Namaz, vakti girince kılınır

10/11/2020 Salı Köşe yazarı O.Ü

“Namazın, vakti girdikten sonra kılınması ve vaktinde kılındığının bilinmesi şarttır."

 

 

Sual: Beş vakit namazı, vakitlerinin girdiği kesin olarak bilinince, anlayınca mı kılmalıdır?

Cevap: Bu konuda İbni Âbidîn ve Şâfi'î El-envâr ve mâlikî El-mukaddemet-ül-izziyye şerhinde ve Mîzân-ül-kübrâda deniyor ki:

“Namazın sahih olması için, vakti girdikten sonra kılınması ve vaktinde kılındığını bilmek şarttır. Vaktin girdiğinde şüpheli olarak kılıp, sonra vaktinde kılmış olduğunu anlarsa, bu namazı sahih olmaz. Vaktin bilinmesi, vakitleri bilen adil bir Müslümanın okuduğu ezanı işitmekle olur. Ezanı okuyan adil değil ise, veya adil Müslümanın hazırladığı takvim yoksa, kendisi vaktin girdiğini araştırıp, kuvvetli zan edince kılmalıdır. Fasıkın veya adil olduğu bilinmeyen kimsenin, kıbleyi göstermesi, temiz, necis, helal, haram gibi dinden olan şeylere şehadet etmesi, söylemesi de, ezan gibi olup, ona değil, kendi araştırıp anladığına uyması lazımdır.”

Sual: İbadetleri yapmamak veya bu ibadetleri yapmakta gevşek davranmak, kalbin kararmasına sebep olabilir mi?

Cevap: İnsanları Allahü teâlânın rızasına, sevgisine kavuşturan yol insanın kalbidir. Kalp, yaratılışında temiz bir ayna gibidir. İbadetler, kalbin temizliğini, cilasını arttırır. Günahlar kalbi karartır. Muhabbet, sevgi yolu ile gelen feyizleri, nurları alamaz olur. Salihler bu hâli anlar, üzülür. Günah işlemek istemezler. İbadetlerin çok olmasını isterler. Her gün beş kerre namaz kılınması yerine, daha çok kılmak isterler. Günah işlemek nefse tatlı, faydalı gelir. Bütün bidatler, günahlar, Allahü teâlânın düşmanı olan nefsi besler, kuvvetlendirir.

Sual: Sünnetle farz veya farzla sünnet arasında bir şeyler okumanın mahzuru var mıdır veya ne yapmalıdır?

Cevap: Bu konuda Merâkıl-felâhda ve Tahtâvî şerhinde deniyor ki:

“Farzdan sonra, hemen son sünnete kalkmak, arada bir şey okumamak, hanefide sünnettir. Peygamber efendimiz, farzı kılınca Allahümme entesselâm ve minkesselâm tebârekte yâ zelcelâli velikrâm diyecek kadar oturup, fazla oturmaz, hemen son sünneti kılardı. Âyet-el-kürsî ile tesbihleri, farzla sünnet arasında okumazdı. Bunları, son sünnetten sonra okumak, farzdan sonra okuma sevabını hasıl eder. Farzdan önceki sünnetler de, böyle olup, farz ile sünnet arasında bir şey okunursa, namazın sevabı azalır.”