Ehl-i sünnet vel cemaat

Doğru olan, sadece Ehl-i sünnet vel cemaat fırkası mıdır?

CEVAP
Evet, sadece Ehl-i sünnet vel cemaat fırkasıdır. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(Ümmetim, 73 fırkaya ayrılacaktır. Bunlardan 72’si, Cehenneme gidecek, yalnız bir fırka kurtulacaktır. Cehennemden kurtulacak olan tek fırka, benim ve Eshabımın yolunda gidenlerdir.) [Tirmizi, İbni Mace]

Ehl-i sünnet vel cemaat, sünnet ve cemaat ehli demektir. Eshab-ı kiram, Peygamber efendimizin cemaatidir. Sünnet de, Peygamber efendimizin yolu demektir.

Demek ki, (Ben, sadece Kur’ana ve sünnete yapışırım) demek yetmiyor. Eshab-ı kiramı sevmek ve onların yolunda olmak da şarttır. Peygamber efendimiz, (Sadece benim yolumdan gidenler cennetliktir) demedi. (Benim ve Eshabımın yolunda gidenler) buyurdu. Bu çok önemli bir inceliktir. Eshab-ı kiramın tamamını sevmek, sadece Ehl-i sünnet fırkasına nasip olmuştur. Şu halde, doğru yolda olmanın ölçüsü, Resulullahın ve Eshabının yolunda olmaktır. Her grup, ben Ehl-i sünnetim diyebilir. Bunu öğrenmenin, yolu da vardır. Allahü teâlâ, İslamiyet’i doğru olarak öğrenmek isteyene, bunu nasip edeceğine söz verdi. Allah sözünden dönmez. İki âyet-i kerime meali:
(Doğru yolu arayanları, saadete ulaştıran yollara kavuştururuz.)[Ankebut 69]

(Allah, kendisine yöneleni doğru yola iletir.) [Şûra 13]

O halde, Allahü teâlânın sözüne güvenmeli, (Biz kesin doğru yoldayız) desek de, yine, (Ya Rabbi, kimler doğru yolda ise, senin rızan kimlerle ise, bana onları sevmeyi, onlarla beraber olmayı nasip eyle) diye dua etmelidir. Eğer doğru yolda isek, duanın bir zararı olmaz. Yanlış yolda isek, ihlasla yaptığımız dua sebebiyle doğruya kavuşmuş oluruz. Herkes böyle dua etmelidir. Hâşâ Allahü teâlâ, beni yanlış yola sokar sanmamalıdır.

73 fırka hadisi
Sual:
 (Ümmetim 73 fırkaya ayrılacak, biri Cennete, doğru yoldan ayrılan 72’si ise Cehenneme gidecek) hadis-i şerifi için, (Bu, istismara çok açık bir sözdür. Buna göre, her fırka kendisinin kurtulan fırka olduğunu iddia eder) deniyor. Böyle söylemek uygun mu?
CEVAP
Hadis-i şerif için öyle söylemek çok çirkindir. Herkes zaten kendi fırkasının kurtulan fırka olduğunu iddia etmese o fırkada bulunmaz. Aynı manada âyet-i kerime de vardır:
(Her fırka, doğru yolda olduğunu sanarak sevinmektedir.)[Müminun 53, Rum 32]

Yukarıdaki hadis-i şerifin devamında, (Kurtuluş fırkasında olanlar, benim ve Eshabımın gittiği yolda bulunanlardır) buyurulmuştur. İmam-ı Rabbanî hazretleri buyuruyor ki:
Peygamber efendimiz, kendini söyledikten sonra, Eshab-ı kiramı da söylemesine lüzum olmadığı hâlde, bunları da söylemesi, (Benim yolum, Eshabımın gittiği yoldur. Kurtuluş yolu, yalnız Eshabımın gittiği yoldur) demektir. Eshab-ı kiramın yolunda giden, elbette Ehl-i sünnet vel cemaat fırkasıdır. Cehennemden kurtulan fırka, yalnız bunlardır. (1/80)

Rehbere ihtiyaç
Sual: 
Bir insanın, Kur’an, hadis okuyarak veya rastgele kitap okuyarak hidayete kavuşması, doğru yolu bulması, imanını kurtarması mümkün değil midir? İlla dört hak mezhepten birini iyi bilen bir âlime mi bağlanması gerekir?
CEVAP
Kur’an-ı kerimi ve hadis-i şerifleri yanlış anladıklarından dolayı 72 sapık mezhep çıkmış, çokları da küfre girmiştir. Âyet ve hadis bir deryadır. Yüzme bilmeyen kimseyi okyanusun ortasına atsalar, anında boğulur. Yüzmeyi iyi bilenin de, çok uzaktaki sahile yüzerek çıkması çok zordur. Çok geçmeden yorulur, yüzemez. Balıklara, deniz hayvanlarına yem olur. Denize düşen bir kere ölür. Kur’andan, din öğrenmeye kalkan ise, sonsuz ölüme mahkûm olur. Bugün herkesin dört mezhepten birine uyması şarttır. Bu da yetmez, çünkü piyasada binlerce farklı kitap var. Bunları okuyanın kafası karışır, hangisinin doğru olduğunu anlayamaz. Mezhebinin hükmünü iyi bilen bir âlime veya onun kitaplarına tâbi olması, bir Allah adamını tanıması lazımdır. Allah adamını tanıyanlarla görüşmesi, kötü insanlardan uzak durması gerekir. Ancak Allahü teâlânın sevgili kullarına kavuşan, imanını kurtarır. Çünkü bu büyükler, karanlık gecede parlayan dolunay gibidir. Bir insanın gözü çok sağlam olsa da, ışık olmadıkça karanlıkta göremez. Allah adamları, karanlıkta aydınlatan ışık kaynaklarıdır. Her biri gökteki yıldızlar gibidir. Kendileri veya talebeleri bulunmazsa, böyle büyük bir zatın kitaplarını esas almak lazımdır.

Sual: Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdikleri, kendi anladıkları, kendi görüşleri midir?
Cevap:
 İman ve lazım olan din bilgilerini, Eshâb-ı kiramdan doğru öğrenip, kitaplara yazan İslâm âlimlerine, Ehl-i sünnet âlimleri denir. Bunlar, ictihad derecesine yükselmiş olan âlimlerdir. Bu âlimler, Kur’ân-ı kerimi, kendi akılları, görüşleri ile anlamaya kalkışmamış, yalnız Eshâb-ı kiramdan öğrendiklerine inanmışlardır. Bunlar, anladıklarını değil, Peygamber efendimizin bildirdiği doğru yolu yaymışlardır.

Her fırka, kendini doğru sanır
Sual: Zamanımızda Müslüman ismi ile birçok fırka türedi ve kendilerinin doğru yolda olduğunu söylemektedir. Bunların içinde doğru olanları nasıl bilebiliriz?
Cevap:
 İmâm-ı Rabbânî hazretleri, Mektûbât kitabında buyuruyor ki:
“Hadîs-i şerifte, Müslümanların yetmişüç fırkaya ayrılacakları bildirildi. Bu yetmişüç fırkadan her biri, İslâmiyete uyduğunu iddia etmektedir. Cehennemden kurtulacağı bildirilen bir fırkanın kendi fırkası olduğunu söylemektedir. Mü'minûn sûresi, 54. ve Rûm sûresi 32. âyetinde mealen; (Her fırka, doğru yolda olduğunu sanarak, sevinmektedir)buyuruldu. Halbuki, bu çeşitli fırkalar arasında kurtulucu olan birinin alametini, işaretini, Peygamber efendimiz şöyle bildirmektedir: (Bu fırkada olanlar, benim ve Eshâbımın gittiği yolda bulunanlardır.)

İslâmiyetin sahibi kendini söyledikten sonra, Eshâb-ı kiramı da, söylemesine lüzum olmadığı hâlde, bunları da söylemesi; (Benim yolum, Eshâbımın gittiği yoldur. Kurtuluş yolu, yalnız Eshâbımın gittiği yoldur) demektir. Nitekim Nisâ sûresi, 79. âyetinde mealen; (Resûlüme itaat eden, elbette Allahü teâlâya itaat etmiştir)buyuruldu. Resûle itaat, Hak teâlâya itaat demektir. Ona uymamak, Allahü teâlâya isyandır.

Allahü teâlâya itaatin, Resûlüne itaatten başka olduğunu sananlar için nazil olan, Nisâ sûresinin; (Allahü teâlânın yolu ile, Resûlünün yolunu birbirinden ayırmak istiyorlar. Senin söylediklerinin bazısına inanırız, bazısına inanmayız diyorlar. İkisi arasında ayrı bir yol açmak istiyorlar. Bunlar, elbette kâfirdir) mealindeki 149. âyeti, bunların kâfir olduklarını bildiriyor. Eshâb-ı kiramın yolunda gitmeyip de, Peygambere aleyhisselam uyduğunu söyleyen, yanılıyor. Ona uymuş değil, isyan etmiş oluyor. Böyle yol tutan, kıyamette kurtulamayacaktır. Mücâdele sûresinin; (Doğru bir şey yaptıklarını sanıyorlar. Biliniz ki, onlar yalancıdır, kâfirdir) mealindeki 18. âyeti bu gibilerin hâlini gösteriyor.

Eshâb-ı kiramın yolunda giden, hiç şüphe yok ki, Ehl-i sünnet vel cemaat fırkasıdır. Allahü teâlâ, bu fırkanın yorulmadan, yılmadan çalışan büyüklerine, bol bol mükafat versin! Cehennemden kurtulan fırka, yalnız bunlardır. Çünkü, Peygamber efendimizin Eshâbına dil uzatan, bunlara uymaktan, elbette mahrumdur.”

Mezhep ve mezhep imamı

İslamiyet’te ilk itikad ayrılıkları, Hazret-i Osman'ın şehit edilmesi hadisesinden sonra, Abdullah ibni Sebe adındaki münafık olan bir Yahudinin ortaya çıkması ile başlamıştır. Müslümanların saf ve berrak imanlarını...

Devamını Okuyun...

İslamiyet’te ilk itikad ayrılıkları

Mezhep; gitmek, takip etmek, gidilen yol anlamındadır. Mutlak müctehid denilen dinde söz sahibi âlimlerin, Müslümanların yapmaları gereken hususlarla ilgili olarak dinî delillerden, Kur'ân-ı kerim...

Devamını Okuyun...

Ehl-i sünnet itikadını ortaya koyan

Ehl-i sünnet itikadını ortaya koyan Resulullah efendimizdir. İman bilgilerini Eshab-ı kiram bu kaynaktan aldılar. Tâbiin-i izam da bu bilgilerini, Eshab-ı kiramdan öğrendiler. Daha sonra gelenler, bunlardan öğrendiler...

Devamını Okuyun...

İmanda, itikadda tek mezhep vardır

İmanda, itikadda tek bir mezhep vardır. Bu mezhep Ehl-i sünnet vel-cemaat mezhebidir. Çünkü İslamiyet, bütün insanlara yalnız bir tek imanı ve itikadı emretmektedir...

Devamını Okuyun...

Sahabenin mezhebi nedir?

Demek ki mezhep de, sünnet de, bilinmiyor. Askerlikte, kara, hava ve deniz kuvvetleri vardır. Genel kurmay, karacı, havacı veya denizci değildir diyerek bu kuvvetlerden ayrı sayılır mı? Kuvvetler genel kurmaya...

Devamını Okuyun...

Dört mezhepten birine uyulmazsa

(Müctehidleri Peygamber kadar yükselttiler) sözünü bir müslüman söyleyemez. Çünkü bu söz, dört mezhepteki milyonlarca müslümana kâfir damgasını basmaktır. Müslümana kâfir diyenin kendisi kâfir olur...

Devamını Okuyun...

Mezhepsizlik şu’rası

Mecelle’nin Dürer-ül-hükkam şerhinde, (Zamanın değişmesi ile, örf ve âdete dayanan hükümler değişebilir. Nassa dayanan hükümler zamanla değişmez) deniyor...

Devamını Okuyun...

Ehl-i kıble ve ehl-i sünnet olmak için

Miftâh-ul-Cennet kitabında konu ile alakalı olarak deniyor ki:
“Ehl-i sünnet olanların, on alameti vardır:
1- O kimse cemate müdavemet yani devam eder...

Devamını Okuyun...

Ehl-i sünnet vel cemaat

Evet, sadece Ehl-i sünnet vel cemaat fırkasıdır. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(Ümmetim, 73 fırkaya ayrılacaktır. Bunlardan 72’si, Cehenneme gidecek, yalnız bir fırka kurtulacaktır...

Devamını Okuyun...

Doğru yolda olmanın şartları

Hadis-i şeriflerde, Ehl-i sünnet vel cemaat itikadında olmak ve salihleri sevip onlarla beraber olmaya çalışmak, onlardan ayrılmamak emrediliyor...

Devamını Okuyun...

Doğru yolu bulmak için dua

Uygun değildir. Asıl dua etmemek, Allah'tan şüphelenmek olur. (Allah, bana yanlış yolu gösterir) demektir. Dua etmemek, Allah ve Resulüne karşı gelmek olur. Zaten hiç kimse, (Benim yolum, benim grubum yanlıştır) demez...

Devamını Okuyun...

Maturidilik ve akılcılık

Yanlıştır. Eş’arîlik ve Mâtürîdîlik farklı şeyler değildir. İkisi de, Ehl-i sünnetin itikat bilgilerini, nakli esas alarak bildirmiştir...

Devamını Okuyun...

Dinde bölücülük yoktur

Evet, dinimiz bölünmeyi, parçalanmayı yasaklamıştır. Bir âyet-i kerime meali:
(Hep birlikte Allah’ın ipine [İslamiyet’e] sımsıkı sarılın...

Devamını Okuyun...

İttifak ve ihtilaf

Zıt değildir. İkisi farklıdır. Bir fıkra var. Dişi fare, dişi aslana, (Ben bir doğuruşta 20-30 yavru doğururum. Hiçbir hayvan benimle mukayese olmaz) der... 

Devamını Okuyun...

Ehl-i sünnet vel-cemaat nedir?

Evet, bütün sapık fırkalar da, biz kitaba ve sünnete uymaktayız diyorlar. Böyle belirsiz konuşmak mezhepsizlerin taktikleridir. Ehl-i sünnet vel cemaat itikadının doğru tarifi şöyledir...

Devamını Okuyun...

Bizim için delil nedir

M. Hadimi hazretleri buyuruyor ki: 
Dindeki dört delil, müctehidler içindir. Bizim için delil, mezhebimizin bildirdiği hükümdür; çünkü bizler, âyet ve hadisten hüküm çıkaramayız...

Devamını Okuyun...

Hadisleri her okuyan anlayabilir mi?

İyi bilinmeli ki, hiçbir hadis âliminin kitabında, uydurma hadis olmaz. Çünkü onlar uydurma hadis nakletmenin vebalini çok iyi bilirlerdi. Hadis bir ilimdir...

Devamını Okuyun...

Hadis-i şerifleri açıklamak gerekir

Zıt değildir. İkisi de aynı şeyi ifade etmektedir. Cennete gider demek, doğrudan gider demek değildir ki. Cehennemde cezalarını çektikten sonra gidecek demektir...

Devamını Okuyun...

Hadis-i şeriflerle amel etmek

Müctehid olmayan, hadisle amel edemez. (Kifaye)

İmam-ı Rabbani hazretleri buyurdu ki: Hadislerle amel etmek, bize caiz olmaz. Mezhebimizin hükmüne aykırı görünen hadis-i şerifler, âlimlerin sözlerini reddetmek için delil ve senet olamaz...

Devamını Okuyun...

Mezhebin hükmüne uyulur

Böyle sual sorulması uygun değildir. Hiç (Allah'ın kitabına ve Resulün sünnetine uymalı mı?) diye sorulur mu? Resulullah'ın sünneti, Allah'ın kitabından farklı olur mu? Mezhebimizin hükümleri de, Kitaba ve Sünnete aykırı olmaz. Önce kısaca ölçüyü verelim...

Devamını Okuyun...

Âlimlere uymayan, şeytana uymuş olur

Allahü teâlâ, (Resulüme itaat edin, Ona itaat bana itaattir, bilmiyorsanız âlimlere sorun) buyuruyor. Resulü de (Âlimler benim vârislerimdir) buyuruyor...

Devamını Okuyun...

Âlimlere uymak vaciptir

Bu, cevabı bir kitap olacak kadar uzun, izah isteyen bir sualdir. Kısaca bildirelim. Allah ve Resulünden başkasına itaat etmek dinin emridir, şirk ve bid’at değildir. Bu husus, âyetlerle ve hadislerle sabittir...

Devamını Okuyun...

Dört mezhebe uymak

Hayır uymuş olmayız. Hatta hiçbirine inanmamış oluruz. Hatta, hepsinin yani dinde söz sahibi mutlak müctehidlerin üzerinde kendimizi görmüş ve buna göre hareket etmiş oluruz...

Devamını Okuyun...

Eski ve yeni âlimler

Hiç doğruluk payı yoktur. Çünkü hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:
(En iyi, en hayırlı insanlar benim asrımda bulunan Müslümanlar [Eshab-ı kiram]dır...

Devamını Okuyun...

Müctehid ve müceddid

Âyet-i kerime ve hadis-i şeriflerde açıkça bildirilmiş olan din bilgilerini, toplayan, kitaba geçiren; açıkça bildirilmemiş, kapalı bildirilmiş olan bilgileri de anlayıp, açıklayabilen derin âlimlere Müctehid denir...

Devamını Okuyun...

Âyetle hadis, hadisle mezhebin hükmü çelişirse

Bir kere hadis kitaplarında Kur’an-ı kerime aykırı hadis-i şerif bulunmaz. Bir hadis âlimi, bir hadis-i şerifin Kur’ana aykırı olduğunu bilememişse, biz nasıl bileceğiz? Kur’an-ı kerimi bilmeyen nasıl muhaddis olur?...

Devamını Okuyun...

Delil aramak gerekir mi?

Müctehidlerin bildirdiği hükümlerin delillerini, mukallidlerin araştırmaları, anlamaları lazım değildir. (Redd-ül-muhtar)...

Devamını Okuyun...

Müctehide uymak

Mezhep imamlarımızın, bir mezhebe uymayı caiz görmediklerini söylemek, onlara iftira olur. İmam-ı a'zamın sözü, kendisi gibi müctehid olan zatlar içindir. Müctehid, başka müctehide uymaz, kendi ictihadına uyar...

Devamını Okuyun...

Hükümler uyuşmazsa

Bunun öncelikle alakası yoktur. O hoca doğru söylemiş. Biz, âyet-i kerimelerden ve hadis-i şeriflerden hüküm çıkaramayız. Mezhebimiz, o konuyu nasıl bildirmişse ona uyarız...

Devamını Okuyun...

Eshab-ı kirama uymak

Müctehid olmayan mukallitlerin, Eshâb-ı kiram böyle yapardı diyerek veya âyet-i kerimeden ve hadîs-i şeriflerden mana çıkararak, kendi anladığına göre hareket etmesi câiz değildir...

Devamını Okuyun...

Dinin hükmüne uyarken

Bunlar, dinimizi yıkmak için yapılan, mezhepsizlerin demagojik taktikleridir. Ne İmam-ı a'zam hazretleri, hadis-i şeriflere aykırı hüküm verir, ne de Peygamber efendimiz Kur’an-ı kerime aykırı söz söyler...

Devamını Okuyun...

Mezhebin lüzumu

Mezhep, kelime olarak, gitmek, takip etmek, gidilen yol anlamındadır. Mutlak müctehid denilen dinde söz sâhibi âlimlerin, Müslümanların yapmaları gereken hususlarla ilgili olarak dini delillerden yani Kur'ân-ı kerimden, hadîs-i şeriflerden ve icma'dan hüküm çıkarma usulleri ve çıkarıp bildirdikleri hükümlerin hepsine Mezhep denir...

Devamını Okuyun...

Din noksan değildir

Mecelle’nin Dürer-ül-hükkam şerhinde, (Zamanın değişmesi ile, örf ve adete dayanan hükümler değişebilir. Nassa dayanan hükümler zamanla değişmez) deniyor...

Devamını Okuyun...

Tek hüküm ideal olsaydı

Hadis-i şerifte buyuruldu ki: 
(Ümmetim 73 fırkaya ayrılacak, bunlardan yalnız biri Cennete girecektir. Bunlar, benim ve Eshabımın yolunda olanlardır.) [İbni Mace]...

Devamını Okuyun...

İhtilafta rahmet olur mu?

Bu hadis-i şerifi İmam-ı Beyhekiİmam-ı Münaviİmam-ı ibni Nasrve İmam-ı Deylemi gibi sözleri dinde senet olan hadis imamları bildirmişlerdir...

Devamını Okuyun...

Mezhepsiz âlim olmaz

Mezhebe uymayıp, (Mezhebin delilini inceleyip, doğrusuna uyuyorum) diyene, bid’at mezhepleri de, hak gibi gösterene mezhepsiz demek hafif kalır, süper mezhepsiz denir...

Devamını Okuyun...

Mezhepleri kaldırma gayreti

Evet, hem dört hak mezhebi kaldırmak, hem de bid’at mezheplerinin hükümlerini almak gayesiyle, ısrarla, “dört hak mezhep” tabirinden kaçıp, “mezhepler” tabiri kullanılıyor...

Devamını Okuyun...

Farklı ictihad

Evet, sorulmayacaktır. Müctehidlere bu yetkiyi yani ictihad etme yetkisini Allahü teâlâ ve Resulü vermiştir. Allahü teâlânın gönderdiği önceki dinlerde de böyle farklı hükümler vardı...

Devamını Okuyun...

Benim mezhebim doğrudur demek

Aşağıda açıklandığı gibi, dört hak mezhepten birine uyan kimse, (Benim mezhebim doğrudur) demezse, zaten o mezhebe uyması uygun olmaz, fakat buradaki yanlış ifadesi, bâtıl, geçersiz demek değildir...

Devamını Okuyun...

Mezhepleri karıştırmak

Evet, Ehl-i sünnet âlimleri, böyle yapmanın mezhepsizlik, hattâ ilhad olduğunu bildirmişlerdir. Böyle yapmak, (Benim mezhebimdeki hüküm yanlış olabilir, ihtiyaten ara sıra diğer mezhepteki gibi kılayım da, doğruya ulaşmış olayım) demek gibi olur ki, böyle şüphenin küfre kadar gideceğini âlimlerimiz bildirmiştir...

Devamını Okuyun...

Doğru tek değil mi?

Hak ile doğruyu karıştırmamalı. Doğru tektir, hak ise çoktur. Farklı ictihadlar haktır, yani geçerlidir, onlarla amel edilir, dört mezhebin dördü de haktır. Hükümde isabet edilmemiş bile olsa, Allah’ın emrine uygundur...

Devamını Okuyun...

Dinimizdeki dört delil ve dört mezhep

Kitaplarda, (Dört hak mezhepten birine uymak vacibdir) deniyor. Buradaki vacib, farz anlamındadır. Hadis-i şeriflerde bildirilen vacib kelimesi de, genelde farz anlamındadır...

Devamını Okuyun...

İctihad etmenin önemi

İctihadın ıstılah (terim) anlamı, müctehid bir âlimin âyet ve hadislerden, manaları açıkça anlaşılmayanları, açıkça bildiren diğer hükümlere kıyas ederek, benzeterek, bunlardan yeni hükümler çıkarmaya uğraşması demektir...

Devamını Okuyun...

Farklı ictihad rahmettir

İctihad, bir ibadet, yani Allahü teâlânın emri olduğundan, hiçbir müctehid, diğer bir müctehidin ictihadına yanlış diyemez. Çünkü, her müctehide, kendi ictihadı hak ve doğrudur...

Devamını Okuyun...

Dinimizde dört delil vardır

Mubah, yani haram olmayan şey çoktur. Bunlar mubah diye Kur’an ve sünnette yazılı olmaz. Ama haram azdır ve haram olduğu edille-i şeriyyede bildirilmiştir...

Devamını Okuyun...

Kıyas ve ictihad ne demektir?

Önce kıyas ve ictihadın tarifini yapalım:
Kıyas; Bir şeyi başka şeye benzetmek demektir. Fıkıhta, nasstan anlaşılmayan bir şeyin hükmünü, bu şeye benzeyen başka şeyin hükmünden anlamak demektir...

Devamını Okuyun...

Örf ve ictihad

Bu söze göre, örf nassa aykırı değilse, ictihad nassa aykırı demektir. İctihad nassa aykırı olmaz. Bir ictihadın nassa aykırı olduğu başka bir ictihadla bilinmez...

Devamını Okuyun...

Dinimizi bozmaya çalışanlar

Türkiye’ye ilk defa mezhepsizlik ve Vehhabiliği sokmaya çalışanlardan biri olan 1940’lı yıllarda vefat eden bir hoca diyor ki...

Devamını Okuyun...

Modernist İslamcılık ve fıkıh

Emekli bir hoca, Müslümanları, modernist İslamcı ve fıkhi geleneğe bağlı Müslüman, kısaca selefci-mezhepçi olmak üzere ikiye ayırıyor. Kendisi modernist İslamcı imiş...

Devamını Okuyun...

İcma olan hususlar

Eshab-ı kiramın söz birliğine icma denir. Bir şeyi, Eshab-ı kiram, sözbirliğiyle bildirmediyse, Tabiinin sözbirliği bu şey için icma olur...

Devamını Okuyun...

Âlimin farz ve haram deme yetkisi

Resulullahın ve müctehid âlimlerin yetkisi iyi bilinmediği için böyle garip sorular geliyor. Bir kimse suç işleyince, savcının isteği üzerine getirilip hakim tarafından ceza verilir ve hapse atılır...

Devamını Okuyun...

İmam-ı Rabbaniyi de tenkit

Klasik itikad kitapları, demekle İslam âlimlerinin yazdıkları en kıymetli kitapları kötülemektedir. İtikadın yenisi olur mu hiç? O zaman, Resulullahın, Eshabının ve onları takip eden âlimlerin itikadları yanlış olur...

Devamını Okuyun...

Hatalı ictihad olmaz

Bir müctehid bile, başka müctehidin hata ettiğini bilemez. Çünkü, (İctihad ictihadla nakz olunamaz) buyuruluyor. Bunun için şu ictihad doğrudur veya delili daha kuvvetlidir denemez...

Devamını Okuyun...

Eski ictihad

Müctehidin eski ictihadı, kendisini bağlamaz. Ancak, müftüler, ihtiyaç halinde müctehidin bu eski ictihadı ile de fetva verebilirler. Çünkü o ictihad başkaları için yine geçerlidir...

Devamını Okuyun...

Selim akıl

İctihadda yanılmak farklıdır. Eshab-ı kiram, Peygamber efendimizin Kur’an-ı kerim dışındaki mübarek sözlerini anlamak için, (Ya Resulallah, bu vahiy mi, yani Allahü teâlânın kesin emri mi, yoksa kendi ictihadınız mı?) diye sorarlardı...

Devamını Okuyun...

Kalbe danışmak

Namazın nasıl kılınacağını, zekâtın nasıl verileceğini, hangi mallardan ne kadar verileceğini Kur’andan anlamak imkânsızdır. Resulullah efendimiz, meyte ve kanı şöyle açıklıyor...

Devamını Okuyun...

Tasavvuf ehli müctehid idi

Tasavvuf büyüklerinin hiçbiri, dört mezhepten ayrılmamıştır. Dört mezhepten ayrılmak, İslamiyet'ten ayrılmak olur. Tasavvuf büyüklerinin hepsi kemale gelmeden önce bir fıkıh âliminin mezhebinde idi...

Devamını Okuyun...

İctihad dinin emridir

Hayır, çok yanlıştır. İctihad da, İcma da dinin emridir. Allahü teâlâ da, Resulü de, âlimleri övmüş, müctehid âlimlere ictihad etmeyi, Müslümanların da onlara uymalarını emretmiştir...

Devamını Okuyun...

Dinde nakil esastır

Dinde aklın yani şahsi görüşlerin yeri yoktur. Dinde nakil esastır. Akla göre din olmaz. İslamiyet, nakle dayanan, selim akıl dinidir. Selim akıl, yanılmayan akıldır...

Devamını Okuyun...

Dinimiz bir düşünce, görüş değildir

Piyasada Allah’ı tanımakla ilgili ve Allah’ın varlığını ispat etmeye kalkışan kimisi tercüme birçok kitap vardır. Genelde bu kitaplar, akli ve felsefi görüşlerle doludur...

Devamını Okuyun...