Dünyanın zararından kurtulmak için...

01/01/2022 Cumartesi Köşe yazarı V.T

Eğer, farz olan zekât verilir ise, dünya mallarının hepsi terk edilmiş demek olur...

 

 

Abdülkâdir Sıddîkî hazretleri evliyânın büyüklerinden olup Hanefî mezhebi fıkıh âlimidir. Bağdad'da doğdu. Devrinin büyük âlimlerinin ders ve sohbetlerinde bulunarak yetişti. Zamânındaki âlim ve velîlerin önde gelenlerinden oldu. Kudüs'e yerleşti. Bir sohbetinde şunları anlattı:
Bu dünya malları, mülkleri geçicidir ve aldatıcıdır. Bugün senin ise, yarın başkasınındır. Âhırette ele girecekler ise sonsuzdur ve dünyada iken kazanılır. Bu birkaç günlük hayat, eğer dünya ve âhıretin en kıymetli insanı olan, Muhammed aleyhisselâma tâbi olarak geçirilirse, saadet-i ebediyye, sonsuz necât, kurtuluş umulur. Yoksa Ona tâbi olmadıkca, her şey hiçtir. Ona uymadıkça, her yapılan hayır, iyilik burada kalır, âhırette ele bir şey geçmez.

Resûlullaha uymak şerefine kavuşmak için, dünyada olan her şeyden yüz çevirmek lâzım olmaz. Böyle yapmak çok zor olur. Eğer, farz olan zekât verilir ise, dünya mallarının hepsi terk edilmiş demek olur. Böylece insan dünyanın zararından kurtulmuş olur. Çünkü bir malın zekâtı verilince, o mal zarardan kurtulur. Demek ki, dünya malını zarardan korumak için ilaç, o malın zekâtını vermektir. Malın hepsini Allah yolunda vermek, elbette daha iyi ve faydalı ise de, zekâtını ayırıp, yerine vermek de, bu işi görmektedir.

Demek ki, aklı olan, her işini İslâmiyete uygun yapmak için çok çalışmalıdır. Âlimler, sâlihler gibi, İslâmiyete uyanların kıymetlerini bilmeli, onlara saygı göstermeli, edepli davranmalıdır. İslâmiyetin yayılması için, elinden geleni yapmalıdır. Nefslerinin istekleri ardı sıra koşanları, bid'at sahiplerini adam yerine koymamalı, onları kıymetsiz, aşağı tutmalıdır. Bid'at sahibine kıymet veren, İslâmiyeti yıkmaya yardım etmiş olur. Allahü teâlânın düşmanı ve Onun Resûlünün düşmanı olan kâfirleri, kendine düşman bilmelidir.

Bir gün Abülkâdir Sıddîkî, talebesi Seyyid Muhammed bin Îsâ'ya; "Bana amcamın oğlu Seyyid Mustafa Sıddîkî'yi çağır" dedi. Seyyid Mustafa gelince, orada bulunan bir sandığın anahtarını ona vererek buyurdu ki; "Ey amcamoğlu! Allahü teâlâ bilir ama benim âhirete gitme vaktim yaklaştı. Vefâtımdan sonra beni en güzel şekilde techiz et. Seyyid Îsâ'nın (talebenin babası) yanına defnet. Çünkü onun rûhâniyeti şu anda burada bulunuyor ve benim kabrimin onun kabrine yakın olacağını haber veriyor. Vefâtım bu günün akşamında olacaktır" dedi. Bildirdiği gibi o gün akşam vefât etti. Vefât tarihi 1735 (H.1148)'dir.