Dinimizde dört delil vardır

Dinimizde dört delil vardır

Sual: Geçen gün abdestte enseyi mesh etmek haram demiştim, siz haram değil demiştiniz. Zebra yemek haramdır dedim. Siz ise haram olduğunu söyleyen iddiasını ispat etmeye mecburdur demiştiniz. Siz değil de ben niye mecbur oluyorum? Sonra niye sorulara Kur’andan değil de başka kitaplardan cevap veriyorsunuz? Bir de, Yahudilerle ortak olduğunuz söyleniyor. Ortak olmadığınızı ispat edin diyorum, ispat size düşer diyorsunuz. Niye siz ispat etmiyorsunuz?
CEVAP
Mubah, yani haram olmayan şey çoktur. Bunlar mubah diye Kur’an ve sünnette yazılı olmaz. Ama haram azdır ve haram olduğu edille-i şeriyyede bildirilmiştir. Bütün meyve, sebze ve otlar mubahtır. Mubah olduğuna dair delil aranmaz. Haram deniliyorsa delil aranır. Mesela sarhoş edici otları yemek haramdır. Bunun delili olur. Zehirleyen meyve veya gıdaları yemek haramdır bunun delili olur. Alerji yapıp hastalandıran gıdaları yemek haramdır. Bunun delili olur. Ama bir kivi için, bir ananas için, bir muz için mubah olduğuna dair delil aranmaz. Haram diyen çıkarsa delilini onun göstermesi lazımdır. 

İftira edilen kimse, kendisinin temiz olduğunu ispat edemez. İspat, iftira edene düşer. Mesela bir kimse, (Babanız hırsızdır, katildir. Falancanın malını çalmıştır, beş kişiyi öldürmüştür) dese, babanız, bunları yapmadığını nasıl ispat edecektir? Elbette bunu söyleyenin ispat etmesi, delil göstermesi gerekir. Babanız, (Ben böyle bir şey yapmadım) diyorsa, artık ondan delil istenmez. Suçu kim isnat ediyorsa, şahit ve delil ondan istenir. Çünkü hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:
(Şahit dava edene, yemin, inkâr edene düşer.) [Darekutni]

(İspat davacıya, yemin de inkâr edene düşer.) [Tirmizi]

Dinimizde delil sadece Kur’an-ı kerim değildir. Dinimizde dört tane delil vardır. Bunlar;
1- Kitab, 
2- Sünnet, 
3- İcma [âlimlerin söz birliği], 
4- Kıyası fukaha [Fıkıh âlimlerinin ictihadı]

Her meselede bu dört delile bakılır. Mesela enseyi mesh etmek haram mı diye bu delillere bakılır. Bu delillerde öyle bir şey yok. Hatta sünnet olduğunu fıkıh kitapları bildiriyor. Zebranın yendiğini, köpeğin yenmediğini yine fıkıh kitapları bildiriyor. Bir de, dört hak mezhepte bazı fıkhi konular farklıdır. Bir mezhepte haram olan öteki mezhepte mubah olabilir. Onun için herkes kendi mezhebine göre amel etmesi gerekir. Bu delillerle inanmayan, dört mezhepten birisinde bulunmayıp sadece Kur’an diyen kimse mezhepsizdir. Mezhepsizin sapık veya kâfir olduğu Seyyid Ahmed Tahtavi’nin Dürr-ül-muhtar hâşiyesinin Zebâyıh kısmında bildirilmektedir.

Örf, bir şehirdeki insanların dine aykırı olmayan umumi âdetleri demektir. Edille-i şeriyye denilen dört delilden sonra dine aykırı olmayan örf ve âdetler de delil olur. Ancak, zamanın değişmesiyle örf ve âdete dayanan hükümler değişebilir. Çünkü Mecelle’nin 39. maddenin açıklamasında deniyor ki: Zamanın değişmesiyle, örf ve âdete ait hükümler değişebilir. Nassa, delile dayanan hükümler zamanla değişmez. (Dürer-ül hükkam)

Nassa dayanan hükümler zamanla değişmez. İbadetlerde nass ile bildirilmiş olmayan bir hükmü anlamak için umumi [genel] âdetler delil olur. Âdetlerin umumi olması için Eshab-ı kiram zamanından kalması, müctehidlerin kullanmış olmaları ve devamlı olmaları gerekir. Sonradan âdet olan şeyler, şer’i delil olmaz. Muamelattaki âdete ait hükümler, nassa muhalif değilse delil olur. Örf ve âdetin nassa aykırı olup olmadığını da ancak fıkıh âlimleri anlar. (Mecelle şerhi)

(Kur’anda var mı?) demek
Sual: Dinimizi bilmeyen veya art niyetli kimselere, bir hadis-i şerif söyleyerek bir şey haram dense, mesela (Dövme yaptırmak haram) dense, (Bu konuda âyet var mı?) diyorlar. Hâşâ Peygamber efendimiz, Kur’ana aykırı mı söylüyor?
CEVAP
Her şeyi Kur’anda açıkça bulmak zordur. Sahih-i Müslim’de bildiriliyor ki: İbni Mesud hazretleri, (Dövme yapan ve yaptırana lanet olsun)mealindeki hadis-i şerifi rivayet edince, Ümmü Yakub isimli yaşlı bir kadın, “Ben Kur’anı okudum, ama böyle bir lanet yok” dedi. İbni Mesud hazretleri, “Dikkatli okusaydın mutlaka görürdün” diyerek şu mealdeki âyet-i kerimeyi okudu:
(Resulullah’ın size verdiklerini alın, yasakladıklarından sakının!)[Haşr 7]

Birkaç âyet-i kerime meali de şöyledir:
(Allah’a ve Resulüne itaat edin!) [Al-i İmran 32]

(İhtilaflı bir işin hükmünü Allah’tan [Kur’andan] ve Resulünden[Sünnetten] anlayın!) [Nisa 59]

(Resulüme uyun ki, doğru yolu bulasınız!) [Araf 158]

(Resule itaat eden, Allah’a itaat etmiş olur.) [Nisa 80]

(İhtilaflarda seni hakem edip verdiğin hükmü tereddütsüz kabullenmeyen iman etmiş olmaz.) [Nisa 65]

(Resulüm, kendi arzusuyla konuşmaz. Onun [din işlerine ait] sözü vahiydir.) [Necm 3, 4]

İslam’a göre namaz
Sual: 
Farklı ictihadlardan kurtulup, Kitap ve Sünnet esas alınarak (İslam’a göre namaz) kitabı hazırlanamaz mı?
CEVAP
Hazırlayanlar var. Bu da Kitap ve Sünnet’ten kendi anladığına göre bir namaz olur ki, buna da, Kitap ve Sünnet’e göre namaz denmez; indî [kişisel] namaz denebilir. Peki, dört hak mezhebin sahipleri Kitap ve Sünnet’e göre namaz kılmayı bildirmediler mi? Onların farklı ictihadları, ümmet için birer rahmettir. Şimdiki türedilerin, yetkisiz olarak, kendi şahsî görüşlerine Kitap ve Sünnet demeleri çok yanlış olur. Zaten her sapık, kendi kişisel görüşünün kitaba ve sünnete uygun olduğunu savunur. Bu yanlışlıktan dolayı 72 tane sapık fırka meydana çıkmıştır.

Müslümanlara rahmet olması için, Resulullah efendimiz bazı şeyleri farklı bildirdi. Müctehid âlimler de bunlara dayanarak farklı hükümler bildirdiler. Şimdi her müslüman, bunlardan birine uymak zorundadır. Seyyid Ahmed Tahtavi hazretleri buyuruyor ki:
Cehennemden kurtulan fırka-i naciyye, bugün dört mezhepte toplanmıştır. Bu dört mezhep, Hanefi, Maliki, Şafii ve Hanbeli’dir. Bu zamanda, bu dört hak mezhepten birine uymayan, bid’at sahibi olup Cehenneme gider. (Dürr-ül-muhtar haşiyesi)

Namazda imam arkasında Fatiha okumak Kitap ve Sünnet’e uygun mudur? İmam-ı Şafii’ye göre farzdır, İmam-ı a’zama göre, tahrimen mekruh yani harama yakındır. Biri farz derken, öbürü haram diyor. Hangisi İslam’a göre namaz olur? Onun için Hanefi’ye göre namaz, Şafii’ye göre namaz denmiştir. İslam’a göre namaz olmaz, yapılmaya kalkılırsa mezhepsizlik, yani bid’at ve dalalet olur.

Bizim için delil nedir

M. Hadimi hazretleri buyuruyor ki: 
Dindeki dört delil, müctehidler içindir. Bizim için delil, mezhebimizin bildirdiği hükümdür; çünkü bizler, âyet ve hadisten hüküm çıkaramayız...

Devamını Okuyun...

Hadisleri her okuyan anlayabilir mi?

İyi bilinmeli ki, hiçbir hadis âliminin kitabında, uydurma hadis olmaz. Çünkü onlar uydurma hadis nakletmenin vebalini çok iyi bilirlerdi. Hadis bir ilimdir...

Devamını Okuyun...

Hadis-i şerifleri açıklamak gerekir

Zıt değildir. İkisi de aynı şeyi ifade etmektedir. Cennete gider demek, doğrudan gider demek değildir ki. Cehennemde cezalarını çektikten sonra gidecek demektir...

Devamını Okuyun...

Hadis-i şeriflerle amel etmek

Müctehid olmayan, hadisle amel edemez. (Kifaye)

İmam-ı Rabbani hazretleri buyurdu ki: Hadislerle amel etmek, bize caiz olmaz. Mezhebimizin hükmüne aykırı görünen hadis-i şerifler, âlimlerin sözlerini reddetmek için delil ve senet olamaz...

Devamını Okuyun...

Mezhebin hükmüne uyulur

Böyle sual sorulması uygun değildir. Hiç (Allah'ın kitabına ve Resulün sünnetine uymalı mı?) diye sorulur mu? Resulullah'ın sünneti, Allah'ın kitabından farklı olur mu? Mezhebimizin hükümleri de, Kitaba ve Sünnete aykırı olmaz. Önce kısaca ölçüyü verelim...

Devamını Okuyun...

Âlimlere uymayan, şeytana uymuş olur

Allahü teâlâ, (Resulüme itaat edin, Ona itaat bana itaattir, bilmiyorsanız âlimlere sorun) buyuruyor. Resulü de (Âlimler benim vârislerimdir) buyuruyor...

Devamını Okuyun...

Âlimlere uymak vaciptir

Bu, cevabı bir kitap olacak kadar uzun, izah isteyen bir sualdir. Kısaca bildirelim. Allah ve Resulünden başkasına itaat etmek dinin emridir, şirk ve bid’at değildir. Bu husus, âyetlerle ve hadislerle sabittir...

Devamını Okuyun...

Dört mezhebe uymak

Hayır uymuş olmayız. Hatta hiçbirine inanmamış oluruz. Hatta, hepsinin yani dinde söz sahibi mutlak müctehidlerin üzerinde kendimizi görmüş ve buna göre hareket etmiş oluruz...

Devamını Okuyun...

Eski ve yeni âlimler

Hiç doğruluk payı yoktur. Çünkü hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:
(En iyi, en hayırlı insanlar benim asrımda bulunan Müslümanlar [Eshab-ı kiram]dır...

Devamını Okuyun...

Müctehid ve müceddid

Âyet-i kerime ve hadis-i şeriflerde açıkça bildirilmiş olan din bilgilerini, toplayan, kitaba geçiren; açıkça bildirilmemiş, kapalı bildirilmiş olan bilgileri de anlayıp, açıklayabilen derin âlimlere Müctehid denir...

Devamını Okuyun...

Âyetle hadis, hadisle mezhebin hükmü çelişirse

Bir kere hadis kitaplarında Kur’an-ı kerime aykırı hadis-i şerif bulunmaz. Bir hadis âlimi, bir hadis-i şerifin Kur’ana aykırı olduğunu bilememişse, biz nasıl bileceğiz? Kur’an-ı kerimi bilmeyen nasıl muhaddis olur?...

Devamını Okuyun...

Delil aramak gerekir mi?

Müctehidlerin bildirdiği hükümlerin delillerini, mukallidlerin araştırmaları, anlamaları lazım değildir. (Redd-ül-muhtar)...

Devamını Okuyun...

Müctehide uymak

Mezhep imamlarımızın, bir mezhebe uymayı caiz görmediklerini söylemek, onlara iftira olur. İmam-ı a'zamın sözü, kendisi gibi müctehid olan zatlar içindir. Müctehid, başka müctehide uymaz, kendi ictihadına uyar...

Devamını Okuyun...

Hükümler uyuşmazsa

Bunun öncelikle alakası yoktur. O hoca doğru söylemiş. Biz, âyet-i kerimelerden ve hadis-i şeriflerden hüküm çıkaramayız. Mezhebimiz, o konuyu nasıl bildirmişse ona uyarız...

Devamını Okuyun...

Eshab-ı kirama uymak

Müctehid olmayan mukallitlerin, Eshâb-ı kiram böyle yapardı diyerek veya âyet-i kerimeden ve hadîs-i şeriflerden mana çıkararak, kendi anladığına göre hareket etmesi câiz değildir...

Devamını Okuyun...

Dinin hükmüne uyarken

Bunlar, dinimizi yıkmak için yapılan, mezhepsizlerin demagojik taktikleridir. Ne İmam-ı a'zam hazretleri, hadis-i şeriflere aykırı hüküm verir, ne de Peygamber efendimiz Kur’an-ı kerime aykırı söz söyler...

Devamını Okuyun...

Mezhebin lüzumu

Mezhep, kelime olarak, gitmek, takip etmek, gidilen yol anlamındadır. Mutlak müctehid denilen dinde söz sâhibi âlimlerin, Müslümanların yapmaları gereken hususlarla ilgili olarak dini delillerden yani Kur'ân-ı kerimden, hadîs-i şeriflerden ve icma'dan hüküm çıkarma usulleri ve çıkarıp bildirdikleri hükümlerin hepsine Mezhep denir...

Devamını Okuyun...

Din noksan değildir

Mecelle’nin Dürer-ül-hükkam şerhinde, (Zamanın değişmesi ile, örf ve adete dayanan hükümler değişebilir. Nassa dayanan hükümler zamanla değişmez) deniyor...

Devamını Okuyun...

Tek hüküm ideal olsaydı

Hadis-i şerifte buyuruldu ki: 
(Ümmetim 73 fırkaya ayrılacak, bunlardan yalnız biri Cennete girecektir. Bunlar, benim ve Eshabımın yolunda olanlardır.) [İbni Mace]...

Devamını Okuyun...

İhtilafta rahmet olur mu?

Bu hadis-i şerifi İmam-ı Beyhekiİmam-ı Münaviİmam-ı ibni Nasrve İmam-ı Deylemi gibi sözleri dinde senet olan hadis imamları bildirmişlerdir...

Devamını Okuyun...

Mezhepsiz âlim olmaz

Mezhebe uymayıp, (Mezhebin delilini inceleyip, doğrusuna uyuyorum) diyene, bid’at mezhepleri de, hak gibi gösterene mezhepsiz demek hafif kalır, süper mezhepsiz denir...

Devamını Okuyun...

Mezhepleri kaldırma gayreti

Evet, hem dört hak mezhebi kaldırmak, hem de bid’at mezheplerinin hükümlerini almak gayesiyle, ısrarla, “dört hak mezhep” tabirinden kaçıp, “mezhepler” tabiri kullanılıyor...

Devamını Okuyun...

Farklı ictihad

Evet, sorulmayacaktır. Müctehidlere bu yetkiyi yani ictihad etme yetkisini Allahü teâlâ ve Resulü vermiştir. Allahü teâlânın gönderdiği önceki dinlerde de böyle farklı hükümler vardı...

Devamını Okuyun...

Benim mezhebim doğrudur demek

Aşağıda açıklandığı gibi, dört hak mezhepten birine uyan kimse, (Benim mezhebim doğrudur) demezse, zaten o mezhebe uyması uygun olmaz, fakat buradaki yanlış ifadesi, bâtıl, geçersiz demek değildir...

Devamını Okuyun...

Mezhepleri karıştırmak

Evet, Ehl-i sünnet âlimleri, böyle yapmanın mezhepsizlik, hattâ ilhad olduğunu bildirmişlerdir. Böyle yapmak, (Benim mezhebimdeki hüküm yanlış olabilir, ihtiyaten ara sıra diğer mezhepteki gibi kılayım da, doğruya ulaşmış olayım) demek gibi olur ki, böyle şüphenin küfre kadar gideceğini âlimlerimiz bildirmiştir...

Devamını Okuyun...

Doğru tek değil mi?

Hak ile doğruyu karıştırmamalı. Doğru tektir, hak ise çoktur. Farklı ictihadlar haktır, yani geçerlidir, onlarla amel edilir, dört mezhebin dördü de haktır. Hükümde isabet edilmemiş bile olsa, Allah’ın emrine uygundur...

Devamını Okuyun...

Dinimizdeki dört delil ve dört mezhep

Kitaplarda, (Dört hak mezhepten birine uymak vacibdir) deniyor. Buradaki vacib, farz anlamındadır. Hadis-i şeriflerde bildirilen vacib kelimesi de, genelde farz anlamındadır...

Devamını Okuyun...

İctihad etmenin önemi

İctihadın ıstılah (terim) anlamı, müctehid bir âlimin âyet ve hadislerden, manaları açıkça anlaşılmayanları, açıkça bildiren diğer hükümlere kıyas ederek, benzeterek, bunlardan yeni hükümler çıkarmaya uğraşması demektir...

Devamını Okuyun...

Farklı ictihad rahmettir

İctihad, bir ibadet, yani Allahü teâlânın emri olduğundan, hiçbir müctehid, diğer bir müctehidin ictihadına yanlış diyemez. Çünkü, her müctehide, kendi ictihadı hak ve doğrudur...

Devamını Okuyun...

Dinimizde dört delil vardır

Mubah, yani haram olmayan şey çoktur. Bunlar mubah diye Kur’an ve sünnette yazılı olmaz. Ama haram azdır ve haram olduğu edille-i şeriyyede bildirilmiştir...

Devamını Okuyun...

Kıyas ve ictihad ne demektir?

Önce kıyas ve ictihadın tarifini yapalım:
Kıyas; Bir şeyi başka şeye benzetmek demektir. Fıkıhta, nasstan anlaşılmayan bir şeyin hükmünü, bu şeye benzeyen başka şeyin hükmünden anlamak demektir...

Devamını Okuyun...

Örf ve ictihad

Bu söze göre, örf nassa aykırı değilse, ictihad nassa aykırı demektir. İctihad nassa aykırı olmaz. Bir ictihadın nassa aykırı olduğu başka bir ictihadla bilinmez...

Devamını Okuyun...

Dinimizi bozmaya çalışanlar

Türkiye’ye ilk defa mezhepsizlik ve Vehhabiliği sokmaya çalışanlardan biri olan 1940’lı yıllarda vefat eden bir hoca diyor ki...

Devamını Okuyun...

Modernist İslamcılık ve fıkıh

Emekli bir hoca, Müslümanları, modernist İslamcı ve fıkhi geleneğe bağlı Müslüman, kısaca selefci-mezhepçi olmak üzere ikiye ayırıyor. Kendisi modernist İslamcı imiş...

Devamını Okuyun...

İcma olan hususlar

Eshab-ı kiramın söz birliğine icma denir. Bir şeyi, Eshab-ı kiram, sözbirliğiyle bildirmediyse, Tabiinin sözbirliği bu şey için icma olur...

Devamını Okuyun...

Âlimin farz ve haram deme yetkisi

Resulullahın ve müctehid âlimlerin yetkisi iyi bilinmediği için böyle garip sorular geliyor. Bir kimse suç işleyince, savcının isteği üzerine getirilip hakim tarafından ceza verilir ve hapse atılır...

Devamını Okuyun...

İmam-ı Rabbaniyi de tenkit

Klasik itikad kitapları, demekle İslam âlimlerinin yazdıkları en kıymetli kitapları kötülemektedir. İtikadın yenisi olur mu hiç? O zaman, Resulullahın, Eshabının ve onları takip eden âlimlerin itikadları yanlış olur...

Devamını Okuyun...

Hatalı ictihad olmaz

Bir müctehid bile, başka müctehidin hata ettiğini bilemez. Çünkü, (İctihad ictihadla nakz olunamaz) buyuruluyor. Bunun için şu ictihad doğrudur veya delili daha kuvvetlidir denemez...

Devamını Okuyun...

Eski ictihad

Müctehidin eski ictihadı, kendisini bağlamaz. Ancak, müftüler, ihtiyaç halinde müctehidin bu eski ictihadı ile de fetva verebilirler. Çünkü o ictihad başkaları için yine geçerlidir...

Devamını Okuyun...

Selim akıl

İctihadda yanılmak farklıdır. Eshab-ı kiram, Peygamber efendimizin Kur’an-ı kerim dışındaki mübarek sözlerini anlamak için, (Ya Resulallah, bu vahiy mi, yani Allahü teâlânın kesin emri mi, yoksa kendi ictihadınız mı?) diye sorarlardı...

Devamını Okuyun...

Kalbe danışmak

Namazın nasıl kılınacağını, zekâtın nasıl verileceğini, hangi mallardan ne kadar verileceğini Kur’andan anlamak imkânsızdır. Resulullah efendimiz, meyte ve kanı şöyle açıklıyor...

Devamını Okuyun...

Tasavvuf ehli müctehid idi

Tasavvuf büyüklerinin hiçbiri, dört mezhepten ayrılmamıştır. Dört mezhepten ayrılmak, İslamiyet'ten ayrılmak olur. Tasavvuf büyüklerinin hepsi kemale gelmeden önce bir fıkıh âliminin mezhebinde idi...

Devamını Okuyun...

İctihad dinin emridir

Hayır, çok yanlıştır. İctihad da, İcma da dinin emridir. Allahü teâlâ da, Resulü de, âlimleri övmüş, müctehid âlimlere ictihad etmeyi, Müslümanların da onlara uymalarını emretmiştir...

Devamını Okuyun...

Dinde nakil esastır

Dinde aklın yani şahsi görüşlerin yeri yoktur. Dinde nakil esastır. Akla göre din olmaz. İslamiyet, nakle dayanan, selim akıl dinidir. Selim akıl, yanılmayan akıldır...

Devamını Okuyun...

Dinimiz bir düşünce, görüş değildir

Piyasada Allah’ı tanımakla ilgili ve Allah’ın varlığını ispat etmeye kalkışan kimisi tercüme birçok kitap vardır. Genelde bu kitaplar, akli ve felsefi görüşlerle doludur...

Devamını Okuyun...

Alıştıra alıştıra dini bozmak

Gazetelerde çıkan habere göre, eski din görevlilerinden biri, ara sıra çıkışlar yaptığı gibi, yine (Kur’anda beş vakit namaz yok, üç vakit var. İslamiyet kolaylık dinidir...

Devamını Okuyun...

Din yeni gelmiş değildir

Osmanlıyı savaşlarda yenemeyen düşmanlar, taktik değiştirdiler, Müslümanların arasına girdiler, bazı grupları, bazı din adamlarını satın aldılar. Özel yetiştirilmiş oldukları için çabuk yükseldiler...

Devamını Okuyun...

Müslüman için zor asırlar

Kıyamet yarın kopacak, öbür gün kopacak diye tarih verenlere itibar etmemelidir. Çünkü dünyada Müslüman bulunduğu müddetçe kıyamet kopmayacaktır. Bir hadis-i şerif meali şöyledir...

Devamını Okuyun...

Dinimiz bir düşünce, görüş değildir

Dinde aklın yani şahsi görüşlerin yeri yoktur. Dinde nakil esastır. Akla göre din olmaz. İslamiyet, nakle dayanan, selim akıl dinidir. Selim akıl, yanılmayan akıldır...

Devamını Okuyun...

Hangi kitaba itibar edilir?

II. Abdülhamid Han’ın tahttan indirilmesiyle, din işlerine de fesat karıştı. İttihatçı olan din cahilleri ve masonlar, din işlerinde yüksek mevkilere getirildi. İlk iş olarak, Abdülhamid Han’ın son şeyhülislamı Muhammed Ziyaüddin efendi, vazifesinden alındı...

Devamını Okuyun...

İlk kıyas yapan

Eskiden müctehid imamlar, usulüne uygun kıyas yapıyorlardı. Yani dinin emirlerini açıklıyorlardı. Günümüzde müctehid olmadığı için dinde yorum ve kıyas yapmak çok tehlikelidir. Bugünkü kıyaslar, dini değiştirmek olur...

Devamını Okuyun...

Nakli esas almak

Nakli esas almak, hakiki İslam âlimlerinin kitaplarından, kendi yorumunu katmadan nakletmek demektir. (Şu âyetten veya şu hadisten şöyle anlıyorum) diye kaynak göstermek geçersiz olur...

Devamını Okuyun...

Ataların yolundan gitmek

Elbette yanlıştır. Kâfirler için inen âyetleri, müslümanlara yüklemektedir. Bu âyetler kâfir atalar içindir. Konu ile ilgili âyetler şunlardır:
(Onlara, "Allah’ın indirdiğine uyun" dendiği zaman, "Hayır, biz atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye uyarız dediler...

Devamını Okuyun...

Taklitçilik nedir, ne değildir

Kötüyü, yanlışı ve bâtılı taklit, ne kadar zararlı ise, iyiyi, doğruyu ve hakkı taklit de o kadar faydalıdır. Bir kimsenin bütün ilimlerde üstad, bütün işlerde mütehassıs olması mümkün müdür...

Devamını Okuyun...

Bir mezhebe uymanın lüzumu

Asırlardan beri bütün İslam âlimleri, dört mezhepten birine uymuşlar ve müslümanların da uymalarının gerektiğini bildirmişlerdir. Bunlara uymakta İcma hasıl olmuştur...

Devamını Okuyun...

Mezhep ve takım tutmak

Elbette yanlıştır. Burada, sadece hak mezhepler denilerek, dört hak mezhep tabirini kullanmaktan kaçınmak kasıtlıdır. Bazı bid’at mezhepleri de hak mezhep olarak göstermek için yuvarlak ifade kullanıyor...

Devamını Okuyun...

Mezhepleri taklit rahmettir

 Maliki veya Şâfiî mezhebini taklit etmek için, gusülde, abdest almakta ve namazda niyet ederken, bu mezhebe de tâbi olduğunu hatırlamak yetişir...

Devamını Okuyun...

Taklitte niyet

Hanefi’nin niyet etmesi, Hanefi'ye uyuyorum demektir. İnsan babasına babam geldi, babam gitti der. Babasının adı Necati ise, babam Necati geldi demez...

Devamını Okuyun...

Başka mezhebi taklit etmek

Diş kaplatan veya doldurtan Hanefilerin, Maliki veya Şâfiî mezhebini taklit etmeleri, Hanefi mezhebinden çıkmak demek, yani mezhep değiştirmek demek değildir...

Devamını Okuyun...

Maliki mezhebini taklidin lüzumu

Namaz kılanlar için özürlü olunca Maliki mezhebini taklit etmeleri büyük kolaylıktır. Maliki mezhebini taklit ile ilgili S. Ebediyye’de diyor ki...

Devamını Okuyun...