Bazı kimseler, inanışları bozuk olan kimseler için, onlar da Müslümandır, ehl-i kıbledir, kötü söylemeyiniz diyorlar. Ehl-i kıble diye kime denir ve bunlara kötü denmez mi?

Ehl-i kıble kime denir?

Cevap: Peygamber efendimiz, bir hadîs-i şeriflerinde;
(Beni İsrail yetmişiki millete ayrıldı. Benim ümmetim de yetmişüç millete ayrılacaktır. Bunlardan yetmişikisi Cehenneme gidecek, yalnız biri kurtulacaktır. Bunlar, benim ve Eshâbımın yolunda olanlardır) buyurdu. Yani, İsrail oğulları, dinde yetmişiki fırkaya ayrıldı, Müslümanlar da, dinde yetmişüç fırkaya ayrılacaktır. Bunların hiçbiri kafir değil ise de, Cehennemde uzun zaman kalacaklardır. Yalnız benim ve Eshâbımın itikadında, inanışında olan ve bizim gibi ibadet eden fırkası Cehenneme girmeyecektir. İtikat bilgilerinde ictihad ederken, Resulullah efendimizin ve Eshâb-ı kiramın itikatlarından ayrılan din alimleri, dinde zaruri ve sözbirliği ile bilinen itikattan ayrılırlarsa, kafir olurlar ve bunlara mülhid denir. Bunların müşrik oldukları, Bahr ve Hindiyye’de yazılıdır.

Zaruri ve sözbirliği ile bildirilmemiş olan itikattan ayrılırlarsa, kafir olmazlar, itikatta bidat sahibi olurlar. Bunlara Ehl-i kıble de denir. Amel ve ibadet bilgilerinde ictihad ederken de, zaruri ve sözbirliği ile bilinen ibadetlere inanmayan kafir olur, mülhid olur. Fakat, zaruri ve sözbirliği ile bildirilmemiş olan ibadetlerden ayrılan alimler, eğer müctehid iseler, sevap kazanırlar. Müctehid değilseler, amelde bidat sahibi, mezhepsiz olurlar. Çünkü müctehid olmayanın ictihad etmesi caiz değildir. Bunun, bir müctehidin mezhebini taklit etmesi lazımdır. Hadîs-i şerifte;
(Lâ ilâhe illallah diyen kimseye, günah işlediği için kafir demeyiniz! Buna kafir diyenin kendisi kafir olur) buyuruldu. İtikadı bozuk olmadığı için, Cehenneme girmeyecek olan kimse, yaptığı günahlar sebebi ile Cehenneme girebilir. Eğer salih ise, yani günahına tövbe etmiş ise yahut affa veya şefaate kavuşursa, Cehenneme hiç girmez. Zaruri olarak yani cahillerin de bildiği ve sözbirliği ile bildirilmiş olan bir inanışı veya bir işi inkar eden, kafir ve mürted olacağı için, lâ-ilâhe illallah dese ve her ibadeti yapsa ve her günahtan da sakınsa bile, buna lâ-ilâhe-illallah ehli ve ehl-i kıble denmez.

Sual: (Bir insanda müslümanlık alametlerinden biri bile olsa, mesela namaz kılsa, onda başka küfür alameti bulunsa da artık ehl-i kıbledir, tekfir edilemez) sözü doğru mudur?
CEVAP
Doğru değildir. İslam âlimleri bunun aksini bildiriyor:
1- İmam-ı a’zam ve imam-ı Şafii, (Ehl-i kıble olana kâfir denilmez) buyurdu. Bu söz, (Ehl-i kıble olan, günah işlemekle kâfir olmaz) demektir. 72 sapık fırka, ehl-i kıbledir. İctihad yapılması caiz olan, açıkça anlaşılamayan delillerin tevillerinde yanıldıkları için, bunlara kâfir denilmez; fakat zaruri olan ve tevatürle bildirilmiş olan din bilgilerinde ictihad caiz olmadığı için, böyle bilgilere inanmayan, sözbirliğiyle kâfir olur. Çünkü bunlara inanmayan, Resulullaha inanmamış olur. İman demek, Resulullahın Allahü teâlâ tarafından getirdiği, zaruri olarak bilinen bilgilere inanmak demektir. Bu bilgilerden birine bile inanmamak küfür olur. (Milel-nihal) [Resulullahın getirdiklerinden birine bile inanmayan kâfir olunca Resulullaha inanmayanın kâfir olacağı açıktır. La ilahe illallah dediği halde, kasten Muhammed-ün resulullah demeyen kâfirdir.]

2- 72 bid’at fırkası, namaz kıldığı ve her ibadeti yaptığı halde, bir kısmı mülhid olmuş yani dinden çıkmıştır. Dinde sözbirliğiyle bildirilen bir inanışı veya bir işi inkâr eden, kâfir ve mürted olacağı için, La ilahe illallah dese, her ibadeti yapsa ve her günahtan da sakınsa bile, artık buna ehl-i kıble denmez. (Hadika)

3- Zaruri din bilgilerinden veya iman edilecek şeylerden birine bile inanmayan, La ilahe illallah Muhammed-ün resulullah dese de kâfir olur. Sadece Allah’a inanmak kâfi değildir. Amentü’de bildirilen altı husustan birini, mesela kaderi inkâr eden de kâfir olur, bütün iyi amelleri yok olur. (Redd-ül-muhtar)

4- 72 bid’at fırkası ehl-i kıble olduğu için, bunlara kâfir denmez; fakat bunların, dinde inanması zaruri olan şeylere inanmayanları kâfir olur. (Mektubat-ı Rabbani 2/67, 3/38)

5- Meşhur bir farzı inkâr eden kimse, namaz kılsa da kâfir olur. (Berika) [Mesela, günümüzde tesettüre gerek yok demek küfürdür.]

6- Bizim kıblemize dönerek namaz kılan herkes ehl-i kıble sayılmaz. Kâfir oldukları icmayla sabit olan münafıklar da, kıblemize dönüp namaz kılmaktadır. (Tabakat-üş-Şafii)

7- Her namaz kılana ehl-i kıble denmez. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(Yalan söyleyen, sözünde durmayan ve emanete hıyanet eden, müslüman olduğunu söylese, namaz kılsa, oruç tutsa da münafıktır.) [Buhari] (Burada bildirilen kimse, Allah rızası için değil, inanmadığından dolayı, ibadetlerini gösteriş maksadıyla yaptığı için münafık oluyor. Yoksa büyük günah işleyen kimse kâfir olmaz.)

8- İmanın 6 şartından birine inanmayan, namaz kılsa da kâfirdir.(Eşiat-ül-lemeat)

9- Bir Müslümanın, bir sözünden veya bir işinden yüz şey anlaşılsa, bunlardan 99’u küfre sebep olsa, biri Müslüman olduğunu gösterse, o bir şeyi anlamak ve ona kâfir dememek gerekir; fakat bu husus, bir sözün veya bir işin, yüz manası olduğu durum içindir. Yoksa yüz sözden veya yüz işten biri imanı gösterse, 99’u küfrünü gösterse, bu kimseye Müslüman denilmez; çünkü bir kimsenin yalnız bir sözü veya bir işi bile, açık olarak küfrü gösterse, yani imanı gösterecek hiçbir manası olmasa, o kimsenin kâfir olduğu anlaşılır. Başka sözlerinin ve işlerinin imanı göstermeleri, imanlı olduğunu bildirmeleri, o kimseyi küfürden kurtarmaz, Müslüman olduğuna hükmedilmez. (Kıyamet ve Ahiret)

Müslüman olmanın en önemli alametlerinden biri namaz kılmaktır. Cemaatle kılması da, ayrıca bir önem taşır. Buna rağmen Peygamber efendimiz buyuruyor ki:
(Ahir zamanda bir camide binden fazla kişi namaz kılacak; fakat içlerinde bir tane mümin bulunmayacaktır.) [Deylemi]

Demek ki, müslüman olmak için, sadece müslüman alametlerinin olması yetmez. Dinde zaruri bilinmesi ve inanılması gereken bilgilerden, birini bile inkâr etmemesi şarttır.

Sual: Müslümanda, küfrü gerektiren bir durum görülse, buna kâfir denir mi?
CEVAP
Müslüman olduğunu söyleyen, kelime-i şehadet okuyana, şüphe ile küfür damgası basılamaz.

Müslüman olduğunu söyleyen bir kimsenin bir işinde veya sözünde birçok küfür alametleri ile bir iman alameti veya küfür olması şüpheli olan bir alamet bulunsa, buna kâfir dememelidir. Çünkü Müslümana iyi zan olunur. (Redd-ül-muhtar)

Küfür alametini dilediği açıkça anlaşınca, kâfir olur. Tevil etmemiz fayda vermez. (Bezzâziyye)

Sual: 72 bid’at fırkasının Cehennemde günahları ve itikatlarının bozukluğu kadar kaldıktan sonra Cennete gideceği hadis-i şeriflerle ve İslam âlimlerinin sözleriyle bildirilmiyor mu?
CEVAP
Ama bid'at fırkası öyle olacak, her ehl-i kıble olan değil ki. Küfre düşmemiş olanları öyle olacak. Küfre düşenleri sonsuz Cehennemde kalacak.

Sual: (Günde beş defa Kâbe’ye yönelip, tehiyyatta kelime-i şehadeti söyleyen, küfre düşüp küfrüne tevbe etmese de, küfrü üzerinde sabit kalmaz) diyenler çıkıyor. Bu yanlış değil mi?
CEVAP
Bu söz ehl-i sünnet itikadına aykırıdır. İmam-ı a’zam hazretleri buyuruyor ki: Tevbe için yalnız kelime-i şehadet söylemek kâfi değildir, küfre sebep olan şeyden de tevbe etmesi gerekir. O şeyden tevbe etmezse, namaz kılsa da kâfirdir.

Sual: Bazısı, (La ilahe illallah diyen Cennete girer) hadisine göre, 72 dalalet fırkası da Cehennemde sonsuz kalmaz” diyor. Bu açıklama doğru mudur?
CEVAP
Yanlıştır. Bir münafık da La ilahe illallah diyebilir. Kâfir olarak ölenleri Cennete giremez.

Sual: Tekfir hastalığımızın özünde bir nevi kendimizi ilahlaştırma virüsü vardır demek caiz mi?
CEVAP
Bu söz, Resulullaha ve İslam âlimlerine bir iftiradır. Hâşâ Resulullah ve onun vârisleri olan ehl-i sünnet âlimleri, küfre düşenleri tekfir ettikleri için kendilerini ilahlaştıran bir virüse mi yakalanmışlardır? Bu ne çirkin iftira? İtikadı küfür olan dalalet ehli, ehl-i kıble değildir, namaz kılsa da, her ibadeti yapsa da Cehennemde sonsuz kalır. Ehl-i kıble olması için, küfür olan itikadından tevbe etmesi lazım. Vesikalarını yukarıda bildirdik.

Ehl-i kıbleye kâfir denir mi?
Sual: S. Ebediyye’de, Ehl-i sünnet olmayanın, kâfir veya bid’at ehli olacağı bildiriliyor. Bid’at ehli kâfir değil mi?
CEVAP
Bid’at ehline kâfir denmez. İmam-ı Rabbânî hazretleri buyuruyor ki:
Hadis-i şerifte, bu ümmetin 73 fırkaya ayrılacağı, bunlardan 72 fırkanın Cehenneme gidecekleri bildiriliyor, Cehennemde sonsuz kalacakları bildirilmiyor. Cehennem ateşinde sonsuz azapta kalmak, imanı olmayanlar için, yani kâfirler içindir. 72 fırka, itikatları bozuk olduğu için Cehenneme girecekler ve itikatlarının bozukluğu kadar yanacaklardır. 72 bid’at fırkası (Ehl-i kıble) olduğu için, hepsine kâfir dememeli. Fakat bunların, dinde inanması zaruri lazım olan şeylere inanmayanları ve (Ahkâm-ı İslamiyye)’den her Müslümanın işittiği, bildiği şeyleri tevilini bilmeden reddedenleri kâfir olur. (3/38)

Seyyid Abdülhakim Arvâsî hazretleri buyuruyor ki:
72 bid’at fırkasına sapık denir. Bunların hiçbiri kâfir değildir. Fakat 72 fırkadan herhangi birinde bulunduğunu söyleyen bir kimse, Kur’an-ı kerimde veya hadis-i şeriflerde açıkça bildirilmiş ve Müslümanlar arasına yayılmış bilgilerden birine inanmazsa, kâfir olur. Şimdi, (Ehl-i sünnet) mezhebinden çıkıp sapık veya kâfir olmuş kimseler çoktur. (Faideli Bilgiler)

Ehl-i sünnetten ayrılan kimse, tevatürle zaruri olarak öğrenilen din bilgilerinden birine inanmazsa, buna (La ilahe illallah ehli) denmez. Böyle kimse kâfir olur. İbni Âbidin’de de böyle yazılıdır. (S. Ebediyye)

72 bid’at fırkasının hiçbiri kâfir değilse de, Cehennemde uzun zaman yanacaklardır. İtikat bilgilerinde ictihad ederken, Resulullah’ın ve Eshab-ı kiramın itikatlarından ayrılan din âlimi, dinde zaruri ve sözbirliğiyle bilinen itikattan ayrılırsa, kâfir olur. Zaruri ve sözbirliğiyle bildirilmemiş olan itikattan ayrılırsa, kâfir olmaz, itikatta bid’at sahibi olur. Bid’at ehline, (Ehl-i kıble) de denir. Amel ve ibadet bilgilerinde ictihad ederken de, zaruri ve sözbirliğiyle bilinen ibadetlere inanmayan kâfir olur. Fakat zaruri ve sözbirliği ile bildirilmemiş olan ibadetlerden ayrılan âlim, eğer müctehid ise, sevab kazanır. Müctehid değilse, amelde bid’at sahibi, (Mezhepsiz) olur. Zaruri olarak yani câhillerin de bildiği ve sözbirliğiyle bildirilmiş olan bir inanışı veya bir işi inkâr eden, kâfir ve mürted olacağı için, La ilahe illallah dese ve her ibadeti yapsa ve her günahtan da sakınsa bile, buna (La ilahe illallah ehli) veya(Ehl-i kıble) denmez. (Faideli bilgiler)

Netice: Günümüzde ictihad seviyesine yükselmiş âlim olmadığı için, Ehl-i sünnete düşman olup bid’at fırkalarına tâbi olanların imanları tehlikededir.

Ehl-i kıbleye kâfir denmez
Sual: İtikadı bozuk da olsa, namaz kılanlara, imanları gitmiş, kâfir olmuş denilebilir mi?
Cevap: Küfre yani imanın gitmesine sebep olan bir şey söylenmedikçe ve yapılmadıkça Ehl-i kıbleye yani namaz kılanlara, imanı gitti, kâfir oldu denmez. Fakat, Kur’an-ı kerimde ve hadis-i şeriflerde açıkça bildirilen, Müslümanların asırlar boyunca inandığı bir şeye uymayan söz ve işte bulunan bir kimse, bütün ömrünce namaz kılsa, her ibadeti yapsa da, bunun imanı gitmiş, kâfir olmuş denir. Mesela, Allahü teâlâ zerreleri, yaprak sayısını, gizlileri bilmez diyenin imanı gider, kâfir olur. Hazret-i Ebû Bekir ile hazret-i Ömer’den başka sahabiyi, dini bir sebeple kötüleyen, bidat sahibi olur. Bir harama mubah diyen kimse, bunu bir âyete veya bir hadis-i şerife dayanarak söylüyorsa, imanı gitmez. Âyet ve hadise dayanmadan, keyfi için söylüyorsa, imanı gider, kâfir olur. Hazret-i Ebu Bekir ile hazret-i Ömer’in hilafete seçilmeleri haklı değildi demek, bidattir. Hilafete hakları yoktu demek ise, küfürdür, imanı giderir.