Hadisleri her okuyan anlayabilir mi?

Hadis âlimleri de insandır. Uydurma hadis yazamazlar mı?

CEVAP
İyi bilinmeli ki, hiçbir hadis âliminin kitabında, uydurma hadis olmaz. Çünkü onlar uydurma hadis nakletmenin vebalini çok iyi bilirlerdi. Hadis bir ilimdir. O hadiste kastedilen mana nedir? Bilmeden hemen uydurma demek, o hadis âlimine büyük bir iftira olur. Mesela, (Cimri çok ibadet etse de, Cennete girmez. Cömert, çok günah işlese de Cehenneme girmez) hadis-i şerifine bakan bir cahil, demek namaza, oruca imana ihtiyaç yok, cömert olduk mu Cennete gideriz zannedebilir. Âlimlerimiz bu hadis-i şerifi şöyle açıklıyor: Cömerdin imanı yoksa, ebedi olarak Cehennemde kalır. İmanı varsa, sevapları fazla ise Cennete girer. Cimri Cennete girmez demek, hiç girmez demek değildir. (Cimri, günahının cezasını çekmedikçe Cennete giremez) demektir. Hatta sevabı günahından çok ise, Cehenneme girmeden de Cennete girer. Affa ve şefaate kavuşarak da Cennete girebilir.

(Ana babasını razı eden, Cehenneme girmez, inciten de Cennete girmez) hadis-i şerifi de böyledir. Ana babasını razı eden kimse imansız ise, yani kâfir ise asla Cennete girmez. İmanlı olsa da, namaz kılmıyorsa, oruç tutmuyorsa, haramlardan kaçmıyorsa, o kişi ana babasını razı edince Cennete hemen girebilir mi? Elbette giremez. Demek ki Müslümanda bulunması gereken şartlar varsa, o zaman Cennete girer. Ana babasını inciten de Cennete girmez demek, Müslüman ana babayı haklı olarak incitmek demektir. Bir baba, içki getirmediği için evladına incinse, o evlat Cennete girmez mi? Elbette girer. Meşru işlerde ana babanın sözü dinlenir. Dine aykırı işlerde verilen emre uyulmaz. Dinimizin diğer emirlerine uyan Müslüman bir evlat, ana babasının meşru emirlerini dinlemese bile, günahını çektikten sonra Cennete girer. (Cennete girmez) demek, günahının cezasını çekmeden veya şefaate kavuşmadan giremez demektir.

(Yetim malı yiyen, Cennete giremez) hadis-i şerifi de böyledir. Cezasını çekmeden Cennete giremez demektir. Yoksa hiç girmez demek değildir. Bir müminin günahı sevabından çok ise, affa ve şefaate de uğramamışsa, günahının cezasını çektikten sonra Cennete gider. İmanı olmayan kimsenin ise, ne yaparsa yapsın, hiçbir iyiliği onu Cehennemden kurtaramaz.

(Komşusu aç iken tok yatan, mümin değildir) hadis-i şerifindeki, (Mümin değil) ifadesi, kâfir demek değildir. Kamil [olgun] mümin değil demektir. Bir Müslüman, komşusu aç yatarken o tok yatsa, belayı nimet değil de, bela saysa yine mümindir, geç de olsa, yine Cennete girer. Hadis-i şerifler, böylelerinin iyi bir kimse olmadığını bildirmektedir.

(Evlenmek sünnettir; sünnetime uymayan benden değildir) hadis-i şerifindeki, (benden değil) ifadesi, kâfir anlamında değildir. Sünnetime uymamış olur demektir. Evlenmemek günah olmaz. Birçok evliya evlenmemiştir. Hatta ahir zamanda evlenmemek daha iyi olabilir.

(İki rekat kuşluk namazı, bir hac ve umreye bedeldir) hadis-i şerifindeki hac ifadesi elbette nafile hac içindir. Kuşluk namazı nafiledir. Nafile ibadet, farzın yanında denizde damla bile değildir.

(Abdest alanın bütün günahları af olur) hadis-i şerifinde, bütün günahlardan maksat, küçük günahlardır. Namaz kılmayan ve haram işleyenin günahları af olur mu? Büyük günahlar ve kul hakları ödenmedikçe af edilmez. Nafile ibadetin sevabına kavuşabilmek için imanı doğru olmak, haramlardan kaçmak ve o işi ibadet olarak yapmaya niyet etmek şarttır.

Bizden değildir ne demek?
Sual: 
Bazı hadislerde, (Şunu yapan bizden değildir veya benden değildir) deniyor. Böyle demek, (Müslüman değildir, kâfirdir) demek midir? Aşağıdaki hadislerdekiler aynı anlamda mıdır?
CEVAP
Kimi küfür, kimi haram, kimi de mekruhtur. Muteber kitaplara göre açıklaması şöyledir:
1- (Emr-i maruf ve nehy-i münker yapmayan bizden değildir.) [Tirmizi] (Emr-i maruf farz-ı kifayedir. Bir yerde emr-i maruf yapılmazsa, gücü yeten herkes mesul olur. Yani haram işlemiş olur.)

2- (İbadetleri bizim gibi yapmayan, bizden değildir.) [Miftah-ül cenne] (İbadetleri sünnete aykırı yapmak bid’at olur. Bid’atin bir kısmı mekruh, bir kısmı haram, bir kısmı ise küfürdür.)

3- (Başkasının karısını, kızını ayartan bizden değildir.) [İ.Ahmed](Haramdır.)

4- (Irkçılık yapan bizden değildir.) [Ebu Davud] (Dinimizde ırkçılık yoktur. Bir ırkı sevmenin mahzuru olmaz. Hristiyan bir Türk, Müslüman Arap’tan üstündür denmez. Böyle demek küfürdür.)

5- (Tırnaklarını kesmeyen bizden değildir.) [İ.Ahmed] (Sünnete uymamış, mekruh işlemiş olur.)

6- (Büyü yapan ve yaptıran ve bunlara inanan bizden değildir.) [Bezzar] (Büyü yapmak haramdır. (Büyücü, büyü ile istediğini elbette yapar, büyü muhakkak tesir eder) diye inanmak küfür olur. Allahü teâlâ takdir etmişse, büyü tesir eder demelidir.)

7- (Müslümana zarar veren, hile yapan, onu kandıran, bizden değildir.) [Müslim] (Haramdır.)

8- (Bela gelince, üstünü başını yırtan, bağırıp çağıran bizden değildir.) [Buhari] (Belaya isyan etmek, bağırıp çağırmak haramdır. Elde olmadan üzülmek, ağlamak caizdir.)

9- (İlim öğrenmeyen bizden değildir.) [Deylemi] (Farz-ı ayn olan ilmi öğrenmemek haramdır.)

10- (Elinde varken ailesini sıkıntı içinde yaşatan bizden değildir.)[Cami-us-sagir] (Haramdır.)

11- (Karşı cinse benzemeye çalışan bizden değildir.) [İ.Ahmed](Haram işlemiş olur.)

12- (Evlenmeyen benden değildir.) [İbni Mace] (Mazeretsiz evlenmeyen sünnete uymamış olur. Ahir zamanda bir mazeretle evlenmemek sünnete aykırı değildir.)

13- (Selamı almayan bizden değildir.) [ İ.Sünni] (Selamı almak farzdır. Almamak haramdır.)

14- (Guslettikten sonra abdest alan bizden değildir.) [Ebu Davud](Gusleden abdest almış oluyor. Abdestini kullanmadan abdest üstüne abdest almak mekruhtur.)

15- (Bize silah çeken bizden değildir.) [Buhari, Müslim] (Müslümana müslüman olduğu için silah çekip, onu öldürmek küfür olur. Fakat başka bir sebeple Müslüman ile dövüşmek, savaşmak küfür değildir. Eshab-ı kiram arasında savaşlar olmuştur. Timur Han, kendisi gibi Müslüman sultanlarla savaşmıştır. İki tarafa da kâfir denmez. Bir âyet meali şöyledir:
(Eğer müminlerden iki grup birbirleriyle savaşırlarsa aralarını düzeltin.) [Hücurat 9]

16- (Yahudi ve Hristiyanlara benzemeyin. Bizden başkasına benzeyen bizden değildir.) [Tirmizi] (Haram olmayan âdetlerde kâfirlere benzemek caizdir. Onlar gibi ceket, kravat, gömlek giymek caizdir. İtikad yönüyle onlara benzemek küfür olur. Mesela kutsal bilerek haç takmak, âyinlerine iştirak edip onlar gibi ibadet etmek küfür olur.)

Mezhep ve mezhep imamı

İslamiyet’te ilk itikad ayrılıkları, Hazret-i Osman'ın şehit edilmesi hadisesinden sonra, Abdullah ibni Sebe adındaki münafık olan bir Yahudinin ortaya çıkması ile başlamıştır. Müslümanların saf ve berrak imanlarını...

Devamını Okuyun...

İslamiyet’te ilk itikad ayrılıkları

Mezhep; gitmek, takip etmek, gidilen yol anlamındadır. Mutlak müctehid denilen dinde söz sahibi âlimlerin, Müslümanların yapmaları gereken hususlarla ilgili olarak dinî delillerden, Kur'ân-ı kerim...

Devamını Okuyun...

Ehl-i sünnet itikadını ortaya koyan

Ehl-i sünnet itikadını ortaya koyan Resulullah efendimizdir. İman bilgilerini Eshab-ı kiram bu kaynaktan aldılar. Tâbiin-i izam da bu bilgilerini, Eshab-ı kiramdan öğrendiler. Daha sonra gelenler, bunlardan öğrendiler...

Devamını Okuyun...

İmanda, itikadda tek mezhep vardır

İmanda, itikadda tek bir mezhep vardır. Bu mezhep Ehl-i sünnet vel-cemaat mezhebidir. Çünkü İslamiyet, bütün insanlara yalnız bir tek imanı ve itikadı emretmektedir...

Devamını Okuyun...

Sahabenin mezhebi nedir?

Demek ki mezhep de, sünnet de, bilinmiyor. Askerlikte, kara, hava ve deniz kuvvetleri vardır. Genel kurmay, karacı, havacı veya denizci değildir diyerek bu kuvvetlerden ayrı sayılır mı? Kuvvetler genel kurmaya...

Devamını Okuyun...

Dört mezhepten birine uyulmazsa

(Müctehidleri Peygamber kadar yükselttiler) sözünü bir müslüman söyleyemez. Çünkü bu söz, dört mezhepteki milyonlarca müslümana kâfir damgasını basmaktır. Müslümana kâfir diyenin kendisi kâfir olur...

Devamını Okuyun...

Mezhepsizlik şu’rası

Mecelle’nin Dürer-ül-hükkam şerhinde, (Zamanın değişmesi ile, örf ve âdete dayanan hükümler değişebilir. Nassa dayanan hükümler zamanla değişmez) deniyor...

Devamını Okuyun...

Ehl-i kıble ve ehl-i sünnet olmak için

Miftâh-ul-Cennet kitabında konu ile alakalı olarak deniyor ki:
“Ehl-i sünnet olanların, on alameti vardır:
1- O kimse cemate müdavemet yani devam eder...

Devamını Okuyun...

Ehl-i sünnet vel cemaat

Evet, sadece Ehl-i sünnet vel cemaat fırkasıdır. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(Ümmetim, 73 fırkaya ayrılacaktır. Bunlardan 72’si, Cehenneme gidecek, yalnız bir fırka kurtulacaktır...

Devamını Okuyun...

Doğru yolda olmanın şartları

Hadis-i şeriflerde, Ehl-i sünnet vel cemaat itikadında olmak ve salihleri sevip onlarla beraber olmaya çalışmak, onlardan ayrılmamak emrediliyor...

Devamını Okuyun...

Doğru yolu bulmak için dua

Uygun değildir. Asıl dua etmemek, Allah'tan şüphelenmek olur. (Allah, bana yanlış yolu gösterir) demektir. Dua etmemek, Allah ve Resulüne karşı gelmek olur. Zaten hiç kimse, (Benim yolum, benim grubum yanlıştır) demez...

Devamını Okuyun...

Maturidilik ve akılcılık

Yanlıştır. Eş’arîlik ve Mâtürîdîlik farklı şeyler değildir. İkisi de, Ehl-i sünnetin itikat bilgilerini, nakli esas alarak bildirmiştir...

Devamını Okuyun...

Dinde bölücülük yoktur

Evet, dinimiz bölünmeyi, parçalanmayı yasaklamıştır. Bir âyet-i kerime meali:
(Hep birlikte Allah’ın ipine [İslamiyet’e] sımsıkı sarılın...

Devamını Okuyun...

İttifak ve ihtilaf

Zıt değildir. İkisi farklıdır. Bir fıkra var. Dişi fare, dişi aslana, (Ben bir doğuruşta 20-30 yavru doğururum. Hiçbir hayvan benimle mukayese olmaz) der... 

Devamını Okuyun...

Ehl-i sünnet vel-cemaat nedir?

Evet, bütün sapık fırkalar da, biz kitaba ve sünnete uymaktayız diyorlar. Böyle belirsiz konuşmak mezhepsizlerin taktikleridir. Ehl-i sünnet vel cemaat itikadının doğru tarifi şöyledir...

Devamını Okuyun...

Bizim için delil nedir

M. Hadimi hazretleri buyuruyor ki: 
Dindeki dört delil, müctehidler içindir. Bizim için delil, mezhebimizin bildirdiği hükümdür; çünkü bizler, âyet ve hadisten hüküm çıkaramayız...

Devamını Okuyun...

Hadisleri her okuyan anlayabilir mi?

İyi bilinmeli ki, hiçbir hadis âliminin kitabında, uydurma hadis olmaz. Çünkü onlar uydurma hadis nakletmenin vebalini çok iyi bilirlerdi. Hadis bir ilimdir...

Devamını Okuyun...

Hadis-i şerifleri açıklamak gerekir

Zıt değildir. İkisi de aynı şeyi ifade etmektedir. Cennete gider demek, doğrudan gider demek değildir ki. Cehennemde cezalarını çektikten sonra gidecek demektir...

Devamını Okuyun...

Hadis-i şeriflerle amel etmek

Müctehid olmayan, hadisle amel edemez. (Kifaye)

İmam-ı Rabbani hazretleri buyurdu ki: Hadislerle amel etmek, bize caiz olmaz. Mezhebimizin hükmüne aykırı görünen hadis-i şerifler, âlimlerin sözlerini reddetmek için delil ve senet olamaz...

Devamını Okuyun...

Mezhebin hükmüne uyulur

Böyle sual sorulması uygun değildir. Hiç (Allah'ın kitabına ve Resulün sünnetine uymalı mı?) diye sorulur mu? Resulullah'ın sünneti, Allah'ın kitabından farklı olur mu? Mezhebimizin hükümleri de, Kitaba ve Sünnete aykırı olmaz. Önce kısaca ölçüyü verelim...

Devamını Okuyun...

Âlimlere uymayan, şeytana uymuş olur

Allahü teâlâ, (Resulüme itaat edin, Ona itaat bana itaattir, bilmiyorsanız âlimlere sorun) buyuruyor. Resulü de (Âlimler benim vârislerimdir) buyuruyor...

Devamını Okuyun...

Âlimlere uymak vaciptir

Bu, cevabı bir kitap olacak kadar uzun, izah isteyen bir sualdir. Kısaca bildirelim. Allah ve Resulünden başkasına itaat etmek dinin emridir, şirk ve bid’at değildir. Bu husus, âyetlerle ve hadislerle sabittir...

Devamını Okuyun...

Dört mezhebe uymak

Hayır uymuş olmayız. Hatta hiçbirine inanmamış oluruz. Hatta, hepsinin yani dinde söz sahibi mutlak müctehidlerin üzerinde kendimizi görmüş ve buna göre hareket etmiş oluruz...

Devamını Okuyun...

Eski ve yeni âlimler

Hiç doğruluk payı yoktur. Çünkü hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:
(En iyi, en hayırlı insanlar benim asrımda bulunan Müslümanlar [Eshab-ı kiram]dır...

Devamını Okuyun...

Müctehid ve müceddid

Âyet-i kerime ve hadis-i şeriflerde açıkça bildirilmiş olan din bilgilerini, toplayan, kitaba geçiren; açıkça bildirilmemiş, kapalı bildirilmiş olan bilgileri de anlayıp, açıklayabilen derin âlimlere Müctehid denir...

Devamını Okuyun...

Âyetle hadis, hadisle mezhebin hükmü çelişirse

Bir kere hadis kitaplarında Kur’an-ı kerime aykırı hadis-i şerif bulunmaz. Bir hadis âlimi, bir hadis-i şerifin Kur’ana aykırı olduğunu bilememişse, biz nasıl bileceğiz? Kur’an-ı kerimi bilmeyen nasıl muhaddis olur?...

Devamını Okuyun...

Delil aramak gerekir mi?

Müctehidlerin bildirdiği hükümlerin delillerini, mukallidlerin araştırmaları, anlamaları lazım değildir. (Redd-ül-muhtar)...

Devamını Okuyun...

Müctehide uymak

Mezhep imamlarımızın, bir mezhebe uymayı caiz görmediklerini söylemek, onlara iftira olur. İmam-ı a'zamın sözü, kendisi gibi müctehid olan zatlar içindir. Müctehid, başka müctehide uymaz, kendi ictihadına uyar...

Devamını Okuyun...

Hükümler uyuşmazsa

Bunun öncelikle alakası yoktur. O hoca doğru söylemiş. Biz, âyet-i kerimelerden ve hadis-i şeriflerden hüküm çıkaramayız. Mezhebimiz, o konuyu nasıl bildirmişse ona uyarız...

Devamını Okuyun...

Eshab-ı kirama uymak

Müctehid olmayan mukallitlerin, Eshâb-ı kiram böyle yapardı diyerek veya âyet-i kerimeden ve hadîs-i şeriflerden mana çıkararak, kendi anladığına göre hareket etmesi câiz değildir...

Devamını Okuyun...

Dinin hükmüne uyarken

Bunlar, dinimizi yıkmak için yapılan, mezhepsizlerin demagojik taktikleridir. Ne İmam-ı a'zam hazretleri, hadis-i şeriflere aykırı hüküm verir, ne de Peygamber efendimiz Kur’an-ı kerime aykırı söz söyler...

Devamını Okuyun...

Mezhebin lüzumu

Mezhep, kelime olarak, gitmek, takip etmek, gidilen yol anlamındadır. Mutlak müctehid denilen dinde söz sâhibi âlimlerin, Müslümanların yapmaları gereken hususlarla ilgili olarak dini delillerden yani Kur'ân-ı kerimden, hadîs-i şeriflerden ve icma'dan hüküm çıkarma usulleri ve çıkarıp bildirdikleri hükümlerin hepsine Mezhep denir...

Devamını Okuyun...

Din noksan değildir

Mecelle’nin Dürer-ül-hükkam şerhinde, (Zamanın değişmesi ile, örf ve adete dayanan hükümler değişebilir. Nassa dayanan hükümler zamanla değişmez) deniyor...

Devamını Okuyun...

Tek hüküm ideal olsaydı

Hadis-i şerifte buyuruldu ki: 
(Ümmetim 73 fırkaya ayrılacak, bunlardan yalnız biri Cennete girecektir. Bunlar, benim ve Eshabımın yolunda olanlardır.) [İbni Mace]...

Devamını Okuyun...

İhtilafta rahmet olur mu?

Bu hadis-i şerifi İmam-ı Beyhekiİmam-ı Münaviİmam-ı ibni Nasrve İmam-ı Deylemi gibi sözleri dinde senet olan hadis imamları bildirmişlerdir...

Devamını Okuyun...

Mezhepsiz âlim olmaz

Mezhebe uymayıp, (Mezhebin delilini inceleyip, doğrusuna uyuyorum) diyene, bid’at mezhepleri de, hak gibi gösterene mezhepsiz demek hafif kalır, süper mezhepsiz denir...

Devamını Okuyun...

Mezhepleri kaldırma gayreti

Evet, hem dört hak mezhebi kaldırmak, hem de bid’at mezheplerinin hükümlerini almak gayesiyle, ısrarla, “dört hak mezhep” tabirinden kaçıp, “mezhepler” tabiri kullanılıyor...

Devamını Okuyun...

Farklı ictihad

Evet, sorulmayacaktır. Müctehidlere bu yetkiyi yani ictihad etme yetkisini Allahü teâlâ ve Resulü vermiştir. Allahü teâlânın gönderdiği önceki dinlerde de böyle farklı hükümler vardı...

Devamını Okuyun...

Benim mezhebim doğrudur demek

Aşağıda açıklandığı gibi, dört hak mezhepten birine uyan kimse, (Benim mezhebim doğrudur) demezse, zaten o mezhebe uyması uygun olmaz, fakat buradaki yanlış ifadesi, bâtıl, geçersiz demek değildir...

Devamını Okuyun...

Mezhepleri karıştırmak

Evet, Ehl-i sünnet âlimleri, böyle yapmanın mezhepsizlik, hattâ ilhad olduğunu bildirmişlerdir. Böyle yapmak, (Benim mezhebimdeki hüküm yanlış olabilir, ihtiyaten ara sıra diğer mezhepteki gibi kılayım da, doğruya ulaşmış olayım) demek gibi olur ki, böyle şüphenin küfre kadar gideceğini âlimlerimiz bildirmiştir...

Devamını Okuyun...

Doğru tek değil mi?

Hak ile doğruyu karıştırmamalı. Doğru tektir, hak ise çoktur. Farklı ictihadlar haktır, yani geçerlidir, onlarla amel edilir, dört mezhebin dördü de haktır. Hükümde isabet edilmemiş bile olsa, Allah’ın emrine uygundur...

Devamını Okuyun...

Dinimizdeki dört delil ve dört mezhep

Kitaplarda, (Dört hak mezhepten birine uymak vacibdir) deniyor. Buradaki vacib, farz anlamındadır. Hadis-i şeriflerde bildirilen vacib kelimesi de, genelde farz anlamındadır...

Devamını Okuyun...

İctihad etmenin önemi

İctihadın ıstılah (terim) anlamı, müctehid bir âlimin âyet ve hadislerden, manaları açıkça anlaşılmayanları, açıkça bildiren diğer hükümlere kıyas ederek, benzeterek, bunlardan yeni hükümler çıkarmaya uğraşması demektir...

Devamını Okuyun...

Farklı ictihad rahmettir

İctihad, bir ibadet, yani Allahü teâlânın emri olduğundan, hiçbir müctehid, diğer bir müctehidin ictihadına yanlış diyemez. Çünkü, her müctehide, kendi ictihadı hak ve doğrudur...

Devamını Okuyun...

Dinimizde dört delil vardır

Mubah, yani haram olmayan şey çoktur. Bunlar mubah diye Kur’an ve sünnette yazılı olmaz. Ama haram azdır ve haram olduğu edille-i şeriyyede bildirilmiştir...

Devamını Okuyun...

Kıyas ve ictihad ne demektir?

Önce kıyas ve ictihadın tarifini yapalım:
Kıyas; Bir şeyi başka şeye benzetmek demektir. Fıkıhta, nasstan anlaşılmayan bir şeyin hükmünü, bu şeye benzeyen başka şeyin hükmünden anlamak demektir...

Devamını Okuyun...

Örf ve ictihad

Bu söze göre, örf nassa aykırı değilse, ictihad nassa aykırı demektir. İctihad nassa aykırı olmaz. Bir ictihadın nassa aykırı olduğu başka bir ictihadla bilinmez...

Devamını Okuyun...

Dinimizi bozmaya çalışanlar

Türkiye’ye ilk defa mezhepsizlik ve Vehhabiliği sokmaya çalışanlardan biri olan 1940’lı yıllarda vefat eden bir hoca diyor ki...

Devamını Okuyun...

Modernist İslamcılık ve fıkıh

Emekli bir hoca, Müslümanları, modernist İslamcı ve fıkhi geleneğe bağlı Müslüman, kısaca selefci-mezhepçi olmak üzere ikiye ayırıyor. Kendisi modernist İslamcı imiş...

Devamını Okuyun...

İcma olan hususlar

Eshab-ı kiramın söz birliğine icma denir. Bir şeyi, Eshab-ı kiram, sözbirliğiyle bildirmediyse, Tabiinin sözbirliği bu şey için icma olur...

Devamını Okuyun...

Âlimin farz ve haram deme yetkisi

Resulullahın ve müctehid âlimlerin yetkisi iyi bilinmediği için böyle garip sorular geliyor. Bir kimse suç işleyince, savcının isteği üzerine getirilip hakim tarafından ceza verilir ve hapse atılır...

Devamını Okuyun...

İmam-ı Rabbaniyi de tenkit

Klasik itikad kitapları, demekle İslam âlimlerinin yazdıkları en kıymetli kitapları kötülemektedir. İtikadın yenisi olur mu hiç? O zaman, Resulullahın, Eshabının ve onları takip eden âlimlerin itikadları yanlış olur...

Devamını Okuyun...

Hatalı ictihad olmaz

Bir müctehid bile, başka müctehidin hata ettiğini bilemez. Çünkü, (İctihad ictihadla nakz olunamaz) buyuruluyor. Bunun için şu ictihad doğrudur veya delili daha kuvvetlidir denemez...

Devamını Okuyun...

Eski ictihad

Müctehidin eski ictihadı, kendisini bağlamaz. Ancak, müftüler, ihtiyaç halinde müctehidin bu eski ictihadı ile de fetva verebilirler. Çünkü o ictihad başkaları için yine geçerlidir...

Devamını Okuyun...

Selim akıl

İctihadda yanılmak farklıdır. Eshab-ı kiram, Peygamber efendimizin Kur’an-ı kerim dışındaki mübarek sözlerini anlamak için, (Ya Resulallah, bu vahiy mi, yani Allahü teâlânın kesin emri mi, yoksa kendi ictihadınız mı?) diye sorarlardı...

Devamını Okuyun...

Kalbe danışmak

Namazın nasıl kılınacağını, zekâtın nasıl verileceğini, hangi mallardan ne kadar verileceğini Kur’andan anlamak imkânsızdır. Resulullah efendimiz, meyte ve kanı şöyle açıklıyor...

Devamını Okuyun...

Tasavvuf ehli müctehid idi

Tasavvuf büyüklerinin hiçbiri, dört mezhepten ayrılmamıştır. Dört mezhepten ayrılmak, İslamiyet'ten ayrılmak olur. Tasavvuf büyüklerinin hepsi kemale gelmeden önce bir fıkıh âliminin mezhebinde idi...

Devamını Okuyun...

İctihad dinin emridir

Hayır, çok yanlıştır. İctihad da, İcma da dinin emridir. Allahü teâlâ da, Resulü de, âlimleri övmüş, müctehid âlimlere ictihad etmeyi, Müslümanların da onlara uymalarını emretmiştir...

Devamını Okuyun...

Dinde nakil esastır

Dinde aklın yani şahsi görüşlerin yeri yoktur. Dinde nakil esastır. Akla göre din olmaz. İslamiyet, nakle dayanan, selim akıl dinidir. Selim akıl, yanılmayan akıldır...

Devamını Okuyun...

Dinimiz bir düşünce, görüş değildir

Piyasada Allah’ı tanımakla ilgili ve Allah’ın varlığını ispat etmeye kalkışan kimisi tercüme birçok kitap vardır. Genelde bu kitaplar, akli ve felsefi görüşlerle doludur...

Devamını Okuyun...