Şüphe edilen ve kalbi sıkan şeyi yapmamalı!
30/06/2025 Pazartesi Köşe yazarı V.T
"Kalbinin ürperdiği işi yapma! Nefsine uyma! Şüphe ettiğin işlerde
kalbine danış!"
Ayn-ül-Kudât Hemedânî hazretleri fıkıh
âlimlerindendir. İran’da Hemedân’da doğdu. Meşhed’de Ahmed Gazâlî ve Şam’da
Muhammed bin Hamevî’den ilim öğrendi. 525 (m. 1131) târihinde vefât etti.
Ayn-ül-Kudât, “Zübdet-ül-hakâik” isimli kitabında buyuruyor ki:
Biliniz ki, ilim üç kısımdır. Birincisi, Âdemoğlunun
ilmidir, ikincisi, meleklerin ilmidir. Üçüncüsü ise, mahlûkâtın ve mevcûdatın
ilmidir. Bu kısımlardan başka dördüncü kısım vardır ki, bu da Allahü teâlânın
ilmidir. Bu ilme, ilm-i meknûn (sır ilmi) de denir. Bu ilmi, Allahü teâlâdan
başka kimse bilmez.
Kur’ân-ı kerîmin her harfi, her kelimesi, belki bir
köye, belki de bir âlemedir. Belki de her bir kelime, bir talibin maksûdudur.
Zeyd’e denilen, Amr’a denilmez. Hâlid’de gördüğünü Bekr’de göremezsin. Sen
zanneder misin ki, “Elhamdulillâhi Rabb-il-âlemîn” (Âlemlerin Rabbine hamd
olsun)den Ebû Cehl nasîb aldı? Hayır. O, ancak “Kul yâ eyyühel kâfirûn” (Ey
Resûlüm de ki: Ey kâfirler...) âyetini işitti. Zira onun nasîbi küfür idi ve
kâfirlere olan hitabı işitti. Ancak “Elhamdülillah” Kur’ân-ı kerîmin hepsi, Resûlullah
efendimizin nasîbi idi. Onu tam olarak anlamak yine onun nasîbi oldu...
Abdullah İbni Abbâs (radıyallahü anh) şöyle anlattı:
“Bir gece Emîr-el-mü’minîn Ali bin Ebî Tâlib’in (radıyallahü anh) hizmetinde
idim. Sabaha kadar, “Bismillahillezî...” ile başlayan âyet-i kerîmeleri tefsîr
etti. Kendimi onun yanında, deryaya karşı bir bardak suya benzettim.” Her
deryanın bir haddi bir sınırı vardır. Ancak Allahü teâlânın kelâmının bir
haddi, sınırı yoktur. Ondan ne kadar kabiliyetin varsa, ona göre bir şeyler
alabilirsin...
Kalbinin ürperdiği işi yapma! Nefsine
uyma! Şüphe ettiğin işlerde kalbine danış! Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: “Nefse
sükûnet ve kalbe ferahlık veren iş, iyi iştir. Nefsi azdıran, kalbe heyecan
veren iş günahtır.” Yine hadîs-i şerîfte; “Helâl olan şeyler bellidir. Haramlar
da bildirilmiştir. Şüpheli olanlardan kaçınız. Şüphesiz bildiklerinizi
yapınız!” buyuruldu. Bu hadîs-i şerîf gösteriyor ki, şüphe edilen ve kalbi
sıkan şeyi yapmamalıdır. Şüphe edilmeyeni yapmak caiz olur. Şüpheli bir şeyle
karşılaşınca, eli kalb üzerine koymalı. Kalb çarpması artmazsa, o şeyi yapmalı.
Eğer fazla çarparsa, yapmamalıdır. Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: “Elini göğsüne
koy! Helâl şeyde kalb sâkîn, olur. Haram şeyde çarpıntı olur. Şüpheye düşersen
yapma! Din adamları fetvâ verseler de yapma!”
