"İman etmek, şerefli olmaya sebeptir..."

30/09/2020 Çarşamba Köşe yazarı V.T

Allahü teâlâ, her insanın saîd veya şakî olacağını ezelde biliyordu.

 

Hammâd bin İshâk el-Ezdî hazretleri Mâliki fıkıh ve hadis âlimidir. 199'da (m. 815) Basra'da doğdu. Zamanın büyük âlimlerinden ilim tahsil etti. Abbasî halifeleri yanında müstesna bir yeri olan Hammâd, Halife Mühtedî-Billâh döneminde Bağdat kadılığı yaptı. 267 (m. 881)’de Sus şehrinde vefat etti.

Bu mübarek zat buyurdu ki:

Allahü teâlâ, her insanın saîd veya şakî olacağını ezelde biliyordu. Bu bilgisine (Kader) denir. Saîd olacağı ezelde bilinen kimse, Allahü teâlâya itaat eder. Ezelde, şakî olacağı bilinen kimse, hep günah işler. Dünyada herkes, saîd veya şakî olduğunu, amelinden anlayabilir.

Allahü tealanın, insanların îman etmelerine, ibâdet yapmalarına ihtiyacı yoktur. Kâfir olmalarının ve günah işlemelerinin Ona hiç zararı olmaz. Mahlûklarına Onun hiç ihtiyacı yoktur. İlmi, zulmetin temizlenmesine, cehli de, günah işlenmesine sebep yaptı. İlimden îman ve tâat doğmakta, cehilden de küfür ve günah hâsıl olmaktadır. Tâat, çok küçük olsa da, kaçırmamalı! Günah, pek küçük görünse de, yaklaşmamalıdır! İslâm âlimleri buyurdular ki: 

Üç şey, üç şeye sebeptir: Tâat, Allahü teâlânın rızasını kazanmaya sebeptir. Günah işlemek, Allahü teâlânın gazabına sebeptir. İman etmek, şerefli ve kıymetli olmaya sebeptir. Bunun için, küçük günah işlemekten de çok sakınmalıdır. Allahü teâlânın gadabı, bu günahta olabilir. Her mümini kendinden iyi bilmelidir. O mümin, Allahü teâlânın çok sevdiği kulu olabilir. Herkes için ezelde yapılmış olan takdîr, hiç değiştirilemez. Hep günah işleyip, hiç tâat yapmamış olan bir Müslümanı, Allahü teâlâ, dilerse affeder.

Bekara sûresinin otuzuncu âyetinde, Melekler, meâlen, (Yâ Rabbî! Yeryüzünde fesat çıkaracak ve kan dökecek olan insanları niçin yaratıyorsun) dediklerinde, (Onlar fesat çıkarmazlar) demedi. (Sizin bilmediklerinizi ben bilirim) buyurdu. (Lâyık olmayanları lâyık yaparım. Uzak kalanları yaklaştırırım. Zelîl olanları azîz ederim) buyurdu. Siz onların işlerine bakarsınız. Ben kalblerindeki îmana bakarım. Siz, günahsız olduğunuza bakıyorsunuz. Onlar, benim rahmetime sığınırlar. Sizin günahsız olduğunuzu beğendiğim gibi, Müslümanların günahlarını affetmeyi de severim. Benim bildiğimi sizler bilemezsiniz. Îmanı olanları, ezelî olan lütfuma kavuşturur, ebedî olan lütfum ile hepsini okşarım) buyurdu.