Sahabenin hepsi müctehiddir

Eshabım gökteki yıldızlar gibidir

Sual: Kur’anda, (Âlimlere uyun!) buyuruluyor. Ayrıca Eshab-ı kiramdan Allah’ın razı olduğu, hepsinin Cennetlik olduğu bildiriliyor. Peygamberimiz de, onlara uyanın hidayete kavuşacağını bildiriyor. Âlim olmayana, müctehid olmayana uyulur mu? Buradan da sahabenin tamamının müctehid olduğu anlaşılmıyor mu?
CEVAP
Elbette, hepsi müctehiddir. Sekiz muhaddisin [hadis âliminin] bildirdiği bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(Eshabım gökteki yıldızlar gibidir. Hangisine uyarsanız hidayete erersiniz.) [Taberanî, Beyhekî, İbni Asakir, Hatîb, Deylemî, Darimî, İ. Münavî, İbni Adiy]

Bu kadar hadis âliminin bildirdiği bir hadis-i şerifi bir kalemde silebilmek için, süper mezhepsiz olmak gerekir.

Eshab-ı kiramın her biri müctehid ve mezhep imamıydı. (Mizan, Hadika)

İbni Hacer-i Mekkî hazretleri buyurdu ki:
Eshab-ı kiramın nail oldukları yüksek şereflere başka hiç kimse kavuşamaz. O şereflerden biri şudur: Resulullah'ın mübarek nazarları onlara işlemiş ve hepsine manevi imdatla yardım etmiştir. Bu özellik, bunlardan başkasında bulunmuyor. Bunların üstünlüklerine, geniş ilimlerine, Resulullah’tan aldıkları hakikat mirasına, sonra gelenlerden hiçbiri kavuşamadı. Hepsi âdil, salih, veli, âlim ve müctehiddi. Kur’an-ı kerimde, (Allah onların hepsinden razıdır) buyuruldu. Onlardan birini kusurlu bilmek, bu âyet-i kerimeye inanmamak olur. (Savaik-ul-muhrika)

İmam-ı Busayrî hazretleri buyuruyor ki:
Eshab-ı kiramın hepsi de ictihad sahibiydi. Allahü teâlâ hepsinden razıydı, onlar da Allah’tan razıydı. Onlara hata isnat edilmez. (Kaside-i hemziye)

İmam-ı Şafiî, Risale-i kadime’de, (Eshab-ı kiram ilim, ictihad ve akılca hepimizden üstündür) buyurdu. (Mizan)

Sahabeyi kötülemek haramdır, çünkü hepsi müctehiddir. (M. Çihar Yâr-i Güzîn)

Sehl bin Abdullah Tüstürî hazretleri buyuruyor ki:
Sahabenin hepsini büyük bilmeyen, Resulullah’a iman etmiş olmaz. (Redd-i revafıd)

İmam-ı Teftazanî hazretleri buyurdu ki:
Sahabeye dil uzatanın sözü, Kur’an ve hadislere uygun değilse kâfir olur. Uygunsa büyük günaha girer, bid’at sahibi olur. (Şerh-i akaid)

İmam-ı a’zam, İmam-ı Mâlik gibi büyük din imamları, Sahabe-i kiramdan her birinin sözlerini, hareketlerini, işlerini hüccet ve senet olarak almışlardır. Müctehid olmayanın sözleri senet olarak alınmaz.

İmam-ı Rabbanî hazretleri buyuruyor ki:
Eshab-ı kiram, sohbette, daha ilk günde, öyle şeylere kavuştu ki, sonra gelen en büyük Evliya, en nihayette, ancak, bundan bir parçaya kavuşabildi. İşte bunun içindir ki, Vahşi, Hazret-i Hamza’yı şehit etmişken, Müslüman olunca, bir kerecik sohbetle şereflendiği için, Tâbiinin en üstünü olan Veysel Karani’den daha üstün oldu, çünkü sohbetin fazileti, bütün faziletlerin ve kemâllerin üstündedir. (1/66, 1/210)

Muhammed Masum Farukî hazretleri buyuruyor ki:
Eshab-ı kiramın hepsi fena fillah [Evliya] makamına yükselmiştir. Bu marifete [bu dereceye] kavuşanlara müjdeler olsun! (2/6)

Eshab-ı kiram sohbette bulundukları için, hepsi Cennetlik olmuştur. Hepsi de, peygamberler hariç bütün insanlardan üstündür. Dört hadis-i şerif meali de şöyledir:
(Rabbim bana vahyetti ki: “Eshabın gökteki yıldızlar gibidir. Bazısı bazısından daha parlaktır. Onlardan birine uyan hidayet üzeredir.”) [Deylemi]

(Eshabım, cin ve insanların hepsinden daha üstündür.) [Bezzar]

(Eshabımdan herhangi birine uyan, Allahü teâlânın sevgisine kavuşur.) [Beyhekî]

(İnsanların en hayırlısı, asrımdaki Müslümanlar [Eshab-ı kiram] dır.) [Buharî]

Meşhur bir beyt şöyledir:
Âlimin bir nazarı, bulunmaz hazinedir,
Bir sohbeti, yıllarca, bitmez kütüphanedir.


Âlimin bir nazarı bir hazine olursa, Resulullah’ın mübarek nazarının, sohbetinin ne büyük servet olacağını düşünmelidir.

Sual: Evet sohbet kıymetli ama ilim öğrenmeye sebep olmaz. Sohbet ile insan müctehid olur mu hiç? Sohbet ile müctehidlik karışmış olmuyor mu?
CEVAP
Allah Resulünün sohbeti ile, Şevkani’nin, Efgani’nin ve Abduh’un sohbetini birbirine karıştırmamak lazım. Bunların sohbeti zehir, Resulullahınki kalblere şifadır. Resulullahın sohbetinin üstünlüğü, bütün derecelerin, bütün faziletlerin, bütün şereflerin üstündedir. Bunları ancak bid’at ehli olan inkâr eder.

Ehl-i sünnet âlimlerinin en büyüklerinden olan İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Ehl-i beytin ve Eshab-ı kiramın hepsini sevmek, saymak lazımdır. Birini sevmemek, hepsini sevmemek olur. Çünkü, insanların en iyisinin sohbeti ile şereflenmek fazileti, hepsinde vardır. Sohbetin fazileti ise, bütün faziletlerin üstündedir. İşte bunun için, Tâbi’inin en üstünü olan Veysel Karani, Eshab-ı kiramın en aşağısının derecesine yetişemedi. Hiçbir üstünlük, sohbetin üstünlüğü kadar olamaz. Çünkü, sohbete kavuşanların [Eshab-ı kiramın] imanları, sohbetin bereketi ve vahyin bereketi sayesinde, görmüş gibi kuvvetli iman olur. Sonra gelenlerden hiçbir kimsenin imanı, bu kadar yüksek olmadı. (m.59)

Eshab-ı kiram arasındaki ayrılıklar, savaşlar, nefslerine uyarak değildi. Onların mübarek nefsleri, insanların en iyisinin “sallallahü aleyhi ve sellem” sohbetinde bulunmakla, kalbleri cilalayan sözlerini dinlemekle, tezkiye bulmuş, emmârelikten kurtulmuştu. Nefslerinde, İslamiyet’e uymayan istek kalmamıştı. (m.54)

Eshab-ı kiram, o Serverin “aleyhisselam” sohbetinde, daha ilk günde, öyle şeylere kavuştu ki, sonra gelen en büyük Evliya, en nihayette, ancak, bundan bir parçaya kavuşabildi. İşte bunun içindir ki, Vahşi, Hazret-i Hamza'yı şehit etmiş iken, Müslüman olunca, bir kerecik, Seyyid-il-evvelin vel-âhirinin sohbeti ile şereflendiği için, Tâbi’inin en üstünü olan, Veysel Karani’den daha yukarı oldu. Hayr-ül-beşerin “aleyhi ve alâ âlihissalâtü vesselam” sohbetinin başlangıcında Vahşi’ye “radıyallahü anh” nasip olanlara, Veysel Karani, o kadar yüksek olduğu halde, sonunda bile kavuşamadı. (m.66)

Hiç bir şey sohbet gibi faydalı değildir. Resulullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” Eshabı, sohbet ile, başkalarından daha üstün oldular. Peygamberlerden “aleyhimüsselam” başka herkesten, hatta Veysel Karani’den ve Ömer bin Abdülaziz’den daha üstün oldular. Halbuki Veysel Karani ile Ömer bin Abdülaziz son dereceye yükselmişler ve sohbetten başka kemâlâtın hepsine varmışlardı. Bunun için, Hazret-i Muaviye’nin yanılması, Resulullahın sohbeti bereketi ile, o ikisinin doğru işlerinden daha hayırlı oldu. Bunun gibi, Amr ibni Âs’ın yanlış bir işi, o ikisinin şuurlu işinden daha üstün oldu. Çünkü bu büyükler, Resulullahı görmekle, melekle birlikte bulunmakla, vahyi ve mucizeleri görmekle, imanları görerek inanmak oldu. Bu saydığımız üstünlükler, bütün başka üstünlüklerin temelidir, kaynağıdır. Eshab-ı kiramdan başkası bunlara kavuşamadı. Veysel Karani, sohbetin bu üstünlüklerini bilseydi, hiçbir şey onu sohbetten alıkoyamazdı. Bu üstünlüğe kavuşmak için her şeyi bırakırdı. (m.120)

Tâbi’inin en üstünü olan Veysel Karani, Hazret-i Hamza'nın katili olan Vahşi’nin “radıyallahü anhümâ”, Resulullahın bir kerecik sohbetinde bulunmakla yükseldiği mertebeye yetişemedi. Çünkü sohbetin fazileti, bütün faziletlerin ve kemâllerin üstündedir. Çünkü, onların imanları, görerek kuvvetlendi. Bu nimet, başkalarına nasip olmadı. (m.210)

Veysel Karani, yanında olmadığı için, yanında olanlardan [Eshab-ı kiramdan] en aşağıdakinin derecesine yükselemedi. Bunun için de, onun dağ kadar altın sadaka vermesi, bir avuç arpa sadakalarının sevabı gibi olamadı. Hiç bir şeref, sohbet şerefi gibi olamaz! (m.222)

Üveys-i Karniyi “rahmetullahi aleyh” düşünün! Uzlet etmek istedi. Bunun için, insanların en iyisinin “aleyhi ve alâ âlihissalâtü vesselam” sohbetine kavuşamadı. Sohbetin yükselttiği derecelere erişemedi. Tâbi’inden oldu. Birinci olmaktan, ikinci dereceye düştü. (m. 270)

Sual: Eshab-ı kiram, mahlukların en iyisinin “aleyhi ve aleyhimüssalevâtü vetteslimât” sohbetinde bir kere bulunmakla, bütün ümmetin Evliyasından daha üstün oldular. Acaba bütün bu Seyr ve Süluk ve Fenâ ve Bekâ, bunlarda bir sohbette mi hasıl oldu? Yoksa, bu bir sohbet, seyr ve sülukun ve fenâ ve bekanın hepsinden daha mı üstün idi?
CEVAP
Bu güç sorularınızı cevaplandırmak, yazmakla olmaz. Bir arada bulunmak, uzun zaman hizmet etmek lazımdır. Bu kadar zaman içinde kimsenin söylemediği şeyleri bir defada söylemek ve bir kalemde yazmak kolay olur mu? Fakat, sorduğunuz için, cevapsız bırakmak da olamaz. Fenâ ve Bekâ ve Süluk ve Cezbe ile olan yaklaşmaya Kurb-i vilâyet denir. Bu ümmetin evliyası, bu yaklaşmak ile şereflenmişlerdir. Eshab-ı kiramın, Hayr-ül-enâmın = [insanların en hayırlısının] sohbetinde “aleyhi ve aleyhimüssalâtü vesselam” kavuştukları yakınlık ise, Kurb-i nübüvvet’tir. Resulullaha uyarak ve Ona vâris olarak kavuşmuşlardır. (m.313)

Görüldüğü gibi İmam-ı rabbani hazretleri, diğer insanlardan her bakımdan üstün olduğunu bildiriyor. İman yönüyle üstündür, fazilet yönüyle üstündür, ilim yönüyle üstündür. Zahiri ve Bâtıni ilim yönünden üstündür. İlim yönüyle üstün olunca, başka müctehidlerden elbette üstündür.

İbni Hacer-i Mekki hazretleri buyuruyor ki:
Eshab-ı kiramın hepsini adil, salih, evliya, âlim, müctehid bilmek her Müslümana lazımdır. Kur'an-ı kerimde, (Allah onlardan razı, onlar da Allah’tan razıdır) buyuruluyor. Onlardan birini kötülemek, bu âyete inanmamak olur. (Savaık-ul muhrika)

Dikkat edilirse İbni Hacer-i Mekki hazretleri de eshab-ı kiram için müctehid idi diyor, aynen İmam-ı Rabbani hazretleri gibi söylüyor. Zaten İslam âlimleri inançla ilgili bilgilerde birbirine farklı konuşmaz, amele ait ictihadları farklı olabilir. Bu da dinimizin emridir.

Yine buyuruluyor ki:
Âlimin bir nazarı, bulunmaz hazinedir,
Bir sohbeti, yıllarca, bitmez kütüphanedir.


Âlimin bir nazarı bir hazine olursa, Resulullahın nazarı ne olur acaba düşünebiliyor musunuz?

Sual: Size göre bir insan büyük günah işlese, mesela içki içse bu kimse evliya olabilir mi?
CEVAP
Bize göre size göre din olmaz. Allah neyi bildirmişse, Resulü neyi açıklamışsa, Resulullahın vârisleri neyi bildirmişse doğru odur.

Allahü teâlâ (Onların hepsine Cenneti söz verdim, ben onlardan razıyım, onlar da benden razıdır) buyuruyor. Resulü de, (Eshabım bütün insan ve cinlerden üstündür) buyuruyor. Ehl-i sünnet uleması, (En büyük evliya, eshab-ı kiram derecesine yükselemez)buyuruyor. Hâşâ, Allah ve Resulü ve Ulema yanlış mı söylüyor?

Sual: Evliya büyük günah işler mi? Sahabeden büyük günah işleyenler olduğuna göre, sahabeye evliyadan üstün gözü ile bakmak uygun olur mu?
CEVAP
Evliya büyük günah işlemekle evliyalıktan düşmez. Evliya büyük günahta ısrar etmez. İşte vesikası:
Büyük âlim ve on üçüncü asrın müceddidlerinden Mevlana Halidi Bağdadi hazretleri, (Adab-ı tarikai aliyye) kitabında buyuruyor ki:
(Ehlullaha itiraz eden kimsenin küfür üzere öleceğini gösteren hadis-i şerifler vardır. Evliyanın masum olması şart değildir. Eshab-ı kiram arasında had cezası verilen ve eli kesilen oldu. Halbuki, Sahabenin en aşağı derecede olanı da Veli idi. Hepsi, Sahabi olmayan Velilerin hepsinden daha yüksek idiler. Velilerin hepsi, günaha devam etmekten mahfuzdur. Belki, bazen günah işlediği için pişmanlıkları, ağlamaları, Allahü teâlâya yalvarmaları daha çok olur. Dereceleri artar. Bu sebeple, Hikemi Ataiyye’de, (Zillet ve inkisara sebep olan günah, izzeti nefse ve kibre sebep olan taatten daha hayırlıdır) denilmiştir. Amelleri ve sıfatları müsavi olan iki Veliden, tevbesi daha çok olanın, masum olandan daha üstün olduğu bildirildi.) Buhari’de diyor ki: (Eshab-ı kiramdan Abdullah adında birine, şarap içtiği için had cezası verildi. Resulullah buna lanet edildiğini işitince, (Ona lanet etmeyin! Çünkü O, Allah’ı ve Resulünü sevmektedir) buyurdu. Merec-ül-bahreyn’de, Ahmed Zerruktan alarak diyor ki: (Masum olmak, kusursuz olmak, Peygamberlere mahsustur. Velinin masum olması şart değildir. Israr ve devam olmadan, büyük günah işlemek, vilayeti bozmaz. Veli, günahından vazgeçer ve tevbe eder. Günah işlemek, insanı helak etmez. Günaha devam etmek, tevbeyi terk etmek, helak eder. Âdem aleyhisselamın zellesi ile, İblisin isyanı, bundan dolayı farklı oldu.)

Sual: Sahabenin hepsinin müctehid olduğunun söylemek akla aykırı değil mi? Nakil de olmadığına göre, sahabeye müctehid denemez, öyle değil mi?
CEVAP
Akıl senet değildir. Hele sizin ve bizim aklımız hiç senet olmaz. Nakilden kastınız galiba Abduh ve benzerleridir. Âyet, hadis ve Ehl-i sünnet uleması değildir. Eğer bunlara itibar edilseydi, (Eshabın hepsine Cenneti söz verdim onların hepsinden razıyım, hepsi seçilmiştir, diğer ümmetlerden üstündür) meallerindeki âyet-i kerimelere ve (Eshabım cin ve insanların hepsinden üstündür, hepsi Cennetliktir) mealindeki hadis-i şeriflere inanmak gerekirdi. Bunları ve ulemanın sözlerini nakil kabul etmiyorsanız, size başka sözümüz olamaz.

Sual: Sahabe de bizler gibi bilgi yönünden farklı kimseler değil miydi?
CEVAP
Elbette farklılık vardı ancak parlaklıkta, yıldızların birbirine olan parlaklığı gibi olduğu, âyet-i kerimede ve hadis-i şeriflerde bildiriliyor. (Sonra Müslüman olanlar öncekiler gibi olamaz, ama hepsi de Cennetliktir) buyurulmuyor mu?
Evliya mum ışığı ise, eshab-ı kiram yıldızdır, Resulullah ise güneştir.

Sual: Eshab-ı kiramın içinde, işçi, köylü, çiftçi, esnaf, köle, hizmetçi ve çoban olan kimseler var idi. Bu bakımdan sahabenin hepsinin müctehid olduğunu söyleyenleri duyunca aklımı kaçıracak gibi oluyorum. Sizin aklınıza böyle bir şey olmuyor mu?
CEVAP
Siz aklınızı kaçırsanız da, Allahü teâlâ, Resulü ve Resulullahın vârisleri öyle demiyor. Onların müctehid olacak kadar ilme sahip olmaları Resulullahın mucizeleri ile oluyor. Allahü teâlâ, Eshab içinde çoban, köle, işçi, köylü olacağını bilmiyor muydu? Tevrat’ta, İncil’de ve Kur’an-ı kerimde niye onları övdü? Hepsinden razıyım niye dedi? Hepsi Allah’tan niye razı oldu? Hepsine Cenneti söz veriyorum diye niye söyledi? Hâşâ onlar cahil ise, Resulullah niye onları, (Hidayet yıldızları) olarak gösterdi? Dört mezhep imamı eshab-ı kiramın sözlerini niçin senet olarak aldılar?

İşçi, köylü, çoban, çiftçi dediğiniz mübarek zatlar, o ilimleri Nuri efendiden, Dursun efendiden tahsil etmediler. Onlar, Allah Resulünden aldılar. Allah’ın Resulü bir bakmakla o makama yükseldiler. Bu mucizeden şüphe eden Allahü teâlânın kudretinden şüphe etmiş olur. Sizin aklınızı oynatacak gibi olmanız, mucizeye inanmayışınızdan dolayıdır. İnansanız Allah’ın kudretinden şüphe etmezsiniz. Mucizeleri kabul etmeyen bid’at ehli hep tevil etmiştir. Mesela Abduh, Ebabil kuşlarının bir taş atarak askerleri öldürmesine, mikrop demiştir. Mucizeye bir türlü akıl erdirememiş ve akıllarını oynatmışlar, kimi mason olmuş, kimi de mezhepsiz.

Miraca çıkan, Ay’ı ikiye yaran ve sayısız mucizeleri gösteren Allah Resulünün bir bakışı, eshabı en yüksek dereceye yükseltti. O ilim için senelerce tahsil gerekmez. Elçi olarak yabancı ülkeye gidecekler, bir anda yabancı dilleri öğreniyordu. Bunlar Resulullahın mucizesidir. Abduh ve yandaşları böyle mucizelere inanmaz.

Sual: Eğer sahabe içinde müctehid varsa, mezhepleri hakkında niçin en ufak bir bilgi yoktur? Eğer müctehid iseler, lütfen bana dört halifenin mezhebinin esaslarını söyleyebilir misiniz? Neydi onların mezhebi?
CEVAP
Bu konu geniş olarak sitemizde diğer maddelerde var. Burada kısaca şunu söyleyelim, sadece Eshab-ı kiram değil, tabiinden de, tebe-i tabiinden de bir çok müctehid zatlar var idi. Mesela Hasan-ı Basri, Süfyan-ı Sevri, Muhammed Bakır, müctehid âlimler idi. Ancak ne dört halifenin, ne diğer eshab-ı kiramın, ne de bu saydığımız zatların hiç birinin mezhebi tedvin edilmedi. Bunun için onların mezhepleri bilinmiyor. Mezhepleri bilinmiyor diye onlar müctehid değil mi diyeceğiz?

Eshâb-ı kiramın hepsi müctehid idi
Sual: Peygamber efendimizi gören, sohbetinde bulunanların her biri, mezhep imamı gibi müctehid mi idi?
Cevap:
 Eshâb-ı kiramın yani Peygamber efendimizi gören Müslümanların hepsi derin âlim ve her biri, birer müctehid idiler. Din bilgilerinde, siyasette, idarecilikte, zamanlarının fen bilgilerinde ve tasavvufta, ahlak ilminde birer derya idiler. Bu bilgilerin hepsini, Resûlullah efendimizin mübarek yüzünü görmekle ve kalplere işleyen, ruhları çeken sözlerini işitmekle az zamanda edindiler. Müctehide kendi ictihadı ile amel etmek lazım olduğundan her birinin mezhebi vardı. Mezhepleri az veya çok farklı idi. Tabiin yani Eshâb-ı kiramı görenler ve Tebe-i tabiin yani Tabiini görenler arasında da müctehidler vardı. Bu müctehidlerin mezheplerinden yalnız dördünün kitaplara geçip dünyanın her yerine yayıldığını, diğerlerinin mezheplerinin unutulduğunu, Seyyid Abdülhakim Efendi ve Hamdullah Decvî hazretleri açıkça bildirmektedir.

 

Ehl-i beytin fazileti

Ehl-i beyt, Peygamber efendimiz Muhammed aleyhisselamın bütün aile fertlerine denir. Mübarek hanımları, kızı Hazret-i Fatıma ile Hazret-i Ali ve bunların evlatları olan Hazret-i Hasan ve Hazret-i Hüseyin, onların...

Devamını Okuyun...

Ehl-i beyt Cennetliktir

Önce Ehl-i beytin kimler olduğuna bakalım. Âlimler farklı bildirmişlerdir. Ehl-i beyt Resul-i ekremin zevceleri, çocukları ve torunlarıdır. Hazret-i Ali de bunlardandır. O da, Ehl-i beytin akrabasındandır. (Şehzade tefsiri)...

Devamını Okuyun...

Eshabım gökteki yıldızlar gibidir

İkinci binin müceddidi imam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki: Eshab-ı kiramı sevmek, onlara bağlı olmak, insanlar içinden beğenilmiş, süzülüp ayrılmış olan bu çok kıymetli tabakanın hayat tarzlarına imrenip onlar gibi olmaya özenmek...

Devamını Okuyun...

Sahabenin hepsi müctehiddir

Elbette, hepsi müctehiddir. Sekiz muhaddisin [hadis âliminin] bildirdiği bir hadis-i şerif meali şöyledir: Eshabım gökteki yıldızlar gibidir. Hangisine uyarsanız hidayete erersiniz. [Taberanî, Beyhekî, İbni Asakir, Hatîb, Deylemî...

Devamını Okuyun...

Eshabın hepsinden Allah razıdır

Hiç birinin kâfir olduğunu göstermez. Hadis-i şerifler ehl-i sünnet âlimlerinin açıklamaları olmadan okunursa insan dinden çıkabilir...

Devamını Okuyun...

Eshab-ı kiramın her sözü senettir

Ehl-i sünnet âlimleri tefsir ve hadis bilgisini, dört halife içinden, en çok Hazret-i Ali’den almıştır. Çünkü, üç halife önce vefat etti...

Devamını Okuyun...

Eshab-ı kiramın üstünlük sırası

Mevahib-i ledünniyye kitabında deniliyor ki:
Peygamberlerden ve meleklerin üstünlerinden sonra, bütün yaratılmışların en üstünü, Eshab-ı kiramdır...

Devamını Okuyun...

“Ve küllen vaadallahül Hüsna” âyeti

Fitne ve fesat çıkararak bölücülük yapan ehli bid’at ve ehli dalalet, Eshab-ı kirama dört koldan saldırıyorlar...

Devamını Okuyun...

Onlar birbirlerini çok severdi

En kıymetli Peygamber, bizim Peygamberimizdir, en iyi eshab Onun eshabı, en iyi ümmet de Onun ümmeti yani bütün Müslümanlar...

Devamını Okuyun...

Sahabenin kerameti

Eshab-ı kiram, bütün evliya-i kiramdan üstün olduğu halde, kerametlerinden az bahsedilmesinin sebebi, onların kerametlerinin az olması değildir...

Devamını Okuyun...

Hepsi Cennetlik olanlar

Evet hepsi Cennetliktir. Allahü teâlâ, onlara en güzel mükafatı vereceğine yani Cennete koyacağına dair söz verdi...

Devamını Okuyun...

Çömez ve Eshab-ı kiram

Fiyasko, bir teşebbüste, gülünç ve başarısız neticedir. Böyle söylemek, diğer Peygamberlerin fiyaskosu var demektir...

Devamını Okuyun...

Eshabımı kötülemeyin

Böyle söylemek Allah’a ve Resulüne karşı gelmek olur. Yani, Allah ve Resulünün onlara verdiği kıymeti, makamı beğenmemek, itiraz etmek olur...

Devamını Okuyun...

Hazret-i Ebu Hüreyre

Hazret-i Ebu Hüreyre (radıyallahü teâlâ anh), eshab-ı kiramın büyüklerindendir. Adı Abdurrahman’dır. Eshab-ı kiram arasında Abdullah bin Ömer’den sonra, en çok hadis bilen budur...

Devamını Okuyun...

Eshab-ı kiram ve Teftazani

Kesinlikle doğru değildir. Bütün Ehl-i sünnet âlimleri gibi, Sadeddin-i Teftazani de, Eshab-ı kiramın üstünlüğünü ve onlara dil uzatılamayacağını kitaplarında bildirmiştir...

Devamını Okuyun...

İctihad hatası

İmam-ı Rabbânî hazretleri buyuruyor ki: Eshab-ı kiram arasında olan savaşları, iyi sebeplerden, güzel düşüncelerden ileri geldi bilmek, dünyalık için, menfaat için bilmemek gerekir, çünkü onların ayrılığı ictihad ve tevil ayrılığıydı...

Devamını Okuyun...

Kâfir Müslüman olmaz mı?

Kur’an-ı kerime inanmadıklarından dolayı lanet ediyorlar. Onlar Eshab-ı kiramın hemen hepsine düşmanlık ediyorlar. Kur’an-ı kerimi Eshab-ı kiram topladığı için, onlara inanmıyorlar...

Devamını Okuyun...

Resulullah’a düşmanlık

Evet, bu hadis-i şerif kendi aleyhine delildir, çünkü (Eshabıma düşmanlık bana olan düşmanlıktan ileri gelir) buyuruluyor. Eshab-ı kiram arasındaki savaşlar, düşmanlıktan dolayı değildi...

Devamını Okuyun...

Eshab-ı kiramı anlamak

Elbette, üstündür. Bu husus âyetle, hadisle ve Ehl-i sünnet âlimlerinin sözbirliğiyle sabittir. Resulullah'ın üstünlüğünü bilemeyen, anlayamayan buna akıl erdiremiyor...

Devamını Okuyun...

İlimde en üstün olanlar

Evet, sahabenin tamamı, sahabeden olmayan ulema ve evliya zatların hepsinden üstündür. Resulullah'ın mucizesini anlayamayanlar, sahabeye bilerek veya bilmeyerek dil uzatıyorlar...

Devamını Okuyun...

Resulullah ile akraba olma şerefi

Âlemlere rahmet olarak gönderilen sevgili Peygamber efendimiz ile akraba olmak şerefi çok büyüktür. İmanlı olan her akrabası muhakkak Cennetliktir...

Devamını Okuyun...

Peygamberlerden sonra en üstün odur

Hazret-i Ebu Bekir (radıyallahü teâlâ anh), Peygamberlerden sonra insanların en üstünüdür. Âlemlere rahmet olarak gönderilen sevgili Peygamber efendimizin kayınpederidir...

Devamını Okuyun...

Hazret-i Ebu Bekir’in dövülmesi

Çeşitli kitaplarda vardır: Resulullah ve arkadaşları oturmuşlardı. O zaman 38 kişiydiler. Hazret-i Ebu Bekir ayağa kalkarak insanları Allah’a ve Resulüne çağıran bir konuşma yaptı...

Devamını Okuyun...

Hazret-i Ebu Bekir niçin üstün?

Bu, bir bakımdan üstünlüktür. Bir bakımdan üstünlük, her bakımdan üstün olmayı gerektirmez. Hazret-i Ebu Bekir’in çok önemli olan başka üstünlüğü vardır...

Devamını Okuyun...

Anam babam sana feda olsun

Hatice validemizle Peygamber efendimiz evlenecekleri zaman, Hazret-i Hatice, bir şahsı gizlice Server-i kâinatın huzuruna şu haberle gönderdi... 

Devamını Okuyun...

Son Peygamberin veziri olacaksın

Ebu Bekri Sıddık önceleri tüccar idi. Sefer ve ticaret yapardı. Ekseri Şam’a giderdi. Seferde iken, çok tesirinde kaldığı bir rüya gördü...

Devamını Okuyun...

O Sıddıkdır

Hazret-i Ebu Bekir, İslam dininin göz bebeğidir. Muhammed aleyhisselamın dostudur, arkadaşıdır, mübarek kayınpederidir. Bu ikisinden, ikincisidir...

Devamını Okuyun...

Cennet kapılarının hepsinden çağrılan

Ebu Hüreyre hazretleri diyor ki, Resulullah buyurdu ki: 
(Bir kimse eşyadan bir çift şeyi sadaka etse, fisebilillah Cennet kapılarından davet olunur...

Devamını Okuyun...

Babanın taati yanında

Hazret-i Âişe validemiz anlatır: 
Resulullah, bir gece mübarek başını, benim yanıma koymuş, yıldızlara bakıyordu...

Devamını Okuyun...

Artık o nesneler bana gerekmez!

Bayram günü idi. Ebu Bekri Sıddık kıymetli ve gösterişli elbise giymiş ve otuz altınlık bir şal omzuna almış idi. Cebrail aleyhisselam a’ma suretinde gelip, yol üzerinde oturdu...

Devamını Okuyun...

Bilali kâfir elinden sen kurtarırsın

Bilal-i Habeşi müslüman olmuştu, lakin o zaman bir kâfirin kölesi idi. Bir büyük kilise vardı. İçindeki putlara hizmet için, kâfirler bir köylü tayin etmişlerdi...

Devamını Okuyun...

Cennet ehlinin ışığı

Hazret-i Ömer’in hilafeti zamanında, bir gazadan çok mal getirmişlerdi. Hazret-i Ömer ganimet malını taksim eder iken Hazret-i Hasan ve Hazret-i...

Devamını Okuyun...

Damarlarımda bir şey kaldı ise af et!

Ebu Bekri Sıddıkın bir kölesi vardı. Ömrünün sonlarında her akşam iftar vaktinde yemek getirirdi...

Devamını Okuyun...

Ümmetimden bir evliya varsa

Eshab-ı kiramın tamamı evliya idi, hatta diğer evliyanın her birinden de yüksek idi. Hepsi de keramet sahibi idi. Peygamber efendimiz Hazret-i Ömer’e ikram olmak için buyurdu ki...

Devamını Okuyun...

Adalet etmek senin nasibindir

Hazret-i Ömer, Resulullah ile bütün savaşlara iştirak edip, kâfirlere karşı kahramanca savaştı...

Devamını Okuyun...

Resulullah fazla verse idi

Enes bin Malik hazretleri anlatır: 
Resulullahtan, Ebu Bekri Sıddıkın o kadar üstünlüğünü işittim ki, hayrette kaldım. Server-i âlemin vefatından sonra bir gece Onu rüyada gördüm...

Devamını Okuyun...

İslam şerefi yetmez mi?

Hazret-i Ömer hilafeti zamanında, Şam şehrine gitmek icap etmişti. Eshab-ı güzinden bir cemaati de yanlarına alıp, Medine’den yola çıktılar...

Devamını Okuyun...

Sevinmek lazımken niçin ağlarsın?

Resulullah efendimiz Arafat dağında, Kusva adlı devesine binmiş halde dururken, meal-i şerifi (Bugün dininizi ikmal ettim. Size verdiğim nimetleri tamamladım...

Devamını Okuyun...

Kavme imamet eylesin

Hazret-i Âişe validemiz anlatır: 
Resulullahın son hastalığında ağrısı arttı. Buyurdu ki: (Ebu Bekir’e söyleyin, nasa imam olup, namaz kıldırsın.)...

Devamını Okuyun...

Siz halife hanımı olmasaydınız

Hazret-i Ömer bir gün evine geldiğinde, hanımları bir tabak içine koydukları mücevherleri seyrediyorlardı. Nereden geldi bunlar diye sordu...

Devamını Okuyun...

Kaldır bu yemeği

Hazret-i Ömer bir kıtlık zamanında, bir deve kesip, Medine’nin fakirlerine bölüştürün diye emretti...

Devamını Okuyun...

Resulullah seni takdim etmiştir

Resulullahın son hastalığında, vefatları yaklaştığında, cümle eshab-ı kiram hüzünlü ve telaşlı idiler ve muzdarip oldular...

Devamını Okuyun...

Fırat kenarında oğlak zayi olsa

Bir gün Hazret-i Ömer bir cemiyette ağladı. Niçin ağladığı sorulduğunda, buyurdu ki...

Devamını Okuyun...

Rızasına uygun olanı versin

Ebu Bekri Sıddık son hastalığında buyurdu ki:
Hilafeti kime bırakacağım konusunda, tekrar istihare ettim. Allah’tan diledim ki, bana rızasına uygun olanı versin...

Devamını Okuyun...

Kimin itikadı böyle değil ise

Cabir bin Abdullah anlatır: 
Bir bedevi Hazret-i Ali’nin huzuruna gelip dedi ki: Ya emir-el müminin! Bana Ebu Bekir’den haber ver ki, o Cennette midir?...

Devamını Okuyun...

Ömer’in yerini kim tutabilir

Abdurrahman bin Avf der ki, ben Ömer’den acayiplikler gördüm. Ne gördün diye sorulunca buyurdu ki, hayatta olsa, ben söylemeye kadir olmazdım...

Devamını Okuyun...

Bir başabaş kurtulsam

Abdurrahman bin Avf hazretleri anlatır: 
Ömer bir gece bir tulumu su ile doldurup, arkasına almış, Medine-i münevvere köylerine giderken yorulmuş gördüm...

Devamını Okuyun...

Üstünlükte ikinci odur

Hazret-i Ömer (radıyallahü teâlâ anh), Peygamber efendimizin kayınpederidir. Hafsa validemiz onun kızıdır...

Devamını Okuyun...

Hazret-i Ömer Cennetliktir

Emirülmüminin Hazret-i Ömer “radıyallahü anh” hakkındaki bu tür sözler uydurma ve iftiradır...

Devamını Okuyun...

Sonra gelenlere rahat koymadın

Hazret-i Ömer, halifeliği zamanında, Medine’nin etrafında bir deve palanı düşmüş, onu alıp, süratle giderken terlemişti...

Devamını Okuyun...

Ömer’i Ömer’e gösteren o kadın kimdir

Bir gün Hazret-i Ömer Medine’de gidiyordu. Bir ihtiyar kadın yol kenarında durmuş idi. Bir başka kadın ona dedi ki, içeri gir, emir-ül müminin Ömer gidiyor...

Devamını Okuyun...

Sana acımasam helal etmezdim

Hazret-i Ömer bir gün, mübarek başını koyup, tam yatacaktı. O sırada bir köle seslenip: Kalk, ya Emir-el müminin. Önce bana insaf eyle! Rabbil âlemin kıyamet günü benim hakkımı senden alır dedi...

Devamını Okuyun...

Bizi bekleyen bu zat kimdir

Hazret-i Ömer zamanında bir kervan, gece vaktinde Medine’ye geldi. Kervandakilerin hepsi kâfir idi. Konakladıkları gibi hepsi uyudular...

Devamını Okuyun...

Bunlar da gazilerin hakkıdır

Hazret-i Ömer halife iken, Hazret-i Numan’ı komutan yapıp, acem diyarına gönderdi. Nihavend ile Hemedanı feth ettiler...

Devamını Okuyun...

Bu çırağ şahsi malım değildir

Bir gece Hazret-i Osman Hazret-i Ömer’in huzuruna vardı. Gördü ki, acele ile mektup yazıyor. Selam verdi, ancak emir-ül müminin cevap vermedi...

Devamını Okuyun...

Vaiz olarak ölüm kâfidir

Hazret-i Ömer’in yüzüğünde Kefa bil-mevt vaızan ya Ömer yazılı idi. Manası, Ya Ömer, vaiz olarak ölüm kâfidir demektir...

Devamını Okuyun...

Mesleme’ye bir iş ederim ki

Hicretin yirmiüçüncü senesi idi. Bir gün Hazret-i Ömer’e, (İran tarafında bir aşiret vardır. Sanatları haramiliktir. Müslümanların yollarını basarlar...

Devamını Okuyun...

Hırkasında oniki yama vardı

Hazret-i Ömer hilafet makamına geçtikten sonra, kızı Hazret-i Hafsa [ki Resulullahın hanımı olup, müminlerin annelerindendir], muhterem babasını görmeye geldi...

Devamını Okuyun...

İyi vaktinde senden cizye aldık

Hazret-i Ömer, halifeliği zamanında kapı kapı gezip dilenen yaşlı bir zimmi gördü. Ona merhamet edip buyurdu ki: Ey pir, iyi vaktinde senden cizye aldık...

Devamını Okuyun...

Düşmandan korkma, Allah’tan kork

Hazret-i Ömer halife iken, İran memleketini feth etmek arzusunda idi. O memlekette İslamiyet yayılsın istiyordu...

Devamını Okuyun...