Hepsi Cennetlik olanlar

Eshab-ı kiramdan büyük günah işleyenler de mi Cennetliktir?

CEVAP
Evet hepsi Cennetliktir. Allahü teâlâ, onlara en güzel mükafatı vereceğine yani Cennete koyacağına dair söz verdi. (Hadid 10) Âyette, ve küllen vaadallahül hüsna buyuruldu. Yani, Allah hepsine Cenneti söz verdi demektir.

Âyet-i kerimede yine buyuruluyor ki:
(Muhacirlerin [Mekke’den hicret eden eshabın] ve Ensarın [Medine’de muhacir eshaba yardım edenlerin] önce gelenlerinden ve bunların yolunda gidenlerden Allah razıdır ve bunlar da, Allah’tan razıdır. Allah bunlar için, altından ırmaklar akan Cennetler hazırladı. Bunlar Cennetlerde sonsuz olarak kalacaklardır.) [Tevbe 100]

Allahü teâlânın zatı gibi sıfatları da sonsuzdur. Razı olması da sonsuzdur. Allah, Eshabdan birkaç sene razı olup sonra vazgeçmez. Hepsinin Cennetlik olduğunu bildirdiği gibi ayrı ayrı da bildirdi. 

Mesela ağaç altında biat eden 1400 eshabdan razı olduğunu da bildirdi:
(Ağaç altında, sana söz veren müminlerden, Allah razıdır.) [Fetih 18]

Resulullah efendimiz, (Ağaç altında sözleşenlerden hiçbiri Cehenneme girmez) buyurdu. Bu biate, (Biat-ür-rıdvan = Razı olunan biat) denir. Çünkü Allah bunlardan razıdır. (Meâlimüttenzil)

Eshab-ı kiramdan büyük günah işleyenlere bir örnek verelim:
Hatib bin Ebi Beltea hazretleri, Saire isimli casus bir kadınla Mekke’deki müşriklere, Mekke’nin fethi için hazırlık yapıldığını bildiren bir mektup gönderdi. Vahiy ile durumu öğrenen Resulullah, üç kişiye emretti. Onlar da, kadına yetişip, mektubu istediler. Kadın “Bende mektup yok” dedi. “Resulullah yalan söylemez, mektubu çıkar. Yoksa...” diyerek tehdit edilince, kadın örülü saçlarının arasındaki mektubu çıkarıp verdi. Mektup getirilince Peygamber efendimiz, Hazret-i Hatibe niçin böyle yaptığını sordu. Hatib Radıyallahü anh, (Mekke’de çoluk çocuğum var. Müşriklerin bir zararı dokunmasın diye bunu yazdım) dedi. Hazret-i Ömer (Ya Resulallah, izin ver, hemen şunun kellesini uçurayım) dedi. Fakat Peygamber efendimiz (Allahü teâlâ, Bedir gazasında bulunanlara "İstediğinizi yapın! Sizin her işinizi affettim" buyurdu. Bu Bedir ehlindendir) buyurunca, Hazret-i Ömer, böyle söylediği için ağladı, pişman oldu, tevbe istigfar etti.

Bir örnek daha: 
Eshab-ı kiramdan Sabit bin Kays bin Şemmâs, ses tonu yüksek idi. Hücurat suresinin, (Ey iman edenler, seslerinizi Peygamberin sesinden fazla yükseltmeyin. Birbirinize bağırdığınız gibi, Peygambere yüksek sesle konuşmayın. Farkına varmadan amelleriniz boşa gider) mealindeki ikinci âyeti inince huzur-ı saadete artık gelmedi. Resul-i Ekrem efendimiz, haber gönderip çağırttı. Ona gelmeyiş sebebini sorunca. Hazret-i Sabit, “Ya Resulallah, bu âyet inince amellerimin boşa gideceğinden korktum. Çünkü ses tonum yüksektir” dedi. Resulullah buyurdu ki:
(Sen o mevkide değilsin. Sen eshabımdansın, sen hayr ile yaşayıp hayr ile de öleceksin. Sen Cennet ehlisin.) [Beydavi, Medarik, Buhari, Müslim]

Bu husus, bundan sonraki âyet-i kerime ile de bildirildi: 
(Allah'ın elçisinin huzurunda seslerini kısanlar, Allah'ın kalblerini takva ile imtihan ettiği kimselerdir. Onlara mağfiret ve büyük mükâfat vardır.) [Hücurat 2] (Büyük mükafat, Cennette büyük makamlara kavuşmak demektir.)

Kalbini mi yardın?
Sual:
 Şevahid-ün-nübüvve kitabında şu menkıbe anlatılıyor:
(Hicretin 7. yılında, Mahlem bin Cesame, Amir Eşcaiyi iman ettikten sonra öldürdü. Resulullah, Mahlem bin Cesame’yi azarlayarak, (Kelime-i şehadet getiren bir Müslümanı niçin öldürdün?)buyurdu. Mahlem bin Cesame; (O, ölümden korktuğu için kelime-i şehadeti söyledi) dedi. Resulullah efendimiz, (Sen onun kalbini yarıp da baktın mı? Korkudan söylediğini nereden bildin? Dil kalbin tercümanıdır) buyurup ona beddua etti. [Kalbini yarsam ne görecektim diye edepsizce cevap verdiği rivayeti de vardır.] 
Bir hafta sonra Mahlem bin Cesame öldü. Defnettiler. Yer cesedini kabul etmeyip, dışarı attı. Beş defa defnettiler, yine yer kabul etmedi. Sonunda tenha bir yere bıraktılar. Bu durum Resulullaha haber verilince, (Yer ondan daha kötülerini kabul eder. Bu hâl size Kelime-i şehadetin şerefini bildirmek için vuku buldu) buyurdu.)
Menkıbeden bu kişinin mürted olarak öldüğü anlaşılıyor. Mahlem bin Cesame sahabeden değil miydi? Sahabe mürted olmayacağına göre bu olayın açıklaması nedir?
CEVAP
Bu kişinin münafık olduğu anlaşılmaktadır. Müslümanların camisine gelen kimseye Müslüman denir, hem onlarla beraber cihad ettiğine göre Müslüman kabul ediliyordu, ama Allah rızası için cihad etmediğini ve münafıklığını bu olay göstermiştir. Peygamber efendimiz, mucize ile onun münafık olduğunu anlayıp beddua etmiştir.

Salebe’nin de, zekat vermeyince münafık olduğu meydana çıkmıştı.

Aralarındaki bir anlaşmazlıktan dolayı, bir Müslüman, bir Yahudi ile gelip, Resulullahtan Yahudi ile kendisi arasında hakem olmasını istiyor. Resulullah efendimiz de Yahudi lehine karar verince, Müslüman bilinen kimse kabul etmiyor, bir de, Ömer’e gidelim diyor. Hazret-i Ömer, Yahudi ile gelen kimsenin münafık olduğunu anlayınca, (Resulullahın hükmüne razı olmayanın hakkı kılıçtır) diyerek boynunu vuruyor. Bu olaydan sonra, hakkı bâtıldan ayıran anlamına (Faruk)unvanını alıyor.

Bu olaylar onların münafıklığını ortaya çıkarmıştır. Yoksa Eshab-ı kiramdan hiç biri mürted olmaz.

Eshabın hepsi Cennetliktir
Sual:
 Kuzman ismindeki bir sahabi, savaşta katledilince Eshab, Cennetliktir dedi, Resulullah (Hayır o Allah için değil kahraman desinler diye çarpıştı, o yüzden şehit değildir) buyurdu. Eshabın hepsi Cennetlik değil midir, sahabi nasıl şehit olmaz? Sonra sahabi nasıl kahraman desinler diye savaşır? 
CEVAP
Evet sahabenin tamamı Cennetliktir. Hepsi de savaşta ölürse şehit olur. Kuzman veya Kazman, sahabiden değil idi. Münafık idi. Şevahid-ün-nübüvve kitabında diyor ki:
Eshab-ı kiram Uhud savaşına gidince, Kuzman gitmedi. Kadınlar, (Anlaşılan senin bizden farkın yok) dediler. Bu söz onun nefsine çok dokundu. Gidip savaşa katıldı. Müthiş bir şekilde savaşıyor, Kaçıp âleme rezil olmaktansa savaşıp ölmek daha iyi diyordu. Öyle savaştı ki, müşriklerden yedi kişi öldürdü. Kendisi de yaralandı. Eshab-ı kiramdan bazıları onu savaş sırasında yaralı halde görüp şehitlik sana afiyet olsun dediler. Bunun üzerine Kuzman şöyle dedi: 
(Ben din için savaşmadım. Kureyşin galip gelerek hurma bahçelerini harap etmelerinden korktuğum için ve daha başka sebeplerle savaştım.) 

Yaraları çok acı veriyordu, kılıcını göğsüne dayayıp intihar etti. Sahabeden bazıları onun durumunu bilmedikleri için Resulullaha, Kuzman müşriklerden yedi kişi öldürüp şehit oldu, dediler. Resulullah, (O Cehennem ehlidir) buyurdu. Sonra Kuzman’ın gerçek niyetini açıklayıp, “Ben Allah’ın Resulüyüm, Allahü teâlâ bana dilediklerini bildirir” buyurdu. Bundan sonra Eshab-ı kirama dönüp “Allahü teâlâ bu dini facirlerle de elbette kuvvetlendirir” buyurdu. (Şevahid-ün-nübüvve) 

Salebe sahabi miydi? 
Sual:
 Sahabi kime denir? Eshabdan bazılarının kusurlarını söylemek uygun olur mu? Eshabdan mürted olan olur mu? Salebe sahabi mi idi?
CEVAP
Peygamber efendimizi hayatta iken ve Peygamberliğini tebliğ ettikten sonra bir an gören, eğer kör ise bir an konuşan mümine sahabi denir. İmam-ı a'zam hazretleri, (Eshab-ı kiramın tamamını hayırla anarız) buyurdu. İmam-ı Şafii hazretlerine de, Eshab-ı kiram arasındaki savaşlardan sorulunca, (Allahü teâlâ, ellerimizi, bu kanlara bulaşmaktan koruduğu gibi, biz de, dilimizi tutup, bulaştırmayalım!) buyurdu. Ömer b. Abdülaziz hazretleri de böyle söylemiştir. (M. Rabbani c.2, m.96)

Eshab-ı kiramdan hiçbirinin kâfir olmayacağı, hepsinin Cennete gideceği âyet-i kerime ve hadis-i şerifle bildirilmiştir. Allahü teâlâ, Eshab-ı kiramdan razı olduğunu, Onları sevdiğini bildiriyor. Allahü teâlânın sıfatları ebedidir, sonsuzdur. Onlardan [eshab-ı kiramdan] razı olması da sonsuzdur. Artık bir daha sözünden dönmez, hep razıdır. İki âyet-i kerime meali:
(Allah asla sözünden dönmez.) [Al-i İmran 9, Zümer 20, Rad 31]

(Allah vaadinden dönmez.) [Rum 6]

Münafıklar, Eshabdan değildir. Münafıklardan birkaçının, imansızlıklarını açıklamaları, Eshab-ı kiramın sonradan mürted olması demek değildir. Salebe de münafık iken, Müslüman görünmüş; fakat, zekatı inkâr edince, münafıklığı meydana çıkmıştır. Daha önce Müslüman göründüğü için (mürted oldu) denilmiştir. 

Reccal münafık idi
Sual:
 Eshab-ı kiramdan Reccal ismindeki birinin, sonradan mürted olduğu doğru mudur?
CEVAP
Hayır, doğru değildir. Eshab-ı kiramın hepsinin Cennetlik olduğu ve Allahü teâlânın hepsinden razı olduğu Kur’an-ı kerimde açıkça bildirilmiştir. (Tevbe 100, Hadid 10)

Allahü teâlânın sıfatları ebedidir, sonsuzdur. Onlardan razı olması da, sonsuzdur. Eshab-ı kiramdan hiçbiri mürted olamaz. Çünkü Allahü teâlânın bunlardan razı olması ebediyen değişmez. 

Reccal, münafık idi. Peygamber efendimiz de, bunu bildirmiş, yerinin Cehennem olduğunu haber vermiştir. Münafıklardan birkaçının imansızlıklarının sonradan ortaya çıkması, Eshab-ı kiramın sonradan mürted olması demek değildir. Mesela Salebe, zekat vermeyince, münafık olduğu meydana çıkmıştı.

Eshab-ı kiramdan Rafi bin Hudeyc hazretleri buyuruyor ki:
Bir gün, Reccal ile, birkaç kişi, beraber otururken, Resulullah, yanımıza gelip, (Şu topluluktan birinin yeri, Cehennemdir) buyurdu. Bunun üzerine ben, oradakilerin kim olduğuna dikkat ettim. Ebu Erva, Tufeyl bin Amr ve Reccal bin Anfüve vardı. Hepsine dikkatle baktım, hayretler içinde kaldım ve kendi kendime, (Acaba bu şaki kim ki?) demekten kendimi alamadım. Resulullah efendimizin vefatından sonra, Hanife oğullarına döndüm. Orada Reccal’in ne yaptığını sordum. Resulullahın aleyhine ve peygamber olduğunu söyleyen yalancı Müseylime’nin lehine şahitlikte bulunduğunu, o yalancıya inandığını söylediler. Yine kendi kendime dedim ki, (Elbette, Resulullahın sözü haktır!) [Taberani]

Sohbetin üstünlüğü
Sual:
 Eshabın hepsi bütün evliyadan niçin üstündür?
CEVAP
Peygamber efendimizi Müslüman olarak görmek şerefi, bütün faziletlerden üstün olduğu için, Eshab-ı kiram herkesten üstün olmuştur. İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:

Tabiinin en üstünü Veysel Karani hazretleri, bu üstünlüğüne rağmen, Eshab-ı kiramın en aşağısının derecesine yetişememiştir. Hiçbir üstünlük, sohbetin üstünlüğü kadar olamaz. Çünkü, sohbete kavuşanların [Eshab-ı kiramın] imanları, sohbetin bereketi ve vahyin bereketi sayesinde, görmüş gibi kuvvetli oldu. Sonra gelenlerden hiçbir kimsenin imanı, bu kadar yüksek olmamıştır. (m. 59)

Eshabın hepsi cennetliktir
Sual: 
Eshabı kiramın hepsinin cennetlik olduğu Kur'an-ı kerimde bildirildiği hâlde, niye Aşere-i mübeşşereden başkasının cennetlik olduğunu söylemek Ehl-i sünnet itikadına aykırıdır? Eshab-ı kiramdan mürted olanlar olmadı mı? Olmuşsa niye âyet-i kerimede, (Hepsi cennetliktir) buyuruluyor?
CEVAP
Sahabeden olan elbette cennetliktir. Âyet-i kerimeyi inkâr eden kâfir olurEshab arasında münafıklar da olup hangilerinin münafık olduğu da, kesin bilinmediği için, herhangi biri için şu cennetliktir veya cehennemliktir denmez. Peygamber efendimiz, on kişinin cennetlik olduklarını ismen bildirdiği için, onlardan başkası için garanti cennetlik denmez. Resulullah'ın vefatından önce münafıklardan küfrünü açıklayanlar oldu. Eshab-ı kiramın arasında bulundukları için bunlara mürted oldu denildi. Onlar zaten münafık idi, münafıklıkları meydana çıktı. Tam ilmihalde deniyor ki:
İki Hâtıb vardır. Tefsir-i Mazheri’de, Nisa suresinin 65. âyetinde, (Hâtıb ibni Ebî Beltea muhacirlerden idi. Bedir gazasında bulundu. İkinci Hâtıb ibni Beltea ise, Ensarın arasında olup, bir münafık idi) diyor. Eshab-ı kiramın hepsi Cennet’e girecektir. Allahü teâlâ, hepsinden razı olduğunu bildirmiştir. Bu müjde, hepsinin imanla öleceklerini haber vermektedir. Fakat Aşere-i mübeşşereden başkasının imanla öleceği önceden bilinemezdi. Çünkü aralarına karışmış olan münafıkları Resulullah'tan başka kimse bilmezdi. Bu münafıklar imansız gitti. Resulullah'ın vefatından sonra, Eshab-ı kiramdan hiçbiri mürted olmadı. Hepsi Sahabi olarak öldü, hepsi Cennet’e gitti. (S. Ebediyye)

Hepsi cennetliktir
Sual: Eshab-ı kiramın hepsi cennetlik olduğu âyet-i kerimelerle sabitken, niye on kişi, ayrıca Cennetle müjdelenmiştir?
CEVAP
Eshab-ı kiramın "rıdvanullahi teâlâ aleyhim ecmain" arasında ismi geçen birinin, Resulullah efendimizin bildirdikleri hariç, gerçekte Sahabî veya münafık olup olmadığı kesin olarak bilinemeyeceği için, onun ismini söyleyerek kesin cennetlik denilemez. Sadece, hadis-i şerifle bildirilen on sahabî için, kesin cennetlik denir. Âyet-i kerime mucibince, Eshab-ı kiramın hepsine hüsnüzan edilir, her birine “radıyallahü anh” denir.

Ehl-i beytin fazileti

Ehl-i beyt, Peygamber efendimiz Muhammed aleyhisselamın bütün aile fertlerine denir. Mübarek hanımları, kızı Hazret-i Fatıma ile Hazret-i Ali ve bunların evlatları olan Hazret-i Hasan ve Hazret-i Hüseyin, onların...

Devamını Okuyun...

Ehl-i beyt Cennetliktir

Önce Ehl-i beytin kimler olduğuna bakalım. Âlimler farklı bildirmişlerdir. Ehl-i beyt Resul-i ekremin zevceleri, çocukları ve torunlarıdır. Hazret-i Ali de bunlardandır. O da, Ehl-i beytin akrabasındandır. (Şehzade tefsiri)...

Devamını Okuyun...

Eshabım gökteki yıldızlar gibidir

İkinci binin müceddidi imam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki: Eshab-ı kiramı sevmek, onlara bağlı olmak, insanlar içinden beğenilmiş, süzülüp ayrılmış olan bu çok kıymetli tabakanın hayat tarzlarına imrenip onlar gibi olmaya özenmek...

Devamını Okuyun...

Sahabenin hepsi müctehiddir

Elbette, hepsi müctehiddir. Sekiz muhaddisin [hadis âliminin] bildirdiği bir hadis-i şerif meali şöyledir: Eshabım gökteki yıldızlar gibidir. Hangisine uyarsanız hidayete erersiniz. [Taberanî, Beyhekî, İbni Asakir, Hatîb, Deylemî...

Devamını Okuyun...

Eshabın hepsinden Allah razıdır

Hiç birinin kâfir olduğunu göstermez. Hadis-i şerifler ehl-i sünnet âlimlerinin açıklamaları olmadan okunursa insan dinden çıkabilir...

Devamını Okuyun...

Eshab-ı kiramın her sözü senettir

Ehl-i sünnet âlimleri tefsir ve hadis bilgisini, dört halife içinden, en çok Hazret-i Ali’den almıştır. Çünkü, üç halife önce vefat etti...

Devamını Okuyun...

Eshab-ı kiramın üstünlük sırası

Mevahib-i ledünniyye kitabında deniliyor ki:
Peygamberlerden ve meleklerin üstünlerinden sonra, bütün yaratılmışların en üstünü, Eshab-ı kiramdır...

Devamını Okuyun...

“Ve küllen vaadallahül Hüsna” âyeti

Fitne ve fesat çıkararak bölücülük yapan ehli bid’at ve ehli dalalet, Eshab-ı kirama dört koldan saldırıyorlar...

Devamını Okuyun...

Onlar birbirlerini çok severdi

En kıymetli Peygamber, bizim Peygamberimizdir, en iyi eshab Onun eshabı, en iyi ümmet de Onun ümmeti yani bütün Müslümanlar...

Devamını Okuyun...

Sahabenin kerameti

Eshab-ı kiram, bütün evliya-i kiramdan üstün olduğu halde, kerametlerinden az bahsedilmesinin sebebi, onların kerametlerinin az olması değildir...

Devamını Okuyun...

Hepsi Cennetlik olanlar

Evet hepsi Cennetliktir. Allahü teâlâ, onlara en güzel mükafatı vereceğine yani Cennete koyacağına dair söz verdi...

Devamını Okuyun...

Çömez ve Eshab-ı kiram

Fiyasko, bir teşebbüste, gülünç ve başarısız neticedir. Böyle söylemek, diğer Peygamberlerin fiyaskosu var demektir...

Devamını Okuyun...

Eshabımı kötülemeyin

Böyle söylemek Allah’a ve Resulüne karşı gelmek olur. Yani, Allah ve Resulünün onlara verdiği kıymeti, makamı beğenmemek, itiraz etmek olur...

Devamını Okuyun...

Hazret-i Ebu Hüreyre

Hazret-i Ebu Hüreyre (radıyallahü teâlâ anh), eshab-ı kiramın büyüklerindendir. Adı Abdurrahman’dır. Eshab-ı kiram arasında Abdullah bin Ömer’den sonra, en çok hadis bilen budur...

Devamını Okuyun...

Eshab-ı kiram ve Teftazani

Kesinlikle doğru değildir. Bütün Ehl-i sünnet âlimleri gibi, Sadeddin-i Teftazani de, Eshab-ı kiramın üstünlüğünü ve onlara dil uzatılamayacağını kitaplarında bildirmiştir...

Devamını Okuyun...

İctihad hatası

İmam-ı Rabbânî hazretleri buyuruyor ki: Eshab-ı kiram arasında olan savaşları, iyi sebeplerden, güzel düşüncelerden ileri geldi bilmek, dünyalık için, menfaat için bilmemek gerekir, çünkü onların ayrılığı ictihad ve tevil ayrılığıydı...

Devamını Okuyun...

Kâfir Müslüman olmaz mı?

Kur’an-ı kerime inanmadıklarından dolayı lanet ediyorlar. Onlar Eshab-ı kiramın hemen hepsine düşmanlık ediyorlar. Kur’an-ı kerimi Eshab-ı kiram topladığı için, onlara inanmıyorlar...

Devamını Okuyun...

Resulullah’a düşmanlık

Evet, bu hadis-i şerif kendi aleyhine delildir, çünkü (Eshabıma düşmanlık bana olan düşmanlıktan ileri gelir) buyuruluyor. Eshab-ı kiram arasındaki savaşlar, düşmanlıktan dolayı değildi...

Devamını Okuyun...

Eshab-ı kiramı anlamak

Elbette, üstündür. Bu husus âyetle, hadisle ve Ehl-i sünnet âlimlerinin sözbirliğiyle sabittir. Resulullah'ın üstünlüğünü bilemeyen, anlayamayan buna akıl erdiremiyor...

Devamını Okuyun...

İlimde en üstün olanlar

Evet, sahabenin tamamı, sahabeden olmayan ulema ve evliya zatların hepsinden üstündür. Resulullah'ın mucizesini anlayamayanlar, sahabeye bilerek veya bilmeyerek dil uzatıyorlar...

Devamını Okuyun...

Resulullah ile akraba olma şerefi

Âlemlere rahmet olarak gönderilen sevgili Peygamber efendimiz ile akraba olmak şerefi çok büyüktür. İmanlı olan her akrabası muhakkak Cennetliktir...

Devamını Okuyun...

Peygamberlerden sonra en üstün odur

Hazret-i Ebu Bekir (radıyallahü teâlâ anh), Peygamberlerden sonra insanların en üstünüdür. Âlemlere rahmet olarak gönderilen sevgili Peygamber efendimizin kayınpederidir...

Devamını Okuyun...

Hazret-i Ebu Bekir’in dövülmesi

Çeşitli kitaplarda vardır: Resulullah ve arkadaşları oturmuşlardı. O zaman 38 kişiydiler. Hazret-i Ebu Bekir ayağa kalkarak insanları Allah’a ve Resulüne çağıran bir konuşma yaptı...

Devamını Okuyun...

Hazret-i Ebu Bekir niçin üstün?

Bu, bir bakımdan üstünlüktür. Bir bakımdan üstünlük, her bakımdan üstün olmayı gerektirmez. Hazret-i Ebu Bekir’in çok önemli olan başka üstünlüğü vardır...

Devamını Okuyun...

Anam babam sana feda olsun

Hatice validemizle Peygamber efendimiz evlenecekleri zaman, Hazret-i Hatice, bir şahsı gizlice Server-i kâinatın huzuruna şu haberle gönderdi... 

Devamını Okuyun...

Son Peygamberin veziri olacaksın

Ebu Bekri Sıddık önceleri tüccar idi. Sefer ve ticaret yapardı. Ekseri Şam’a giderdi. Seferde iken, çok tesirinde kaldığı bir rüya gördü...

Devamını Okuyun...

O Sıddıkdır

Hazret-i Ebu Bekir, İslam dininin göz bebeğidir. Muhammed aleyhisselamın dostudur, arkadaşıdır, mübarek kayınpederidir. Bu ikisinden, ikincisidir...

Devamını Okuyun...

Cennet kapılarının hepsinden çağrılan

Ebu Hüreyre hazretleri diyor ki, Resulullah buyurdu ki: 
(Bir kimse eşyadan bir çift şeyi sadaka etse, fisebilillah Cennet kapılarından davet olunur...

Devamını Okuyun...

Babanın taati yanında

Hazret-i Âişe validemiz anlatır: 
Resulullah, bir gece mübarek başını, benim yanıma koymuş, yıldızlara bakıyordu...

Devamını Okuyun...

Artık o nesneler bana gerekmez!

Bayram günü idi. Ebu Bekri Sıddık kıymetli ve gösterişli elbise giymiş ve otuz altınlık bir şal omzuna almış idi. Cebrail aleyhisselam a’ma suretinde gelip, yol üzerinde oturdu...

Devamını Okuyun...

Bilali kâfir elinden sen kurtarırsın

Bilal-i Habeşi müslüman olmuştu, lakin o zaman bir kâfirin kölesi idi. Bir büyük kilise vardı. İçindeki putlara hizmet için, kâfirler bir köylü tayin etmişlerdi...

Devamını Okuyun...

Cennet ehlinin ışığı

Hazret-i Ömer’in hilafeti zamanında, bir gazadan çok mal getirmişlerdi. Hazret-i Ömer ganimet malını taksim eder iken Hazret-i Hasan ve Hazret-i...

Devamını Okuyun...

Damarlarımda bir şey kaldı ise af et!

Ebu Bekri Sıddıkın bir kölesi vardı. Ömrünün sonlarında her akşam iftar vaktinde yemek getirirdi...

Devamını Okuyun...

Ümmetimden bir evliya varsa

Eshab-ı kiramın tamamı evliya idi, hatta diğer evliyanın her birinden de yüksek idi. Hepsi de keramet sahibi idi. Peygamber efendimiz Hazret-i Ömer’e ikram olmak için buyurdu ki...

Devamını Okuyun...

Adalet etmek senin nasibindir

Hazret-i Ömer, Resulullah ile bütün savaşlara iştirak edip, kâfirlere karşı kahramanca savaştı...

Devamını Okuyun...

Resulullah fazla verse idi

Enes bin Malik hazretleri anlatır: 
Resulullahtan, Ebu Bekri Sıddıkın o kadar üstünlüğünü işittim ki, hayrette kaldım. Server-i âlemin vefatından sonra bir gece Onu rüyada gördüm...

Devamını Okuyun...

İslam şerefi yetmez mi?

Hazret-i Ömer hilafeti zamanında, Şam şehrine gitmek icap etmişti. Eshab-ı güzinden bir cemaati de yanlarına alıp, Medine’den yola çıktılar...

Devamını Okuyun...

Sevinmek lazımken niçin ağlarsın?

Resulullah efendimiz Arafat dağında, Kusva adlı devesine binmiş halde dururken, meal-i şerifi (Bugün dininizi ikmal ettim. Size verdiğim nimetleri tamamladım...

Devamını Okuyun...

Kavme imamet eylesin

Hazret-i Âişe validemiz anlatır: 
Resulullahın son hastalığında ağrısı arttı. Buyurdu ki: (Ebu Bekir’e söyleyin, nasa imam olup, namaz kıldırsın.)...

Devamını Okuyun...

Siz halife hanımı olmasaydınız

Hazret-i Ömer bir gün evine geldiğinde, hanımları bir tabak içine koydukları mücevherleri seyrediyorlardı. Nereden geldi bunlar diye sordu...

Devamını Okuyun...

Kaldır bu yemeği

Hazret-i Ömer bir kıtlık zamanında, bir deve kesip, Medine’nin fakirlerine bölüştürün diye emretti...

Devamını Okuyun...

Resulullah seni takdim etmiştir

Resulullahın son hastalığında, vefatları yaklaştığında, cümle eshab-ı kiram hüzünlü ve telaşlı idiler ve muzdarip oldular...

Devamını Okuyun...

Fırat kenarında oğlak zayi olsa

Bir gün Hazret-i Ömer bir cemiyette ağladı. Niçin ağladığı sorulduğunda, buyurdu ki...

Devamını Okuyun...

Rızasına uygun olanı versin

Ebu Bekri Sıddık son hastalığında buyurdu ki:
Hilafeti kime bırakacağım konusunda, tekrar istihare ettim. Allah’tan diledim ki, bana rızasına uygun olanı versin...

Devamını Okuyun...

Kimin itikadı böyle değil ise

Cabir bin Abdullah anlatır: 
Bir bedevi Hazret-i Ali’nin huzuruna gelip dedi ki: Ya emir-el müminin! Bana Ebu Bekir’den haber ver ki, o Cennette midir?...

Devamını Okuyun...

Ömer’in yerini kim tutabilir

Abdurrahman bin Avf der ki, ben Ömer’den acayiplikler gördüm. Ne gördün diye sorulunca buyurdu ki, hayatta olsa, ben söylemeye kadir olmazdım...

Devamını Okuyun...

Bir başabaş kurtulsam

Abdurrahman bin Avf hazretleri anlatır: 
Ömer bir gece bir tulumu su ile doldurup, arkasına almış, Medine-i münevvere köylerine giderken yorulmuş gördüm...

Devamını Okuyun...

Üstünlükte ikinci odur

Hazret-i Ömer (radıyallahü teâlâ anh), Peygamber efendimizin kayınpederidir. Hafsa validemiz onun kızıdır...

Devamını Okuyun...

Hazret-i Ömer Cennetliktir

Emirülmüminin Hazret-i Ömer “radıyallahü anh” hakkındaki bu tür sözler uydurma ve iftiradır...

Devamını Okuyun...

Sonra gelenlere rahat koymadın

Hazret-i Ömer, halifeliği zamanında, Medine’nin etrafında bir deve palanı düşmüş, onu alıp, süratle giderken terlemişti...

Devamını Okuyun...

Ömer’i Ömer’e gösteren o kadın kimdir

Bir gün Hazret-i Ömer Medine’de gidiyordu. Bir ihtiyar kadın yol kenarında durmuş idi. Bir başka kadın ona dedi ki, içeri gir, emir-ül müminin Ömer gidiyor...

Devamını Okuyun...

Sana acımasam helal etmezdim

Hazret-i Ömer bir gün, mübarek başını koyup, tam yatacaktı. O sırada bir köle seslenip: Kalk, ya Emir-el müminin. Önce bana insaf eyle! Rabbil âlemin kıyamet günü benim hakkımı senden alır dedi...

Devamını Okuyun...

Bizi bekleyen bu zat kimdir

Hazret-i Ömer zamanında bir kervan, gece vaktinde Medine’ye geldi. Kervandakilerin hepsi kâfir idi. Konakladıkları gibi hepsi uyudular...

Devamını Okuyun...

Bunlar da gazilerin hakkıdır

Hazret-i Ömer halife iken, Hazret-i Numan’ı komutan yapıp, acem diyarına gönderdi. Nihavend ile Hemedanı feth ettiler...

Devamını Okuyun...

Bu çırağ şahsi malım değildir

Bir gece Hazret-i Osman Hazret-i Ömer’in huzuruna vardı. Gördü ki, acele ile mektup yazıyor. Selam verdi, ancak emir-ül müminin cevap vermedi...

Devamını Okuyun...

Vaiz olarak ölüm kâfidir

Hazret-i Ömer’in yüzüğünde Kefa bil-mevt vaızan ya Ömer yazılı idi. Manası, Ya Ömer, vaiz olarak ölüm kâfidir demektir...

Devamını Okuyun...

Mesleme’ye bir iş ederim ki

Hicretin yirmiüçüncü senesi idi. Bir gün Hazret-i Ömer’e, (İran tarafında bir aşiret vardır. Sanatları haramiliktir. Müslümanların yollarını basarlar...

Devamını Okuyun...

Hırkasında oniki yama vardı

Hazret-i Ömer hilafet makamına geçtikten sonra, kızı Hazret-i Hafsa [ki Resulullahın hanımı olup, müminlerin annelerindendir], muhterem babasını görmeye geldi...

Devamını Okuyun...

İyi vaktinde senden cizye aldık

Hazret-i Ömer, halifeliği zamanında kapı kapı gezip dilenen yaşlı bir zimmi gördü. Ona merhamet edip buyurdu ki: Ey pir, iyi vaktinde senden cizye aldık...

Devamını Okuyun...

Düşmandan korkma, Allah’tan kork

Hazret-i Ömer halife iken, İran memleketini feth etmek arzusunda idi. O memlekette İslamiyet yayılsın istiyordu...

Devamını Okuyun...