İslamiyet, dünyayı da âhireti de tanzim eder

01/09/2020 Salı Köşe yazarı R.A

İslâm dîni ve medeniyeti, gittiği her yerde insanlara adâlet ve emniyet, huzûr ve saâdet dağıtmıştır...

 

Kur’ân-ı kerîmdeki bütün âyet-i kerîmelerle, İslâmiyetin, insanlar için bir dünyâ ve âhiret nizâmı olduğu bildirilmiştir. Yine Kur’ân-ı kerimde, geçmiş ümmetlerden ve gelecekte olacaklardan çeşitli bilgiler ve misâller verilerek bütün insanlardan, dünyâ hayâtlarında, İslâmiyete tâbi olmaları istenmiştir.

Peygamber Efendimizin son haclarında, Arafât'ta 124.000 kadar sahâbîye hitâben buyurdukları sözler, “Vedâ Hutbesi” ismiyle meşhûr olmuştur. Bu hutbe ile İslâmiyet, topluca ve öz şekliyle, insanlara son bir kerre daha teblîğ edilmiş ve ona uymaları istenmiştir. Böylece İslâmiyetin gelmesiyle, bütün dînler yürürlükten kaldırılmış, kıyâmete kadar gelecek insanlara, Allahü teâlânın yanında makbul olan yegâne dînin İslâmiyet olduğu bildirilmiştir.

Yirmi-yirmiüç sene gibi çok kısa bir zaman zarfında, Arabistân halkını dünyâda bir benzeri görülmemiş üstünlüklere, yüksekliklere ve medeniyete kavuşturan İslâmiyet, otuz sene gibi çok kısa bir zamanda da Mezopotamya, İrân ve Hindistân içlerine, Anadolu’ya, Mısır ve Kuzey Afrika’ya, Kıbrıs’a kadar yayılarak büyük İslâm devletlerinin kurulmasına vesîle olmuştur.

Daha sonraki asırlarda Afrika içlerine, İspanya’ya, Avrupa içlerine götürülen İslâm dîni ve medeniyeti, gittiği her yerde insanlara adâlet ve emniyet, huzûr ve saâdet dağıttığı gibi, ilmin ve tekniğin en son mahsûllerini de bol bol saçmıştır.

Cenâb-ı Hakk meâlen; “Kim zerre kadar iyilik yapmışsa, onun karşılığını görür, kim zerre kadar kötülük yapmışsa, onun da karşılığını görür” (Zilzâl sûresi, 3) buyurmaktadır...

İslâm dîninde, insan, insanın yapısı, ihtiyaçlarının temîni, arzû ve isteklerinin tatmîni, beşerî münâsebetlerin ve cemiyet hayâtının organizasyonu konusunda bildirilenler, dînin temel hükümlerinden olan emirler ve yasaklar, "egoizm"e fırsat vermeyecek bir mükemmellik gösterir.

Bu bildirilenler, medenî bir hayât yaşamak için birbirlerine muhtâç olarak ve çeşitli ihtiyâçlar içinde yaratılmış olan insanı, kendi hakkına râzî ve diğer insanların haklarına saygılı olmaya sevk eder. Böylece her hususta âdil olmak ve adâletten ayrılmamak düstûruna sâhib olan bir ferd ve cemiyette, egoizm=bencillik kendiliğinden yok edilmiş olur.

İslâm dîninin temel kitaplarında ve ahlâk kitaplarında yer alan ve egoizmi yasaklayan hadîs-i şerîflerden ikisi mealen şöyledir:

“İnsanların en iyisi, insanlara hizmet edendir.”

“Kendisi için istediğini, dîn kardeşi için de istemeyen kimsenin îmânı kâmil olmaz.”