Ne için ağlıyorsun?

06/03/2019 Çarşamba Köşe yazarı A.U

Evliyânın büyüklerinden Fudayl bin İyâd hazretleri, 187 (m. 803) yılında Mekke’de vefât etti.
Bu zât, gençliğinde yaptığı günahlarına tövbe etmişti. Bir gün Sultânın adamlarını gördü yolda.
Yanlarına gitti.
Ve ağlayarak;
"Beni Sultân'a götürün ki, suçumun cezâsını versin!" diye yalvardı.
Birlikte gidip, isteğini sultâna bildirdiler.
Sultân onu gördü.
"Hoş geldin" dedi.
Ve adamlarına;
"Evine götürün, istirahat etsin!" diye emretti.
Saygıyla alıp götürdüler.
Evine geldiğinde hâlâ ağlıyordu!
Hanımı gördü onu.
Ve merakla sordu:
"Hayrola bey, ne oldu, niçin ağlıyorsun, yoksa dövdüler mi seni görevliler?"
"Hayır dövmediler.”
"Peki, niye ağlıyorsun?"
"Sultân cezâmı vermedi. Onun için ağlıyorum" buyurdu.
● ● ●
Bu zât bir sohbetinde;
“Kardeşlerim! Müslüman; almayı değil, vermeyi düşünür. Onu kârlı bilir. Alınca değil, verince sevinir” buyurdu.
Ve ilâve etti:
“Böyle olan kimse, eceli geldiğinde rûhunu da kolay verir. Rûhu, tereyağından kıl çeker gibi çıkar da haberi bile olmaz.”