"Ben bir şeyi unutmuşum!"

18/10/2019 Cuma Köşe yazarı A.U

Türkistan’ın en büyük velîlerinden Ubeydullah-ı Ahrâr hazretlerinin kabr-i şerîfi Semerkant’tadır.

Gençliğinde her görüştüğü kimseden duâ isterdi.

Kim olursa olsun...

Bunu âdet etmişti kendisine.

Bir gün buğday satın alır bir köylüden.

Parasını ödeyip ayrılır.

Ancak üç gün sonra ayılır.

Kendi kendine;

“Eyvâh!.. Ben o köylüden duâ istemedim. Belki de saadetim onun duâsındaydı” der.

Ve geri döner.

O köye varır.

Ve çalar köylünün kapısını.

Köylü, karşısında onu görünce telâşlanır birden!

Ve sorar merakla;

“Hayrola arkadaş, niye geldin, yoksa çürük mü çıktı buğdaylar?”

Mübârek zât sâkindir;

“Hayır hayır! Buğdayda mesele yok. Ben bir şeyi unutmuşum da.”

“Hayrola, neyi unuttun?”

“Duâ istemeyi.”

“Duâ mı, ne duâsı?”

“Ben, görüştüğüm herkesten duâ isterim. Bu, benim âdetim. Senden istemeyi unutmuşum.”

“Bunun için mi geri döndün?”

“Evet, bunun için.”

“Hem üç günlük yoldan?”

“Evet.”

“İyi de, benim duâmdan ne olur ki?”

“Olsun, sen duâ et. Kimin duâsı makbûldür, Allah bilir.”

Köylü açar ellerini.

Ve hulûs-i kalple;

“Yâ Rabbî! Aç bunun kalp gözünü” diye yalvarır.

Duâsı ânında kabul olur.

Hâce Ubeydullah'ın kalp gözü açılır...