Kötü övülmez, zalim alkışlanmaz!
09/05/2025 Cuma Köşe yazarı A.D
Alkış, bir şeyin beğenildiğini anlatmak için el
çırpmak demektir. Mecaz olarak da, takdir etmek anlamında kullanılır.
Bir okuyucumuzdan şöyle bir mail geldi: "Bir
videoda dinledim. Bir hoca efendi (Alkışlamak, Lut kavminin kötü
amellerinden olduğu için bid’attir) diyor. Bid’at ibadette olur. Alkış
ibadet mi ki, bid’at olsun?"
Önce, bid’atin ne olduğuna bakalım. Bid’at, sonra
çıkan şey demekse de, sonradan çıkan şey, ibadette değil de, âdette ise mahzuru
olmaz. Telefonla konuşmak, mail yazmak, âdette bid’attir. Dinde mahzuru olmaz.
Günah olan bid’at, ibadette yapılandır.
İbadette bid’at, Resulullah
efendimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” ve dört halife zamanında bulunmayıp da,
dinimizde, sonradan meydana çıkarılan, uydurulan inanışlara ve ibadet niyetiyle
yapılan işlere, şekillere, sözlere ve âdetlere denir. Alkış, hiçbir dinde
ibadet değildir. Peygamber efendimizin zamanında ve daha önce de alkışlama
âdeti vardı.
Peygamber efendimiz konuşurken, sözü duyulmasın diye,
protesto olarak müşrikler alkış yapıyorlardı. Alkış, böyle protesto aracı
olarak kullanıldığı gibi, takdir maksadıyla da kullanılıyordu. Takdir için bir
örnek verelim:
Ebu Cehil, Resulullah'ın öldürülmesini
istiyordu. (Bunu öldürmekten başka çare yoktur. Bunu yapana, şu kadar
deve, bu kadar da altın veririm) dedi. Ömer bin
Hattab, yerinden fırladı. (Bu işi, Hattaboğlu’ndan başkası
yapamaz) dedi. Ömer’i coşkuyla alkışladılar. (Haydi,
Hattaboğlu, görelim seni!) dediler. (Eshab-ı Kiram kitabı)
Bugünkü mânâda alkış, bir şeyin beğenildiğini
anlatmak için el çırpmak demektir. Mecaz olarak da, takdir etmek anlamında
kullanılır. Şimdiki alkışlar, daha çok beğenme işaretidir. İyi konuşanları
alkışlamak caizdir, mahzuru yoktur. Kötü konuşanları, haramları alkışlamak da
onları beğenmek olur, günahtır. Yani günümüzde bile, iyi şeyleri protesto için
kullanılırsa elbette kötü olur. Lut kavmi, ıslık çalmayı, el çırpmayı kötü
maksatlarla kullandıkları için helâk olmalarına sebep olmuştur. Bir hadis-i
şerifte meâlen buyuruldu ki:
(Lut kavmini helâk eden on şey: 1-
Livata, 2- Fındık gibi çakıl taşlarını sapanla atmak, 3- Güvercinle
oynamak, 4- Def çalmak, 5- İçki içmek, 6- Sakal kesmek, 7-
Bıyık uzatmak, 8- Islık çalmak, 9- El çırpmak, 10- İpek gömlek
giymek. Bunlara bir tane de ümmetim ilave eder: Kadın kadına münasebette
bulunmak.) [İbni Asakir]
Alkışı iyi mânâda kullanmanın dinen hiçbir mahzuru
yoktur. Hakkı söyleyenleri susturmak veya iyileri protesto için kullanmak ise
elbette doğru değildir. Tâbiri caizse, alkış, bıçak gibidir. İyi işte
kullanılırsa faydalıdır, kötü işte kullanılırsa zararlıdır. Üzümden şarap da
yapılıyor diye, üzümü kötülemek yanlıştır. Kötü alkış da oluyor diye, iyi
alkışa karşı çıkmamalıdır.
Mecelle’deki bir kuralda, "Zamanın
değişmesiyle, örf ve âdete ait ahkâm değişebilir" buyuruluyor.
Diyelim ki, eskiden alkış sırf kötülemek için, şimdi ise takdir maksadıyla
kullanılıyorsa, hüküm değişmiş olur. Mecelle’nin hükmüne uyarak, değişime ayak
uydurmalı, iyi yerlerde kullanmalı, kötü yerlerde kullanmamalıdır.
Şair ne güzel özetlemiş: "Kötü kimseyi
övmek, iyilere sitemdir/Zalimi alkışlamak, mazlumlara matemdir."
