Ramazânı da bayramı da uğurladık

24/04/2023 Pazartesi Köşe yazarı R.A

“Ramazân” kelimesi “yanmak” demektir. Çünkü bu ayda oruç tutan ve tevbe eden Müslümânların günâhları yanar, yok olur. Bundan dolayı da Müslümânlar bayram yaparlar. Müslümânlar, her yıl Ramazân ayında günâhları affedildiği için sevinirler.

Dînimize göre, bayram ikidir. Birincisi, Arabî aylardan Şevvâl ayının birinci günü başlayan “Ramazân Bayramı”; ikincisi, Zilhicce ayının onuncu günü başlayan “Kurbân Bayramı”dır. Ramazân bayramı üç gün, Kurbân bayramı ise dört gündür.

Peygamber Efendimiz Medîne-i münevvereye hicret edince, Medînelilerin Câhiliye âdetlerinden kalma bayramları kutladıklarını gördü ve onları şöyle îkâz etti: “Allahü teâlâ, size onlardan daha hayırlı iki bayramı (Ramazân ve Kurbân Bayramlarını) ihsân etti” buyurdu.

Bizler, onbir ayın sultânı olan mübârek Ramazân ayını bir ganîmet bilip, bu fırsatı, kendimize göre, iyi değerlendirmeye çalıştık.

Müslümânlar bayram günlerine ayrı bir önem verirler. Zîrâ bu günler, günâhların affedildiği, birlik ve berâberlik duygularının pekiştirildiği, yoksulların sevindirildiği günler olmaları bakımından sevinç ve neş’e kaynağıdırlar.

Bayram günleri, günâhların affedildiği ve rahmet kapılarının açıldığı günlerdir. Bir hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: “Rahmet kapıları dört gece açılır. O gecelerde yapılan duâ, tevbe reddolmaz. Fıtr (yanî Ramazân) ve Kurbân Bayramlarının birinci geceleri, Şâban ayının on beşinci (Berât) gecesi ve Arefe gecesi.” [Kadir gecesi, birçok hadîs-i şerîfte bildirildiği için, burada da bildirilmeğe lüzûm görülmemiştir.]

Bayramların cemiyet hayâtımızda çok özel yerleri vardır. Şöyle ki:

Çocuklar, gençler, olgunlar ve yaşlılar, bayram namazı için grup grup câmilere doluşurlar, büyük bir huşû içerisinde namazlarını edâ ederler.

Bayram namazından sonra bütün Müslümanlar birbirlerinin bayramlarını tebrik ederler, daha sonra âile büyükleri, eş-dost, akrabâ ve komşuları ziyâret ederek, büyüklerin ellerini öpüp duâlarını alırlar. Böylece bayramlar sevgi ve saygının artmasına vesîle olur.

Bayramlarımızdaki güzel âdetlerimizden biri de, yetîmler, fakîrler, garîpler ve çocukların sevindirilmesi, yardıma muhtâç kimselere yardım ellerinin uzatılması, ictimâî yardımlaşma ve dayanışmanın tezâhür etmesidir.

Dînî bayramlar, milletimizin birlik-berâberliğine ve dargınların-küskünlerin barışmalarına vesîle olduğu gibi, ölülerimizin bile sevinmelerine sebep olmaktadır. Çünkü kabirler ziyâret edilmekte, rûhlarına Fâtiha, İhlâs, diğer sûre ve duâlar gönderilmektedir.

Bütün dünyâda dîn ve diyânetlerini, ırz ve nâmûslarını, vatan ve memleketlerini, cân ve mâllarını müdâfaa ederken şehîd düşen, bayrama yetişemeyen Müslümânlar da unutulmamakta, onlar için de Kur’ân-ı kerîm okunup rûhlarına gönderilmektedir.