İhlâssız amel, ibâdet kabûl edilmez!..
19/05/2025 Pazartesi Köşe yazarı V.T
"Sen ilmi, bana âlim desinler diye öğrendin ve öğrettin, o ilimden sana ne fayda var?"
Ebû İshâk Salebi hazretleri tefsîr ve fıkıh
âlimlerinin büyüklerindendir. 427 (m. 1035) senesinde Horasan’da Nişâbûr’da
vefât etti. Ebû Tâhir Muhammed bin Huzeyme’den ve daha birçok âlimden ilim
alıp, hadîs-i şerîf rivâyet etmiştir. “Keşf ve Beyân” adında büyük bir tefsîr
kitabının sahibidir. Bu eserinde şöyle buyuruyor:
İhlâssız amel, ibâdet kabûl edilmez. Nitekim
Resûlullah efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem), Ebû Hüreyre’nin
(radıyallahü anh) rivâyet ettiği bir hadîs-i şerîfte buyurdu ki:
“Kıyâmet günü, kendisine dünyâda mal verilmiş olan bir
kimse getirilir. Kendisine, sana mal vermiştim, ne yaptın? denir. İnfâk ettim,
sadaka verdim, ama niyetim, insanların beni cömert ve civanmerd sanmaları idi.
Böylece gösterişte bulundum. İnsanlar benim için cömert ve ne iyi insan
dediler, der. Bugün sana onların hiç birinin faydası var mı, buyurulur...
Bir başkasını getirirler. Yiğit, gözüpek, birisidir.
Kendisine, seni yiğit, kahraman yapmadım mı? buyurulur. Evet der. Ne yaptın?
buyurulur. Harb ettim, canımı tehlikeye attım. Kanım aktı. Bununla beraber bana
yiğit denmesini istedim, der. Sonra kendisine, onların demesi seni azaptan
menedemez sözlerinin sana faydası olmaz buyurulur...
Sonra bir başkasını getirirler. Allahü teâlâ ona ilim
vermiştir. Sana verilen ilmi ne yaptın? denir, öğrendim ve başkalarına öğrettim
der. Sen ilmi, bana âlim desinler diye öğrendin ve öğrettin, o ilimden sana ne
fayda var? denir. Yani hepinizin maksadı riya, gösteriş, desinler ve
bizden iyilikle konuşsunlar idi. Dünyâda maksadlarınıza kavuştunuz. Bugün ise
size faydaları olmaz. Sonra Allahü teâlânın bunları Cehennem tarafına götürün
emri gelir. Azap melekleri onları Cehennem tarafına çekerler.”
Kâ’be-i muazzamanın ilk defa bina edilmesi hakkında
şöyle yazıyor:
“Âdem (aleyhisselâm), Cennetten
dünyâya indirilince, Allahü teâlâ, Cennet yakutlarından eve benzer bir yakut
gönderdi. Bu, bugün Kâ’be’nin bulunduğu yere indirildi. Allahü teâlâ: Ey Âdem,
senin için bir hâne gönderdim. Arş'ın etrâfını tavaf ettiğin gibi, bunun
etrâfını tavaf eyle. Arş'ın çevresinde namaz kıldığın gibi, bunun etrâfında
namaz kıl!” buyurdu. Hacer-ül-esvedi de gönderdi. Bu taş beyaz idi. Câhiliye
zamanında, hayızlı kadınların ve günah işleyenlerin dokunmasıyla siyah oldu ve
ismi “Hacer-ül-esved=Siyah taş” oldu. Böylece Âdem (aleyhisselâm) Hindistan’dan
Mekke’ye doğru yola çıktı. Bir melek, onu Kâ’be’ye götürmek için rehberlik
etti. Âdem (aleyhisselâm) nereye bastıysa, orası ma’mûr oldu. Nihâyet Mekke’ye
geldi ve bu hâneyi ziyâret eyledi."
