"Hasan-ı Basrî'yi gördün mü?"

26/12/2020 Cumartesi Köşe yazarı A.U

Bir gün zâlim Haccac; “Gidin, Hasan-ı Basrî'yi bulup bana getirin!” diye emretti adamlarına.

Onlar da derhâl çıktılar.

Ve Hazreti İmâm'ı aradılar.

Didik didik ettiler her yeri.

Yine de bulamadılar.

Habîb-i Acemî hazretlerinin, Fırat kenarında bir kulübesi vardı. Büyük velî de oradaydı.

Arayanlar çâresizdi.

Zîra bakmadık yer kalmamıştı.

Aralarında konuşup;

“Bakmadığımız, yer kalmadı.

Bir tek Habîb'in kulübesi kaldı.

O, olsa olsa oradadır” dediler.

Ve o kulübeye geldiler.

Hazreti Habîb dedi ki:

“Buyurun, bir şey mi var?”

“Hasan-ı Basrî'yi gördün mü?”

“Evet gördüm.”

“Nerede, çabuk söyle.”

“İşte, benim şu kulübemde.”

Adamlar sevinçle daldılar içeri.

Ancak meyus olarak çıkıp;

“İçeride Hasan yok” dediler.

Habîb-i Acemî sâkindi.

“O, içeride. Siz göremiyorsanız ben ne yapayım” buyurdu.

Adamlar, hayret içinde;

“Herhâlde göremedik!” dediler.

Ve tekrar daldılar içeri.

Bu defâ da göremeyince;

“Ey Habîb! Sen ya yalan söylüyorsun, ya da bizimle alay ediyorsun” dediler.

Ve kızgın olarak dönüp gittiler.

Hasan-ı Basrî hazretleri;

“Adamların elleri bana değiyordu da, yine beni göremiyorlardı” buyurdu!..