Zâlim bir vâli vardı!..

13/11/2020 Cuma Köşe yazarı A.U

Seyyid Ahmed Bedevî hazretleri devrinde, zâlim bir vâli vardı. Bu zâlim, bu zâtın talebesinden Şeyh Rekin'e birini gönderip;

“Bu diyârda yalnız sende zahîre varmış. Gönderdiğim kişiyle bana bolca gönder” dedi.

Ardından da tehdit etti:

“Ama güzellikle gönder.

Gelip, zorla almayayım!”

Şeyh Rekin ne yapsın?

Hocasına arz etti bunu.

Büyük velî buyurdu:

O vâliye de ki: “Hiç zahîrem yok.

Bir buğday tânesi bile kalmadı.”

Şeyh Rekin;

“Peki efendim” deyip çıktı.

Sonra vâlinin adamı gelip;

“Vâlinin emridir. Bana, şu kadar buğday vereceksin!” dedi.

O, cevâben dedi ki:

“Maalesef, hiç zahîrem yok.”

Adam inanmadı:

“Aç ambarı, göster!” dedi.

Şeyh Rekin açtı ambarı.

Adam içeri girip baktı dört bir yana.

Tek bir buğday tânesi göremedi.

Sinirli sinirli çıkıp gitti!

Hâlbuki, buğday doluydu ambar.

Hem de ağzına kadar...

● ● ●

Bu zât bir sohbetinde;

“Düşman karşısında bir farz namazı kılmak mümkün iken terk etmek, yediyüz büyük günah işlemek gibidir” buyurdu.

Sordular ki:

“Namazı kazâya bırakmak için hiç özür yok mudur efendim?”

Buyurdu ki:

“Bunun için iki tâne özür vardır.

Biri uyumak, diğeri unutmaktır...”