İzin alarak iş yapmak

Âmirinden izin almanın, istişare etmenin önemi nedir?

CEVAP
Dinimizde, istişarenin, izinle hareket etmenin önemi büyüktür. Dinimize uygun istişare yapılınca, o işin neticesi istediğimiz gibi olmasa da, bizim için hayırlı olur. Ama istişare ehliyle yapılmalı. Büyüklerden izin almak, Allah rızası için olmalı. Menfaatsiz tam teslim olmalı. Üç hadis-i şerif:
(Sâlih olan âlimlerle istişare edin!) [Taberânî]

(İstişare eden, pişman olmaz.) [Taberânî]

(Yapacağı işi ehliyle istişare edene, o işin en güzeli nasip olur.)[Taberânî]

İstişare etmek sünnettir. Âmirine ve büyük zatlara bir şey sorunca, denileni yapmak, emîre itaat etmekse vacibdir.

İzinsiz iş yapmakla ve izin istemekle ilgili kendi yaşadığım ve arkadaşlarımızın başından geçen birkaç olayı anlatayım:
1- Sırasıyla, Çorum’da, Van’da ve Eskişehir’de çalışırken Enver Abi, zaman zaman, İstanbul’a gelmeyi düşünüp düşünmediğimi sorardı. Ben de, düşünmediğimi söylerdim. Meğer İstanbul’a gelmemi istiyorlarmış, anlayamamıştım. Eskişehir’den gelince yine sordular. O zaman gelebileceğimi, ancak bazı isteklerimin olduğunu söyledim. Bunlardan biri de, İstanbul’da, tâyin edildiğim kurumun müdürünün, tanıdık biri olması idi. Enver Abi, hepsini not edip, bunları Hocamıza soracağını söyledi. Hocamız, (Hepsini kabul ediyoruz, üstelik ev kirasını da biz verelim) demişler. Enver Abiye, (Efendim, madem gelmemi bu kadar istiyordunuz, şimdiye kadar neden gel demediniz?) diye arz edince, (Kaç kere teklif ettim) dediler. Meğer (Gelmeyi düşünmüyor musun?) diye sormaları, aslında (Gel!) demekmiş. Bu meseleleri o zaman bilmiyorduk. (Eğer söz dinlemezse, sonu kötü olur) diye açıkça söylenmemiş. Çünkü açıkça emredince, söz dinlememek helake sebep olurmuş.

2- Enver Abi, müdür olarak hangi arkadaşla çalışmak istediğimi sordu. Ben de bir iki arkadaş ismi verdim. Birini çağırdı. Çalıştığım iş yerine müdür olarak gelip gelmeyeceğini sordu. O arkadaş sükût etti. Yani (Evet) diyemedi. 1980 öncesi anarşi dönemindeydi. O arkadaş, memleketine dönüyor. Evine belediye otobüsü ile giderken, kurtarılmış bölgenin birinde, bir grup anarşist, otobüsü durdurup, bu arkadaşa, (Faşist, in aşağı!) diyorlar. Arkadaş inince, Hızır aleyhisselam veya büyük zatlardan biri geliyor. (Bırakın bunu! Bu faşist falan değil, falanca yerde memurdur) diyor. Anarşistler, hemen bırakıyorlar. (Sen kimsin, necisin?) diye bile sormuyorlar. Arkadan gelen belediye otobüsüne biniyor. Bir durak kadar gidince başka bir anarşist grup, arabayı durduruyor. Yine bu arkadaşa, (Faşist, in aşağı!) diyorlar. Yine bir zat geliyor, (Bu faşist değil, şu kurumda memurdur. Bırakın onu!) diyor. Anarşistler de arkalarına bile bakmadan çekip gidiyor. Arkadaş artık, üçüncü arabaya binmekten çekiniyor. Doğruca, bölge müdürünün evine gidiyor. Bölge müdürü, (Arkadaşı görünce şaşırdım. Beti benzi atmış, sararmış, dili tutulmuş) dedi. Ne olduğunu sorsa da cevap veremiyor. Arabasına bindirip, kurtarılmış bölgelere uğramadan, kenar mahallelerden evine bırakıyor. Büyükler merhamet ederek öldürülmesini önlüyorlar. Söz dinlememesinin cezası olarak, sadece biraz burnu sürtülmüş oluyor. Bunu merhum Enver Abi duyunca çok üzüldü, (Bu arkadaşlar niye söz dinlemiyor? Herkesin başına böyle bir olay gelmesini mi bekliyorlar?) dedi. Sonra bununla ilgili benzer bir olayı anlattı:

3- Bir arkadaş, eczacılık yaptığı yerin yakınlarına başka eczacılar da dükkân açtıkları için, müşterilerinin azaldığını söyleyerek başka bir yere taşınmak istediğini, uygun bir yer bulduğunu söylüyor. (Bulduğum yere taşınmam uygun olur mu?) diye durumu arz ediyor. Enver Abi, o arkadaşın bu işte kesin kararlı olduğunu gördüğü için, (Bunu hocamıza soralım) diyor. Sorunca da Hocamız, (Allahü teâlâ herkesin rızkını verir. Aynı yerde devam etsin) buyuruyor. Bir süre sonra farklı şekilde, yeni bir dükkân bulduğunu, gayet uygun olduğunu söyleyerek izin istiyor. Enver Abi yine, (Hocamıza soralım) diyor. Hocamız ise, (Biz ona yerinde kal demiştik. Madem ısrar ediyor. Oraya taşınsın) diyerek kerhen yani istemeden izin veriyorlar. Eczacı arkadaş, yeni dükkânına taşınıyor. Dükkânına, muazzam tezgâh yapıyor, çok borca girerek veresiye malzeme ve ilaç alıyor. Çok geçmiyor, anarşistler dükkânı basıp yağma ediyorlar, hiçbir şey bırakmıyorlar. Aldıklarını alıyorlar, alamadıklarını kırıyorlar. Büyüklerin merhametiyle arkadaş, canını zor kurtarıyor. Enver Abi yine, (Arkadaşlar niye söz dinlemiyorlar?) diyerek üzüntüsünü belirtmişti.

4- Bir arkadaş, Konya’dan başka şehre giderken yolda şehit oluyor. Bir de, merhum Mehmet Darende kardeşimiz vardı. Ehl-i sünneti yaymaktaki arzusu aşk derecesindeydi. Gözü hizmetten başka bir şey görmezdi. Kitap satışına giderken âmirinden izin almayı bile düşünecek durumda değildi. O da hizmet esnasında abdestli olarak şehit oluyor. Merhum hocamız, ikisi için de aynı şekilde, (İzinli mi gitmişti?) diye soruyorlar. (Hayır) dediklerinde, her ikisi için de aynı cevabı verip, (Eğer izinli çıkmış olsaydı, bu kaza başına gelmezdi) buyuruyorlar.

5- Uzman ve kıymetli bir arkadaş, bizde çalışırken, kendisine işiyle ilgili gerekli cihazlar temin edilemeyince, tam hizmet veremediğini düşünerek, bizden ayrılmaya karar veriyor. Düşüncesini Enver Abiye arz ediyor. Enver Abi de, onun gitmek istediğini anlayınca, izinsiz gitmesin diye, (Peki, gidebilirsin) diyor. Yani kerhen izin veriyor. Bunu duyunca, rahmetli Mehmet Oruç abi ile evine gidip, gece geç saatlere kadar bu arkadaşa yukarıdaki olayları anlattık. Ne söyledikse kabul etmedi. (Ben izin aldım) dedi. (Eczacı arkadaş da, izin almıştı. Kerhen alınan izin, meşru izin değildir) dedik. Başına bir iş gelir diye korktuk. Yine büyükler merhametliymiş ki, gideceği yerdeki yetkililer, kuracakları işten vazgeçmişler, arkadaş da oraya gidemiyor. (Ama nasıl olsa izinliyim) diyerek başka bir yere girip çalışıyor. Bu arada kendini meşru izinli zannederek sohbetlere katılıyor. Enver Abi, bir gün orada onu görüyor, (Hayırdır, senin burada ne işin var?) diye soruyor. (Her arkadaş gibi ben de sohbete geldim) diye cevap verince, (Geleceksen temelli gel) diyerek tekrar bizde çalışmasını sağlıyor.

Enver Abi, (İzinsiz iş yapmayın, bize kerhen izin verdirmeyin) derdi. Bir işi yapmak için izin isterken gönlümüzde bir tarafa meyil olmamalı. (Bu işi yapmak daha iyi) veya (Yapmamak daha iyi) gibi bir düşünce olmamalı, (Benim için hayırlı olan, onların vereceği karardır) diye düşünerek sormalı. Söylediklerinin bizim için en hayırlısı olduğuna inanmalı. (Ben düşündüm, bu hakkımda hayırlı, inşallah Enver Abi de uygun) der diye düşünmek, büyükleri sanki noter gibi görerek, kendi isteğimizi onaylatmaya çalışmak çok yanlıştır.

Mesela ben Çorum’dan Van’a izin alarak gitmiştim. Kendilerine, (Efendim ben Van’a izinli gitmiştim) dediğim zaman, (Hayır, izinli gitmiş sayılmazsın. Biz senin İstanbul’a gelmeni istiyorduk. Sen Van’da da hizmet ederim diye düşünüyordun. Teklifine hayır desem sükût-u hayâle uğrayacaktın) dedi. Ben de izinli gittim diye seviniyordum. Demek ki, izni, tam teslim olarak istemeliymiş.

Evliyanın vasıfları

Çalışmak farz olduğu için, enbiya ve evliya da çalışır. Mesela Âdem aleyhisselam, çiftçilikle uğraşırdı. Nuh aleyhisselam marangoz...

Devamını oku...

Evliyaya evliya denmez mi?

Elbette yanlış. Birine merhum demekle gaybdan haber verilmiş olmaz. Eshab-ı kiramın tamamı Cennetliktir...

Devamını oku...

İstanbul evliyaları demek

Abduhcu yazarların, Ehl-i sünnet kitaplarına çamur atabilmek için başka bir hata bulamayıp, “Çoğulun çoğulu olmaz” demeleri iki yönden yanlıştır...

Devamını oku...

Evliyaya dil uzatmak

İmam-ı Rabbani hazretleri, Mektubat’da buyuruyor ki:
(Büyüklerimizin beğendiği, büyük bildiği Muhyiddin-i Arabinin, birçok sözlerinin ehl-i sünnete uymaması, şaşılacak şeydir...

Devamını oku...

En çok düşmanı olan kimdir

İmam-ı Rabbani hazretleri, Mektubat’da buyuruyor ki:
(Büyüklerimizin beğendiği, büyük bildiği Muhyiddin-i Arabinin, birçok sözlerinin ehl-i sünnete uymaması, şaşılacak şeydir...
Devamını oku...

Dünyada evliya vardır

Hayır, yoktur denmiyor, yok gibidir deniyor. Abdülgani Nablüsi hazretleri buyuruyor ki...

Devamını oku...

Tasavvufun çıkışı

Bu hususta Muhammed Masum-i Faruki hazretleri buyuruyor ki:
Zahirdeki kemalatın ve manevi makamların hepsi Resulullah efendimizden gelir...

Devamını oku...

Tasavvuf nedir?

Tasavvuf, kalbi saf yapmak, kötü huylardan temizlemek ve iyi huylarla doldurmak demektir...

Devamını oku...

En çok düşmanı olan kimdir

En çok düşmanı olan Allahü teâlâdır! Bir gün Musa aleyhisselam, insanların konuşmalarından bıkmış, (Yâ Rabbi, n'olur bu insanlar benim hakkımda...

Devamını oku...

Tasavvuf nedir? (Şiir)

Tasavvuf, dinin emrine uygun yaşamaktır, fakat bunu âlimler değişik tarif etmişlerdir. Bazı tarifler şöyledir...

Devamını oku...

Tarikat ve tarikatçılık

Eskiden hak tarikatlar vardı. Oralarda dinimizin emir ve yasakları anlatılır, dine uymanın yolları ve tasavvuf ilmi öğretilirdi. Zamanla, bunlar çok azaldı...

Devamını oku...

Tasavvufta edep

Ehl-i sünnet âlimlerinin sohbetlerinde not tutmazlardı. Not tutanları kibar şekilde ikaz ederlerdi...

Devamını oku...

Talebenin edebi

Ahmed Yesevî hazretleri buyuruyor ki: 
Talebenin hocasına karşı riayet etmesi gerekli şeylerden bazıları şunlardır...

Devamını oku...

Derviş nasıl olur?

Derviş, tasavvuf talebesi demektir. Allahü teâlâdan başka her şeyi gönlünden çıkarıp, İslamiyet’e tam uyarak, gönlünü yalnız Allahü teâlâya bağlayan; güzel huylarla süslenmiş kimse demektir...

Devamını oku...

Sohbetin önemi

Şimdi söyleşi diyorlar. Söyleşi, konuşarak vakit geçirme demektir; ama dinimizde, sohbetin tarifi başkadır...

Devamını oku...

Feyz gelmesinin alameti

Büyük zatların kendileri, kabirleri, sözleri, kitapları, eşyaları, hatta ellerini değdikleri taştan bile, kıyamete kadar feyz yayılır...

Devamını oku...

Rabıta irtibat kurmaktır

Rabıta; irtibat kurmak, Ehl-i sünnet âlimlerini sevmek, onların yolunda olmak, onların bildirdiği gibi yaşamak...

Devamını oku...

Resulullaha bağlanmak

Allahü teâlâ, kullarına doğru yolu göstermek için, Peygamber efendimizi gönderdi. O vefat edince, Ona vekil olarak Evliyayı yarattı. (Eyyühel-veled)...

Devamını oku...

Bâtın ilminin önemi

Bunu çok yazdık. Bu yazıda ledün ilminin önemini bildirelim.
Ledün ilmi, Allahü teâlânın ihsanı ile kalbe ilham edilen, İlahi sırlara ait bilgilerdir...

Devamını oku...

Ledün ilmi okuyarak öğrenilmez

Ledün ilmi veya ilm-i ledün, okuyarak öğrenilmez. Allahü teâlânın ihsanı ile kalbe ilham edilen, ilahi sırlara ait bilgilerdir...

Devamını oku...

Evliya olmak için

Din kitaplarında şöyle bildiriliyor:
Evliya olmak için, Allahü teâlânın sevgisine kavuşmak ve masivayı [Allah’tan başka şeyleri] kalbden çıkarmak gerekir...

Devamını oku...

Geri alınmayan iman ve sevgi

Senaullah-i Dehlevi hazretleri buyuruyor ki:
Tasavvufta Fena makamına kavuşan, elbette imanla ölür...

Devamını oku...

Evliyayı sevmek

Abdülaziz Dehlevi hazretleri buyuruyor ki:
Cenab-ı Hakkın rızasına kavuşmak, şeytanın aldatmasından kurtulmak için, silsile itibariyle hocaları Resulullah efendimize dayanan bir evliyayı sevmek, onun tarafından sevilmek gerekir...

Devamını oku...

Sevmenin şartı

Bunun iki alameti var:
Birincisi, hubb-i fillah ve buğd-i fillah: Ben Allah’ı çok seviyorum diyor, Ona isyan edenlerle dost oluyor, muhabbet besliyor...

Devamını oku...

Kutb-i irşad ve kutb-i medar

İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Kutb-i ebdal
 [kutb-i medar], âlemde, dünyada her şeyin var olmasına ve varlıkta durabilmesi için feyz gelmesine vasıta olan zattır...

Devamını oku...

Silsile-i aliyye ne demektir?

Silsile kelimesi, (Birbirine bağlı, birbiriyle ilgili şeylerin oluşturduğu dizi, sıra, halka) anlamına gelir...

Devamını oku...

Tevessül ve teberrük ne demektir?

Resulullah veya evliya zatlarla, Allahü teâlâya tevessül etmek, yani bunların hürmeti için, dilekte bulunmak caizdir...

Devamını oku...

Zikir nedir?

Seyyid Abdülhakim Arvasi hazretleri buyuruyor ki:
Zikir, hatırlamak, anmak demektir. Hatırlamak da kalble olur. Söylemekle olmaz. Şimdi üç türlü zikir bilinmektedir..

Devamını oku...

Fâni olmak

Fenâ; fâni olmak yani yok olmak demektir. Yani kendisinde hiçbir varlık görmemesi, yok olduğu zatın emrini, isteğini kendisine tercih etmesi demektir...

Devamını oku...

Evliya sevgisi

Menkıbeler, masal değildir. Vesikaya dayalı, tarihî olaylardır. Ne kadar çok yer verilse o kadar iyidir, çünkü evliya zatlar, her işinde İslamiyet’e uyarak, Allahü teâlânın rızasını kazanmış kimselerdir...

Devamını oku...

Aklı bırakmak ne demek?

Eski devirlerde yaşamış, mürşid-i kâmil denilen zatlar, sıradan kimseler değildi. Basiretleri açık, selim akıl sahibi kimselerdi...

Devamını oku...

Tasavvuf ilmi

Bâtın ilmi, hazret-i Âdem’den beri vardır. Buna ledün ilmi de denir. Tasavvuf ve keramet ilmidir...

Devamını oku...

Doğru yolda olmanın şartları

Hadis-i şeriflerde, Ehl-i sünnet vel cemaat itikadında olmak ve salihleri sevip onlarla beraber olmaya çalışmak, onlardan ayrılmamak emrediliyor...

Devamını oku...

Tasavvuf ehli olmak için

Her devrin şartları farklıdır. Günümüzde de, büyük zatlara ulaşma imkânları vardır. Birkaç örnek verelim...

Devamını oku...

Allah’ın evliyası için azap korkusu yoktur

Bazı kelimeler birkaç mânâya gelir. Cümledeki yerlerine göre mânâları değişir. Selefîyim diye kendilerini kamufle eden Vehhâbîler bunu bilmez...

Devamını oku...

Şeyhin eteğine yapışmak

Mürşid-i kâmilin eteğine yapışan elbette kurtulur.
Muhammed Masum hazretleri birinci cilt 33. mektubunda, (Biliniz ki, saadete kavuşmak için, velî bir zata manevî bağla bağlanmak lazımdır) buyuruyor. (İslam Ahlakı)...

Devamını oku...

Mürşidin lüzumu

Mürşidlik çok yanlış anlaşılmış. İlim irşaddır, mürşidden ayrı değildir. İrşad, doğru yolu gösterme demektir...

Devamını oku...

Büyük zatlara hüsnüzan

Elbette hüsnüzan ederlerdi. İmam-ı Rabbânî hazretleri buyuruyor ki:
Büyük bir zatın işlerini beğenmemek, insanı sonsuz felakete götürür...

Devamını oku...

Mürşid-i kâmile uymak

Doğru değildir. Emîr ile mürşid-i kâmil farklıdır. Emîrin bile, günah olmayan her emrine uyulur...

Devamını oku...

Büyükleri üzmek

Elbette tehlikelidir. Büyükleri, ne şekilde olursa olsun üzmek, insanın ebedî felaketine sebep olur. Enver Abimiz şöyle anlatmıştı...

Devamını oku...

Yolumuzun esası nedir?

Merhum Enver abimiz, bu konuda şöyle bildirmişti:
Merhum Hocamız, (Biri size “Hocanızın yolu nedir?” diye sorarsa...

Devamını oku...

İzin alarak iş yapmak

Dinimizde, istişarenin, izinle hareket etmenin önemi büyüktür. Dinimize uygun istişare yapılınca, o işin neticesi istediğimiz gibi olmasa da, bizim için hayırlı olur...

Devamını oku...

Enel Hak ateşi

(Kişi, bilmediğinin düşmanıdır) derler. Tasavvufu, evliyalığı bilmedikleri ve onların hâllerine sahip olmadıkları için, hemen o büyük zatlara kâfir damgasını basıyorlar...

Devamını oku...