Mezhepleri kaldırma gayreti

(Mezheplerin hepsinden faydalanıp, üstad Abduh gibi mezhepler üstü ictihadlar yapmak, İslami görüşleri bir noktada toplamak gerekir) diyenler çıkıyor. Rahmet olan dört hak mezhep kaldırılmaya mı çalışılıyor?

CEVAP
Evet, hem dört hak mezhebi kaldırmak, hem de bid’at mezheplerinin hükümlerini almak gayesiyle, ısrarla, “dört hak mezhep” tabirinden kaçıp, “mezhepler” tabiri kullanılıyor. Bir de mezhep hükümlerine görüş deniyor ki, bu çok yanlıştır. Görüş senet olamaz, ama ictihad senettir. İctihad, sıradan bir görüş değildir. Müctehidin nass’lardan çıkardığı dinimizin hükmüdür.

Mezhep içinde bir ictihadın olabilmesi için de, müctehide ihtiyaç vardır. Günümüzde müctehid bulunmadığına göre, ictihaddan bahsedilmesi yanlış olur. Bunun için Yusuf Nebhani hazretleri, (Bugün müctehidlik taslayanın, aklı veya dini noksandır) buyurmuştur. Mizan-ül-kübra’da, dört mezhep imamından sonra, hiçbir âlimin, mutlak müctehid olduğunu iddia etmediği bildirilmiştir. Müctehid âlimler, asr-ı saadette, Sahabe-i kiramın zamanında, Tâbiîn ve Tebe-i tâbiîn devrinde bulunuyor, sohbet bereketiyle yetişiyordu. Zaman ilerleyip, bid’atler çoğalınca, böyle kıymetli zatların azaldığı, hicri dördüncü asırdan sonra, bu vasfa malik bir âlimin ortada kalmadığı da, Mizan-ül-kübra, Redd-ül-muhtar ve Hadika’da yazılıdır. Buna rağmen günümüzde müctehid olduğunu kabul etsek bile müctehid, mezhepler üstü veya mezhepler arası ictihad yapmaz. Mason Abduh’un yaptığı, mezhepleri ortadan kaldırmak, kendi görüşlerini tek mezhep hâline getirmekti. Nitekim çömezlerinden Reşit Rıza’nın bozuk Muhaveratkitabı, maalesef Telfık-ı mezahib adı altında Türkçeye çevrilmiştir.

Mutlak müctehidin, başka bir müctehidi taklit etmesi caiz değildir. Kendi ictihadına uyması lazımdır. Mezhepte müctehidin ise, bir mutlak müctehidin mezhebinin usullerine uyması şarttır. Bu usullere uyarak yapacağı, kendi ictihadına uyar. (Hulasat-üt-tahkik)

Hiçbir İslam âlimi, sicilli masonun yaptığı gibi bir ictihad şekli bildirmemiştir. İmam-ı Rabbani hazretleri de buyuruyor ki: Müctehid olmayanların, nass’lardan anladıkları, delil ve senet olamaz. Din büyüklerinin sözlerini reddetmeye sebep olamaz. Eğer, (Biz şimdi, onların anladıklarının yanlış olduğunu gösteren bilgilere ulaştık) derlerse, müctehid olmayanların bilgisi, bir şeyin helâl veya haram olmasına vesika olamaz. Kendi bilgisini, din büyüklerinin bilgilerinden üstün tutmak ve dört mezhebin hükümlerine bozuk demek, âlimlerin fetva vermek için dayandıkları kıymetli haberleri hiçe saymak ve bunlara yanlış demek, İslamiyet’te büyük bir yara açmak olur. (1/312)

Mezhepsizlik, dinsizliğe giden yoldur
Sual: Mısırlı mezhepsiz Reşit Rıza'yı kendilerine rehber edinenler, mezhepleri reddedip, herkesin tefsir ve hadis öğrenmesini emrediyorlar. Böyle kimselere ne demelidir?
Cevap:
 Mezhepsizlerin yazıları dikkatle okunursa, sapık düşüncelerini ve bölücü görüşlerini, çürük mantık zincirleri ile ve yaldızlı kelimelerle süsleyerek Müslümanları aldatmaya çalıştıkları hemen görülür. Cahiller, bu yazıları mantık, akıl çerçevesinde, ilme dayanıyor sanarak inanır, arkalarına takılırlar ise de, ilim ve keskin görüş sahipleri, asla bunların tuzaklarına düşmez.

Müslümanları sonsuz felakete sürükleyen mezhepsizlik tehlikesine karşı gençleri uyarmak için İslam âlimleri, ondört asırdan beri binlerce kıymetli kitap yazmışlardır. Bunlardan Yusuf Nebhânî hazretlerinin Huccet-ullahi alel-âlemîn kitabında deniyor ki:
“Kur'ân-ı kerimden ahkam, hüküm çıkarmak, herkesin yapabileceği şey değildir. Müctehid imamlar bile, Kur'ân-ı kerimdeki ahkamın hepsini çıkaramayacakları için, Resûlullah Efendimiz Kur'ân-ı kerimdeki ahkamı, hadîs-i şerifleri ile açıklamıştır. Kur'ân-ı kerimi, ancak Resûlullah Efendimiz açıkladığı gibi, hadîs-i şerifleri de, yalnız Eshâb-ı kiram ve müctehid imamlar anlayabilmişler ve açıklamışlardır.

Allahü teâlâ, müctehid imamlara akli ve naklî ilimleri ve idrak kuvveti ve keskin zihin ve ziyade akıl ve daha nice üstünlükler ihsan eylemiştir. Bu üstünlüklerin başında, takva gelmektedir. Bundan sonra, kalplerindeki nur-u ilâhi gelmektedir. Müctehid imamlarımız, bu üstünlükler yardımı ile, Allahü teâlânın ve Resûlullahın kelamlarından onların muratlarını anlamışlar, anlayamadıklarını Kıyas ile bildirmişlerdir. Dört mezhep imamının her biri, kendi reyi ile konuşmadığını bildirmiş ve talebelerine 'sahih hadîse rastlarsanız, benim sözümü bırakın. Resûlullahın hadîsine uyun!' demiştir. Mezhep imamlarımız, bu sözü, kendileri gibi müctehid olan derin âlimlere söylemişlerdir. Bu âlimler, dört mezhebin delillerini bilen, tercih ehli olanlardır. Dört mezhep imamlarını ve bunların mezheplerinde yetişmiş olan müctehidleri taklit eden Müslümanlar, Allahü teâlânın ve Resûlünün bildirdikleri hükümlerine tabi olmaktadırlar. Allahü teâlâ, mezhep imamlarını yaratarak, dinini bozulmaktan korumuştur.”

Ehl-i kıble ve ehl-i sünnet olmak için

Miftâh-ul-Cennet kitabında konu ile alakalı olarak deniyor ki:
“Ehl-i sünnet olanların, on alameti vardır:
1- O kimse cemate müdavemet yani devam eder...

Devamını Okuyun...

Ehl-i sünnet vel cemaat

Evet, sadece Ehl-i sünnet vel cemaat fırkasıdır. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(Ümmetim, 73 fırkaya ayrılacaktır. Bunlardan 72’si, Cehenneme gidecek, yalnız bir fırka kurtulacaktır...

Devamını Okuyun...

Doğru yolda olmanın şartları

Hadis-i şeriflerde, Ehl-i sünnet vel cemaat itikadında olmak ve salihleri sevip onlarla beraber olmaya çalışmak, onlardan ayrılmamak emrediliyor...

Devamını Okuyun...

Doğru yolu bulmak için dua

Uygun değildir. Asıl dua etmemek, Allah'tan şüphelenmek olur. (Allah, bana yanlış yolu gösterir) demektir. Dua etmemek, Allah ve Resulüne karşı gelmek olur. Zaten hiç kimse, (Benim yolum, benim grubum yanlıştır) demez...

Devamını Okuyun...

Maturidilik ve akılcılık

Yanlıştır. Eş’arîlik ve Mâtürîdîlik farklı şeyler değildir. İkisi de, Ehl-i sünnetin itikat bilgilerini, nakli esas alarak bildirmiştir...

Devamını Okuyun...

Dinde bölücülük yoktur

Evet, dinimiz bölünmeyi, parçalanmayı yasaklamıştır. Bir âyet-i kerime meali:
(Hep birlikte Allah’ın ipine [İslamiyet’e] sımsıkı sarılın...

Devamını Okuyun...

İttifak ve ihtilaf

Zıt değildir. İkisi farklıdır. Bir fıkra var. Dişi fare, dişi aslana, (Ben bir doğuruşta 20-30 yavru doğururum. Hiçbir hayvan benimle mukayese olmaz) der... 

Devamını Okuyun...

Ehl-i sünnet vel-cemaat nedir?

Evet, bütün sapık fırkalar da, biz kitaba ve sünnete uymaktayız diyorlar. Böyle belirsiz konuşmak mezhepsizlerin taktikleridir. Ehl-i sünnet vel cemaat itikadının doğru tarifi şöyledir...

Devamını Okuyun...

Bizim için delil nedir

M. Hadimi hazretleri buyuruyor ki: 
Dindeki dört delil, müctehidler içindir. Bizim için delil, mezhebimizin bildirdiği hükümdür; çünkü bizler, âyet ve hadisten hüküm çıkaramayız...

Devamını Okuyun...

Hadisleri her okuyan anlayabilir mi?

İyi bilinmeli ki, hiçbir hadis âliminin kitabında, uydurma hadis olmaz. Çünkü onlar uydurma hadis nakletmenin vebalini çok iyi bilirlerdi. Hadis bir ilimdir...

Devamını Okuyun...

Hadis-i şerifleri açıklamak gerekir

Zıt değildir. İkisi de aynı şeyi ifade etmektedir. Cennete gider demek, doğrudan gider demek değildir ki. Cehennemde cezalarını çektikten sonra gidecek demektir...

Devamını Okuyun...

Hadis-i şeriflerle amel etmek

Müctehid olmayan, hadisle amel edemez. (Kifaye)

İmam-ı Rabbani hazretleri buyurdu ki: Hadislerle amel etmek, bize caiz olmaz. Mezhebimizin hükmüne aykırı görünen hadis-i şerifler, âlimlerin sözlerini reddetmek için delil ve senet olamaz...

Devamını Okuyun...

Mezhebin hükmüne uyulur

Böyle sual sorulması uygun değildir. Hiç (Allah'ın kitabına ve Resulün sünnetine uymalı mı?) diye sorulur mu? Resulullah'ın sünneti, Allah'ın kitabından farklı olur mu? Mezhebimizin hükümleri de, Kitaba ve Sünnete aykırı olmaz. Önce kısaca ölçüyü verelim...

Devamını Okuyun...

Âlimlere uymayan, şeytana uymuş olur

Allahü teâlâ, (Resulüme itaat edin, Ona itaat bana itaattir, bilmiyorsanız âlimlere sorun) buyuruyor. Resulü de (Âlimler benim vârislerimdir) buyuruyor...

Devamını Okuyun...

Âlimlere uymak vaciptir

Bu, cevabı bir kitap olacak kadar uzun, izah isteyen bir sualdir. Kısaca bildirelim. Allah ve Resulünden başkasına itaat etmek dinin emridir, şirk ve bid’at değildir. Bu husus, âyetlerle ve hadislerle sabittir...

Devamını Okuyun...

Dört mezhebe uymak

Hayır uymuş olmayız. Hatta hiçbirine inanmamış oluruz. Hatta, hepsinin yani dinde söz sahibi mutlak müctehidlerin üzerinde kendimizi görmüş ve buna göre hareket etmiş oluruz...

Devamını Okuyun...

Eski ve yeni âlimler

Hiç doğruluk payı yoktur. Çünkü hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:
(En iyi, en hayırlı insanlar benim asrımda bulunan Müslümanlar [Eshab-ı kiram]dır...

Devamını Okuyun...

Müctehid ve müceddid

Âyet-i kerime ve hadis-i şeriflerde açıkça bildirilmiş olan din bilgilerini, toplayan, kitaba geçiren; açıkça bildirilmemiş, kapalı bildirilmiş olan bilgileri de anlayıp, açıklayabilen derin âlimlere Müctehid denir...

Devamını Okuyun...

Âyetle hadis, hadisle mezhebin hükmü çelişirse

Bir kere hadis kitaplarında Kur’an-ı kerime aykırı hadis-i şerif bulunmaz. Bir hadis âlimi, bir hadis-i şerifin Kur’ana aykırı olduğunu bilememişse, biz nasıl bileceğiz? Kur’an-ı kerimi bilmeyen nasıl muhaddis olur?...

Devamını Okuyun...

Delil aramak gerekir mi?

Müctehidlerin bildirdiği hükümlerin delillerini, mukallidlerin araştırmaları, anlamaları lazım değildir. (Redd-ül-muhtar)...

Devamını Okuyun...

Müctehide uymak

Mezhep imamlarımızın, bir mezhebe uymayı caiz görmediklerini söylemek, onlara iftira olur. İmam-ı a'zamın sözü, kendisi gibi müctehid olan zatlar içindir. Müctehid, başka müctehide uymaz, kendi ictihadına uyar...

Devamını Okuyun...

Hükümler uyuşmazsa

Bunun öncelikle alakası yoktur. O hoca doğru söylemiş. Biz, âyet-i kerimelerden ve hadis-i şeriflerden hüküm çıkaramayız. Mezhebimiz, o konuyu nasıl bildirmişse ona uyarız...

Devamını Okuyun...

Eshab-ı kirama uymak

Müctehid olmayan mukallitlerin, Eshâb-ı kiram böyle yapardı diyerek veya âyet-i kerimeden ve hadîs-i şeriflerden mana çıkararak, kendi anladığına göre hareket etmesi câiz değildir...

Devamını Okuyun...

Dinin hükmüne uyarken

Bunlar, dinimizi yıkmak için yapılan, mezhepsizlerin demagojik taktikleridir. Ne İmam-ı a'zam hazretleri, hadis-i şeriflere aykırı hüküm verir, ne de Peygamber efendimiz Kur’an-ı kerime aykırı söz söyler...

Devamını Okuyun...

Mezhebin lüzumu

Mezhep, kelime olarak, gitmek, takip etmek, gidilen yol anlamındadır. Mutlak müctehid denilen dinde söz sâhibi âlimlerin, Müslümanların yapmaları gereken hususlarla ilgili olarak dini delillerden yani Kur'ân-ı kerimden, hadîs-i şeriflerden ve icma'dan hüküm çıkarma usulleri ve çıkarıp bildirdikleri hükümlerin hepsine Mezhep denir...

Devamını Okuyun...

Din noksan değildir

Mecelle’nin Dürer-ül-hükkam şerhinde, (Zamanın değişmesi ile, örf ve adete dayanan hükümler değişebilir. Nassa dayanan hükümler zamanla değişmez) deniyor...

Devamını Okuyun...

Tek hüküm ideal olsaydı

Hadis-i şerifte buyuruldu ki: 
(Ümmetim 73 fırkaya ayrılacak, bunlardan yalnız biri Cennete girecektir. Bunlar, benim ve Eshabımın yolunda olanlardır.) [İbni Mace]...

Devamını Okuyun...

İhtilafta rahmet olur mu?

Bu hadis-i şerifi İmam-ı Beyhekiİmam-ı Münaviİmam-ı ibni Nasrve İmam-ı Deylemi gibi sözleri dinde senet olan hadis imamları bildirmişlerdir...

Devamını Okuyun...

Mezhepsiz âlim olmaz

Mezhebe uymayıp, (Mezhebin delilini inceleyip, doğrusuna uyuyorum) diyene, bid’at mezhepleri de, hak gibi gösterene mezhepsiz demek hafif kalır, süper mezhepsiz denir...

Devamını Okuyun...

Mezhepleri kaldırma gayreti

Evet, hem dört hak mezhebi kaldırmak, hem de bid’at mezheplerinin hükümlerini almak gayesiyle, ısrarla, “dört hak mezhep” tabirinden kaçıp, “mezhepler” tabiri kullanılıyor...

Devamını Okuyun...

Farklı ictihad

Evet, sorulmayacaktır. Müctehidlere bu yetkiyi yani ictihad etme yetkisini Allahü teâlâ ve Resulü vermiştir. Allahü teâlânın gönderdiği önceki dinlerde de böyle farklı hükümler vardı...

Devamını Okuyun...

Benim mezhebim doğrudur demek

Aşağıda açıklandığı gibi, dört hak mezhepten birine uyan kimse, (Benim mezhebim doğrudur) demezse, zaten o mezhebe uyması uygun olmaz, fakat buradaki yanlış ifadesi, bâtıl, geçersiz demek değildir...

Devamını Okuyun...

Mezhepleri karıştırmak

Evet, Ehl-i sünnet âlimleri, böyle yapmanın mezhepsizlik, hattâ ilhad olduğunu bildirmişlerdir. Böyle yapmak, (Benim mezhebimdeki hüküm yanlış olabilir, ihtiyaten ara sıra diğer mezhepteki gibi kılayım da, doğruya ulaşmış olayım) demek gibi olur ki, böyle şüphenin küfre kadar gideceğini âlimlerimiz bildirmiştir...

Devamını Okuyun...

Doğru tek değil mi?

Hak ile doğruyu karıştırmamalı. Doğru tektir, hak ise çoktur. Farklı ictihadlar haktır, yani geçerlidir, onlarla amel edilir, dört mezhebin dördü de haktır. Hükümde isabet edilmemiş bile olsa, Allah’ın emrine uygundur...

Devamını Okuyun...

Dinimizdeki dört delil ve dört mezhep

Kitaplarda, (Dört hak mezhepten birine uymak vacibdir) deniyor. Buradaki vacib, farz anlamındadır. Hadis-i şeriflerde bildirilen vacib kelimesi de, genelde farz anlamındadır...

Devamını Okuyun...

İctihad etmenin önemi

İctihadın ıstılah (terim) anlamı, müctehid bir âlimin âyet ve hadislerden, manaları açıkça anlaşılmayanları, açıkça bildiren diğer hükümlere kıyas ederek, benzeterek, bunlardan yeni hükümler çıkarmaya uğraşması demektir...

Devamını Okuyun...

Farklı ictihad rahmettir

İctihad, bir ibadet, yani Allahü teâlânın emri olduğundan, hiçbir müctehid, diğer bir müctehidin ictihadına yanlış diyemez. Çünkü, her müctehide, kendi ictihadı hak ve doğrudur...

Devamını Okuyun...

Dinimizde dört delil vardır

Mubah, yani haram olmayan şey çoktur. Bunlar mubah diye Kur’an ve sünnette yazılı olmaz. Ama haram azdır ve haram olduğu edille-i şeriyyede bildirilmiştir...

Devamını Okuyun...

Kıyas ve ictihad ne demektir?

Önce kıyas ve ictihadın tarifini yapalım:
Kıyas; Bir şeyi başka şeye benzetmek demektir. Fıkıhta, nasstan anlaşılmayan bir şeyin hükmünü, bu şeye benzeyen başka şeyin hükmünden anlamak demektir...

Devamını Okuyun...

Örf ve ictihad

Bu söze göre, örf nassa aykırı değilse, ictihad nassa aykırı demektir. İctihad nassa aykırı olmaz. Bir ictihadın nassa aykırı olduğu başka bir ictihadla bilinmez...

Devamını Okuyun...

Dinimizi bozmaya çalışanlar

Türkiye’ye ilk defa mezhepsizlik ve Vehhabiliği sokmaya çalışanlardan biri olan 1940’lı yıllarda vefat eden bir hoca diyor ki...

Devamını Okuyun...

Modernist İslamcılık ve fıkıh

Emekli bir hoca, Müslümanları, modernist İslamcı ve fıkhi geleneğe bağlı Müslüman, kısaca selefci-mezhepçi olmak üzere ikiye ayırıyor. Kendisi modernist İslamcı imiş...

Devamını Okuyun...

İcma olan hususlar

Eshab-ı kiramın söz birliğine icma denir. Bir şeyi, Eshab-ı kiram, sözbirliğiyle bildirmediyse, Tabiinin sözbirliği bu şey için icma olur...

Devamını Okuyun...

Âlimin farz ve haram deme yetkisi

Resulullahın ve müctehid âlimlerin yetkisi iyi bilinmediği için böyle garip sorular geliyor. Bir kimse suç işleyince, savcının isteği üzerine getirilip hakim tarafından ceza verilir ve hapse atılır...

Devamını Okuyun...

İmam-ı Rabbaniyi de tenkit

Klasik itikad kitapları, demekle İslam âlimlerinin yazdıkları en kıymetli kitapları kötülemektedir. İtikadın yenisi olur mu hiç? O zaman, Resulullahın, Eshabının ve onları takip eden âlimlerin itikadları yanlış olur...

Devamını Okuyun...

Hatalı ictihad olmaz

Bir müctehid bile, başka müctehidin hata ettiğini bilemez. Çünkü, (İctihad ictihadla nakz olunamaz) buyuruluyor. Bunun için şu ictihad doğrudur veya delili daha kuvvetlidir denemez...

Devamını Okuyun...

Eski ictihad

Müctehidin eski ictihadı, kendisini bağlamaz. Ancak, müftüler, ihtiyaç halinde müctehidin bu eski ictihadı ile de fetva verebilirler. Çünkü o ictihad başkaları için yine geçerlidir...

Devamını Okuyun...

Selim akıl

İctihadda yanılmak farklıdır. Eshab-ı kiram, Peygamber efendimizin Kur’an-ı kerim dışındaki mübarek sözlerini anlamak için, (Ya Resulallah, bu vahiy mi, yani Allahü teâlânın kesin emri mi, yoksa kendi ictihadınız mı?) diye sorarlardı...

Devamını Okuyun...

Kalbe danışmak

Namazın nasıl kılınacağını, zekâtın nasıl verileceğini, hangi mallardan ne kadar verileceğini Kur’andan anlamak imkânsızdır. Resulullah efendimiz, meyte ve kanı şöyle açıklıyor...

Devamını Okuyun...

Tasavvuf ehli müctehid idi

Tasavvuf büyüklerinin hiçbiri, dört mezhepten ayrılmamıştır. Dört mezhepten ayrılmak, İslamiyet'ten ayrılmak olur. Tasavvuf büyüklerinin hepsi kemale gelmeden önce bir fıkıh âliminin mezhebinde idi...

Devamını Okuyun...

İctihad dinin emridir

Hayır, çok yanlıştır. İctihad da, İcma da dinin emridir. Allahü teâlâ da, Resulü de, âlimleri övmüş, müctehid âlimlere ictihad etmeyi, Müslümanların da onlara uymalarını emretmiştir...

Devamını Okuyun...

Dinde nakil esastır

Dinde aklın yani şahsi görüşlerin yeri yoktur. Dinde nakil esastır. Akla göre din olmaz. İslamiyet, nakle dayanan, selim akıl dinidir. Selim akıl, yanılmayan akıldır...

Devamını Okuyun...

Dinimiz bir düşünce, görüş değildir

Piyasada Allah’ı tanımakla ilgili ve Allah’ın varlığını ispat etmeye kalkışan kimisi tercüme birçok kitap vardır. Genelde bu kitaplar, akli ve felsefi görüşlerle doludur...

Devamını Okuyun...

Alıştıra alıştıra dini bozmak

Gazetelerde çıkan habere göre, eski din görevlilerinden biri, ara sıra çıkışlar yaptığı gibi, yine (Kur’anda beş vakit namaz yok, üç vakit var. İslamiyet kolaylık dinidir...

Devamını Okuyun...

Din yeni gelmiş değildir

Osmanlıyı savaşlarda yenemeyen düşmanlar, taktik değiştirdiler, Müslümanların arasına girdiler, bazı grupları, bazı din adamlarını satın aldılar. Özel yetiştirilmiş oldukları için çabuk yükseldiler...

Devamını Okuyun...

Müslüman için zor asırlar

Kıyamet yarın kopacak, öbür gün kopacak diye tarih verenlere itibar etmemelidir. Çünkü dünyada Müslüman bulunduğu müddetçe kıyamet kopmayacaktır. Bir hadis-i şerif meali şöyledir...

Devamını Okuyun...

Dinimiz bir düşünce, görüş değildir

Dinde aklın yani şahsi görüşlerin yeri yoktur. Dinde nakil esastır. Akla göre din olmaz. İslamiyet, nakle dayanan, selim akıl dinidir. Selim akıl, yanılmayan akıldır...

Devamını Okuyun...

Hangi kitaba itibar edilir?

II. Abdülhamid Han’ın tahttan indirilmesiyle, din işlerine de fesat karıştı. İttihatçı olan din cahilleri ve masonlar, din işlerinde yüksek mevkilere getirildi. İlk iş olarak, Abdülhamid Han’ın son şeyhülislamı Muhammed Ziyaüddin efendi, vazifesinden alındı...

Devamını Okuyun...

İlk kıyas yapan

Eskiden müctehid imamlar, usulüne uygun kıyas yapıyorlardı. Yani dinin emirlerini açıklıyorlardı. Günümüzde müctehid olmadığı için dinde yorum ve kıyas yapmak çok tehlikelidir. Bugünkü kıyaslar, dini değiştirmek olur...

Devamını Okuyun...

Nakli esas almak

Nakli esas almak, hakiki İslam âlimlerinin kitaplarından, kendi yorumunu katmadan nakletmek demektir. (Şu âyetten veya şu hadisten şöyle anlıyorum) diye kaynak göstermek geçersiz olur...

Devamını Okuyun...