Kabrin sıkması da azâbı da haktır!..

15/09/2020 Salı Köşe yazarı V.T

Münker ve Nekir'in, insanların kabirlerine gelip sual sormaları haktır.

 

Mustafa Âsım Efendi Yüzüncü Osmanlı Şeyhülislâmıdır. "Mekkîzâde" diye bilinir. 1187 (m. 1773)’de İstanbul’da doğdu. 1262 (m. 1846)’de aynı yerde vefât etti. Buyurdu ki:

Kabir azâbı haktır. Kabrin sıkması haktır. Münker ve Nekir isminde iki meleğin, insanların kabirlerine gelip, “Rablerinden, dinlerinden, Peygamberlerinden ve başka şeylerden sormaları haktır. Allahü teâlâ dünyâ ve âhıret hayatında kavl-i sabit (Kelime-i şehâdet) ile imân edenlerin ayaklarını kaymaktan korur. Zâlimleri, imân etmeyenleri de cezalandırmış olur. Allah dilediğini yapar.

Resûlullah Efendimize mahsûs olan Kevser havuzu haktır. Onun bir ucu ile diğer ucunun arası, Aden ile Umman arası kadar uzundur. Onun etrâfındaki ibrikler (kâseler), gökyüzündeki yıldızlar sayısıncadır. Onun suyu, baldan daha tatlı ve sütten daha beyaz olup, kokusu miskten daha güzeldir. Ondan içen kimse, hiç bir daha susamaz.

Resûlullahın şefaati haktır. Bunun gibi diğer bütün Peygamberlerin, meleklerin, âlimlerin, şehidlerin şefaat etmeleri de haktır.

Sırat köprüsü haktır. O, Cehennemin üstünde kurulacak olan bir köprüdür. Herkes, mutlaka onun üzerinden geçecektir. Onun üzerinde dikenler, çengeller ve pıtraklar bulunup, ayak kayacak bir yerdir. Allahü teâlâ, Meryem sûresi 71 ve 72. âyet-i kerîmelerinde meâlen buyurdu ki: “İçinizden hiçbiri istisna edilmemek üzere, mutlaka Cehenneme uğrayacaktır. Bu, (Cehennemin ateşine uğramak), Rabbinin katında kesinleşmiş kat’î bir hükümdür. (Fakat bir sınıf müminler, ondan geçerken ateş sönüverir. Sonra ondan geçtiklerini melekler haber verir. Onlardan bir sınıfı da, oraya uğrayıp günâhı kadar kaldıktan sonra Cennete gider.) 

Bundan sonra, Allaha eş, ortak koşmaktan sakınanları, ateşten çıkararak kurtarırız. Kâfirleri de, o ateşte dizleri üzerine çökmüş olarak terk ederiz.”

Sûr haktır. O, İsrâfil aleyhisselâmın üfleyeceği bir borudur. İki defa üflenir. Birincisinde, bütün canlılar ölürler, ikincisinde de, tekrar dirilirler. Allahü teâlâ Zümer sûresinin 68. âyet-i kerîmesinde buyuruyor ki: “İlk Sûra üflenince, gökte ve yerde bulunan mahlûkâtın hepsi ölürler. Ancak Allahü teâlânın diri kalmalarını murad ettikleri kalır.(Bunlar da; Cebrâil, Mikâil, Azrail, Hamele-i Arş gibi meleklerdir denildi.) 

Sonra Sûra ikinci defa üflenir, (o anda bütün) ölüler dirilerek kabirlerinden kalkıp, hayretler içinde (acaba ne yapılacaktır? diye) bakınıp dururlar.”