Allah korkusu olmayanla arkadaşlık etmekten sakın!

22/05/2021 Cumartesi Köşe yazarı V.T

Allahtan korkmayan ilim adamları, hangi fırkadan olursa olsun din hırsızlarıdır.

 

Hasan Rızâî Efendi Celvetî şeyhlerindendir. 1006 (m. 1598)’de Aksaray’da doğdu. İstanbul’a gelerek Aziz Mahmûd Hüdâyî’nin sohbetlerinde yetişti ve icazet alarak talebe yetiştirdi. 1080 (m. 1669)’da vefat etti.

Bu mübarek zat, bir sohbetinde İmam-ı Rabbani hazretlerinin nakîb Seyyid Şeyh Ferîd hazretlerine yazdığ mektubu okudu. O mektupta özetle şu nasihat vardı:

Vaazların özü ve nasihatlerin kıymetlisi, Allah adamları ile buluşmak, onlarla birlikte bulunmaktır. Allah adamı olmak ve İslâmiyete yapışmak da, Müslümanların çeşitli fırkaları arasında, kurtuluş fırkası olduğu müjdelenmiş olan, Ehl-i sünnet vel-cemaatin doğru yoluna sarılmaya bağlıdır. Bu büyüklerin yolunda gitmedikçe, kurtuluş olamaz. Bunların anladıklarına tâbi olmadıkça, saadete kavuşulamaz. Akıl sahipleri, ilim adamları ve evliyânın keşfleri, bu sözümüzün doğru olduğunu bildirmektedirler. Yanlışlık olamaz. Bu büyüklerin doğru yolundan hardal tanesi kadar, pek az ayrılmış olan bir kimse ile arkadaşlık etmeyi, öldürücü zehir bilmelidir. Onunla konuşmayı, yılan sokması gibi korkunç görmelidir...

Allahtan korkmayan ilim adamları, hangi fırkadan olursa olsun din hırsızlarıdır. Bunlarla konuşmaktan, arkadaşlık etmekten de sakınmalıdır. Dinde hâsıl olan bütün fitneler, bu azılı din düşmanlığı, hep böyle kimselerin bıraktıkları kötülüktür. Dünyalık ele geçirmek için, dînin yıkılmasına yardım ettiler. Bekara sûresinin onaltıncı âyet-i kerimesinde meâlen, (Hidâyeti vererek, dalâleti satın aldılar. Bu alışverişlerinde bir şey kazanmadılar. Doğru yolu bulamadılar) buyuruldu. Bu âyet-i kerime, bunları bildirmektedir...

İblîsin rahat, sevinçli oturduğunu, kimseyi aldatmakla uğraşmadığını gören bir zat, (Niçin insanları aldatmıyorsun, boş oturuyorsun?) deyince, (Bu zamanın kötü din adamları, benim işimi çok güzel yapıyorlar, insanları aldatmak için bana iş bırakmıyorlar) demişti...

Hadis-i şerifte, (Kendisine deli denilmeyen kimsenin îmanı tamam olmaz) buyuruldu. Biliyorsunuz ki, bu fakir, söyleyerek ve yazarak, iyi kimselerle konuşmanın önemini anlatmaya uğraşıyorum. Kötü kimselerle arkadaşlıktan kaçınmasını tekrar tekrar bildirmekten usanmıyorum. Çünkü, işin temeli bu ikisidir. Söylemek bizden, kabûl etmek sizden. Daha doğrusu, hepsi Allahü teâlâdandır. Allahü teâlânın hayırlı işlerde kullandığı kimselere müjdeler olsun!