Telkin vermek sünnettir

Sen ölüye işittiremezsin âyeti delil gösterilip, ölüye telkin vermenin bid'at olduğu söyleniyor. Telkin sünnet değil midir?

CEVAP
Telkin sünnettir. Sünnete bid'at demek, helale haram demek küfrü gerektirir. Muhaddislerden imam-ı Deylemi ve imam-ı İbni Asakir’in bildirdiği hadis-i şerif şöyle:
(Kardeşlerinizden biri ölüp de, toprakla örtülmesi tamamlanınca, biriniz kalkıp kabrin başında "Ey filan kadının oğlu filan" desin! Çünkü o vefat eden kimse, "Bizi irşad et de Allah da sana rahmet etsin!" der. Fakat siz bunu duyamazsınız. Telkin veren kimse "Dünyadan çıkarken, Allah’ın birliğini, Muhammed aleyhisselamın Onun kulu ve Resulü olduğunu, Allah’ı Rab, İslamiyet’i din, Kur'anı İmam kabul ettiğini hatırla!" desin! Çünkü münker ve nekir meleklerinden biri diğerine "Gel bunun yanından çıkalım. Çünkü Hücceti kendisine telkin edilen kimsenin yanında durmamıza lüzum yok" der. [Oradaki] bir zat (Ya Resulallah annesin adını bilmezsek ne yapalım?) diye sual etti. Peygamber efendimiz (Ey Havva’nın oğlu filan dersiniz) buyurdu. (Ramuz)

İmam-ı Gazali hazretleri İhya’da, (Sad bin Abdullah, can çekişen Ebu Ümamenin ziyaretine gittim. "Ben ölünce Resulullahın emrettiği gibi [telkin verip] beni defnedin diyerek Resul-i ekremin telkin şeklini bildirmiştir) diye nakledip, yukarıdaki hadis-i şerifi bildiriyor. (c.4)

Fıkhi hükümlerden bazıları:
Kabirdeki meyyite telkin vermek meşrudur. (Cevhere)

Ölüye, definden sonra telkin vermek sünnettir. (Nur-ül yakin fi mebhas-it telkin)

Resulullah, definden sonra telkin vermeyi emretti. Kendisi de telkin verdi. (Cila-ül-kulub)

İmam-ı Saffer
 hazretleri, "Ölü kabre konunca, ruhu ve aklı geri gelir. Kendisine verilen telkini anlar. Telkin meşrudur" buyuruyor. İnaye sahibi "Hocam Kadıhan’dan işittim ki, imam-ı Merginani telkin verirdi ve telkini bize vasiyet ederdi" buyurmuştur. (Mevkuffat)

Merakıl-felah 
ve Tahtavi haşiyesi’nin tercümesi olan Nimet-i İslam kitabında telkinin nasıl verileceği anlatıldıktan sonra deniyor ki:
1- Telkin meşrudur. Bu Ehl-i sünnetin kavlidir, (Mevtanıza telkin edin) hadisine göredir.

2- Definden sonra telkin olunmaz. Bu söz, mutezilenin görüşüdür.

3- Meyyite telkin ne emredilir, ne de nehyedilir.

Redd-ül Muhtar ve Birgivi vasiyetnamesi’nde de, telkinin meşru olduğu ve yapılış şekli yazılı.

Tenvir-ül kulub, Mugnil muhtac, İanet-üt-talibin, Tuhfe-ül-habib, Tuhfet-ül-muhtaç gibi Şafii kitaplarında da telkinin sünnet olduğu bildirilmektedir. Bid'at ehline vesika olması bakımından İbni Teymiye’yi öven ve ölünün işitmediğini söyleyen Alusi bile Galiyye-tül-mevaız kitabında Peygamber efendimizin telkin verdiğini ve telkin vermeyi emrettiğini bildirmektedir.

Görüldüğü gibi telkin meşrudur. Abduhçuların, İbni Teymiyecilerin bid'at demelerinin hiç kıymeti yoktur.

İşittirmek kabul ettirmek demektir
Vehhabiler, ruhun ölmediğini söyledikleri halde, Resulullah da ölüdür, işitmez, şefaat ya resulallah diyen kâfir olur diyorlar. Mecazı bilmiyorlar. Bu konudaki birkaç âyet-i kerime meali şöyledir:
(Savaşta öldürülenleri siz değil, Allah öldürdü. Attığın zaman da, sen değil, Allah attı.) (Enfal 17) Birileri, ötekileri öldürüyor, Allah, ben öldürdüm diyor, Resulullah atıyor, sen atmadın ben attım buyuruyor.

Aşağıda da kabirdekilere sen değil, ben işittiririm buyuruyor.
(Kâfirler, sağır, dilsiz, kör oldukları için doğru yola gelmezler.) [Bekara 18],

(Kâfirler sağır, dilsiz ve kör oldukları için, akledemezler, düşünemezler.) [Bakara 171] Yani hakkı işitmedikleri için sağır, doğruyu söylemedikleri için dilsiz, gerçeği görmedikleri için kör, denilerek hidayete kavuşmadıkları bildirilmiştir. Buradaki işitmek,kabul etmek demektir. (Beydavi)

(Bu dünyada kör olan, ahirette de kördür.) 
[İsra 72] (Bu âyette de yaşayan ve ölen kâfirlere kör deniyor. Yoksa dünyadaki körler ahirette kör olmayacaktır.

(Sağırlara işittiremezsin. Körleri ve sapıkları doğru yola eriştiremezsin.) [Zuhruf 40] Bu âyette işittiremezsin demek, sen hakkı kabul ettiremezsin demektir. Kabirlerdekilere işittiremezsin demek de, inatçı kâfirlere işittiremezsin, yani hakkı kabul ettiremezsin demektir. (Beydavi)

(Körle gören
 [kâfir ile mümin] karanlıkla aydınlık [Bâtıl ile hak], gölge ile sıcak [Cennetle Cehennem] bir olmaz. Dirilerle ölüler de bir olmaz. Elbette Allah, dilediğine işittirir. Sen kabirdekilere [inatçı kâfirlere] işittiremezsin, sen sadece bir uyarıcısın.) [Fatır 19-22 Celaleyn, Beydavi] Bu âyette, kâfire kör, mümine gören, Cennete gölge deniyor. Resulullah kabirdekilere ne söyleyecek de işittirecek? Hâşâ bu abes, boş söz olmaz mı? Kabirdekileri niye hidayete kavuşturmaya uğraşsın ki? Hemen âyetin devamında, (Sen sadece bir uyarıcısın), yani vazifen kâfirleri hidayete kavuşturmak değil, sadece tebliğdir buyuruluyor. Demek ki kabirdekilerden maksat, yaşayan inatçı kâfirlerdir. (Beydavi) 

(Kâfirlerin gözleri değil, göğüslerindeki kalbleri kördür.) [Hac 46] Cenab-ı Hak burada kâfirlerin gözleri değil, basiretlerinin kör olduğunu açıkça bildiriyor. Yani öteki âyetleri de açıklamış oluyor. Yukarıdaki âyetlerde sadece onlar kör, sağır ve dilsiz diye geçiyordu. Bu âyette ise kör demek, maddi gözün olmadığı, kalblerinin kör olduğu yani kâfir oldukları bildiriliyor. O halde kör denilince baş gözü anlaşılmadığı gibi, ölü veya kabirdekiler denilince de, mezardaki ölü anlaşılmamalıdır.

(Sen, ölülere işittiremezsin; arkalarını dönüp giden sağırlara da daveti duyuramazsın. Körleri sapıklıklarından vazgeçirip doğru yola getiremezsin; ancak âyetlerimize inananlara duyurabilirsin.) [Neml 80, 81 Rum 52 53] Burada diri olup, gözü kulağı ve beyni olan kâfirler ölüye benzetiliyor, (Ölüleri [kâfirleri] imana kavuşturamazsın)deniyor. (Ölülere, sağırlara işittiremezsin) ifadesinden sonra, (Sen ancak âyetlerimize iman edeceklere işittirebilirsin) buyuruluyor. Kâfirlerin işitmeyeceği, yani hakkı kabul etmeyeceği, ancak iman edeceklerin işitecekleri, yani kabul edecekleri açıkça bildirilmektedir.Eğer gerçekten kabirdekilerden maksat ölü olsa idi, ölü de işitmeseydi iman edenlere işittirebilirsin ifadesi yersiz ve yanlış olurdu ve kâfir ölü işitmez, mümin ölü işitir anlamı çıkardı. Halbuki Buhari’deki hadis-i şerifte kâfir ölü de işitir buyuruluyor.

Not: (Ruh ölmez, ölü işitir) hususunda geniş bilgi için Vehhabilik maddesine bakınız.

Telkin sünnettir
Sual:
 Meyyite [ölüye] telkin verilmesi yanlış değil mi? Birincisi ölü işitmez. İkincisi, işitse bile, kâfir olarak öldüyse telkinin ona ne faydası olur ki?
CEVAP
Telkin sünnettir. (Cevhere)

Telkin kâfir ölüye değil müslüman ölüye yapılır.

Ayrıca, Müslüman ölünün değil, kâfir ölünün de işittiği hadis-i şerifle sabittir. (Buhari)

Erkek için telkin örneği:

Falan oğlu filan, Allah’ın selamı üzerine olsun. (3 defa)

(Ondan başka her şey yok olacaktır. Mülk Onun, hüküm Onundur. Ona döndürüleceksiniz.) [Kasas 88]

O halde bil ki, bu, senin dünya konaklarının sonuncusu, ahiret konaklarınınsa ilkidir. Yine bil ki, bu alçak dünya yurdundan çıktın. Ebedi olan ahiret yurduna ulaştın. Aldanma yurdundan çıktın, sevinç ve ferahlık yurduna ulaştın. Bu fani dünyadan çıktın, ebedî âleme ulaştın. Yine bil ki, şimdi şu an sana refîk, şefkatli, yüzleri siyah, gözleri mavi iki melek gelecek. Biri Münker, diğeri Nekir’dir. Onlardan korkma! Mahzun olma; çünkü onlar, Rahman olan Allahü teâlâ tarafından memur iki kuldur. Sana sual sorarlar ve derler ki: Rabbin kim, peygamberin kim, dinin ne, imamın ne, kıblen nedir, arkadaşların kimlerdir? Açık bir dille, o iki meleğe şöyle cevap ver: Rabbim Allahü teâlâdır, Peygamberim Muhammed aleyhisselamdır, dinim İslam’dır, imamım Kur’an-ı kerimdir. Kıblem Kabe-i şeriftir. Arkadaşlarım müminlerdir. Yine bil ki, ölüm hak, kabir hak, Münker ve Nekir’in suali haktır. Haşır hak, neşir hak, hesap hak, mizan hak, sırat hak, müminler için Cennet hak, kâfirler için Cehennem haktır.

(Biz sizi topraktan yarattık. Yine sizi oraya döndüreceğiz ve bir kez daha sizi ondan çıkaracağız.) [Taha 55]

Hani sen dünyadayken Allahü teâlâdan başka ilah olmadığına ve Muhammed aleyhisselamın onun resulü olduğuna şehadet etmiştin, işte o ahdini hatırla!

Allah’ım, bu ölüyü, bu cevap üzerine sabit kıl. Ona doğruyu söylet!

Allah’ım, eğer o iyi bir kimseyse, iyiliğini artır. Kötü bir kimseyse, onu affeyle, ona merhamet eyle, onu muaheze etme!

Âmin, velhamdülillahi rabbil âlemin... (3 defa)

Telkinin orijinali:
=========================================

اَلتَّلْقِينُ لِلْمَيِّتِ
عَلَيْكَ سَلاَمُ اللهِ يَا عَبْدَ اللهِ ابْنَ عَبْدِ اللهِ (3 دفعه) كُلُّ شَئٍ هَالِكٌ اِلاَّ وَجْهَهُ، لَهُ اْلمُلْكُ وَ لَهُ اْلحُكْمُ وَ اِلَيْهِ تُرْجَعُونَ. فَاعْلَمْ بِاَنَّ هَذَا آخِرُ مَنْزِلِكَ مِنْ مَنَازِلِ الدُّنْيَا وَ اَوَّلُ مَنْزِلِكَ مِنْ مَنَازِلِ اْلآخِرَةِ. وَ اعْلَمْ بِاَنَّكَ خَرَجْتَ مِنْ دَارِ الدُّنْيَا الدَّنِيَّةِ وَ وَصَلْتَ اِلَى دَارِ اْلعُقْبَى اْلاَبَدِيَّةِ. خَرَجْتَ مِنْ دَارِ اْلغُرُورِ وَ وَصَلْتَ اِلَى دَارِ السُّرُورِ. خَرَجْتَ مِنْ دَارِ اْلفَنَاءِ وَ وَصَلْتَ اِلَى دَارِ اْلبَقَاءِ. وَ اعْلَمْ بِاَنَّ اْلآنَ اْلآنَ قَدْ يَنْزِلُ بِكَ اْلمَلَكَانِ الرَّفِيقَانِ الشَّفِيقَانِ اْلاَسْوَدَانِ اْلوَجْهَانِ وَ اْلاَزْرَقَانِ اْلعَيْنَانِ، اَحَدُهُمَا مُنْكَرٌ وَ آخَرُهُمَا نَكِيرٌ لاَ تَخَفْ عَنْهُمَا وَ لاَ تَحْزَنْ فَاِنَّهُمَا عَبْدَانِ مَأْمُورَانِ مِنْ قِبَلِ الرَّحْمَنِ، سَائِلاَنِ عَنْكَ قَائِلاَنِ لَكَ: مَنْ رَبُّكَ وَ مَنْ نَبِيُّكَ وَ مَا دِينُكَ وَ مَا اِمَامُكَ وَ مَا قِبْلَتُكَ وَ مَنْ اِخْوَانُكَ وَ مَنْ اَخَوَاتُكَ فَقُلْ فِي جَوَابِهِمَا بِلَفْظٍ فَصِيحٍ وَ لِسَانٍ صَرِيحٍ: اَللهُ رَبِّى وَ مُحَمَّدٌ نَبِيِّي، وَ اْلاِسْلاَمُ دِينِي وَ اْلقُرْآنُ اِمَامِي وَ اْلكَعْبَةُ قِبْلَتِي وَ اْلمُؤْمِنُونَ اِخْوَانِي وَ اْلمُؤْمِنَاتُ اَخَوَاتِي. فَاعْلَمْ بِاَنَّ اْلمَوْتَ حَقٌّ وَ اْلقَبْرَ حَقٌّ وَ سُؤَالَ اْلمُنْكَرِ وَ النَّكِيرِ حَقٌّ وَ اْلحَشْرَ حَقٌّ وَ النَّشْرَ حَقٌّ وَ اْلحِسَابَ حَقٌّ وَ اْلمِيزَانَ حَقٌّ وَ الصِِّرَاطَ حَقٌّ وَ اْلجَنَّةَ لِلْمُؤْمِنيِنَ حَقٌّ وَ النَّارَ لِلْكَافِرِينَ حَقٌّ. مِنْهَا خَلَقْنَاكُمْ وَ فِيهَا نُعِيدُكُمْ وَ مِنْهَا نُخْرِجُكُمْ تَارَةً اُخْرَى. اُذْكُرِ اْلعَهْدَ الَّذِى كُنْتَ عَلَيْهِ فِى دَارِ الدُّنْيَا الدَّنِيَّةِ وَ هُوَ شَهَادَةُ اَنْ لاَ اِلَهَ اِلاَّ اللهُ وَ اَنَّ مُحَمَّدًا رَسُولُ اللهِ. اَللَّهُمَّ ثَبِّتْهُ عَلَى اْلجَوَابِ وَ اَنْطِقْهُ بِالصِّدْقِ وَ الصَّوَابِ [اَللَّهُمَّ اِنْ كَانَ مُحْسِنًا فَزِدْ فِي اِحْسَانِهِ وَ اِنْ كَانَ مُسِيئًا فَاغْفِرْ لَهُ وَ ارْحَمْهُ وَ تَجَاوَزْ عَنْهُ]
«3 دفعه» آمِينَ. وَ اْلحَمْدُ للهِ رَبِّ اْلعَالَمِينَ.

=========================================

Ölüye telkin vermek sünnettir

Sual: Ölen bir kimse, kabre konup defnedildikten sonra, kabrin başında, defnedilen bu meyyite telkin vermenin dinimizde yeri var mıdır?
Cevap:
 Ölen ve kabre konup defnedilen bir kimseye, defnedildikten sonra, kabre ve kıbleye karşı ayakta durarak telkin vermek sünnettir. Mecmâ’ul-enhürde diyor ki:
“Öldükten sonra telkin verilir. Çünkü, ruhu ve aklı geri verilir ve yapılan telkini anlar. Şafii mezhebinde de böyledir.”

Kabirdeki meyyite telkin yapmanın meşru olduğu Cevherede yazılıdır. Nûr-ul yakîn fî mebhas-it telkîn kitabında, telkinin sünnet olduğu çeşitli deliller ile ispat edilmektedir. Cilâ-ül-kulûb ve Gâliyyede deniyor ki:
“Resûlullah aleyhissalâtü vesselâm, definden sonra telkin vermeyi emreyledi. Kendisi de telkin verdi.”

Kâdî-zâdenin Birgivî vasıyyetnâmesi şerhinde de, telkinin nasıl verileceği uzun yazılıdır.

Sünnet nedir?

Sünnet kelimesi yerine göre, farklı anlamlarda kullanılır: Kitab ve sünnet ifadesindeki sünnet, hadis-i şerifler demektir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Allah’ın kitabına, Peygamberin sünnetine sarılırsanız hiç...

Devamını Okuyun...

Sünnet çeşitleri nelerdir?

Peygamber efendimizin kendiliğinden emrettiği veya yaptığı ibadetlere (Sünnet) denir. Sünnet ikiye ayrılır: Sünnet-i hüda, Sünnet-i zevaid.....Sünnet-i hüda: Buna sünnet-i müekkede de denir. İslam dininin şiarıdır, başka dinlerde...

Devamını Okuyun...

Sünnete uymanın önemi

Bunlara âdetle ilgili sünnet denir. Bunları yapmamak günah olmaz. Hatta mekruh bile değildir. Ancak, âdete bağlı şeylerde de Resulullaha uymak, dünya ve ahirette, insana çok şey kazandırır ve çeşitli saadetlere yol açar...

Devamını Okuyun...

Kur’andan başka delil var mıdır?

Bunu söyleyen kimsede, zerre kadar samimiyet yoktur. Böyle söyleyenler Kur’an-ı kerime kesinlikle inanmıyorlar. Kur’an-ı kerime inansalar, onun bildirdiklerine de inanırlar. Allahü teâlâ, (Yalnız bana tâbi olun...

Devamını Okuyun...

Resulullah'ın hüküm koyma yetkisi ve vahyin mahiyeti

Çok âyet var. Kur’anda, (Yalnız Allah’a itaat edin) denmiyor, Resulüne itaati de şart koşuyor: Allah’a ve Resulüne itaat edin! [Al-i İmran 32]...İhtilaflı bir işin hükmünü Allah’tan [Kur’andan] ve Resulünden [Sünnetten] anlayın! [Nisa 59]...

Devamını Okuyun...

Bid’at nedir, ne değildir?

Bid'at, sonradan çıkarılan şey demektir. Bunlar ya âdette olur veya ibadette olur.
Âdette bid'at, sevap beklenilmeden, dünya menfaati için yapılan şeylerdir...

Devamını Okuyun...

Bid’at ve bid’at ehli olanlar

Resulullah efendimizin ve Onun dört halifesinin zamanlarında dinde olmayan bir inanışı, bir işi, bir sözü ortaya çıkarmak ve böyle bir bozukluğu yaymak ve bundan sevap beklemek yasak edilen bid'at olur...

Devamını Okuyun...

Bid’at ehli ile dostluk kurmak

Bid’at ehliye arkadaşlık yapmak caiz değildir. İmam-ı Rabbanihazretleri buyuruyor ki:
İyi biliniz ki, bid’at ehli ile konuşmak, kâfirle arkadaşlık etmekten, kat kat daha fenadır. Bid’at ehlinden yılandan, canavardan kaçar gibi kaçmak gerekir. (1/260)...

Devamını Okuyun...

Bid’at ehlinin ibadeti

İctihad ictihadla nakzedilmediği gibi, bir âlim başka bir âlimin kitabındaki hadise uydurma demekle o hadis öteki âlime göre de uydurma olmaz. Ayrıca birçok din adamı da sahih olmakla, kabul olmanın ne demek olduğunu bilmiyor...

Devamını Okuyun...

Bid’at ehlini övmek

Biz hiç kimsenin maksadını, niyetini bilemeyiz, kendilerine sormalı. Ancak bid’at ehlini övmek çok tehlikelidir. Bid’at ehli olmayan fâsık bir Müslüman bile övülünce Arş’ın titreyeceği hadis-i şerifle bildiriliyor. Bid’at ise fısktan daha büyük günahtır...

Devamını Okuyun...

Sahih olmakla kabul olmak nedir?

Sahih olan bir ibadet, kabul olmayabilir. Mesela çaldığı ceket ile namaz kılan kimsenin namazı sahihtir, namaz borcundan kurtulur. Fakat sevabı noksan olur. Diğer bütün günahlar da böyledir...

Devamını Okuyun...

Bid’at, sünnet ve farklı ictihad

Farklı ictihad rahmettir. Âlimin biri bir meseleye bid’at öteki caiz, hatta sünnet diyebilir. Fıkıhta böyle sayısız mesele vardır. Yani müctehidlerin farklı ictihadları çoktur...

Devamını Okuyun...

Bid’atler mayın gibidir

Bunlar ibadettir. İbadetleri değiştirmek, hiç yapmamaktan daha büyük günahtır. Çünkü hiç yapmamak belki tembellikten ileri gelebilir...

Devamını Okuyun...

Günümüzde işlenen bid’atler

İbadetlere bir şey ilave etmek bid'attir, büyük günahtır. Dinimiz noksan değildir. Hâşâ Allahü teâlâ veya Peygamber efendimiz dinde bir şeyi eksik bırakmış da, daha iyisini biz mi yapacağız?...

Devamını Okuyun...

Bid’at olmayanlar

Yanlış söyledikleri çeşitli kitaplarda yazılıdır:
Kur'an ve hadiste olmayıp da, icma veya kıyası fukaha ile meydana gelen hükümler bid’at değildir...

Devamını Okuyun...

Değişiklik yok etmek demektir

Sevmemek başka iyi geçinmek başka. Herkes ile iyi geçinmek gerekir. Bid’at ehli, küfre düşmemişse müslümandır. Din kitaplarımızda, kâfirlerin bile kendilerinin değil, itikadlarının pis, kötü, yanlış olduğu bildirilmektedir. Bid’at ehlinin hâli de buna benzer...

Devamını Okuyun...

Dinde reform ne demek?

Reform, ıslah etmek, bozulmuş bir şeyi düzelterek, eski doğru haline getirmek demektir. Hristiyanlık bozulduğu için reform yapıldı. Müslümanlık bozulmadığı için böyle bir hareket bozmak olur...

Devamını Okuyun...

Klasik ve modern kaynaklar

Güncel dini meseleler istişare toplantısı sonuç bildirgesi yayınlandı. Malum basının; tesettür kalkıyor, ezan Türkçe okunacak gibi çıkardığı yaygaraların yalan olduğu meydana çıktı...

Devamını Okuyun...

Âdetler dinde delil olur mu?

Âdetler, Delil-i şer’i olamaz. Din, âdetlere tâbi olamaz. Âdetlerin, modaların İslamiyet’e uygun olması gerekir...

Devamını Okuyun...

Bid’at ehli ile niçin birleşilmiyor?

Bu hadis-i şerifin manası, (Kardeş olmanızı sağlayacak şeyleri yapın) demektir. Buna göre, bid’at sahiplerinin, hak yolda bulunan müslümanlarla kardeş olabilmeleri için, bid’ati terk etmeleri ve sünneti kabul etmeleri gerekir...

Devamını Okuyun...

Hak üzere olan bir taife bulunur

Bir toplum ne kadar bozulursa bozulsun, içinde hak üzere olan bir taife bulunur. Nitekim hadis-i şeriflerde buyuruldu ki...

Devamını Okuyun...

Çeşitli sual ve cevaplar

Biz Şafiiler demekle, herkesi suçlamak yanlış olur. Bazı Şafiiler demeli idi. Çünkü biz hep görüyoruz ki, Şafiilerden kurban kesen, kaza namazı kılan ve takke kullanan çoktur...

Devamını Okuyun...

Kabristanda Kur’an okumak

Evet sünnettir. Muteber eserlerde bilgiler şöyledir:
Kabristanda oturup Kur'an okumak caizdir. (Halebi-yi kebir s. 496)
Ahmed bin Hanbel buyurdu ki: (Kabristana girince, Fatiha, Kul-euzüler ve İhlas surelerini okuyun!...

Devamını Okuyun...

Dinde kolaylık var ne demek?

Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Allahü teâlâ, dinde size hiçbir zorluk yüklemedi.) [Hac 78]
(Kolaylaştırın) demek, (Size güç gelen ibadetleri yapmayın, onları istediğiniz gibi değiştirin) demek değildir...

Devamını Okuyun...

Kâfirlere benzemek

İbadette kâfire benzemek yasaktır. Mubah âdette ise günah değildir. (Hadika)
Bir hadis-i şerifte, (Evlenmek sünnettir; sünnetime uymayan benden değildir) buyuruluyor...

Devamını Okuyun...

İhtiyatı elden bırakmamalı

(Öldükten sonra dirilmek var) diyenler olduğu gibi, dirilmek yok diyenler de var. Hazret-i Ali, dirilmeye inanmayan bir ateiste...

Devamını Okuyun...

Resulullaha uymak

Resulullah efendimizin bütün yaptıklarını yapmak, yapmadıklarını yapmamak gerekmez. Yani Resulullahı her hususta taklit caiz olmaz...

Devamını Okuyun...

Öncelikli olan işler

Dinimizde zararı yok etmek, fayda sağlamaktan önce gelir. Yanlış yapmamak, doğru yapmaktan önce gelir. Genelde birçok iyi işimiz unutulur, fakat bir kötü işimiz hiç unutulmaz, daima karşımıza çıkarılır...

Devamını Okuyun...

Salâten tüncînâ okumak

Sünnete aykırı olduğu için bid’attir. Tesbihleri 33 iken 34 veya daha iyi olur diye 43 çekilse bid'at olur. Çünkü Peygamber efendimizin yaptığını değiştirmek olur...

Devamını Okuyun...

İki gün eşit olmamalı

Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:
(İki günü aynı olan, [her gün ilerlemeyen, yeni bir şey öğrenmeyen] ziyan etti.) [Beyheki]...

Devamını Okuyun...

İman ve nikâh tazelemek

Elbette, gerekir. İman ve nikâh gitmese de, nikâh tazelemenin mahzuru olmaz, aksine iyi olur. İman giderse, zaten her ikisinin de tazelenmesi şart olur...

Devamını Okuyun...

Her çeşit aşırılık zararlıdır

İfrat ve tefritin ikisi de kötüdür. Hak, ortadadır. İfrat ve tefriti anlatan Türkçe bir kelime yok. Tarifle anlaşılır. Aşırılık denebilir. Tefrit de ifratın zıddıdır. İfrat normalden fazla, tefrit de normalden az demektir...

Devamını Okuyun...

Hile-i şeriyye nedir?

Hile-i şeriyye, harama düşmemek için kurtuluş çaresini bulmaktır. Yani Hile-i şeriyye = dine uygun çare demektir. Haramı helal veya helali haram yapmak yahut haksız mal ele geçirmek için hile yapmak caiz olmaz...

Devamını Okuyun...

Emri yapmamak veya değiştirmek

İyi denmez. Sünnete aykırı sakalı, sünnet niyetiyle bırakmak bid’at olur. Bid’at işlemek büyük günahtır. Günaha iyi demek çok tehlikelidir...

Devamını Okuyun...

İşin esası dinin emrine uymaktır

Bir ibadet eksik veya yanlış yapılsa, Allahü teâlânın bir zararı, bir kaybı olmaz, aksine tam doğru yapılsa bir kârı olmaz. Bunun için Allah’ın emrine uyularak yapılan bir ibadet, eksik veya yanlış olsa da...

Devamını Okuyun...

Haramla farz çakışırsa

Hiç biri doğru değildir. Çünkü haramdan kaçmak, farzı yapmaktan önce gelir. Bir hadis-i şerifte, (Çok az bir günahtan kaçınmak, bütün cin ve insanların [nâfile] ibadetleri toplamından daha iyidir) buyuruluyor...

Devamını Okuyun...

Unutulan sünnetler ve farzlar

Sünnet iki türlüdür:
1- Sünnet-i hüda [Müekked sünnetler],
2- Zevaid sünnetler [Âdete bağlı sünnetler]...

Devamını Okuyun...

Cihazla ibadet etmek

Öğrenmek niyetiyle TV’den Kur'an-ı kerim dinlemek caizdir. Teypten dinlemek de caizdir. Okunan Kur'an-ı kerimi kasete alıp, mezara gidince, teybi açarak kaseti dinlemekle bizzat Kur'an-ı kerim okunmuş olmaz...

Devamını Okuyun...

Harac ve zaruret nedir?

İnsanın elinde olmayarak hasıl olan sebebe (Zaruret) denir.
Bir farzın yapılmasına mani veya haram işlemeye sebep olanı önlemenin meşakkatli, güç olmasına da (Harac) denir...

Devamını Okuyun...

Onların dinine uymadıkça

Bazı kimseler, globalleşme adına, tevhid adına, kitap ehli ve bid’at ehli hakkında ya hiç yazı yazmamalı veya gayet light yazmalı, kâfire açıkça kâfir, fahişeye açıkça fahişe denmemeli diyorlar...

Devamını Okuyun...

Yılbaşı kutlamak ve Noel

Yılbaşı ile Noel birbirinden farklıdır; fakat Noel kutlamalarının devamı sayılabileceğinden yılbaşı gecesi onlar gibi eğlenmek, çam kesip evi çamla süslemek caiz olmaz...

Devamını Okuyun...

Bid’at ehlini kötülemek gıybet olmaz

Bid'at ehlini kötülemek gıybet olmaz. Gıybet, bir kimsenin gizli bir kusurunu, arkasından söylemektir...

Devamını Okuyun...

Özel günleri kutlamak

Avrupa’dan gelen “Anneler - Babalar günü” âdettir. Yani, âdette bid’attir. Âdette bid’at olduğu ve zararlı olmadığı, çirkin ve dine aykırı yönü bulunmadığı için, anneler babalar günü tertip etmekte ve hediye vermekte mahzur yoktur...

Devamını Okuyun...

Çarşaf, sarık giymek, sakal bırakmak

Sünnetler, âdetlerle ilgili olup olmama bakımından ikiye ayrılır:
Sünnet-i hüdâ, ezan ve ikamet okumak gibi, İslam dininin şiarıdır. Başka dinlerde yoktur...

Devamını Okuyun...

Sünnet, fitne ve müdara

Sünnete değil, yerine göre farza uymak bile fitne olur. Aşağıda bu hususlar vesikalarıyla açıklanmıştır. Sünnet ikiye ayrılır:
1- Sünnet-i hüda: İslam dininin şiarıdır, başka dinlerde yoktur. (Redd-ül-muhtar)...

Devamını Okuyun...

Seravil, şalvar değildir

Araplar şalvar giymediği gibi, Peygamber efendimiz de giymemiştir. Bazı kimselerin iddiası, seravil kelimesini yanlış olarak şalvar diye tercüme etmekten ileri geliyor...

Devamını Okuyun...

Sünnetin üç manası

Yanlış değildir. Bunları maddeler halinde açıklayalım:
1- Kitab ve Sünnet denince, kitaptan kasıt Kur’an-ı kerimdirSünnet de hadis-i şeriflerdir. Hadis-i şeriflerin içinde, farzlar da vardır, haramlar da vardır...

Devamını Okuyun...

Sünnet ve mekruh denilen iş

Fetva buna göredir diye, tercih edilen kavil bildirilmemişse, mekruh diyen âlime uyularak, o iş yapılmaz. Mesela abdestte yüzü yıkayacağı zaman, kalble niyet etmek sünnettir...

Devamını Okuyun...

Telkin vermek sünnettir

Telkin sünnettir. Sünnete bid'at demek, helale haram demek küfrü gerektirir. Muhaddislerden imam-ı Deylemi ve imam-ı İbni Asakir’in bildirdiği hadis-i şerif şöyle...

Devamını Okuyun...

Alkışlamak bid’at değildir

O hoca, bid’atin ne olduğunu bilmiyor. Bid’at, sonra çıkan şey demekse de, sonradan çıkan şey, ibadette değil de, âdette ise mahzuru olmaz. Telefonla konuşmak, mail yazmak, âdette bid’attir...

Devamını Okuyun...

Ölü için devir ve iskat

Gelenek diye her gün İslam’ın bir hükmünü kaldırmaya çalışıyorlar. İskata bid’at diyen sapıklar vardır. Halbuki iskat, Kitap ve Sünnet ile, kıyas-ı fukaha ile sabittir...

Devamını Okuyun...

Bid'at-i hasene nedir?

(Faydalı bid’at) tâbiri çok yanlıştır. Hâşâ, o zaman (Allahü teâlâ, dinimizi eksik göndermiş ve Allah'ın eksik bıraktığı bazı hükümleri insanlar, faydalı şeyler ekleyerek tamamlamış olur) anlamı çıkar ki, çok yanlıştır...

Devamını Okuyun...

Sevab bağışlamak

Evet bağışlayabilir. İbadetler üç kısımdır:
1- Zekât, sadaka ve kefaretler gibi, yalnız malla yapılan ibadetlerin sevabını ölü diri herkese bağışlamak caizdir...

Devamını Okuyun...