Sabır

Sabrın önemi nedir? Neye sabretmek daha çok sevaptır?

CEVAP
Sabır üç çeşittir. En önemlisi günah işlememeye sabırdır. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(Sabır üç çeşittir: 1- Belaya, musibete sabır, 2- Din bilgilerini öğrenirken ve ibadetlerini yaparken sabır, 3- Günah işlememek için sabır. Belaya sabredene 300, ibadet yapmaya sabredene 600, günah işlememeye sabredene ise, 900 derece ihsan edilir.)[Ebuşşeyh]

Musa aleyhisselam, Hızır aleyhisselama, (Ledün ilmine nasıl kavuştun?) diye sorunca, o da, (Günah işlememeye sabretmek sayesinde) diye cevap verdi.

Kur’an-ı kerimde sabrın önemi çok âyette bildiriliyor. Üç âyet meali şöyledir:
(Sabredenlere, mükafatlar hesapsız verilir.) [Zümer 10]

(Ey iman edenler, Allah’tan sabır ve namazla yardım isteyin. Allahü teâlâ elbette sabredenlerle beraberdir.)
 [Bekara 153]

(Ey Resulüm, kâfirlerin eziyetlerine, ülülazm Peygamberler gibi sabret!)
 [Ahkaf 35]

Sabır hakkında hadis-i şeriflerden bazıları şöyledir:
(İmanı en üstün olan; sabırlı, cömert ve hoşgörülü olandır.)[Deylemi]

(Hak teâlâ, sevdiği kulu dertlere müptela kılar, o da sabrederse, ondan razı olur.) [Deylemi]

(Kötü komşunun eziyetlerine ölünceye kadar sabredeni Allahü teâlâ sever.)
 [Hakim]

(Allahü teâlâ, sabredeni sever.) [Taberani]

(En üstün ibadet sıkıntıya sabretmektir.) 
[Tirmizi]

(En şiddetli bela sabrın az olmasıdır.) [Deylemi]

(Yeminle söylüyorum, uğradığı zulme sabredenin Allahü teâlâ şerefini arttırır.)
 [Taberani]

(Geçim sıkıntısına sabredeni Allahü teâlâ Firdevs Cennetine koyar.) [Ebuşşeyh]

(Kıt kanaat geçinecek kadar az rızka sabredenlere müjdeler olsun.)
 [Deylemi]

(İki gözünü kaybeden sabrederse Cennete gider.) [Hatib]

(Müminin silahı sabır ve duadır.) [Deylemi]

(Allahü teâlâ buyurdu ki: Benim hükmüme razı olmayan ve verdiğim musibete sabretmeyen benden başka Rab arasın.) 
[Taberani]

Sabır hazinedir
Sabretmek, kurtuluşa, başarıya sebep olan güzel huydur. Sabır, Peygamberlerin hasletlerindendir. Bunun için atalarımız, (Sabır, acı ise de meyvesi tatlıdır), (Sabır selamettir), (Sabırla koruk helva olur) demişlerdir. Belalara sabretmek, kurtuluşa sebeptir.

Bir farzı yapmak veya bir günahtan kaçınmak sabırsız ele geçmez. Çünkü, (İman nedir?) diye sorulduğunda Peygamber efendimiz, (Sabırdır) buyurdu. (Deylemi)

Sabrın büyüklüğü ve fazileti sebebiyle Kur'an-ı kerimde yetmişten fazla yerde sabır ve sabredenlere verilecek sevaplar bildiriliyor. Âyet-i kerimelerde mealen buyuruluyor ki:
(Sabredenlerin mükafatını, yapmakta olduklarının daha güzeliyle vereceğiz.) [Nahl 96]

(Allah sabredenleri sever.) [Al-i İmran 146]

(Eyyubü, 
[mal ve canına gelen musibetlere] sabredici bulduk. O ne güzel kuldu, hep Allah’a yönelir, Ona sığınırdı.) [Sad 44]

(Ey iman edenler, sabredin, sabretmekte birbirinizle yarış edin!)
[A.İmran 200]

Sabrın fazileti o kadar büyüktür ki, Allahü teâlâ, sabrı çok aziz eyledi. Herkes sabır nimetine kavuşamaz. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Sabır, Cennet hazinelerinden bir hazinedir.) [İ.Gazali]

(Eğer sabır insan olsaydı, çok kerim ve cömert olurdu.) [Taberani]

(Hoşlanılmayan şeye sabretmekte büyük hayır vardır.) 
[Tirmizi]

(İbadetin başı sabırdır.) [Hakim]

(Sabrın imandaki yeri, başın vücuttaki yeri gibidir.) 
[Deylemi]

(Hak teâlâ, sabırlı ve ihlaslı olanı, sorguya çekmeden Cennete koyar.) [Taberani]

(En hayırlı vasıta sabırdır.) 
[Hakim-i Tirmizi]

(Allahü teâlânın yardımı, kulun sabrı ile beraberdir.) [Ebu Nuaym]

(Bozuk bir işi düzeltemezseniz, sabredin! Allahü teâlâ onu düzeltir.)
 [Beyheki]

(Oruç sabrın, sabır da, imanın yarısıdır.) [Ebu Nuaym]

(Aşkını gizleyip, namusunu koruyarak sabreden, Cennete girer.)
[İbni Asakir]

(İmanın yarısı sabır, diğer yarısı ise şükürdür.) [Beyheki]

Kimde şu üç şey varsa
Sual:
 Başımıza gelen belalara sıkıntılara sabretmek mi lazım, günahlarımıza kefaret oluyorlar mı?
CEVAP
Şakik-i Belhi hazretleri, (Sıkıntıya sabrın mükafatını bilen, sıkıntılardan kurtulmaya heves bile etmez) buyuruyor. Sıkıntılara karşılık verilecek nimetleri hatırlayarak, sıkıntı hafifletilebilir. Nitekim Allahü teâlâyı sevenler, birçok acılara katlanmışlar, hatta o acıları duymamışlar bile, Sırri-yi Sekati hazretleri, (Allahü teâlâyı seven, Ondan gelen belaların acısını hiç duymaz. Bir değil, yetmiş kılıç darbesi alsa yine duymaz) buyuruyor. Nitekim, Mısır halkı günlerce yemeden içmeden Hazret-i Yusuf’un güzelliğine bakakaldılar. Onun güzel yüzüne bakmakla açlıklarını unuturlardı. Bundan daha önemlisi de Mısır’ın ileri gelen kadınları, Hazret-i Yusuf’un güzel cemaline bakarak, ellerini kestiler, fakat acısını duymadılar. (Yusuf suresi 31)

Bela, musibet, günahlara kefarettir. Kur'an-ı kerimde mealen buyuruldu ki: 
(Size gelen her musibet, kendi ellerinizle işleyip kazandığınız günahlar yüzündendir. Bununla beraber Allah bir çoğunu da affeder, musibete uğratmaz.) [Şura 30]

Demek ki işlediğimiz günahların bir kısmına ceza olarak musibet geliyor. Böylece ahirete kalmadan dünyada günahımızın cezasını ahirete göre çok hafif olarak çekiyoruz.

İmam-ı Rabbani hazretleri buyurdu ki:
(İnsanın karşılaştığı her şey Allahü teâlânın dilemesi ile var olmaktadır. Bunun için, iradelerimizi Onun iradesine uydurmalıyız. Karşılaştığımız her şeyi aradığımız şeyler olarak görmeliyiz ve bunlara kavuştuğumuz için sevinmeliyiz! Kulluk böyle olur.)

Gelen bela ve sıkıntılara sabrederek göğüs germek büyük nimettir. Sabredemeyen felakete düçar olur. Bir hastalık, bir bela gelince bağırıp çağırmak fayda vermez. Aksine zararlı olur. Bunun tek çaresi Allahü teâlânın takdirine razı olmaktır. Sabırlı olmayan muvaffak olamaz. Bir kimse başına gelen felaketlere sabretmezse devamlı huzursuz olur, doğru dürüst ibadet edemez. Kim Allah’tan korkarak sabrederse sıkıntılardan kurtulur. Sabreden muradına erer. Her hayra sabırla ulaşılır.

Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Kimde şu üç şey varsa, dünya ve ahiretin hayrına kavuşmuş demektir: Kazaya rıza, belaya sabır, rahatlıkta dua.) [Deylemi]

Demek ki, belaların nimet olması, o belaya sabretmeye ve Allahü teâlânın gönderdiği kazaya razı olmaya bağlıdır. Bela gelince feryat eden, önüne gelene Rabbini şikayet eden, nimetten mahrum kalır, azaba layık olur. Belaya sabır, Peygamberlerin hasletlerindendir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Allah’ın sevdikleri, belaya uğrar. Sabreden mükafata nail olur, sızlanan da cezaya.) [İ. Ahmed]

(Derdini açıklayan sabretmiş olmaz.) [İ.Maverdi]

(Uğradığı belayı gizleyenin günahları affolur.) [Taberani]

(Sıkıntılı iken on defa 
"Hasbiyallahü la ilahe illahü, aleyhi tevekkeltü ve hüve Rabbül-arşil-azim" okuyanın Allahü teâlâ sıkıntısını giderir.) [Şir’a]

Dostluk alameti, dostun [Allah’ın] belasına sabretmektedir. Sabredildiği takdirde belanın nimet olduğu bilinince, belanın daha iyi olacağı zannedilmemelidir. Asla bela istenmez.

Hoşlanmadığımız şey belki bizim için hayırlıdır
Sual:
 Bir yakınımız ölüyor, başımıza kaza geliyor. Sabretmemek günah mıdır?
CEVAP
Dünya mihnet ve sıkıntı üzerine kurulmuştur. Sabretmekten başka çaresi yoktur. Üç sabır çok sevgilidir: Taate sabır, günah işlememeye sabır, bela ve mihnete sabır.

Çocuğunun ölmesi, malının elden çıkması ve göz, kulak gibi uzuvlarının görmemesi ve işitmemesi gibi insanın isteği ile ilgisi olmayan musibetlere sabretmekten daha faziletli sabır yoktur. Belalara sabır, sıddıkların derecesidir. Bunun için Peygamber efendimiz şöyle dua ederdi: 
(Ya Rabbi, bana öyle yakîn ver ki, musibetler bana kolay, hafif gelsin!) [Tirmizi]

Biri, "Ey Allah’ın Resulü, malım gitti, param gitti, vücudum hasta oldu" dedi. Ona buyurdu ki: 
(Malı gitmeyen, parası bitmeyen ve hasta olmayanda hayır yoktur. Çünkü Allahü teâlânın sevdiği kul, belaya maruz kalır.) [Ebu Davud]

İbni Mübarek hazretleri buyurdu ki:
Musibet birdir. Musibetin geldiği kişi, feryat eder, ağlar, sızlarsa, iki olur. Biri musibetin kendisidir, diğeri sevabın gitmesi. İkincisi öncekinden daha büyüktür. Sabredenlere verilen sevabın miktarını Allahü teâlâdan başkası bilmez.

Şakik-i Belhi hazretleri buyuruyor ki:
"Musibete sabretmeyip feryat eden, Allahü teâlâya isyan etmiş olur. Ağlamak, sızlamak, bela ve musibeti geri çevirmez."

Kul, her anda nefsinin hoşuna giden veya gitmeyen bir işten ayrı değildir. Her iki halde de sabra muhtaçtır. Mal, nimet, makam, sıhhat ve buna benzer şeylerde kendini tutmayıp, bu nimetlere dalar ve kalbini bunlara bağlarsa ve bu halde durursa, onda nimetlere aşırı derecede dalmak ve haddi aşmak meydana gelir. (Herkes mihnete katlanır, ama sıddıklar hariç, afiyette sabreden pek azdır) demişlerdir. Eshab-ı kiram, "Mihnet ve sıkıntı içerisinde bulunduğumuz zamanlar sabretmek, bugün içerisinde bulunduğumuz nimet ve zenginliklere sabretmekten kolay idi" dediler. Bunun için Allahü teâlâ, (Mal ve çocuklarınız ancak imtihan içindir) buyurdu. Nimete sabır, kalbi ona bağlamamak, ona sevinmemektir.

İyi ameller işlemek gibi, kendi isteği ile olan şeylerde de sabra ihtiyaç vardır. Çünkü ibadetlerin namaz gibi bir kısmı tembellikten, zekat gibi bazısı cimrilikten, hac gibi bazısı da her ikisinden dolayı zor gelir ve sabırsız yapılamaz. Her iyi amelin başında, ortasında ve sonunda sabra ihtiyaç vardır. Başında olan, niyeti ihlasla yapmak, riyayı kalbinden çıkarmaktır. Bunlar ise zordur. Taat esnasında sabretmek ise, şart ve edeplerini hiçbir şeyle karıştırmamaktır. Mesela namazda ise, hiçbir tarafına bakmamalı, hiçbir şey düşünmemelidir. İbadetten sonraki sabır da, yaptığını izhar etmekten, söylemekten kaçınmak ve bununla ucubdan sabreylemektir.

Günahlara gelince, sabretmeksizin el çekmek imkansızdır. Şehvet ne kadar kuvvetli ve günah işlemek ne kadar kolay olursa, o günahı işlememeye sabretmek o kadar zor olur. Bunun için dil ile işlenen günahlara sabretmek daha zordur. Çünkü dilin hareketi kolaydır. Hele çok konuşursa, âdet haline gelir. Dil ucuna gelip, kendini başkalarına beğendirecek bir kelimeye sabretmek zor olur.

İnsanların eliyle veya diliyle eziyet etmeleri gibi, kendi isteğiyle olmayan, fakat karşılık vermesi isteğiyle olan şeylerde, karşılık vermemek için veya karşılık verirken haddi aşmamakta da sabretmeye ihtiyaç vardır.

Eshab-ı kiram, "Biz insanların sıkıntısına katlanmadığımız imanı, iman saymazdık" buyuruyor. Allahü teâlâ Peygamber efendimize, (Onların eziyetlerine aldırma ve tevekkül et) buyuruyor. (Ahzab 48)

Mukadder olan şey başa gelir, eğer sabredilirse ecri görülür. Sabredilmez, bağırılırsa, günaha girilir ve huzursuz olunur. Sıkıntı her ne kadar çok acı ise de, sabredilir ise, nimet olacağı bildirilmiştir. Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Hoşlanmadığınız şey sizin iyiliğinize; sevdiğiniz şey de, kötülüğünüze olabilir. Siz bilmezsiniz, Allah bilir.) [Bekara 216]

Hadis-i şeriflerde de buyuruldu ki:
(Mümin, rüzgarla sallanan buğday başağı gibi düşüp kalkar. Doğru durmak isteyince yıkılır. Facir ise, çam ağacı gibi, kesilene kadar, hep başı dik durur.) [Buhari]

(Üç gün hasta yatan mümin, yeni doğmuş gibi günahtan temiz olur.) 
[Ebuşşeyh]

(Vahşi hayvan gibi hastalanmamak ve üzülmemek mi istiyorsunuz?) [Beyheki]

(40 gün içinde, mümine, bir üzüntü, bir hastalık veya korku yahut malına zarar gelir) 
ve (Müminde 3 şeyden biri bulunur: Kıllet, illet ve zillet.) (K.Saadet) [Kıllet; fakirlik, İllet; hastalık, Zillet; itibarsızlık]

İmam-ı Gazali hazretleri buyuruyor ki:
(Firavun 400 yıl yaşamıştı. Bir kere başı ağrımamış, ateşi olmamıştı. Bir kere başı ağrısaydı, herkesin kendine tapınmasını istemesi hatırına gelmezdi.) [K.Saadet]

Sıkıntıya katlanmak
Sual:
 Geçim darlığı ve huzursuzluk gibi maddi ve manevi sıkıntılar, günahların çokluğundan mı ileri gelir?
CEVAP
Günahlardan tevbe etmeli ve her zaman iyilik etmeye çalışmalıdır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Nerede ve ne halde olursan ol, Allah’tan kork ve her kötülüğün akabinde bir iyilik et ki, onu yok etsin!) [Tirmizi]

Günahları yok etmek için tevbe etmek ve her zaman iyilik etmek gerekir. Kur'an-ı kerimde mealen, (Şüphesiz iyilikler, kötülükleri yok eder) buyurulmaktadır. (Hud,114)

Her hastalık zıddı ile tedavi edilir. Günah sebebi ile kararan kalb, iyilik nuru ile temizlenir. Dünyalıktan gelen her sıkıntı, müslümanın kalbini dünyadan soğutur ve nefret ettirir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Öyle günahlar vardır ki, onları ancak geçim hususunda çekilen sıkıntılar yok eder.) [Hatib]

Gerek geçim sıkıntısı, gerekse başka sıkıntılar için güzelce sabretmelidir. Sabretmemek bir şeyi halletmediği gibi, kızıp sağı solu kırıp geçirmek daha büyük zararlara sebep olur. Bir müminin ayağına bir diken batsa veya bir çay bardağı kırılsa, günahlarına kefaret olur. Onun için bütün sıkıntılara, üzüntülere katlanmak büyük nimet olur. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Kulun günahı çoğalır da, onu yok edecek güzel ameli bulunmazsa, ona sıkıntılar gelir ve günahlarına kefaret olur.) [İ. Ahmed]

Malınızın kaybolması, evladınıza bir zarar gelmesi de günahlarınıza kefaret olur.

Yusuf aleyhisselam, zindanda iken, kendisini ziyarete gelen Cebrail aleyhisselama, babasının halini sordu. Cebrail aleyhisselam, (Baban senin hasretinden, yüz çocuk kaybeden annenin üzüntüsü gibi acı çekmektedir) dedi. Babasının bu acıya katlanmasının mükafatını sordu. (Baban yüz şehit sevabı almıştır) dedi.

Kötü huylara sabretmeli
Sual:
 Huysuz bir kocaya da dinin emrettiği şekilde mi davranmalıdır?
CEVAP
Zalime de, mazluma da dinin emrettiği şekilde hareket edilir. İyilik eden, hanımını üzmeyen kocanın nesine sabredilir? Kadın huysuz olursa, kocası sabreder, kocası huysuz olursa hanımı sabreder. Bu imtihanda sabreden çok sevap alır. Kötülük eden, kendine eder.

Mazlumların, sabredenlerin yardımcısı Allah’tır. Allahü teâlâ, kimsenin hakkını kimsede koymaz. Sabredenlere sayısız mükafat verir.

Karı-koca birbirinin kötü huylarına sabretmelidir! Hadis-i şerifte, (Hanımın kötü huyuna sabreden erkek, Eyyube sabrından dolayı verilen sevap gibi ecre, kocasının kötü huylarına sabreden kadın da, Âsiyeye verilen sevaba kavuşur) buyuruldu. [İ.Gazali]

Kur'an-ı kerimde de, Allahü teâlânın sabredenlerle beraber olacağı ve sabredenlerin mükafatlarının hesapsız verileceği bildirilmiştir. (Enfal 46, Zümer 10)

İyi insan, yalnız başkalarına kötülük etmeyen kimse demek değildir. Başkalarından gelen kötülüklere de güzel sabreden kimsedir.

Sual: (Sıkıntılarını başka insanlara şikayet eden bir kimse sabretmiş olmaz) buyuruluyor. Peki şikayet maksadıyla değil de paylaşmak ve rahatlamak maksadıyla yakınlarına anlatmak sabra aykırı mıdır?
CEVAP
Maksat şikayet değilse caiz olur, fakat bu paylaşmaktan maksat acıklı hâlini anlatmaktır, şikayettir, bak başıma neler geldi diyorsun ve Allah’ı kula şikayet ediyorsun. Ama, bizzat şikayet gibi olmaz tabii.

Sual: Başa gelen sıkıntıları anlatmak günah mıdır?
CEVAP
Allah’tan şikayet maksadı yoksa, kaderde bu da varmış diyerek başa gelen sıkıntıları anlatmak günah değildir.

Sual:
 Sigarasızlığa sabreden cihad sevabına kavuşur mu?
CEVAP
Nefsiyle mücadele eden, cihad-ı ekber sevabı kazanır.

Sual: Kızım felçli. Bakmaya gücümüz kalmadı. Ne yapalım?
CEVAP
Her şey Allah’tandır. Sabretmekten başka çare yoktur. Allahü teâlâ sabredenle beraberdir. Sabredenlerin gideceği yer Cennettir.

Sual:
 Nezleye sabredilse sevap alınmaz mı?
CEVAP
Her zahmete sabreden sevap kazanır.

Sual: Silsile-i aliyyeden büyük zatların fakirlik ve sıkıntı içinde yaşayanları olduğunu okuyoruz. Allah sevdiği zatlara niye nimet vermiyor da, bela ve sıkıntı gönderiyor?
CEVAP
Kâfirler, (Allah, dostlarına niçin bela gönderiyor da, nimet vermiyor) dediler. Resulullah için de şöyle demişlerdi: 
(Bu ne biçim Peygamber; [bizim gibi] yiyip içiyor, çarşıda, sokakta geziyor! Kendisiyle birlikte [cehennemden korkutan] ikaz eden bir melek de indirilmeli, yahut kendisine bir hazine veya yiyeceği [geçimini rahatça sağlayacağı] bir bahçe [çiftlik] verilmeliydi.)[Furkan 7-8]

Bela gelmesi onların şanına leke getirmez. Aksine derecelerinin yükselmelerine sebep olur. Bir hadis-i şerif meali şöyledir: (En şiddetli bela, enbiya, evliya ve benzerlerine gelir.) [Tirmizi]

Sual:
 Eş dost, konu komşu sıkıntı veriyor. Onlardan uzaklaşıp kenara çekilmek iyi değil midir?
CEVAP
Toplumda görevlerimiz vardır. Kenara çekilmek vazifeden kaçmak gibi olur. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(İnsanların arasına karışıp da, onlardan gelen sıkıntılara sabreden mümin, kenara çekilip onlardan gelecek sıkıntılara sabretmek sevabından mahrum kalan müminden daha üstündür.)[Tirmizi, İ. Mace, Ahmed, Beyheki]

Dertler günahları siler
Sual: 
Bir kimsenin başına dert bela gelse, hastalansa, fakat sabretmese, yine günahları affolur mu?
CEVAP
Evet günahları affolur. Musibetlere, elemlere, belalara sevap olmaz. Bunlara sabretmeye sevap verilir. Fakat, bunlara sabr edilmese de, günahların affına sebep olurlar. (S. Ebediyye) Birkaç hadis-i şerif meali şöyledir:
(Mümin hastalanıp iyileşince, hastalığı günahlarına kefaret olur.)[Taberani]

(Her musibet, affedilecek bir günah için gelir.) 
[Ebu Nuaym]

(Müminin günahları affoluncaya kadar bela ve hastalık gelir.) 
[Hakim]

(Baş ağrısı veya herhangi bir hastalığı sebebiyle, müminin Uhud dağı kadar günahı olsa da, hepsi affolur.) 
[Taberani]

(Kişi, hep sıhhat ve selamette olsa idi, bu ikisi onun helaki için kâfi gelirdi.) 
[İ.Asakir]

Belanın gelişi
Sual:
 Başımıza gelen belayı nasıl karşılamak gerekir?
CEVAP
İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Dostlara dünya sıkıntılarının ve belaların gelmesi, bunların günahlarının affolması için kefârettir. Yalvararak, ağlayarak ve sığınarak, kırık kalb ile Allahü teâlâdan af ve afiyet dilemelidir. Duanın kabul olunduğu anlaşılıncaya ve fitneler kalmayıncaya kadar, böyle dua etmelidir. Dostlarınız ve iyiliğinizi isteyen sevenleriniz de, sizin için dua etmekte iseler de, dertlinin kendisinin yalvarması daha yerinde olur. İlaç almak ve perhiz yapmak, hastaya lâzımdır. Başkalarının yapacağı, olsa olsa, ona yardımcı olmaktır.

Sözün doğrusu şudur ki, sevgiliden [Allahü teâlâdan] gelen her şeyi, gülerek, sevinerek karşılamak lazımdır. Ondan gelenlerin hepsi tatlı gelmelidir. Sevgilinin sert davranması, aşağılaması, ikram, ihsan ve yükseltmek gibi olmalıdır. Hatta, kendi nefsinin böyle isteklerinden daha tatlı olmalıdır. Seven böyle olmazsa, sevgisi tam olmaz. Hatta, seviyorum demesi, yalancılık olur. (c. 2, m. 75 )

Kalıtsal hastalıklar
Sual: 
Bazı hastalıklar kalıtsaldır. Neden günahsız bir çocuk, babasının cezasını çekiyor? 
CEVAP
İrsî [kalıtsal] olan hastalıkların bulaşacağı, yüzde yüz kesin değildir. Bir babanın üç çocuğu olur, birine geçer, ötekine geçmeyebilir.

Adamın biri, komşusunun devesinden kendi devesine hastalık geçti diye şikayette bulunur. Peygamber efendimiz, (Komşunun devesine hastalık kimden bulaştı?) diye sorar. Yani, hastalık muhakkak bulaşacak diye bir şey yoktur, komşu deveden geçebileceği gibi, kendiliğinden veya başka sebeple de hasta olmuş olabilir.

Mutlaka, çocuğa hastalık babasından geçiyor denirse, peki babaya bu hastalık nereden geldi? Ona da babasından ona da onun babasından diyemezsiniz. O zaman bu Hazret-i Âdem’e kadar gider. Bu irsî hastalıkların hepsinin Hazret-i Âdem’den geldiğini kabul etmiş olursunuz. Bu ilmi olmadığı gibi tam hurafe olur. Herkes Hazret-i Âdem’den geldiğine göre, hastalığı olmayan insanlar da vardır.

İkinci ve en önemli husus da, Peygamber efendimiz, (Her hastalığın bir ilacı mutlaka vardır. Allahü teâlâ devasız dert yaratmadı)buyuruyor; ama tıp bunun devasını bulamadıysa, suçu babanıza veya başkalarına yüklemeye hakkınız olamaz. Allahü teâlânın, bildirdiği kurallara uyan kolay kolay hasta olmaz. Hasta olursa, onun da çaresini yaratmıştır.

Ana babanın günahını da, çocuğu çekmez. Bir âyet-i kerime meali:
(Kimse kimsenin günahının cezasını çekmez.) [İsra 15]

Bir hadis-i şerif meali de şöyledir:
(Veled-i zina, babasının günahını çekmez. Hiç kimse, diğerinin günahını çekmez.) [Hakim]

Her şeyi sebeplerle yaratmak Allahü teâlânın âdetidir. Hastalık, kimine bir başkasından, kimine de kalıtım yoluyla geçer. Kimi kendi ihmalinden dolayı hasta olur, kimi anadan sakat olarak doğar, bir başkası da, deprem veya trafik kazası sonucu sakat kalabilir. Bunların hepsi birer sebeptir. Böyle olmasında bir çok hikmetler vardır. Birkaçı şöyledir:
1- Bir insanın hastalıklı dünyaya gelmesi, belki onun hakkında daha iyidir. Bir âyet-i kerime meali:
(Hoşlanmadığınız şey sizin iyiliğinize; sevdiğiniz şey de, kötülüğünüze olabilir. Siz bilmezsiniz, Allah bilir.) [Bekara 216]

Allahü teâlâ, kudsi hadislerde buyuruyor ki:
(Mümin başına gelen işten, hoşlansa da, hoşlanmasa da, o iş, onun için iyidir.) [İbni Şahin]

(Kiminin imanı ancak zenginlikle salah bulur. Eğer o fakir olsaydı, küfre girerdi. Kimi de, ancak fakirlikle salah bulur, [doğru, iyi yolda olur], eğer zengin olsaydı, küfre düşerdi. Kiminin imanı da, ancak sıhhatte olması ile tamam olur. Eğer hastalansa, küfre girerdi. Kiminin imanı hastalıkla olgunlaşır. Eğer sıhhatte olsaydı küfre sürüklenirdi.) [Hatib]

2- Bela ve sıkıntılar, günahların affına sebep olur. Bir hadis-i şerif meali:
(Allah yolundaki mümine isabet eden her yorgunluk, hastalık, sıkıntı, üzüntü, keder, hatta ayağına batan diken bile, günahlarına kefaret olur.) [Buhari]

3- Günahlarımızın cezasını bu dünyada çekmek, büyük bir nimettir. Dünya azapları, ahiret azapları yanında hiç kalır. Ahiret azaplarından bir kıvılcım dünyaya gelse, her şeyi yakar, yok eder. Bir hadis-i şerif meali:
(Allahü teâlâ, bir kuluna hayır murat edince, günahlarının cezasını dünyada verir. Şer murat edince, günahlarının cezasını kıyamete bırakır.) [Tirmizi]

4- Üç beş günlük dünyada çekilen sıkıntılar, ahirette büyük ve sonsuz nimetler verilmesine sebep olur. Hazret-i Ömer buyurdu ki:
Bana bir bela gelirse, üç türlü sevinirim:
Birincisi, belayı Allahü teâlâ göndermiştir. Sevgilinin gönderdiği her şey tatlı olur.
İkincisi, Allahü teâlâya, bundan daha büyük bela göndermediği için şükrederim.
Üçüncüsü, Allahü teâlâ, insanlara boş yere, faydasız bir şey göndermez. Belaya karşılık, ahirette nimetler ihsan eder. Dünya belaları az, ahiretin nimetleri ise sonsuz olduğu için, gelen belalara sevinirim. (H.S.Vesikaları)

Sonsuz Cennet nimetleri yanında, bu dünyada birkaç senelik sıkıntının hiç lafı olmaz. Bin sene de olsa, sonsuz yanında, denizde damla bile değildir. İmam-ı Gazali hazretleri, (Bütün dünya, gökyüzü dahil, buğday tanesi dolu olsa, bir serçeye deseler ki, her sene bir tane yiyeceksin, o buğdaylar biter, sonsuzun yanında hesabı bile olmaz) buyuruyor.

5- Bu dünya imtihan yeridir. Allahü teâlâ, çeşitli nimetler vererek kullarını imtihan ettiği gibi, bela ve musibetlerle de imtihan eder. Bir âyet-i kerime meali:
(And olsun, sizi biraz korku, biraz açlık, mal, can ve mahsulün eksilmesiyle imtihan edeceğiz. Ey Habibim, sabredenlere[ihsanımı] müjdele!) [Bekara 155]

6- Bu dünyada sıkıntı çekmeyen, Cennet nimetlerinin kıymetini bilemez. İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Dünyada, birkaç gün dert, bela çekmeselerdi, Cennetin lezzetlerinin kıymetini anlamazlardı ve ebedi nimetlerin kıymetini bilmezlerdi. Açlık çekmeyen, yemeğin lezzetini anlamaz. Acı çekmeyen, rahatlığın kıymetini bilmez. Dünyada bunlara elem vermek, sanki daimi lezzetleri arttırmak içindir.

7- Her gün insanın karşılaştığı her şey, Allahü teâlânın dilemesi ve yaratması ile var olmaktadır. Bunun için, iradelerimizi Onun iradesine uydurmalıyız. Karşılaştığımız her şeyi, aradığımız şeyler olarak görmeliyiz ve bunlara kavuştuğumuz için sevinmeliyiz. Kulluk böyle olur. Kul isek, böyle olmalıyız. Böyle olmamak, kulluğu kabul etmemek ve sahibine karşı gelmek olur. Allahü teâlâ, hadis-i kudside buyuruyor ki:
(Kaza ve kaderime razı olmayan, beğenmeyen ve gönderdiğim belalara sabretmeyen, benden başka Rab arasın. Yeryüzünde kulum olarak bulunmasın!) [Taberani]

Sabr-ı cemil
Sual: Sabr-ı cemil ne demektir?
CEVAP
Sabr-ı cemil, başa gelen belaya, en güzel şekilde, feryat etmeden, insanlara şikâyet etmeden sabretmek demektir. İsmail Hakkı Bursevî hazretleri, (Sabır, kazaya rıza göstermekten dolayı değil de, başka maksatlarla olursa, buna sabr-ı cemil denmez) buyuruyor. Bir hadis-i kudsî:
(Kimin bedenine, evladına veya malına bir musibet gelir de, o da sabr-ı cemil gösterirse, Kıyamette ona hesap sormaya hayâ ederim.) [Hâkim]

Sabır ve dua silahı
Sual: (Müminin silâhı, sabır ve duadır)
 hadisindeki sabır ve dua, silah olarak nasıl kullanılır?
CEVAP
Silah, 
daha çok savunma aracıdır. Dua ve sabırla kötü şeyler önlendiği gibi, iyi şeyler de ele geçer. Sıkıntılı şeylerden kurtulmak için, rahat ibadet edebilmek ve haramlardan kaçmak için, sabrederek dua etmek gerekir. Her ikisine de birkaç örnek verelim:

Sabır silahının faydaları
Bir farzı yapmak veya bir günahtan kaçınmak, sabırsız ele geçmez. Resulullah efendimize (İman nedir?) diye sorulduğunda, (Sabırdır)buyurdu. (Deylemi)

Sabır acı ise de, meyvesi tatlıdır. Beş âyet-i kerime meali:
(Sabredenlere mükâfatları hesapsız verilir.) [Zümer 10]

(Sabredenlere [ihsanımı] müjdele!) [Bekara 155]

(Allah sabredenlerle beraberdir.) [Bekara 153]

(Allah sabredenleri sever.) [Âl-i. İmran 146]

(En güzel şekilde sabret!) [Mearic 5]

Birkaç hadis-i şerif meali:
(Sabreden kuldan Allah razı olur.) [Deylemi]

(Sabırlı ve ihlâslılar, hesaba çekilmeden Cennete girer.) [Taberani]

(En faziletli amel, sıkıntıya sabretmektir.) [Tirmizi]

(Sevmediklerinize sabretmedikçe, sevdiklerinize kavuşamazsınız.) [İ. Maverdi]

(Sabır üç çeşittir:
1- Belaya sabır,
2- Din bilgilerini öğrenirken ve ibadetlerini yaparken sabır,
3- Günah işlememek için sabır. Belaya sabredene 300, ibadet yapmaya sabredene 600, günah işlememeye sabredene ise 900 derece ihsan edilir.)
 [Ebu-ş-şeyh]

Dua silahının faydaları
Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:
(Kaza-i muallâkı hiçbir şey değiştirmez. Yalnız dua değiştirir.) [Hâkim]

(Kader tedbirle değişmez; ama kabul olan dua, bela gelirken korur.) [Taberani]

(Dua 70 türlü kazayı önler. Ömrün bereketini artırır.) [Tirmizi]

(Dua belayı önler.) [Deylemi]

(Dua edenin, ya günahı affolur veya hemen hayırlı karşılığını görür yahut ahirette mükâfatını bulur.) [Deylemi]

Sabır istemek gerekir
Sual:
 (Allah’tan sabır istenmez, çünkü sabır istemek, bela istemek demektir. Buna herkesin gücü yetmez) deniyor. Sabır istemek kötü müdür?
CEVAP
Hayır, kötü değildir. Biz bela ve musibet istemiyoruz. (Başımıza bela ve musibet gelirse, bunlara karşı sabırlı olmamızı nasip et!) diye dua ediyoruz. İki âyet-i kerime meali şöyledir:
(Sabır ve namazla Allah’a sığınıp yardım isteyin!) [Bekara 45]

(Ey iman edenler, sabır ve namazla Allah’tan yardım isteyin! Elbette Allah sabredenlerle beraberdir.) [Bekara 153]

Görüldüğü gibi Allahü teâlâ, (Sabırla yardım isteyin) buyuruyor. Allahü teala ile beraber olmak için sabır istemek ve sabır ehli olmak ne büyük nimettir.

Bir hadis-i şerif meali de şöyledir:
(Allahü teâlâ, sabır isteyeni sabırlı kılar.) [Tirmizî]

Peygamber efendimiz de, şöyle dua ederdi:
(Ya Rabbî, beni çok şükreden ve çok sabredenlerden eyle!) [Bezzar] (Demek ki sabreden kul olmayı istemek gerekiyor.)

(Ya Rabbî, sıhhat, âfiyet ve güzel ahlak ver! Kaza ve kaderine razı olanlardan eyle!) [Taberanî]

(Allah’tan bela mı istiyorsun, önce âfiyet iste!) hadis-i şerifi, diğer hadis-i şeriflere aykırı değildir. O kimse, (Ya Rabbî, vereceğin belaya sabır ver!) diyormuş. (Ya Rabbî bela verme, bela gelirse sabrını da ver!) diye dua etmenin mahzuru olmaz.

Sabır istemek gerekir
Sual:
 (Sabır istemek, bela istemektir) deniyor. Sabır istenmez mi?
CEVAP
(Yâ Rabbî, vereceğin belaya sabır ver!) demeden, sabır istemenin mahzuru olmaz. Bir âyet-i kerime meali:
(Ey Rabbimiz, bize çok sabır ver, Müslüman olarak canımızı al!) [Araf 126]

Allahü teâlâ, Musa aleyhisselamdan sonra, İsrail oğullarına birçok peygamber gönderdi, fakat zaman geçtikçe azgınlaşan İsrail oğulları, Tevrat’ın hükümlerini değiştirdiler, peygamberlerini dinlemediler, ahlâkları tamamen bozuldu. Calut isimli kâfir bir hükümdar, İsrail oğullarını vatanlarından sürüp çıkardı. Daha sonra, Talut isimli bir hükümdar, ordusuyla gelip Calut’un üzerine yürüdü. Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Calut ve ordusuna karşı çıktıklarında, “Rabbimiz! Bize sabır ver, sebatımızı, cesaretimizi artır, inkâr eden millete karşı bize yardım et” dediler.) [Bekara 250]

Talut’un ordusunda bulunan Davud aleyhisselam, Calut’u öldürdü. Talut’un ölümünden sonra, Davud aleyhisselam İsrail oğullarının hükümdarı oldu.

Davud aleyhisselamın da bulunduğu ordudaki Müslümanlar, (Yâ Rabbî, bize sabır ver) diye dua etmişlerdir.

Musibetlere sabretmek, yüksek derecedir.

Sabır nedir?
Sual: Sabrın önemi bildiriliyor, ama neye sabredeceğiz?
CEVAP
Herkes sabır denince belaya sabrı anlar. Daha önemlileri de vardır. Sabır üçtür:
1- Bela gelince, 2- İbadet ederken 3- Günah işlememek için. Bunlara sabredilirse, çok nimetlere kavuşulur. Bir hadis-i şerifte, (Belaya sabredene 300, ibadet yapmaya sabredene 600, günah işlememeye sabredene ise 900 derece ihsan edilir) buyuruldu. (Ebu-ş-şeyh)

Birkaç örnekle açıklayalım:
1- Belaya sabır hakkında bir hadis-i şerifte buyuruluyor ki: (Allahü teâlâ buyurdu ki: “Bedenine, evladına veya malına bir musibet gelen, sabr-ı cemille karşılarsa, Kıyamette ona hesap sormaya hayâ ederim.”) [Hâkim]

2- Belaya sabra göre, ibadete sabır daha zor olduğu için, sevabı da daha fazladır. Mesela, bir ay aç, susuz durarak ve başka ihtiyaçları da terk ederek oruç tutmak, herkese kolay değildir. Çok kimse bu sabrı gösteremiyor. Abdest almak, sabah uykudan uyanıp kalkmak, günde beş vakit namaz kılmak çok kimseye zor geldiği için, bu sabrı gösteremiyorlar.

3- Günah işlememeye sabır, ibadet işlemeye sabretmekten daha zor olduğu için sevabı da daha çoktur. İnsan ibadete sabredip yapabilir, fakat günaha sabır zordur. Mesela hemen gıybete girer. Çok kimse gıybet günahından kurtulamaz, yani sabredemeyip gıybet eder. Çoğu insan, kibrin büyük günah olduğunu bildiği hâlde, kendisinin küçük düşmesine rıza gösteremez. Herkesin kendisini övmesini ister.

Çok kimse kadınların açık gezmesinin, boyanıp, koku sürünüp dışarıya çıkmalarının günah olduğunu bildiği hâlde, dayanamaz, bu günahı işler. Çoğu kadın, namaz, oruç ve diğer ibadetleri yapmaya sabır gösterdiği hâlde, kapalı gezmeye sabredemez. Günah işlememeye sabır, onun için çok kıymetlidir. Bir günahtan kaçmak birçok ibadet etmekten üstündür. Bir hadis-i şerifte, (Çok az bir günahtan kaçınmak, bütün cin ve insanların [nâfile] ibadetleri toplamından daha iyidir) buyuruluyor. Her günah, Allahü teâlâya isyan olduğundan, büyüktür; fakat bazısı, bazısına göre küçük görünür. Bir küçük günahı yapmamak bütün cihanın nafile ibadetlerinden daha sevabdır, çünkü nafile ibadet yapmak farz değildir. Günahlardan kaçınmaksa farzdır. (Rıyad-un-nasıhin)

Büyük küçük her çeşit günahtan çok sakınmalı. Namaz kılmayanın da, günahtan sakınması imkânsız denecek kadar zordur. Kur’an-ı kerimde, namazı doğru kılmanın, her çeşit kötülüğü, günahı önleyeceği bildiriliyor. Namazı doğru kılarak, günahlardan sakınmaya çalışmalıyız.

Hastalıktan şikâyet
Sual: 
Hastalığa veya başa gelen belaya sabretmeyip bunları başkasına anlatınca, sevabdan mahrum mu kalınır?
CEVAP
Sabredilmezse, sabretme sevabından mahrum kalınır.
Musibetlere, hastalığa sevab olmaz. Bunlara sabredilirse sevab verilir, fakat sabredilmese de, günahların affına sebep olur. Sabredilir, kimseye şikâyet edilmezse, o zaman sabır sevabına da kavuşulur. (S. Ebediyye)

Kimseye yük olmamak

Arkadaşla iyi geçinmek için ona yük olmamak gerekir. İmkan dahilinde ihtiyaçları ondan gizlemeli, yardım talebinde bulunmamaya gayret etmelidir! Mal, para gibi şeyler de istememelidir! Bir makama geçmek için ondan...

Devamını Okuyun...

Komşuluk

Komşu hakkı önemlidir. Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki: (Allah’a ve kıyamete inanan, komşusuna iyilik etsin!) [Buhari]... (Evinizde pişen yemekten, komşunuzun hakkını verin.) [Şir’a]... Komşusu aç iken tok yatan, [gerçek]...

Devamını Okuyun...

Kul hakkı

Kul hakkı beş türlüdür: Mali [Parasal]... Nefsi [hayati yönden]... Irzi [Haysiyetle ilgili]... Mahremi [Namusla ilgili]... Dini Mali olan kul hakları: Hırsızlık, gasp, aldatarak, yalan söyleyerek mal satmak sahte para vermek başkasının...

Devamını Okuyun...

Kumar ve Oyunlar

Piyango kumardır. Kumar ise kesin olarak haramdır. İki âyet-i kerime meali: (Ey inananlar, hamr [alkollü içki], kumar, putlar ve fal okları şüphesiz şeytan işi pisliklerdir, bunlardan kaçının ki saadete eresiniz.) [Maide 90]...

Devamını Okuyun...

Küs ve dargın durmak

Erkek olsun, kadın olsun, dünya işleri için, müminin mümine darılması, onu terk edip uzaklaşması, aradaki bağlılığı, ilgiyi kesmesi caiz değildir. Müslüman olan ve dine uygun yaşayan akrabayı ise, hiç olmazsa haftada veya...

Devamını Okuyun...

Kusurları gizlemek

Evet gizlemelidir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: Kim, bir müslümanın dünya sıkıntılarından birini giderirse, Allahü teâlâ da onu kıyamet günü sıkıntılardan korur. Kim, müslümanın aybını örterse, Allahü teâlâ da onun dünya ve...

Devamını Okuyun...

Lakap takmak

Lakap, ya yermek, alay etmek veya övmek, takdir etmek için kullanılır. İnsanları beğenmediği, üzüleceği lakaplarla çağırmak günahtır. Böyle bir lakapla arkasından konuşmak da gıybettir, haramdır. Kur’an-ı kerimde...

Devamını Okuyun...

Lezbiyenlik

İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki: Kalb, göze tâbidir. Gözler haramdan sakınmazsa, kalbi korumak güç olur. Kalb, harama dalarsa, günahlardan sakınmak güç olur. O halde, imanı olanların, haram işlememesi, harama...

Devamını Okuyun...

Livata (Homoseksüellik)

Erkeğin erkeğe veya kadına arkadan yaklaşmasına livata denir. Eşi ile de livata yapmak büyük günahtır. Allahü teâlâ livatanın habis [çirkin] iş olduğunu bildiriyor. (Enbiya 74)... Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki...

Devamını Okuyun...

Mal mevki hırsı

Helal malı, ihtiyaçtan fazla toplamak mekruhtur. Zekâtını vermezse, azaba sebep olur. Hadis-i şerifte, (Paranın kuluna, paraya tapana lanet olsun!) buyuruldu. Dünya malı peşinde koşmak, nefsinin şehvetleri [arzuları]...

Devamını Okuyun...

Malayani

Malayani, ömrü faydasız oyunlarla, boş işlerle geçirmek demektir. Oyunlardan bazıları faydalıdır. Mesela hadis-i şerifte, (Ok atmayı öğrenmek, atını terbiye etmek ve ailesi ile oynamak hariç, faydalı oyun olmaz) buyuruldu...

Devamını Okuyun...

Malı hayra harcamak

1- Peygamber efendimiz, (İlmi olan ilminden, malı olan malından sadaka versin) buyuruyor...

Devamını Okuyun...

Mastürbasyon

İstimna, mastürbasyon demektir. Bu da, ne şekilde olursa olsun, kendi kendini tatmin ederek orgazma ulaşmak demektir...

Devamını Okuyun...

Merhamet etmek

Merhamet etmek; acımak, şefkat göstermek demektir. Allahü teâlânın esma-i hüsnasındaki Rahman...

Devamını Okuyun...

Müdara ve Müdahene

Müdahene, gücü yettiği halde, haram işleyene mani olmamak, dalkavukluk yaparak, birinin gönlünü alırken...

Devamını Okuyun...

Müjdelere kavuşmak için şartlar

Hadis-i şeriflerde, (Kovucu Cennete giremez), (Gıybet eden Cehennemliktir), (Kalbinde zerre kadar...

Devamını Okuyun...

Münafıklık

Hadis-i şeriflerde, (Kovucu Cennete giremez), (Gıybet eden Cehennemliktir), (Kalbinde zerre kadar...

Devamını Okuyun...

Mürüvvet

Mürüvvet, insanlık, yiğitlik, iyilik cömertlik faydalı olmak, iyilik yapmak arzusu gibi manalara gelir ki, hallerin en güzeline...

Devamını Okuyun...

Müslümanların hakları ve görevleri

Müslüman, diğer müslüman kardeşini en az kendisi kadar düşünür. Kendisine yapılmasını uygun görmediği...

Devamını Okuyun...

Müstehcen konuşmak

Hadika’da buyuruluyor ki:
Fuhuş, çirkin söz demektir. Haddi aşan her şeye...

Devamını Okuyun...

Nasihatin önemi

Nasihat, Allahü teâlânın bir kimseye verdiği nimetin onda kalarak, dinine ve dünyasına faydalı olmasını...

Devamını Okuyun...

Nefsi terbiye etmek

Nefse uyan kimse, hep İslamiyet’in dışına çıkar. Hayvanlarda akıl ve nefs olmadığı için, ihtiyaçlarını...

Devamını Okuyun...

Oral seks

Bir şeyin haram olması için edille-i erbaada bir delilinin bulunması lazımdır. Ancak, meşhur olan şeyler için hüküm...

Devamını Okuyun...

Öfkesini yenmek

Herkes kızar. Dinimizde kızmamak değil, öfkesini yenmek istenmiştir. Dinimizin emirlerine uyup yasak ettiklerinden...

Devamını Okuyun...

Övmek ve övünmek

Haklı olarak da birini yüzüne karşı övmek, onun felaketine sebep olabilir. Çünkü sevdiği kimseyi övmek...

Devamını Okuyun...

Özrü kabul etmek

Samimiyse, samimi değil demek suizan olur. Suizan da haramdır. Yaptığı bir iş için özür dileyip, bir daha yapmayacağını söyleyen...

Devamını Okuyun...

Rıfk (Yumuşaklık)

Allahü teâlâ yumuşak olmayı emretmektedir:
(Rabbinin yoluna, hikmetle, güzel öğütle...

Devamını Okuyun...

Riya ve ihlas

İhlas, gerek beden ile, gerek mal ile yapılan farz veya nafile bütün ibadetleri, Allah rızası için yapmaktır...

Devamını Okuyun...

Rüşvet

Dinimiz, gasp edilmiş malı ve zulüm, hırsızlık ile alınan, rüşvet, faiz, kumar ücretleri ve diğer hıyanet yollarından...

Devamını Okuyun...

Sabır

Sabır üç çeşittir. En önemlisi günah işlememeye sabırdır. Bir hadis-i şerif meali şöyledir...

Devamını Okuyun...

Sadakat göstermek

Bozulma her sahada oluyor. Ancak herkesin bozuk, herkesin kötü olduğunu söylemek doğru olmaz. Dinimizde...

Devamını Okuyun...

Salih insan olmak için

Ali Ramiteni hazretleri buyuruyor ki: Salih bir kimse olabilmek için şu on şey gerekir...

Devamını Okuyun...

Selamlaşmak ve önemi

Selam vermek sünnet, almak ise farzdır. Selam verirken, selamın sünnet olduğunu düşünmeli ve o kimseye...

Devamını Okuyun...

Sevgide orta yol

Müslümana elbette güvenilir. Ama dinin emri dahilinde itimat edilir. Mesela ödünç verince senet yapılır...

Devamını Okuyun...

Sır saklamak

Sır, gizli kalması ve herkese söylenmemesi gereken şeydir. Başkaları duyunca, ya mahcup oluruz veya o işi başaramayız...

Devamını Okuyun...

Söz taşımak (Nemime)

Doğru olarak söz taşımak da nemime [kovuculuk] olur. Yalan katılırsa iftira da olur. Kovuculuk günahtır. Ahirette cezası...

Devamını Okuyun...

Suçu kendimizde aramak

Önce sıkıntı, bela niye gelir? Bela, insana iki sebepten ileri gelir:
1- Günahsız kimselere, büyük zatlara gelir. Bu da onların...

Devamını Okuyun...

Suizan hüsnü zan

Suizan, birinin kötü bir iş yaptığını zannetmektir. Kalbe gelen kötü düşünce, o hâliyle suizan olmaz. Kalbin o tarafa...

Devamını Okuyun...

Susmanın faydaları

Peygamber efendimiz, (Az konuşmak imandan, çok söz nifaktandır) buyurmaktadır...

Devamını Okuyun...

Şaka etmek

İmam-ı Gazali hazretleri buyuruyor ki: 
Peygamber efendimiz de şakalaşır, (Ben de şaka yaparım, fakat ...

Devamını Okuyun...

Şematet

Hadis-i şerifte buyuruldu ki: 
(Din kardeşinize şematet etmeyiniz! Şematet ederseniz, Allahü teâlâ belayı ondan alır...

Devamını Okuyun...

Şükür nedir? (1)

İslam âlimleri şükrü şöyle tarif etmişlerdir:
Şükür, her nimetin Allah’tan geldiğini bilip...

Devamını Okuyun...

Şükür nedir? (2)

Sayılamayan nimetler
Sual:
 Çok sıkıntıları olan bir Müslümanın, yine de şükretmesi gerekir mi?...

Devamını Okuyun...

Takıyye

Takıyye, inancının aksini söylemektir. Buna Müdara da denir. İnancını, görüşünü, partisini, grubunu, gittiği yolu...

Devamını Okuyun...

Takva, Vera ve Zühd

Takva, Allah’a inanıp, Onun emir ve yasaklarına riayet etmek, yani Allahü teâlâdan korkup haramlardan...

Devamını Okuyun...

Tatlı dil ve güler yüzün önemi

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Müslüman güler yüzlü, münafık asık suratlı olur...

Devamını Okuyun...

Tehevvür

Gadabın yani öfkenin, sertliğin aşırı ve zararlı olmasına (Tehevvür), atılganlık denir. Tehevvür sahibi hiddetli...

Devamını Okuyun...

Tevekkül

Tevekkül, dinimizin bildirdiği sebeplere yapıştıktan sonra neticeyi sebeplerden değil, sebepleri yaratandan...

Devamını Okuyun...

Tezellül

Tevazuunun aşırı miktarına tezellül denir. Bayağılık, kendini aşağı tutmak denir. Tezellül haramdır. Başka haramlarda...

Devamını Okuyun...

Uzun emel

Peygamber efendimiz, üç tane çubuk aldı. Birini önüne, birini de yanına dikti. Diğerini de uzaklara attı. Sonra...

Devamını Okuyun...

Vaadinde durmak

Yerine getirmek niyetiyle söz vermek sevaptır. Verilen sözde durmak müstehaptır. Sözünde durmamak tenzihen...

Devamını Okuyun...

Vâki olanda hayır vardır

Müminin başına gelen her bela faydalı olduğu için öyle söyleniyor. Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki...

Devamını Okuyun...

Vefa

Vefa, sevgide devamlılık demektir. Vefa demek, ihtiyaç hâlinde ona yardım etmektir. Arkadaş, öldükten sonra, onun çoluk çocuğunu...

Devamını Okuyun...

Yalan söylemek

Yalan söylemek büyük günahtır. Bir âyet-i kerime meali şöyledir:
(Yalan söyleyenler, iftira edenler, ancak...

Devamını Okuyun...

Yaratılanı hoş gör

Müminin bile kötülükleri hoş görülmezken, suç işleyince cezalandırılırken, kâfirin kötülükleri hiç hoş görülür mü? Kâfir, insan olarak...

Devamını Okuyun...

Yas tutmak

İslamiyet kötüleme ve yas tutma dini değildir. Yas tutmanın caiz olduğunu gösteren hiçbir âyet ve hadis yoktur. Aksine...

Devamını Okuyun...

Yaşlıya saygı

İmam-ı a’zam hazretleri, İmam-ı Ebu Yusuf’a, (İlim sahiplerine hürmet et! Yaşlılara saygı, gençlere sevgi göster!) buyurdu. Özellikle Müslüman...

Devamını Okuyun...

Yetimi gözetmek

Akıl-baliğ olan çocuk, yetimlikten çıkmış sayılır. Yetime iyilik etmek çok sevaptır. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki...

Devamını Okuyun...

Zina

Bunları din cahilleri söyler. Zina bekar evli herkes için çok büyük günahtır. Birkaç âyet-i kerime meali...

Devamını Okuyun...

Ziyaretin önemi

Ziyaretler yalnız Allah rızası için olmalıdır! Önce ana-baba ve daha sonra diğerleri ziyaret edilir...

Devamını Okuyun...