"Sen ağlıyor musun yâ Âişe?"

19/02/2021 Cuma Köşe yazarı A.U

Bir gün Efendimiz, mübârek başını Hazret-i Âişe'nin kucağına koymuş, yıldızları seyrediyordu.

Hazreti Âişe de dolunayı.

Fakat o da ne?

Resûlullahın nûr cemâli dolunaydan daha nurlu ve parlak göründü Hazret-i Âişe'ye.

Duygulanıp ağladı!

Gözyaşları, Efendimizin nûr yüzüne damladı.

Efendimiz sordular:

“Yâ Âişe sen ağlıyor musun?”

“Evet yâ Resûlallah!”

“Niçin ağlıyorsun?”

“Senin cemâlini, dolunaydan daha parlak gördüm de onun için ağladım yâ Resûlallah!”

“Şaştın mı sen buna?”

“Evet şaştım yâ Resûlallah!”

Resûl-i Ekrem:

“Hiç şaşma yâ Âişe! Çünkü Hak teâlâ, Ay ve Güneş'in nûrunu da benim nûrumdan yaratmıştır” buyurdu.

Âişe-i Sıddîka sordu ki:

“Siz neye bakıyordunuz?”

Efendimiz;

“Yıldızlara bakıyordum. Eshâbımdan biri var ki, Onun ibâdetleri yıldızlar adedince gökyüzüne yükseliyor. Bunu düşünüyordum” buyurdu.

Hazret-i Âişe, içinden;

"Bu kişi, babam olabilir" dedi.

Ve hemen sordu ki:

“O kimdir yâ Resûlallah?”

Resûl-i ekrem Efendimiz;

“O kişi Ömer'dir. Ama onun sevapları, babanın sevapları yanında, denizde damla bile değildir” buyurdular.