Ölen kimse, ne ile karşılaşır?

11/11/2020 Çarşamba Köşe yazarı O.Ü

"Ey insan oğlu, sen mi dünyayı, yoksa dünya mı seni terk eyledi?.."

 

 

Sual: Bir kimse ölüp kabirde ve kabre girinceye kadar ne ile karşılaşır?

Cevap: Bu konuda Mızraklı ilmihâl olarak bilinen Miftâh-ül-Cenne kitabında yazılı hadis-i şerifte buyuruluyor ki:

(Bir insanın ruhu vücudundan ayrılınca;

-Ey insan oğlu, sen mi dünyayı, yoksa dünya mı seni terk eyledi? Sen mi dünyayı yoksa dünya mı seni topladı? Sen mi dünyayı, yoksa dünya mı seni öldürdü? diye ses gelir. 

Cenazeyi yıkamaya başlayınca;

1-Hani senin kuvvetli vücudun? Seni hangi şey zayıflattı? 2-Hani senin güzel konuşman, seni hangi şey susturdu? 3-Hani senin sevgili dostların, seni neye bırakıp gittiler? diye ses gelir. Cenaze kefene sarılınca;

-Azıksız yola çıkma! Bu yolculuğun geriye dönmesi yoktur, geri gelemezsin. Varacağın yer azap melekleriyle doludur diye ses gelir. Tabut içine konunca;

-Eğer Hak teâlânın rızasını kazandınsa ne mutlu sana, büyüklük ve saadet senindir. Eğer cenâb-ı Hakk'ın gadabını kazandınsa yazıklar olsun sana! diye ses gelir. Cenaze, mezarının yanına varınca;

-Ey insan oğlu! Dünyada kabir için ne hazırladın? Bu karanlık mezar için ne nur getirdin? Zenginlik ve şöhretinden ne getirdin? Bu çıplak kabri döşemek ve zinetlendirmek için ne getirdin? diye ses gelir. Cenazeyi mezara koydukları zaman, kabir der ki:

-Arkamda söylerdin, şimdi karnımda sükut edersin. Nihayet cenazenin defni bitip oralarda hizmet gören insanlar da ayrılıp gidince, Hak teâlâ o kimseye;

-Ey benim kulum, yalnız kaldın; şu karanlık mezarda, seni bırakıp gittiler. Bunlar, senin dostların, kardeşlerin, evlatların ve adamların idi. Hâlbuki hiçbirinin sana faydası olmadı. Ey kulum, sen bana asi oldun, emrimi tutmadın, hiç bu hâlini düşünmedin buyurur.

Şayet, ölen kimse imanlı ise umulur ki, cenâb-ı Hak o kimseyi affına mazhar kılar ve buyurur ki;

-Ey mümin kulum! Seni kabirde garib bırakmak şanıma yakışmaz. İzzetim hakkı için, sana bir merhamet edeyim ki, dostların şaşsın, sana bir şefkat edeyim ki, ana-babanın oğluna olan şefkatinden ziyade olsun. Lütfuyla o kulun günahını affedip, kabri Cennet bahçesi olur ve Cennet nimetleri ile dolar.

Allahü teâlâ öyle merhametlidir ki, günahkâr kullarını affeder. O kadar merhametlidir ki, günde kaç kerre kullarının ayıplarını görüp örter, yüzlerine vurmaz.)