İbadetin faydası kime?

İman etmenin, örtünmenin, namaz, oruç, zekât, hac gibi ibadetlerin Allah’a ne faydası var da emretti? İçki, kumar, faiz, zina, yalan, hırsızlık gibi günahların, Allah’a ne zararı var da yasakladı?

CEVAP
Kendisine fayda ve zararı olduğu için değil, bize fayda ve zararı olduğu için emir ve yasaklar koydu. Emir ve yasak koymakla, kullarını şereflendirdi. (Mektubat-ı Rabbani) 

Hadis-i kudside buyuruluyor ki:
(Öncekileriniz, sonrakileriniz; küçükleriniz, büyükleriniz; dirileriniz, ölüleriniz; insan ve cinleriniz; en mütteki, itaatli birer kulum olsanız, büyüklüğüm artmaz. Aksine hepiniz, bana karşı duran, Peygamberlerimi aşağılayan birer düşmanım olsanız, ilahlığımdan bir şey eksilmez. Allahü teâlâ, sizden ganidir, Ona hiçbiriniz lazım değildir. Siz ise, var olmanız ve varlıkta kalabilmeniz için her şeyinizle, hep Ona muhtaçsınız.) [Müslim]

Birkaç âyet-i kerime meali:
(Salih amelin, ibadetin faydası, bunu yapanadır.) [Fussilet 46]

(Kim, [ibadet edip günahlardan] temizlenirse, faydası kendinedir.) [Fatır 18]

(Herkes, kendisi için cihad eder, faydası kendinedir.) [Ankebut 6]

(Rabbiniz size idrak kabiliyeti verdi. Hakkı görenin faydası kendine, kör olanın zararı kendinedir.) [Enam 104] (Burada kör olmak, İslamiyet’in bildirdiği gerçekleri görmeyip kâfir olmak demektir.)

(Kimse kimsenin günahının cezasını çekmez.) [İsra 15]

(Allah’ın benim ibadetime ihtiyacı yoktur, benim işlediğim günahlar da Ona zarar vermez) diyen kimse, ilaç kullanmayan hastaya benzer. Doktor ona, perhiz ve ilaç tavsiye ediyor, zehirli gıdayı yasak ediyor. Hasta ise, (Perhiz yapmazsam, zehirli gıdayı yersem veya ilaç kullanmazsam, doktora hiç zararı olmaz) diyerek, perhiz yapmasa, zehirli gıdayı yese veya ilaç kullanmasa, bunların doktora zararı olmaz; ama kendine zararı olur. Doktor, kendine faydası olduğu için değil, onun hastalıktan kurtulması için bunları tavsiye etmiştir. Doktorun tavsiyesine uyarsa şifa bulabilir, uymazsa ölüp gidebilir. İşte,(Allah’ın benim ibadetime ihtiyacı yoktur, benim işlediğim günahlar ona zarar vermez) diyerek, iman etmeyen, ibadetlerden kaçan, günahlara dalan kimse de, Cehenneme gider.

İmanlı ölen günahkârlar, er geç Cennete girer. Ancak ibadet etmeyen, günaha devam edenlerin, imanlı ölmeleri çok zordur. İbadetler imanı muhafaza eder. Günahlar imanın sönmesine yol açabilir. Bunun için, günahlardan sakınmalı ve ibadetleri bırakmamalıdır.

Sual: Bazı kimseler, "Allah’ın affı sonsuzdur, bizi de affeder" diyerek ibadet etmiyorlar. İbadet etmeyen Cehenneme gitmez mi?
CEVAP
İmanlı ölen günahkârlar, geç de olsa Cennete girer. Ancak ibadet etmeyen, günaha devam eden kimselerin imanlı ölmeleri çok zordur. İbadetler imanı muhafaza eder. Günahlar imanın sönmesine yol açabilir. Bunun için ibadetleri bırakmamalıdır.

Sual: "Allah acır, affeder" diyerek ibadet etmemek ve günah işlemek uygun mudur?
CEVAP
Şeyh Yahya Müniri hazretleri buyuruyor ki:
Allahü teâlâ, kerim, rahim olduğu gibi, azabı da şiddetlidir. Bu dünyada, çoklarına fakirlik ve sıkıntı veriyor. Çok kerim ve Razzak olduğu halde, çiftçilik sıkıntısı çekmeyene mahsul vermiyor. Herkesi yaşatan O olduğu halde, yiyip içmeyen kimseyi yaşatmıyor, ilaç kullanmayan hastaya şifa vermiyor.

Yaşamak ve mal sahibi olabilmek gibi dünya nimetlerinin hepsi için sebepler yaratmış, sebebine yapışmayana hiç acımayıp dünya nimetlerinden mahrum bırakmıştır. Ahiret nimetlerine kavuşmak da böyledir. Kâfirliği ve cahilliği, ruhu öldüren zehir yapmıştır. Tembellik de, ruhu hasta yapar. İlaç kullanılmazsa, ruh hastalanır, ölür. Tembelliğin ilacı da, namaz kılmaktır. Bir kimse, zehir yer ve (Allah rahimdir, rahmeti her şeyi kuşatmıştır, beni korur) derse, hastalanır, ölür. İshal olan müshil içerse, şeker hastası tatlı yerse, hastalık artar. O halde, Allahü teâlânın bildirdiği sebeplere yapışmamız gerekir.

Kaderin suçu yok
(Benim Cehenneme gideceğim alnıma yazılmışsa, yani kaderimde varsa, günah işler, Cehenneme giderim. İbadet yapmamın ne faydası olur, suç kaderimde değil mi?) diyenler çıkıyor.

Şunu iyi bilmeli ki, Allahü teâlâ kimseye zor ile günah işletmez. İnsan, kendi isteği ile günah işlemektedir. Allahü teâlâ, her insanın Cennete veya Cehenneme gideceğini ezelde biliyordu. Bu bilgisine kader [alın yazısı] denir. Ezeldeki takdir, bir emir değil, bir ilimdir.

Allahü teâlâ, ezeli ilmi ile, kullarının kendi istekleri ile yapacakları işleri bilir. Bilmesi ise, insanların ibadet etmesine veya günah işlemesine tesir etmez.

Mesela bir öğretmenin, bir talebesinin imtihanda kazanamayacağını önceden bilmesi, o talebenin imtihanını etkilemez. Talebe imtihanı kazanamayınca, (Sen benim kazanamayacağımı imtihana girmeden önce söylüyordun) diyerek suçu öğretmene yüklemesi doğru olmaz.

Takvimlere, bir yıl içinde güneşin ne zaman doğup, ne zaman batacağı hesaplanarak yazılmıştır. Güneş, takvimde bildirilen saatlerde doğup batar. Güneş, takvime öyle yazıldı diye mi, güneş o saatte doğup batıyor? Takvimlere yazılması, güneşin doğup batmasına hiç etki eder mi? Takvime öyle yazıldığı için güneş bu saatte battı veya doğdu denebilir mi? Suçu takvime bulmak akla uymaz. Levh-i mahfuz denilen kaderimiz, sanki takvime benzemektedir.

İşte Allahü teâlânın da ezeli ilmi ile, kulların kendi istekleri ile günah veya sevap işleyeceklerini bilmesi, kulların işlerine zorla bir müdahale değildir. Sevap da, günah da işleyen kendi arzusu ile işlemektedir. Zaten öyle olmasa idi, sevap işleyene mükafat, günah işleyene ceza verilmesi anlamsız olurdu. (İbadete lüzum yok, kaderimde ne var ise onu görürüm) diyen birine, Resulullah efendimiz, (İbadet et, herkese ezelde takdir edilmiş olanı yapmak kolay gelir) buyurdu. (Müslim)

Cennetliklerin ibadet yapması ve Cehennemliklerin isyan etmesi; genelde sağlıklı yaşaması ezelde takdir edilmiş olanın gerekli ilacı almasına; hastalanması takdir edilmiş olanın da, ilaç bulamamasına benzer. Hastalıktan ölmesi takdir edilmiş olana, ilaç almak nasip olmaz. Zengin olması takdir edilmiş olana, kazanç yolları açılır. Bunun gibi, ezelde Cennetlik olana iman ve ibadet etmesi nasip olur. Hadis-i şerifte, (Cennetlik olan, Cennete götürecek, Cehennemlik olan da, Cehenneme götürecek amel işler) buyuruldu. (Ebu Davud)

Cehennemlik kimse, (Herkesin Cennetlik veya Cehennemlik olduğu ezelde takdir edilmiş) der ve ibadet etmez. Bol mahsul alması takdir edilene ise, tarlasını sürmek, tohum ekmek nasip olur. Cennetlik olanın iman edip ibadet yapması, Cehennemliğin de, isyan edip kâfir olması böyledir.
Cennetlik ve Cehennemlik olmak, Allahü teâlânın iki hazinesi gibidir. Birinci hazinenin anahtarı, ibadet, ikincinin anahtarı, günahtır. Cennetlik olan, Allahü teâlâya itaat eder. Cehennemlik olan, hep günah işler. Herkes, Cennetlik veya Cehennemlik olduğunu, amelinden anlayabilir. Her izzet ve her nimet, Allahü teâlâya ihlas ile itaat ve ibadet etmekten hasıl olur. Her kötülük ve sıkıntı da, günah işlemekten hasıl olur. Herkese dert ve bela, günah yolundan, rahat ve huzur da, itaat yolundan gelir.

Allahü teâlânın âdeti böyledir. Bunu kimse, değiştiremez. Nefse kolay ve tatlı gelen şeyi iyilik, güç ve acı gelenleri de felaket sanmamalı.

İlim bulunan yerde
Ehl-i sünnet itikadını ve ilm-i halini öğrenmeyen ve çocuklarına öğretmeyenler, müslümanlıktan ayrılmak, küfür felaketine düşmek tehlikesindedir. Böyle kimselerin duaları zaten kabul olmaz ki, küfürden korunabilsinler. Hadis-i şerifte (İlim bulunan yerde müslümanlık vardır. İlim bulunmayan yerde müslümanlık kalmaz) buyuruldu.

Ölmemek için, yiyip, içmek gerektiği gibi, kâfirlere aldanmamak, dinden çıkmamak için de, dinini, imanını öğrenmek gerekir. Ecdadımız her zaman toplanırlar. İlmihal kitaplarını okurlar, dinlerini öğrenirlerdi. Ancak böyle müslüman kaldılar. İslamiyet’in zevkini aldılar. Bu saadet ışığını bizlere, doğru olarak ulaştırabildiler.

Bizim de müslüman kalmamız, yavrularımızı içimizdeki ve dışımızdaki kâfirlere kaptırmamamız için, birinci ve en lüzumlu çare, her şeyden önce Ehl-i sünnet âlimlerinin hazırladığı ilmihal kitaplarını okumak ve öğretmektir. Çocuğunun müslüman olmasını isteyen ana-baba, çocuğuna Kur'an-ı kerim öğretmelidir. Fırsat elde iken okuyalım, öğrenelim ve çocuklarımıza, sözümüzü dinleyenlere öğretelim!
Bir kimsenin iyi veya kötü olduğu yaptığı işlerden anlaşılır. Bir kimse, kötülüklerden kaçıyor, iyi işler yapıyorsa, o kişinin Cennete gitme ihtimali çoktur. Onun için iyi kimselerle beraber olmaya çalışmalıdır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Allahü teâlâ, bir kula hayır murad ettiği zaman, dinini kayıran kimseler yanında çalışmayı nasip eder. Şerri murad edilen kul da, dinini kayırmayan kötülerin yanında çalışır.) [Deylemi]

Sual: Allah’ın emirleri kaç türlüdür?
CEVAP
Allahü teâlânın emirleri iki türlüdür: Emr-i tekvini ve Emr-i teklifi veya Emr-i teşrii.
Emr-i tekvini, yaratmasını dilediği şeylere (Ol!) demesidir. Ol deyince, hemen var olur. Hiçbir kimse, bu şeyin var olmasına mani olamaz. Her şeyin yaratılması için, belli şeyleri sebep yapmıştır. Belli maddeleri, belli maddelerin yaratılmalarına sebep yaptığı gibi, insanın maddi ve manevi gücü, çeşitli enerjiler de, birçok şeylerin yaratılmalarına sebeptirler. Bir kuluna bir şey ihsan etmek, iyilik vermek isterse o kimseyi o şeyin sebebine kavuşturur. Sebep tesir ettiği zaman, O da dilerse, (Ol!) derse, o şey var olur. O dilemezse, hiçbir şey var olmaz. Hikmetini, yaratmasını sebeplerle örtmüş, gizlemiştir. Çok kimse, yalnız sebepleri görmekte sebepler arkasındaki hikmeti, Onun yaratmasını anlayamamaktadır. Bu anlayışsızlığı da, onun felaketine sebep olmaktadır.

Emr-i teklifi, insanlara, yapmaları veya sakınmaları için verdiği emirlerdir. Bu emirlerin yapılması, insanın iradesine, dilemesine bağlıdır. İnsanı iradesinde, dilemesinde serbest bırakmıştır. Fakat, insanın dilemiş olduğu şeyi yaratan, yine Odur. İnsan diledikten sonra, O da dilerse, yaratır. Dilemezse yaratmaz. Her şeyi yaratan, maddelere çeşitli tesirler, özellikler veren, yalnız Odur. Ondan başka yaratıcı yoktur. Ondan başkasında üluhiyyet sıfatı bulunduğuna inanmak, başkasını Ona şerik, ortak yapmak olur. Başkasını kendisine ortak yapanı, kıyamette hiç affetmeyeceğini, Ona sonsuz ve çok acı azaplar yapacağını bildirmiştir. İnsan, Onun emrini yapmak, iyilik yapmak dileyince, O da merhamet ederek diliyor ve yaratıyor. Kendisine inanmayanlar, karşı gelenler bir kötülük yapmak isteyince O da diliyor ve yaratıyor. Kendisine inananlar, yalvaranlar, bir kötülük yapmak isteyince, O merhamet ederek dilemiyor ve yaratmıyor. Bunun için düşmanlarının her istedikleri hasıl olduğundan daha da azıp kuduruyorlar.

Şunlara şaşılır
Hazret-i Ebu Zer, (Ya Resulallah, Musa aleyhisselama inen kitapta neler vardı?) diye sorunca, Peygamber efendimiz buyurdu ki:
(İbret verici bilgiler var idi. Mesela biri şöyle: Şunlara şaşılır:
1- Ölümün geleceğine inanıp da [vurdumduymaz görünene, hiç ölmeyecekmiş gibi] sevinene,
2- Cehenneme inanıp da gülüp oynayana,
3- Kadere inanıp da [hadiseleri değiştirecekmiş gibi] telaşlanana,
4- Fani dünyanın kararsızlığını, vefasızlığını görüp de, ona bel bağlayana,
5- Kıyamete, hesaba inanıp da hayırlı işler yapmayana şaşılır.) [Beyheki]

Hazret-i Âdem’in öğüdü
Sual:
 Âdem aleyhisselamın oğullarına öğüdü varmış. Bunlar ne idi?
CEVAP
Âdem aleyhisselamın, oğlu Hazret-i Şit’e vasiyeti şöyle idi:
1- Çocuklarına söyle, tamahkâr olmasınlar, dünyaya bel bağlamasınlar. Ben dünyaya değil, Cennete bağlandım. Fakat Allahü teâlâ beni oradan çıkardı.

2- Çocukların, hanımlarının heva ve heveslerine uymasınlar. Ben annenizin sözüne uyup yasak meyveden yedim. Sonra pişman oldum.

3- Çocukların, yapacakları işlerin neticesine baksınlar. Ben yaptığım işin akıbetine bakmadığım için, malum musibete uğradım.

4- Çocuklarına söyle, kalblerine korku veren şeyi terk etsinler, şüpheli şeylerden kaçınsınlar. Ben yasak edilen meyveyi yerken kalbime korku düşmüştü.

5- Çocukların, işlerini istişare ile yapsın. Eğer ben, yasak meyve konusunda meleklerle istişare etseydim, musibete maruz kalmazdım.

Sual: Bir kimse, yaptığı ibadetlere güvense, mahzuru olur mu?
CEVAP
Bir kimsenin ameli, yani ibadeti ne kadar çok olursa olsun, ameline güvenmemeli, Allahü teâlânın ihsanını istemelidir! Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Hiçbir kişiyi ameli Cennete koyamaz.) [Buhari]

(Bir kimse, doğduğundan itibaren ölene kadar yere kapanıp Allah’a ibadet etse, kıyamette yine zelil olur.) [İ.Ahmed]

(Kıyamette üç kitab çıkartılır. Birinde o kimsenin güzel amelleri, diğerinde günahları, üçüncüsünde de Allah’ın verdiği nimetler yazılıdır. Hak teâlâ ona verdiği her nimeti sorar ve: "Ey nimet, değer ölçün kadar bu adamın güzel amellerinden al", buyurur. Nimet, kendi değeri kadar ameli almaya çalışır, fakat yetmez. Hak teâlâya der ki: "Bu adamın iyi amellerinden hakkımı alamadım." Geriye o adam, suçları ve aldığı nimetlerle kalır, güzel amelleri tükenmiş olur. Hak teâlâ bu kula ihsan ederse ona, "Ey kulum, senin iyi amellerini kat kat artırdım, suçlarını da affettim, nimetlerimi de sana bağışladım" buyurur.) [Bezzar]

Sual: Dedikoduya sebep olmamak için, kötülerden ibadeti gizlemek gerekir mi?
CEVAP
Fitneye, dedikoduya sebep olmamak için, kötü kimselerden ibadetini gizlemek iyi olur. Böyle kimselerin yanında açıktan ibadet yapmak emr-i maruf olmaz. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Bir zaman gelir ki, şimdi aranızda münafıkların gizlendiği [ibadet yapar göründüğü] gibi, o zaman da müminler gizlenir. [İbadetleri gizli yapar.]) [İbni Sünni]

Sual: Allahü teâlânın, bir kulundan razı olmasının alameti nedir?
CEVAP
Muhammed bin Alyan hazretleri buyurdu ki:
(Allahü teâlânın, bir kulundan razı olmasının alameti, ibadet yapmaktan lezzet alması ve günahlardan sakınmasıdır.)
Hadis-i şerifte de buyuruldu ki:
(Günahtan nefret eden ve ibadetten lezzet alan, hakiki mümindir.) [Taberani]

Sual: Cennet sevgisi veya Cehennem korkusu ile ibadet etmek uygun mudur?
CEVAP
Allahü teâlânın ibadet edilmeye layık tek ilah olduğu düşünülmelidir. Allahü teâlâ, Davud aleyhisselama vahyederek, sırf Cennet sevgisi veya Cehennem korkusu ile ibadet etmenin uygun olmadığını bildirip, (Eğer Cenneti ve ateşi yaratmasaydım, itaat edilmeye layık olmaz mıydım?) buyurmuştur. (Uhud-ül-kübrâ)

Sual: Her işte Allah rızasını düşünmek gerekir mi?
CEVAP
Müslümanın her işi, her hareketi her düşüncesi Allah rızası için olmalıdır! Her işte Allah rızası esas alınırsa, Allahü teâlâ o kimseyi sever. Sevdiğini de bol bol mükâfatlandırır. Hadis-i kudside buyuruldu ki:
(Benim için toplanan, benim için malını bol bol sarf eden ve benim için buluşan kimselere muhabbetim vacib oldu.) [Taberani]

Çocuğun ibadeti
Sual: Çocuğun işlediği günahlara ceza ve yaptığı ibadetlere sevab var mıdır?
CEVAP
Çocuğa hiçbir şey haram değildir, hiçbir ibadet de farz değildir. Ama yaptığı ibadetlerin sevablarına kavuşur. (Uyun-ül-besair)

Sual: Çocuğun yaptığı iyiliklerin sevabı, çocuğun kendisinin mi olur yoksa ana, babasına mı olur?
Cevap: Çocuğun yaptığı iyiliklerin sevabı, çocuğun kendisinedir. Anasına babasına ise, öğretmek ve yaptırmak sevabı verilir.

 

Din adına dinin dışına çıkmamalı

Biz hakkı, doğruyu olduğu gibi yazıyoruz. Şu veya bu şahısla ne işimiz vardır ne de alıp veremediğimiz. Ne bir menfaat beklentimiz...

Devamını okuyun...

Cihad etmek ve dindeki yeri

Cihad, ihtilal yapmak, âmirlere karşı gelmek ve isyan etmek, dövmek, yıkmak, kırmak, sövmek demek değildir...

Devamını okuyun...

Çifte standart ve müdara

Bir kimse, babasından veya oğlundan dolayı kötülenmez. Mesela Nuh aleyhisselamın oğlu kâfir idi diye...

Devamını okuyun...

Tartışmanın on zararı

Hayır, tartışarak kimseyi ikna etmek mümkün olmaz. Ayrıca, hiçbir tartışma iki tarafı da memnun etmez. Bir taraf karşı tarafı yenerse...

Devamını okuyun...

Münakaşa etmek dostluğu giderir

Ehli olmayan kimselerle, dini sohbet yapmamalı, uygun olanlara kitaptan okumalı, hiç kimseye...

Devamını okuyun...

Herkese aynı şeyi söylemek doğru mu?

CEVAP 
İnsanlar farklıdır. Herkese aynı şeyi söylemek yanlışlığa yol açar. Kimine azimetle, kimine ruhsatla amel edilmesi söylenmelidir...

Devamını okuyun...

Müdahene ve müdara ne demektir?

Müdahene, gücü yettiği halde, haram işleyene mani olmamak, dalkavukluk yaparak, birinin gönlünü alırken...

Devamını okuyun...

Müslümanın davranışı

İmam-ı Gazali hazretleri insanları dört kısma ayırmaktadır:
1- Yiyip içmek ve zevk etmekten başka bir şey bilmeyenlerdir...

Devamını okuyun...

Önemlinin de önemlisi

Peygamber efendimiz, bazı önemli şeyleri bildirip, daha önemlisini açıklamıştır. Bu konuda hadis-i şeriflerden bazıları şöyledir...

Devamını okuyun...

Hak Yoldakiler

İmam-ı Beyheki hazretleri, (Hak üzere olan bir toplum bulunmazsa, [yani olduğu halde bilinmezse] İslam âlimlerinin bildirdiği yola tâbi olan kurtulur.....

Devamını okuyun...

Cihad ve fitne

Bu söz, İslam âlimlerinin bildirdiklerine uymamaktadır. Müslümanlar isyan etmez. Fitne ve fesat çıkarmaz...

Devamını okuyun...

Amellerin en kıymetlisi

Zamana ve şahsın haline göre değişir. Nitekim hadis-i şerifte, (En kıymetli amel, vaktinde kılınan namaz, sonra ana-babaya iyilik etmek...

Devamını okuyun...

Fitne çıkaran lanetliktir

Fitne, sözlükte, altın, gümüş gibi madenleri potada, ateşte eriterek, saf hale getirmek anlamına gelir...

Devamını okuyun...

Âmire itaat dinin emridir

Bu çok yanlış bir düşünce. Çünkü Peygamber efendimiz buyuruyor ki:
(Habeşli siyah bir köle de olsa, âmirinize itaat edin!) [Buhari]...

Devamını okuyun...

Allah ile kul arasına girilmez mi?

CEVAP
Az da olsa, iyi niyetli bazı kimseler, Allah ile kul arasına girilmez sözünü, (Müslümanlıkta, Hristiyanlıkta olduğu gibi, din...

Devamını okuyun...

Hicret etmenin önemi

mam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki: (Hadis-i şerifte, (Yeryüzünü küfür ve kâfirlik kaplamadıkça, Mehdi gelmez) buyuruldu...

Devamını okuyun...

Kork Allah’tan korkmayandan

Bu tip sualleri de yazmak fitnedir. Ancak gün geçtikçe, bu tip sualler artıyor. Kur’andan başka kaynak olmaz diyenler çoğalıyor...

Devamını okuyun...

Hidayete sebep olmak

Elbette olur. Emri maruf sevabı alınır. Hele onlardan biri müslüman olursa ayrıca daha büyük sevaba kavuşulur...

Devamını okuyun...

Hakkı ve sabrı tavsiye

Önce şunu bildirelim. İmam-ı Şafiî hazretleri buyuruyor ki: 
Kur'anda başka hiçbir sûre nazil olmasaydı...

Devamını okuyun...

Yol levhası olmak

Münakaşayla, tartışmayla hiç kimseye hak yolu kabul ettiremeyiz. Hidayete kavuşturan Allahü teâlâdır...

Devamını okuyun...

Emr-i maruf ve cihad

Evet, cihaddır. İslam Ahlakı kitabında deniyor ki: 
Bu cihad ikiye ayrılır...

Devamını okuyun...

Yanlış konuşanları tenkit etmek

Dine aykırı konuşan kimseleri tenkit etmek, elbette yerindedir. Tenkit etmezse, o zaman suç işlemiş olur...

Devamını okuyun...

Doğruya doğru demek

Dine aykırı konuşan kimseleri tenkit etmek, elbette yerindedir. Tenkit etmezse, o zaman suç işlemiş olur...

Devamını okuyun...

Doğruya doğru demek

Bir kimsenin doğru sözünü tasdik etmek, her dediğini tasdik etmek anlamına gelmez. Hak sözü tasdik edilir, bâtıl sözü reddedilir...

Devamını okuyun...

Kadının cihadı

Doktor olmak kıymetlidir, ne sakıncası olur ki? Kadın erkek ayrımı yapmadan herkesin okuyup bilgi sahibi olması büyük fazilettir...

Devamını okuyun...

Dinin emrini bildirmek

Kimin kâfir olacağını, kimin duasını kabul edeceğini elbette Allahü teâlâ bilir. Bunlar Kur’an-ı kerimde ve hadis-i şeriflerde bildirilmiştir...

Devamını okuyun...

Kötüyü düzeltmek

Bu olay da gösteriyor ki, kötü bir kimseyi düzeltmeye çalışacağım diye onunla arkadaşlık edilirse...

Devamını okuyun...

İslamiyet’in hedefi

Elbette caiz olmaz. Emr-i maruf gücü yetenlere, imkânı olanlara farzdır. Onun için farz-ı kifayedir. Birkaç hadis-i şerif...

Devamını okuyun...

Emr-i marufla ilgili çeşitli sorular

Elbette toplumun rolü vardır. Onlar başka yerden gelmedi ki. Yönetici, sütün üzerindeki kaymak gibidir...

Devamını okuyun...

Ef’âl-i mükellefîn

Müslümanın yapması ve sakınması gereken, İslam dininin bildirdiği emir ve yasakların hepsine Ef’âl-i mükellefîn denir...

Devamını okuyun...

İbadetin faydası kime?

Kendisine fayda ve zararı olduğu için değil, bize fayda ve zararı olduğu için emir ve yasaklar koydu...

Devamını okuyun...

Dine uymanın faydası

Allahü teâlâ, kullarına çok acıdığı için, rahat ve saadet menbaı olan dinlerini gönderdi. Dinlerin sonuncusu İslam dinidir...

Devamını okuyun...

Gençlikte yapılan ibadetler

İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
(Gençlik çağı, nefsin kaynadığı, şehvetlerin oynadığı, insan ve cin...

Devamını okuyun...

Dindeki emir ve yasakların hikmetleri

Çok şeyin hikmeti bilinmez. Dinimiz, bir hüküm için, (Farzdır, vacibdir, sünnettir, haramdır, mekruhtur) demişse öyle kabul edilir...

Devamını okuyun...

İbadetlerin kabul olma şartları

Namazın ve bütün ibadetlerin kabul olmaları için, önce insanın düzgün itikada [yani ehl-i sünnet itikadına] sahip olması...

Devamını okuyun...

Gece ibadeti

Hayır, her çeşit ibadet gece ibadeti olur. Mesela, Kur’an-ı kerim okumak, ilim öğrenmek, kaza namazı kılmak, istigfar etmek...

Devamını okuyun...

En kıymetli ibadet

Bir şeyin kıymetli olması, hâle, zaman ve kişinin durumuna da bağlıdır. Onun için (En kıymetli amel şudur...

Devamını okuyun...

Günahkârın ibadeti

Hayır, kâfir olacaklarını göstermiyor. Âlimler, bunların kâmil mümin olmadıklarını gösterdiğini bildirdiler...

Devamını okuyun...

Önemlinin de önemlisi

Peygamber efendimiz, bazı önemli şeyleri bildirip, daha önemlisini açıklamıştır. Bu konuda hadis-i şeriflerden bazıları şöyledir...

Devamını okuyun...

Ameller yedi türlüdür

Evet. Bazı yer ve durumlarda, bazı gün ve aylarda farklılık gösterir. Mesela Cuma günü yapılan ibadetler de, günahlar da, iki kat yazılır...

Devamını okuyun...

İlim, amel, ihlas

Bir kimse, Peygamber efendimiz aleyhisselama en hayırlı amelin ne olduğunu sual edip, (İlim) cevabını alınca tekrar sordu...

Devamını okuyun...

Neşe ile ibadet yapmak için

Bir kimse, Peygamber efendimiz aleyhisselama en hayırlı amelin ne olduğunu sual edip, (İlim) cevabını alınca tekrar sordu...

Devamını okuyun...

İki kat sevap alanlar

Evet vardır. Aynı ameli işleyen kimseden Eshab-ı kiram daha çok sevap alır. Bir hadis-i şerif meali şöyledir...

Devamını okuyun...

İbadetlerin hikmetleri

Musa Carullah reformcudur, dini değiştirmek istiyor. Onun sözünün hiç önemi olmaz...

Devamını okuyun...

En faziletli şeyler

Evet, çok hadis-i şerif vardır. Ancak, hadis-i şeriflerle amel etmek bizlere caiz değildir. Yanlış anlamaya sebep olabilir...

Devamını okuyun...

Dinde zorluk yoktur

Evet, sahih olur. Dinin emrine uyularak yapılan iş, yanlış kabul edilmez, dinin emrine uyulduğu için doğru olur...

Devamını okuyun...

Farzdan daha sevab olan nafile

İbni Abidin hazretleri buyuruyor ki:
Bu, istisna olan birkaç husustan biridir. İstisnalar şöyledir:
1- Selam vermek sünnet, almak ise farzdır...

Devamını okuyun...

Ruhsat ve azimet

Günah değil caizdir. Bazen lazım da olabilirDin kitaplarımızda şöyle bildiriliyor...

Devamını okuyun...

Sahih olması için

Evet, bazı durumlarda olur. Birkaç örnek verelim:
1- Yaptığı bir ibadetin kendi mezhebine göre sahih olmadığını...

Devamını okuyun...

Kurtuluş için yedi geçit

Dinimizin emir ve yasaklarına riayet etmek gerekir. Şu yedi geçidi geçen, muradına kavuşur. Bu geçitler: 1- İlim, 2- Pişmanlık...

Devamını okuyun...

Onda birini yapan kurtulur

O hadis-i şerifin meali şöyledir: 
(Ey eshabım, siz öyle bir zamandasınız ki, dinin emir ve yasaklarının onda birine uymazsanız helak olur...

Devamını okuyun...

Beş katlı İslam binası

Mekruh işlememek için sünnet, haram işlememek için farz tehir veya terk edilir. Çünkü günahtan kaçınmak...

Devamını okuyun...

Özgürlük ve istediğini yapmak

Allahü teâlânın kural koymadığı mahlukları da var. Mesela aslan, geyik dağda özgürce gezip dolaşırlar. Özgürlük ve doğallıktan kasıt...

Devamını okuyun...

İbadet nedir ?

İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
İbadet, kulluk etmek, tapınmak, yani kendini aşağılamak...

Devamını okuyun...

Dinde temel sayılan 8 madde

Şakîk-i Belhî hazretleri, talebesi Hâtim-i Esam hazretlerine sordu:
— Ne kadar zamandır benden ders alıyorsun...

Devamını okuyun...

Şartsız söylenenler

Imam-ı Rabbani hazretleri, (Şartsız bildirilen bir hüküm, şartlı olarak anlaşılır) buyuruyor. Şartsız söylenen şeylerin mutlaka bazı şartı bulunur. Birkaç örnek verelim...


Devamını okuyun...

Sevgi varsa kural işlemezmiş

Evet, açıkça küfürdür. Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Kâfirler, “Peygamber size, ölüp kemikleriniz...


Devamını okuyun...

Emir ve yasak Müslüman içindir

Hayır, onlara günah olmaz. Günah, Allahü teâlânın emirlerini yapmamak, yasak ettiklerinden sakınmamaktır. Emir ve yasaklar...


Devamını okuyun...

İbadeti gizlemek

Riya yani gösteriş korkusu yoksa, teşvik maksadıyla nâfile ibadetleri açıktan yapmak caiz olur. Riya tehlikesi...


Devamını okuyun...

Haramla helal çakışırsa

Maddeler hâlinde bildirelim:
1- Farzla haram çakışınca, haram işlememek için, farz tehir edilir ...


Devamını okuyun...