Kurbânın meşrûiyeti...

13/06/2023 Salı Köşe yazarı R.A

Allahü teâlâ, son İlâhî kitâbı olan Kur’ân-ı kerîminde [Hac sûresinin 34. âyet-i kerîmesinde] meâlen şöyle buyurmaktadır:

“Her ümmet için, Allah’ın kendilerine rızık olarak verdiği kurbânlık hayvânların üzerlerine O’nun adını anarak kurbân kesmeyi meşrû’ kıldık...”

Kurbân ibâdeti, Kur’ân-ı kerîmde [Bakara Sûresi, 67-71, 196; Mâide Sûresi, 2, 27, 95, 97, 103; Hac Sûresi, 34, 36-37; Sâffât Sûresi, 102-107; Fetih Sûresi, 25; Kevser Sûresi, 2] muhtelif yönleriyle beyân buyurulmaktadır. Bunlardan Bakara 196; Mâide 2, 95, 97 ve Fetih 25’te hacda kesilecek kurbânlar; Mâide sûresinin 27. âyetinde, Âdem aleyhisselâmın 2 oğlunun kestikleri kurbân, 103. âyetinde adak kurbânı; Hac sûresinin 36-37. âyetlerinde umûmî olarak kurbân ibâdeti; Sâffât sûresinin 102-107. âyetlerinde de Hazret-i İbrâhîm aleyhisselâm’ın kestiği kurbân zikrolunmuştur.

Kevser sûresinde ise, Peygamber Efendimize farz olan, fakat (Hanefî mezhebine göre) ümmetinden zengin olanlara vâcip kılınan, (Mâlikî, Şâfiî ve Hanbelî mezheplerine göre ise sünnet-i müekkede olan) kurbân beyân buyurulmaktadır.

Peygamber Efendimiz de buyurmuştur ki:

“Kurbân bayramında yapılan amellerden, Allahü teâlâ katında, kurbân kesmekten daha kıymetlisi yoktur. Daha kanı yere düşmeden, Allahü teâlâ, onu muhâfaza eder. Onunla nefsinizi tezkiye edin, onu seve seve kesin.” [Tirmizî]

“Kurbânın derisindeki her tüy sayısınca size sevâp vardır. Kanının her damlası kadar mükâfât vardır. O sizin mîzânınıza konacaktır. Müjdeler olsun.” [İbn-i Mâce]

“Kurbânların en hayırlısı boynuzlu koçtur.” [İbn-i Mâce]

“Kurbânın postunun her kılına ve her parçasına bir sevâp vardır.” [Hâkim]

“Yâ Fâtıma, kurbânının yanına git! Kesilirken orada bulun! Yere akacak ilk kan damlası ile, geçmiş günâhların affedilir.” [İbn-i Hibbân]

“Sevâp umarak kurbân kesen, Cehennemden korunur.” [Taberânî]

Kurbân hayvânını fakîrlere veya hayır ve yardım cemiyetlerine diri olarak sadaka vermek kurbân olmaz. Kurbânlık hayvânı kesmek, kanını akıtmak şarttır...

Kurbân nisâbına mâlik olan ve gerekli diğer şartları taşıyan bir Müslümânın kurbân kesmesi vâciptir; zarûretsiz kurbân kesmemek günâhtır. “Kurbân”, “davar [koyun, anası gibi gösterişli 6 aylık kuzu ve keçi], sığır [inek, dana, öküz, düve, boğa, manda] veya deveyi, Kurbân Bayramının ilk üç gününde [Şâfiî mezhebinde 4. günde de kesmek câizdir], kurbân niyeti ile kesmek” demektir.

Hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki:

“Kurbânlarınızı gönül hoşluğu ile kesin! Çünkü hiçbir Müslümân yoktur ki, kurbânını kıbleye döndürüp kessin de, bunun kanı, boynuzu, yünü, her şeyi kıyâmette kendi mîzânına konan sevâbı olmasın.” [Deylemî]

“Kesilen kurbân, Kıyâmette, etiyle, kanıyla 70 kat büyüyerek mîzâna konur.” [İsfehânî]

“Kurbânlarınız, semiz olsun. Onlar, Sırâtta bineklerinizdir.” [Zâdü’l-mukvîn]