Güzel ölmek için güzel yaşamak gerek!..

26/09/2020 Cumartesi Köşe yazarı A.D

Peygamber Efendimiz buyurdu ki: "Akıllı şu kimsedir ki, nefsine hâkim olur ve ölümden sonrası için güzel amel işler, hazırlık yapar."

 

 

Âkıl ve bâliğ olan îmânlı erkek ve kadınlara "Mükellef" denir. Mükellef olanların, ölümü çok hâtırlaması sünnettir. Çünkü ölümü çok hâtırlamak, emirlere sarılmaya ve günâhlardan sakınmaya sebep olur. Harâm işlemeye, kötülük yapmaya cesareti azaltır. Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki:

(Lezzetleri yıkan, eğlencelere son veren ölümü çok hâtırlayınız!)

Bütün işlerin sonunun ölüm, duracağı yerin mezar, kendisine gelenlerin Münker ve Nekir, gideceği yerin kıyâmet, ebedî kalacağı yerin, Cennet veya Cehennemden biri olduğunu bilen bir kimse için ölümü düşünmekten daha önemli, ölüm için azık toplama çâresinden daha yüksek bir tedbir olmaz. Bunu yapanlar ancak akıllı olanlardır. Nitekim Peygamber efendimiz buyurdu ki:

(Akıllı şu kimsedir ki, nefsine hâkim olur ve ölümden sonrası için güzel amel işler, hazırlık yapar.)

Ölüme hazırlanan kimsenin kabri Cennet bahçelerinden bir bahçe olur. Ölümü unutup, bütün maksadı zevk ve sefâ olan, âhiret azığını hâtırına bile getirmeyenin mezarı, Cehennem çukurlarından bir çukur olur. Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki:

(İnsanlara nasîhat için ölüm kâfidir.)

Ölmek, yok olmak değildir. Varlığı bozmayan bir iştir. Ölüm, rûhun bedene olan bağlılığının sona ermesi, rûhun, bedenden ayrılması, insanın bir halden, başka bir hâle dönmesidir. Bir evden, bir eve göç etmektir... Ölüm, her Müslüman için hediyedir. Mü'minlere yapılacak ikrâmlardan birincisi, ölümdeki sevinçtir. Mü'mini rahatlandıran, ancak Allahü teâlâya kavuşmaktır. Allahü teâlâya kavuşturduğu için ölüm sevilir. Cenneti isteyen ve ona hazırlanan insan ölümü sever. Çünkü ölüm olmayınca Cennete girilmez.

Kur'ân-ı kerîmde buyuruldu ki:

(Habîbim de ki: Eğer ölmekten veya öldürülmekten kaçıyorsanız, bu kaçmanızın size hiçbir faydası olmayacaktır.)

(Eğer sâdık kimseler iseniz, ölümü isteyiniz. Ama yaptıkları kötülükler dolayısıyla, onlar hiçbir zaman ölümü temenni etmeyeceklerdir.)

Bir kimsenin îmânı son nefeste belli olur. Bir insan bu devlete kavuşunca, Allahü teâlânın ihsânları başlar. Bu anda elbette sevinir. Saâdet sâhibi şu kimsedir ki, Azrâil aleyhisselâm gelip, (Korkma, Erhamürrâhimîne gidiyorsun. Asıl vatanına kavuşuyorsun. Büyük devlete erişiyorsun!) der. Böyle kimseye, bundan daha şerefli bir gün yoktur...

Bu dünya bir konaktır. O cihâna bakınca zindandır. Bu geçici varlık, bir görünüştür. Gölge gibi, yavaş yavaş çekilmekte, geçip gitmektedir.

Dünya hayatı, rüyâ gibidir. Ölüm uyandırıp, rüyâ bitecek, hakîkî hayat başlayacaktır. Müslümanın ölümü hayattır. Hem de sonsuz hayat!.. O hayata güzel yaşayanlar kavuşur. İslamiyeti yaşayanlar ve yayanlar ise güzel ölür...