gelirdi. Peygamber efendimiz cemaatle namaz kıldırırken Firavunun, “Ben sizin en büyük rabbiniz değil miyim” dediğini bildiren âyeti okuyunca Hazret-i Ömer, namaz esnasında, gazaba gelerek, “Ben o zaman olsa idim, boynunu vururdum” dedi. Namazdan sonra Resulullah efendimiz, (Namazda iken konuşulmaz ya Ömer, namazını iade et) buyurdu. Hazret-i Ömer namazı iade edeceği sırada Cebrail aleyhisselam gelip, (Allahü teâlâ Ömer’in namazını kabul etti, yeniden kılması gerekmez) dedi. (M. Ç. Güzin) 

Eshab-ı kiramın tamamı evliya idi. Resulullah efendimiz, Hazret-i Ömer’e ikram olmak için buyurdu ki: 
(Geçmiş ümmetler içinde gelecekten keramet ehli zatlar vardı. Ümmetimin içinde de Ömer onlardan biridir.) [Buhari, Müslim,Tirmizi]
Hazret-i Ömer, Medine’de kalabalık bir cemaate hutbe okurken, İran’a gönderdiği ordunun mağlup olmak üzere olduğunu görüp, kumandana (Ya Sariye arkanı dağa ver) buyurdu. O da, dağa yanaştı ve zafere kavuştu. (Şevahid-ün nübüvve)

Hazret-i Ömer: “Bu söz benim için dünyalara bedeldi” buyurarak şöyle anlattı: 
(Peygamber efendimizden Umre'yi ifa etmek için izin istedim; bana izin verip, şöyle buyurdu:
(Kardeşim Ömer, bizleri duandan unutma!) [Tirmizi, Ebu Davud]

Hadis âlimleri söz birliği ile bildiriyorlar ki: 
Ebu Musa Eşari dedi ki, Resulullah ile bir bahçede oturuyorduk. Biri kapıya vurdu. Resulullah (Kapıyı aç ve gelene Cennetlik olduğunu müjdele) buyurdu. Kapıyı açtım. Ebu Bekir içeri girdi. Resulullahın müjdesini kendisine söyledim. Kapı yine vuruldu. (Kapıyı aç ve gelene Cennetlik olduğunu müjdele!) buyurdu. Kapıyı açtım. Ömer içeri geldi. Ona da müjdeyi söyledim. Kapı yine vuruldu. (Kapıyı aç! Gelene Cennetlik olduğunu müjdele ve başına belalar geleceğini de söyle!) buyurdu. Kapıyı açtım. Osman içeri girdi. Müjdeyi ve Allahü teâlânın kaderini kendisine söyledim. Allahü teâlâya hamd olsun. Kazalarda, belalarda ancak Allahü teâlâya sığınılır dedi. (Buhari, Müslim - Kurretül ayneyn)

Resul-i ekrem, Hazret-i Ömer’in şehit olacağını yani Cennetlik olduğunu haber verdi. İlk üç halife ile dağa çıktıkları zaman dağ sallandı. Peygamber efendimiz buyurdu ki: 
(Ey dağ, sallanma! Senin üstünde bir nebi, bir sıddık, iki de şehit [Ömer ve Osman] vardır.) [Buhari- Kurretül ayneyn]

İmam-ı a’zam hazretleri buyuruyor ki: 
Peygamberlerden sonra insanların en faziletlisi, Hazret-i Ebu Bekir, sonra Hazret-i Ömer, sonra Hazret-i Osman, daha sonra Hazret-i Ali’dir. Her müslümanın eshab-ı kiramın hepsini hayırla anması gerekir. (Fıkhu’l-Ekber)

Sahabenin kerameti

Eshab-ı kiram, bütün evliya-i kiramdan üstün olduğu halde, kerametlerinden az bahsedilmesinin sebebi, onların kerametlerinin az olması değildir...

Devamını Okuyun...

Hepsi Cennetlik olanlar

Evet hepsi Cennetliktir. Allahü teâlâ, onlara en güzel mükafatı vereceğine yani Cennete koyacağına dair söz verdi...

Devamını Okuyun...

Çömez ve Eshab-ı kiram

Fiyasko, bir teşebbüste, gülünç ve başarısız neticedir. Böyle söylemek, diğer Peygamberlerin fiyaskosu var demektir...

Devamını Okuyun...

Eshabımı kötülemeyin

Böyle söylemek Allah’a ve Resulüne karşı gelmek olur. Yani, Allah ve Resulünün onlara verdiği kıymeti, makamı beğenmemek, itiraz etmek olur...

Devamını Okuyun...

Hazret-i Ebu Hüreyre

Hazret-i Ebu Hüreyre (radıyallahü teâlâ anh), eshab-ı kiramın büyüklerindendir. Adı Abdurrahman’dır. Eshab-ı kiram arasında Abdullah bin Ömer’den sonra, en çok hadis bilen budur...

Devamını Okuyun...

Eshab-ı kiram ve Teftazani

Kesinlikle doğru değildir. Bütün Ehl-i sünnet âlimleri gibi, Sadeddin-i Teftazani de, Eshab-ı kiramın üstünlüğünü ve onlara dil uzatılamayacağını kitaplarında bildirmiştir...

Devamını Okuyun...

İctihad hatası

İmam-ı Rabbânî hazretleri buyuruyor ki: Eshab-ı kiram arasında olan savaşları, iyi sebeplerden, güzel düşüncelerden ileri geldi bilmek, dünyalık için, menfaat için bilmemek gerekir, çünkü onların ayrılığı ictihad ve tevil ayrılığıydı...

Devamını Okuyun...

Kâfir Müslüman olmaz mı?

Kur’an-ı kerime inanmadıklarından dolayı lanet ediyorlar. Onlar Eshab-ı kiramın hemen hepsine düşmanlık ediyorlar. Kur’an-ı kerimi Eshab-ı kiram topladığı için, onlara inanmıyorlar...

Devamını Okuyun...

Resulullah’a düşmanlık

Evet, bu hadis-i şerif kendi aleyhine delildir, çünkü (Eshabıma düşmanlık bana olan düşmanlıktan ileri gelir) buyuruluyor. Eshab-ı kiram arasındaki savaşlar, düşmanlıktan dolayı değildi...

Devamını Okuyun...

Eshab-ı kiramı anlamak

Elbette, üstündür. Bu husus âyetle, hadisle ve Ehl-i sünnet âlimlerinin sözbirliğiyle sabittir. Resulullah'ın üstünlüğünü bilemeyen, anlayamayan buna akıl erdiremiyor...

Devamını Okuyun...

İlimde en üstün olanlar

Evet, sahabenin tamamı, sahabeden olmayan ulema ve evliya zatların hepsinden üstündür. Resulullah'ın mucizesini anlayamayanlar, sahabeye bilerek veya bilmeyerek dil uzatıyorlar...

Devamını Okuyun...

Resulullah ile akraba olma şerefi

Âlemlere rahmet olarak gönderilen sevgili Peygamber efendimiz ile akraba olmak şerefi çok büyüktür. İmanlı olan her akrabası muhakkak Cennetliktir...

Devamını Okuyun...

Peygamberlerden sonra en üstün odur

Hazret-i Ebu Bekir (radıyallahü teâlâ anh), Peygamberlerden sonra insanların en üstünüdür. Âlemlere rahmet olarak gönderilen sevgili Peygamber efendimizin kayınpederidir...

Devamını Okuyun...

Hazret-i Ebu Bekir’in dövülmesi

Çeşitli kitaplarda vardır: Resulullah ve arkadaşları oturmuşlardı. O zaman 38 kişiydiler. Hazret-i Ebu Bekir ayağa kalkarak insanları Allah’a ve Resulüne çağıran bir konuşma yaptı...

Devamını Okuyun...

Hazret-i Ebu Bekir niçin üstün?

Bu, bir bakımdan üstünlüktür. Bir bakımdan üstünlük, her bakımdan üstün olmayı gerektirmez. Hazret-i Ebu Bekir’in çok önemli olan başka üstünlüğü vardır...

Devamını Okuyun...

Anam babam sana feda olsun

Hatice validemizle Peygamber efendimiz evlenecekleri zaman, Hazret-i Hatice, bir şahsı gizlice Server-i kâinatın huzuruna şu haberle gönderdi... 

Devamını Okuyun...

Son Peygamberin veziri olacaksın

Ebu Bekri Sıddık önceleri tüccar idi. Sefer ve ticaret yapardı. Ekseri Şam’a giderdi. Seferde iken, çok tesirinde kaldığı bir rüya gördü...

Devamını Okuyun...

O Sıddıkdır

Hazret-i Ebu Bekir, İslam dininin göz bebeğidir. Muhammed aleyhisselamın dostudur, arkadaşıdır, mübarek kayınpederidir. Bu ikisinden, ikincisidir...

Devamını Okuyun...

Cennet kapılarının hepsinden çağrılan

Ebu Hüreyre hazretleri diyor ki, Resulullah buyurdu ki: 
(Bir kimse eşyadan bir çift şeyi sadaka etse, fisebilillah Cennet kapılarından davet olunur...

Devamını Okuyun...

Babanın taati yanında

Hazret-i Âişe validemiz anlatır: 
Resulullah, bir gece mübarek başını, benim yanıma koymuş, yıldızlara bakıyordu...

Devamını Okuyun...

Artık o nesneler bana gerekmez!

Bayram günü idi. Ebu Bekri Sıddık kıymetli ve gösterişli elbise giymiş ve otuz altınlık bir şal omzuna almış idi. Cebrail aleyhisselam a’ma suretinde gelip, yol üzerinde oturdu...

Devamını Okuyun...

Bilali kâfir elinden sen kurtarırsın

Bilal-i Habeşi müslüman olmuştu, lakin o zaman bir kâfirin kölesi idi. Bir büyük kilise vardı. İçindeki putlara hizmet için, kâfirler bir köylü tayin etmişlerdi...

Devamını Okuyun...

Cennet ehlinin ışığı

Hazret-i Ömer’in hilafeti zamanında, bir gazadan çok mal getirmişlerdi. Hazret-i Ömer ganimet malını taksim eder iken Hazret-i Hasan ve Hazret-i...

Devamını Okuyun...

Damarlarımda bir şey kaldı ise af et!

Ebu Bekri Sıddıkın bir kölesi vardı. Ömrünün sonlarında her akşam iftar vaktinde yemek getirirdi...

Devamını Okuyun...

Ümmetimden bir evliya varsa

Eshab-ı kiramın tamamı evliya idi, hatta diğer evliyanın her birinden de yüksek idi. Hepsi de keramet sahibi idi. Peygamber efendimiz Hazret-i Ömer’e ikram olmak için buyurdu ki...

Devamını Okuyun...

Adalet etmek senin nasibindir

Hazret-i Ömer, Resulullah ile bütün savaşlara iştirak edip, kâfirlere karşı kahramanca savaştı...

Devamını Okuyun...

Resulullah fazla verse idi

Enes bin Malik hazretleri anlatır: 
Resulullahtan, Ebu Bekri Sıddıkın o kadar üstünlüğünü işittim ki, hayrette kaldım. Server-i âlemin vefatından sonra bir gece Onu rüyada gördüm...

Devamını Okuyun...

İslam şerefi yetmez mi?

Hazret-i Ömer hilafeti zamanında, Şam şehrine gitmek icap etmişti. Eshab-ı güzinden bir cemaati de yanlarına alıp, Medine’den yola çıktılar...

Devamını Okuyun...

Sevinmek lazımken niçin ağlarsın?

Resulullah efendimiz Arafat dağında, Kusva adlı devesine binmiş halde dururken, meal-i şerifi (Bugün dininizi ikmal ettim. Size verdiğim nimetleri tamamladım...

Devamını Okuyun...

Kavme imamet eylesin

Hazret-i Âişe validemiz anlatır: 
Resulullahın son hastalığında ağrısı arttı. Buyurdu ki: (Ebu Bekir’e söyleyin, nasa imam olup, namaz kıldırsın.)...

Devamını Okuyun...

Siz halife hanımı olmasaydınız

Hazret-i Ömer bir gün evine geldiğinde, hanımları bir tabak içine koydukları mücevherleri seyrediyorlardı. Nereden geldi bunlar diye sordu...

Devamını Okuyun...

Kaldır bu yemeği

Hazret-i Ömer bir kıtlık zamanında, bir deve kesip, Medine’nin fakirlerine bölüştürün diye emretti...

Devamını Okuyun...

Resulullah seni takdim etmiştir

Resulullahın son hastalığında, vefatları yaklaştığında, cümle eshab-ı kiram hüzünlü ve telaşlı idiler ve muzdarip oldular...

Devamını Okuyun...

Fırat kenarında oğlak zayi olsa

Bir gün Hazret-i Ömer bir cemiyette ağladı. Niçin ağladığı sorulduğunda, buyurdu ki...

Devamını Okuyun...

Rızasına uygun olanı versin

Ebu Bekri Sıddık son hastalığında buyurdu ki:
Hilafeti kime bırakacağım konusunda, tekrar istihare ettim. Allah’tan diledim ki, bana rızasına uygun olanı versin...

Devamını Okuyun...

Kimin itikadı böyle değil ise

Cabir bin Abdullah anlatır: 
Bir bedevi Hazret-i Ali’nin huzuruna gelip dedi ki: Ya emir-el müminin! Bana Ebu Bekir’den haber ver ki, o Cennette midir?...

Devamını Okuyun...

Ömer’in yerini kim tutabilir

Abdurrahman bin Avf der ki, ben Ömer’den acayiplikler gördüm. Ne gördün diye sorulunca buyurdu ki, hayatta olsa, ben söylemeye kadir olmazdım...

Devamını Okuyun...

Bir başabaş kurtulsam

Abdurrahman bin Avf hazretleri anlatır: 
Ömer bir gece bir tulumu su ile doldurup, arkasına almış, Medine-i münevvere köylerine giderken yorulmuş gördüm...

Devamını Okuyun...

Üstünlükte ikinci odur

Hazret-i Ömer (radıyallahü teâlâ anh), Peygamber efendimizin kayınpederidir. Hafsa validemiz onun kızıdır...

Devamını Okuyun...

Hazret-i Ömer Cennetliktir

Emirülmüminin Hazret-i Ömer “radıyallahü anh” hakkındaki bu tür sözler uydurma ve iftiradır...

Devamını Okuyun...

Sonra gelenlere rahat koymadın

Hazret-i Ömer, halifeliği zamanında, Medine’nin etrafında bir deve palanı düşmüş, onu alıp, süratle giderken terlemişti...

Devamını Okuyun...

Ömer’i Ömer’e gösteren o kadın kimdir

Bir gün Hazret-i Ömer Medine’de gidiyordu. Bir ihtiyar kadın yol kenarında durmuş idi. Bir başka kadın ona dedi ki, içeri gir, emir-ül müminin Ömer gidiyor...

Devamını Okuyun...

Sana acımasam helal etmezdim

Hazret-i Ömer bir gün, mübarek başını koyup, tam yatacaktı. O sırada bir köle seslenip: Kalk, ya Emir-el müminin. Önce bana insaf eyle! Rabbil âlemin kıyamet günü benim hakkımı senden alır dedi...

Devamını Okuyun...

Bizi bekleyen bu zat kimdir

Hazret-i Ömer zamanında bir kervan, gece vaktinde Medine’ye geldi. Kervandakilerin hepsi kâfir idi. Konakladıkları gibi hepsi uyudular...

Devamını Okuyun...

Bunlar da gazilerin hakkıdır

Hazret-i Ömer halife iken, Hazret-i Numan’ı komutan yapıp, acem diyarına gönderdi. Nihavend ile Hemedanı feth ettiler...

Devamını Okuyun...

Bu çırağ şahsi malım değildir

Bir gece Hazret-i Osman Hazret-i Ömer’in huzuruna vardı. Gördü ki, acele ile mektup yazıyor. Selam verdi, ancak emir-ül müminin cevap vermedi...

Devamını Okuyun...

Vaiz olarak ölüm kâfidir

Hazret-i Ömer’in yüzüğünde Kefa bil-mevt vaızan ya Ömer yazılı idi. Manası, Ya Ömer, vaiz olarak ölüm kâfidir demektir...

Devamını Okuyun...

Mesleme’ye bir iş ederim ki

Hicretin yirmiüçüncü senesi idi. Bir gün Hazret-i Ömer’e, (İran tarafında bir aşiret vardır. Sanatları haramiliktir. Müslümanların yollarını basarlar...

Devamını Okuyun...

Hırkasında oniki yama vardı

Hazret-i Ömer hilafet makamına geçtikten sonra, kızı Hazret-i Hafsa [ki Resulullahın hanımı olup, müminlerin annelerindendir], muhterem babasını görmeye geldi...

Devamını Okuyun...

İyi vaktinde senden cizye aldık

Hazret-i Ömer, halifeliği zamanında kapı kapı gezip dilenen yaşlı bir zimmi gördü. Ona merhamet edip buyurdu ki: Ey pir, iyi vaktinde senden cizye aldık...

Devamını Okuyun...

Düşmandan korkma, Allah’tan kork

Hazret-i Ömer halife iken, İran memleketini feth etmek arzusunda idi. O memlekette İslamiyet yayılsın istiyordu...

Devamını Okuyun...

Kalenin feth olunamamasının sebebi

Hazret-i Ömer’in zamanında, Şam şehri civarında, bir kalayı muhasara ettiler. Allahü teâlânın hikmeti öğle vakti yaklaştı, feth müyesser olmadı...

Devamını Okuyun...

Doğru sözü hemen kabul ederdi

Onun zamanında, Müslümanlar İslamiyet’i İran içlerine kadar yaydılar. İranlı meşhur kumandan Hürmizan, teslim olmamak için çok direndi, fakat hayatının tehlikeye girdiğini görünce teslim oldu...

Devamını Okuyun...

Yine Onun kaderine kaçalım

Halife Hazret-i Ömer, Şam'a gidiyordu. Şam'da veba hastalığı olduğu işitildi. Yanında bulunanların bazısı, Şam’a girmeyelim, dedi...

Devamını Okuyun...

Nefsimden büyük düşmanım yoktur

Hazret-i Ömer halife iken, bir gün mescidde oturuyordu. Rum kayserinin elçisi geldi. Bazı hediye ve bir doğan, bir tazı, bir şişe zehir de getirdi...

Devamını Okuyun...

Yârimi benim katıma getirin

Bir yahudi olan Ebu Lülü, Mugire tebni Şubenin kölesi idi. Efendisini Hazret-i Ömer’e gelip şikayet etti. Efendim benden haddimden fazla harc ister, dedi...

Devamını Okuyun...

Ömer, davasının eri imiş

Resulullah efendimiz, bir gün meclis-i şeriflerinde kabir azabını, Münker ve Nekir’in nasıl heybet ile gelip sual ettiklerini anlatıyordu...

Devamını Okuyun...

Kefenim arasına koyduğun mektup ile

Hazret-i Ömer’in vefatından bir sene sonra oğlu Abdullah onu rüyada görmüştü. Sabahleyin Resulullahın mescidi şeriflerine vardı..


Devamını Okuyun...

Şeyhaynın üstünlüğü

[Hazret-i Ebu Bekir ve Hazret-i Ömer’in üstünlüğü] İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki: Ehl-i sünnet âlimleri, söz birliği ile, Şeyhaynı üstün tutmak ve iki damadı sevmek lazımdır demektedir...

Devamını Okuyun...

Hazret-i Osman-ı Zinnureyn

Hazret-i Osman (radıyallahü teâlâ anh), Peygamber efendimizin damadıdır. Eshab-ı kiramın büyüklerinden, Cennet ile müjdelenen on kişinin ve halifelerin üçüncüsüdür. İman edenlerin beşincisidir...

Devamını Okuyun...