"O müminler için âhiret saadeti vardır"

13/06/2019 Perşembe Köşe yazarı V.T

 "Sabreden müminler [kıyâmet gününde] hesapsız mükâfâtlara kavuşurlar!"

 

Hasan Fehmî Efendi Yüzonuncu Osmanlı Şeyhülislâmıdır. 1210 (m. 1795)’de Konya’nın Ilgın kazasında doğdu. 1298 (m. 1881)’de Medîne-i münevverede vefât etti. “Sabır” hakkında şunları anlattı:

Sabrın çeşitleri ve her birinin mükâfâtı husûsunda Kur'ân-ı kerimde nâzil olmuş birçok âyet-i kerimeler vardır. Bekara sûresinin yüzyetmişyedinci âyetinde meâlen (Yüzünüzü doğu ve batı taraflarına çevirmeniz hayır ve tâat değildir. Hayır ve tâat, Allahü teâlâya ve âhirete ve meleklere ve Allahü teâlânın indirdiği kitaplara ve Peygamberlere îman etmektir. Ve Allahü teâlânın [rızası için] muhabbet ile malını; fakir akrabâsına, fakir yetîmlere ve muhtaçlara, yolda kalmışlara, isteyen fakirlere ve sahibi ile anlaşıp belli bir ücret ödeyince hür olacak kölelere ve esîrlere [azâd etmek için] vermektir. Ve [farz] namazları dosdoğru kılmak ve zekâtını vermek, sözleşmelerinde ahdine vefâ etmek, fakirlikte, ihtiyaç ve sıkıntı hâllerinde, cihâdda sabretmektir. Ve bu vasıfları taşıyanlara uymakta sâdık olmaktır. İşte onlar, takvâ sahibi olan Müslümanlardır) buyurulmuştur.

Âl-i İmrân sûresinin ikiyüzüncü âyetinde ise meâlen (Ey îman edenler! [Din düşmanlarının eziyetlerine] sabrediniz. Düşmanlarınızla olan cihâdda üstün gelmek için, sabır yarışı yapın. Sınır boylarında kâfirlere karşı cihâd için nöbet bekleyin ve Allahü teâlâdan korkun ki, felâha [kurtuluşa] eresiniz) buyurulmuştur.

Nahl sûresinin doksanaltıncı âyetinde meâlen (Sabredenlerin ecirlerini [karşılıklarını] Allahü teâlâ, yaptıkları amelin karşılığı olan sevaptan daha fazla ve daha güzel olarak elbette verir) buyurulmuştur.

Zümer sûresinin onuncu âyetinde meâlen (Sabreden müminler [kıyâmet gününde] hesapsız mükâfâtlara kavuşurlar) buyurulmuştur.

Bekara sûresinin yüzelliüçüncü âyetinde meâlen (Ey îman edenler! Sabır ve salât [namaz] ile Allahü teâlâdan yardım isteyiniz. Muhakkak Allahü teâlâ[nın yardımı] sabreden müminlerle berâberdir) buyurulmuştur.

Ra'd sûresinin yirmiikinci âyetinde meâlen (Onlar, şu kimselerdir ki, Rablerinin rızasını kazanmak için sabrederler. Namazlarını dosdoğru kılarlar. Kendilerine verdiğimiz rızıktan gizli ve âşikâr infâk eder, verirler. Kendilerine kötülük yapanlara, iyilik ederler. O müminler için [amellerine karşılık] âhiret saadeti ve rahat vardır) buyurulmuştur.