Bir mürşid-i kâmil Ya'kûb-i Çerhî

25/03/2023 Cumartesi Köşe yazarı A.D

Ya'kûb-i Çerhî hazretleri “Silsile-i aliyye” denilen İslam âlimlerinin on yedincisidir. Derin âlim, veliy-yi kâmil idi. Önce Behâeddîn-i Buharî hazretlerinin, sonra da onun halîfesi Alâüddîn-i Attâr haz­retlerinin sohbetlerinde yetişti... Gazne'de Çerh köyünde doğdu. 851 [m. 1447] senesinde Hülfetû'da vefât eyledi...

Bu mübarek zat kendisi anlatır:
"Buhara’nın âlimlerinden ilim tahsil edip icazet aldıktan sonra memleketime dönmek üzere idim. İçimde Behâeddîn-i Buharî hazretlerinin yanına gitmek arzusu hasıl oldu. Huzuruna varıp; 'Beni hatırdan çıkarmayınız' diye yalvardım. 'Tam gideceğin sırada mı bana geliyorsun?' buyurdu. 'Gönlüm iştiyakınızla dolu' dedim. 'Bu arzu ne sebepten geliyor?' dedi. 'Büyük bir zatsınız ve herkesin makbulüsünüz' dedim. Bunun üzerine; 'Bu sebep kâfi değil, daha makbul bir şey bulman lazımdır. Halkın beni kabulü şeytani olabilir' buyurdu. Bunun üzerine; 'Sahih bir hadis-i şerifte; (Allahü teâlâ bir kulunu severse, onun sevgisini kullarının kalblerine düşürür. İnsanlar onu severler) buyurulmuştur' deyince, tebessüm ederek 'Biz azizanız' dedi. Bu sözü duyunca kendimden geçer gibi oldum. Çünkü bu görüşmeden bir ay kadar önce, bir rüya görmüştüm. Rüyamda bana; 'Azizan’ın talebesi ol!' demişlerdi. Behâeddîn-i Buharî hazretleri; 'Biz azizanız' buyurunca rüyayı hatırladım. Tekrar; 'Bana teveccüh ediniz, hatırınızdan çıkarmayınız' diye yalvardım. 'Bir gün Azizan’dan (Ali Râmitenî'den) böyle bir istekte bulunmuşlar. O da, bir şeyin hatırda kalması için bir vasıtaya ihtiyaç olduğunu söylemiş ve hatırlamaya vesile olacak bir şey istemişler' buyurdu. Bunu söyledikten sonra, bana mübarek takkesini hediye ederek, 'Şu takkeyi al, onu her gördüğünde bizi hatırla ve yanında bul' buyurdu..."

Ya'kûb-i Çerhî hazretleri buyurdu ki:

“İç temizliği; kalbin kin, çekememezlik (hased), insanlara düşmanlık, cimrilik gibi kötü sıfatlardan ve Allah sevgisinden başka her sevgiden temizlenmesi ve Allah sevgisi ile rahatlamaktan ibârettir. Kalp, kötü sıfatlardan temizlenip, iyi sıfatlarla süslenince, düzeltilmiş olur. Bu dünyânın kötülüklerinden, ancak sâlim, doğru kalple kurtulunabilir.”

“Her hâlde uyanık olmalıdır. Yerken, yatarken, konuşurken, yürürken, alışveriş ederken, abdest alırken, namaz kılarken, Kur’ân-ı kerîm okurken, yazarken, ders ve vaaz verirken, bir göz açıp kapayacak kadar, Hakk’tan gâfil olmamalıdır.”

“Birbirini inkâr etmeyen aynı yol erbâbının sohbetleri faydalıdır. Ama sohbet ve arkadaşlık haklarını gözetmelidir. Kâmil ve mükemmil bir zâtın bir bakışı, kalbi o kadar temizler ki, uzun riyâzetlerle buna kavuşmak pek zordur.”