"Sultânın benimle ne işi var?"

13/03/2019 Çarşamba Köşe yazarı A.U

Hârun Reşid, bir gün Fudayl bin İyâd hazretlerine geldi.

Ve nasîhat istedi.
Hazret-i Fudayl;
"Ey Hârun! Sen şimdi Sultânsın. Ama asıl Sultânlık; nefsine hâkim olup bir günah işlememektir" buyurdu.
Ve devam etti:
Ey Hârun! Hazret-i Abbâs, bir gün Resûl-i ekrem Efendimize gelerek "Beni bir kavim üzerine emîr yap!" diye arz etti.
Efendimiz cevâben;
"Ey Amcam! Seni, nefsinin üzerine emîr yaptım. Bir kavme başkan olmak, pişmânlıktır” buyurdu.
Hârun Reşid;
"Yine söyle" dedi.
Büyük velî;
"Sultânlık büyük vebâldir" buyurdu.
Ve şunu anlattı:
Ömer bin Abdülazîz hazretleri Sultân olduğu zaman, o devrin âlimlerinden Sâlim bin Abdullah hazretlerine mektup yazdı.
O mektupta;
“Çok ağır bir yükün altına girdim. Altından kalkabilmem için bana ne tavsiye edersin?” diye sordu.
O, mektubu okudu...
Ve cevap olarak;
“Bunun için, halkından yaşlı kimseleri baban, gençleri kardeşin, çocukları evlâdın, kadınları anan, kızları da bacın bil. Sen bu yakınlarına nasıl davranıyorsan, tebaana da öyle davran. Yoksa âhirette azaptan kurtulamazsın!” buyurdu.