Ef’âl-i mükellefîn

Ef’âl-i mükellefîn ne demektir?

CEVAP
Müslümanın yapması ve sakınması gereken, İslam dininin bildirdiği emir ve yasakların hepsine Ef’âl-i mükellefîn denir. Buna İslamî hükümler de denir.

Bir müslümanın dinde yapması ve sakınması gereken işler sekiz çeşittir: Bunlar:
Farz, vacip, sünnet, müstehap, mubah, haram, mekruh, müfsid.

1- FARZ
Yapılması açıkça ve kesin olarak bildirilen dinin emirlerine farz denir. Farzları terk etmek haramdır, yani büyük günahtır.

Farz iki çeşittir:
Farzı Ayn: Her Müslümanın bizzat kendisinin yapması lazım olan farzdır. Mesela, iman etmek, beş vakit namaz kılmak, Ramazan ayında oruç tutmak, zengin ise zekat vermek ve hacca gitmek, farzı ayndır. [32 farz ve 54 farz meşhurdur.]

Farzı Kifaye: Bir veya birkaç Müslümanın yapması ile diğerlerinin sorumluluktan kurtulduğu farzlardır. Verilen selamı almak, cenazeyi yıkamak, cenaze namazı kılmak, sanatına, ticaretine lazım olandan fazla din ve fen bilgilerini öğrenmek gibi farzlar böyledir.

2- VACİP
Yapılması farz gibi kesin olan emirlere denir. Bunların delilleri farz gibi açık ve kesin değildir. Vitir namazını ve Bayram namazlarını kılmak, zengin olunca kurban kesmek, sadaka-i fıtr vermek vaciptir. Vacibin hükmü farz gibidir. Vacibi terk etmek, tahrimen mekruhtur. Vacip olduğuna inanmayan kâfir olmaz. Fakat, yapmayan azaba layık olur.

3- SÜNNET
Peygamber efendimizin yapılmasını övdüğü, yahut devam üzere kendisinin yaptığı veyahut yapılırken görüp de mani olmadığı şeylere “Sünnet” denir. Sünneti beğenmemek küfürdür. Beğenip de yapmayana azap olmaz.

Sünnet iki çeşittir:
Sünnet-i Müekkede: Peygamber efendimizin devamlı yaptıkları, pek az terk ettikleri kuvvetli sünnetlerdir. Sabah namazının sünneti, öğlenin ilk ve son sünnetleri, akşam namazının sünneti, yatsı namazının son iki rekat sünneti böyledir. Bu sünnetler, asla özürsüz terk olunmaz.

Sünnet-i gayri müekkede: Peygamber efendimizin, ibadet maksadı ile ara sıra yaptıklarıdır. İkindi ve yatsı namazlarının dört rekatlık ilk sünnetleri böyledir. Bunlar çok kere terk olunursa, bir şey lazım gelmez. Beş-on kimseden biri işlese, diğer Müslümanlardan sakıt olan sünnetlere de “Sünnet-i alel-kifaye” denir. Selam vermek, ezan okumak gibi.

4- MÜSTEHAP
Peygamber efendimizin sevdiği, beğendiği hususlardır. Doğan çocuk için akika hayvanı kesmek, güzel giyinmek, güzel koku sürünmek müstehaptır. Bunları yapana sevap verilir, yapmayan günaha girmez.

5- MUBAH
Yapılması emir olunmayan ve yasak da edilmeyen şeylere mubah denir. İyi niyetle işlenmesinde sevap, kötü niyetle işlenmesinde azap vardır. Uyumak, helalinden çeşitli şeyler yiyip içmek, helalinden çeşitli elbiseler giyinmek gibi işler, mubahtır. Bunlar, İslamiyet'e uymak, emirlere sarılmak niyetiyle yapılırsa sevap olur. Sıhhatli olup, ibadet yapmaya niyet ederek, yemek içmek böyledir.

6- HARAM
Dinimizde “yapmayınız” diye açıkça yasak edilen şeylerdir. Haramların yapılması ve kullanılması kesinlikle yasaklanmıştır. Haram olan şeyleri terk etmek, onlardan sakınmak farzdır ve çok sevaptır.

Haram iki çeşittir:
Haram li-aynihi: Adam öldürmek, kumar oynamak, şarap ve her türlü alkollü içki içmek, yalan söylemek, hırsızlık yapmak, domuz eti, kan ve leş yemek gibi şeyler haram olup, büyük günahtır.

Haram li-gayrihi: Bunlar asılları itibariyle helal olup, başkasının haklarından dolayı haram olan şeylerdir. Mesela bir kişinin bağına girip, sahibinin izni yok iken meyvesini koparıp yemek, ev eşyasını ve parasını çalıp kullanmak, emanete hıyanet etmek, rüşvet, faiz ve kumar ile mal, para kazanmak gibi. Haramlardan kaçınmak, ibadet yapmaktan daha çok sevaptır. Onun için haramları öğrenip, kaçınmak lazımdır.

7- MEKRUH
İbadetlerin sevabını gideren şeylere mekruh denir.

Mekruh iki çeşittir:
Tahrimen mekruh: Vacibin terkidir. Harama yakın olan mekruhlardır. Bunları yapmak azabı gerektirir. Güneş doğarken, tam tepede iken ve batarken namaz kılmak gibi. Bunları kasıtla işleyen asi ve günahkâr olur. Cehennem azabına layık olur. Namazda vacipleri terk edenin, tahrimen mekruhları işleyenin, o namazı iade etmesi vaciptir. Eğer unutarak işlerse, secde-i sehv, yani unutma secdesi gerekir.

Tenzihen mekruh: Mubah, yani helal olan işlere yakın olan, yahut, yapılmaması yapılmasından daha iyi olan işlerdir. Gayri müekked sünnetleri veya müstehapları yapmamak gibi.

8- MÜFSİD
Dinimizde, meşru olan bir işi veya başlanmış olan bir ibadeti bozan şeylerdir. İmanı ve namazı, nikahı ve haccı, zekatı, alış ve satışı bozmak gibi. Mesela, dine imana sövmek küfür olup, imanı bozar. Namazda gülmek, abdesti ve namazı bozar. Oruçlu iken bilerek yemek, içmek orucu bozar.

Farzları, vacipleri ve sünnetleri yapana ve haramdan, mekruhtan sakınana sevap verilir. Haramları, mekruhları yapan ve farzları, vacipleri yapmayana günah yazılır. Bir haramdan sakınmanın sevabı, bir farzı yapmanın sevabından kat kat çoktur. Bir farzın sevabı, bir mekruhtan sakınmanın sevabından çoktur. Mekruhtan sakınmanın sevabı da, sünnetin sevabından çoktur.

Dinin delilleri
Sual:
 Ef’âl-i mükellefin, yani, farz, vacib, sünnet, müstehap, mubah, haram, mekruh, müfsid olan hükümler, âyet ve hadisten nasıl çıkartılıyor?
CEVAP 
Ahkam-ı İslamiye’yi bildiren deliller dörttür:
1- Sübutu [sabit olması] ve delaleti [işareti] kati [kesin] olanlar. Açık anlaşılan âyetler ve tevatürle [sözbirliği ile] bildirilmiş açıkça anlaşılan hadis-i şerifler böyledir. Bunlar farz ile haramları bildirir. Mesela namaz kılmak, oruç tutmak, zekat vermek, hac etmek gibi farzlar, âyet-i kerimelerde açıkça bildirilmiştir. Namazın beş vakit olduğu ve nasıl kılınacağı da, mütevatir hadis-i şeriflerle bildirilmiştir. Leş, domuz, kan, şarap gibi haramlar âyet-i kerimelerde açıkça bildirilmektedir. Köpek, aslan gibi hayvanların haram olması da, mütevatir hadis-i şeriflerle bildirilmiştir.

2- Sübutu kati olup, delaleti zanni olanlar. Açıkça anlaşılamayan âyetler böyledir. Bunlar vacib ile tahrimen mekruhu bildirirler. Mesela (Kurban kes) âyet-i kerimesinin sübutu katidir, fakat delaleti [herkesin kurban kesmesi gerektiğinin bildirilmesi] zannidir. Bunun için kurban kesmek vaciptir.

3- Sübutu zanni, delaleti kati olanlar. Bir sahabinin bildirdiği açık hadisler böyledir. Bunlar da vacib ile tahrimen mekruhu bildirirler.

4- Sübutu de, delaleti de zannidir. Bir sahabinin bildirdiği, açık anlaşılamayan hadisler böyledir. Sünnet ile müstehabı ve tenzihi mekruhu bildirir. (Tam İlmihal)

Bülüğ çağı
Sual:
 Erkek çocukları için büluğ çağına girmenin minimum ve maksimum yaşı var mıdır?
CEVAP
Maksimum yaş 15 tir, 15 ini doldurduğu halde, büluğa ermese de ermiş kabul edilir, dini emirlerini yapmakla yükümlüdür. Eğer daha aşağı yaşlarda büluğa ermişse, büluğa ermiş demektir. Bu iklime ve beslenmeye bağlıdır. Bu yaş genelde 12 dir. Erkeklerde daha aşağısında olmaz. 12 yaşında olan oğlan ve 9 yaşında olan kız, bâlig olduğunu söyleyince kabul edilir.

Gençlik ve yaşlılık
Sual:
 Gençlik ve ihtiyarlık dönemi hangi yaşlar arasındadır?
CEVAP
Otuz yaşından küçük olana genç,
otuz ile elli arasında olana yetişkin,
elli yaşından yukarı olana ihtiyar, 
yetmişten sonra ise pir-i fâni denir.

Herkes aklı nispetinde sorumlu olur
Sual:
 İslam dininin emirleri herkese hitap ediyor; fakat herkesin aklı aynı olmadığına, kimi akılsız olduğuna göre, herkesin aynı şeylerden sorumlu tutulması doğru olur mu?
CEVAP
Herkes aklı nispetinde sorumlu olur. Aklı hiç yoksa yani deliyse, hiç sorumlu olmaz. Aklı azsa, anladığı kadar sorumlu olur. Allahü teâlâ hiç kimseye gücünün yettiğinden fazlasını sorumlu tutmaz. İki âyet-i kerime meali:
(Allah sizin için kolaylık ister, güçlük istemez.) [Bekara 185]

(Ey Rabbimiz, bize gücümüzün yetmediği işleri yükleme!) [Bekara 286]

Bir hadis-i şerif meali de şöyledir:
(İnsanların yaptıkları hayırların mükâfatı, akılları nispetinde verilir.) [Ebu-ş-şeyh]

Sual: Sağır ve dilsiz kimse mükellef midir?
CEVAP
Mükellef değildir. Eğer anlar ise ve öğrenirse mükellef olur. Şimdi okulları var, öğrenmeleri mümkün olabilir. Anlamak öğrenmek esastır.

Büluğa ermeyen çocuk
Sual
: Büluğa ermemiş bir çocuk, yaptığı ibadetlerin sevabına kavuşur mu ve işlediği günahlar yazılır mı?
CEVAP
Çocuğa hiçbir ibadet farz değildir. Hiçbir şey haram değildir. İbadetlerinin sevablarına kavuşur. Bir kimse, bir çocuğa imam olunca, cemaat sevabı hâsıl olur. (Uyun-ül-besair)

Çocukların işledikleri sevabların babalarına yazılacağını bildiren âlimler de vardır.

Sual: Haram ve helal hükümlerini, âlimler mi koymuştur?
Cevap: Her şeyin sahibi, yaratanı, maliki Allahü teâlâdır. Kullanmamız için izin verdiği şeylere helal, izin vermediği şeylere de haram denir. Haram demek, sahip ve yaratan olan Allahü teâlânın, bir şeyi kullanmaya izin vermemesi demektir. Helal ise, o yasak düğümünü çözmek demektir.

İbadetlerin önemine göre sıralaması
Sual: Dinimizin ibadet olarak emrettikleri nelerdir, bunların önemine göre sıralaması nasıldır?
Cevap:
 Bu konuda İbni Âbidînde buyuruluyor ki:
“Meşrû'ât, yani ibadetler, Müslümanlara yapılması emrolunan şeyler, dört kısımdır: Farz, vacib, sünnet, nafile. Allahü teâlânın açık olarak bildirdiği emirlerine Farz; açık olmayıp, zan ederek anlaşılan emirlerine Vacib denir. Farz veya vacib olmayıp, Resûlullah Efendimizin kendiliğinden emrettiği veya yaptığı ibadetlere Sünnetdenir. Bunları devamlı yaparak, nadiren terk etmiş ve terk edenlere bir şey dememiş ise, Sünnet-i hüdâ veya Müekked sünnet denir. Bunlar, İslâm dininin şiârıdır yani, bu dine mahsusturlar. Başka dinlerde yoktur. Vacipleri terk edeni görünce, terk etmesine mâni olurdu. Kendisi ara sıra terk etmiş ise, Sünnet-i gayr-ı müekkededenir. Müekked sünneti, özürsüz olarak devamlı terk etmek mekruh, küçük günah olur. Allahü teâlâ, bütün ibadetlere sevap vereceğini vadetti, söz verdi. Fakat, ibadete sevap verilmesi için, niyet etmek lazımdır. Niyet, emre itaat ve Allahü teâlânın rızasına kavuşmak için yaptığını kalbinden geçirmek demektir.

Bu üç kısım ibadeti belli zamanlarda yapmaya Eda etmek denir. Zamanında yapmayıp, zaman geçtikten sonra yapmaya Kaza etmek denir. Eda veya kaza ettikten sonra, kendiliğinden tekrar yapmaya Nafile ibadet denir. Farzları ve vacibleri nafile olarak yapmak, müekked sünnetleri yapmaktan daha çok sevap olur.

Resûlullah Efendimizin ibadet olarak değil de, âdet olarak, devamlı yaptığı şeylere Sünnet-i zevaid denir. Elbiseleri, oturması, kalkması, iyi şeyleri yapmaya sağdan başlaması böyledir. Bunları yapanlara da sevap verilir. Bunlara sevap verilmesi için, niyet etmek lazım değildir. Niyet edilirse, sevapları çoğalır. Zevaid sünnetleri ve nafile ibadetleri terk etmek mekruh olmaz.”

Bunlarla beraber, âdete bağlı şeylerde de Resûlullah Efendimize tabi olmak, dünyada ve ahirette, insana çok şey kazandırır ve çeşitli saadetlere yol açar.

Resûlullah efendimizin yaptıkları
Sual: Peygamber efendimizin her yaptığı şeyler de ibadet midir, bir Müslümanın bunların hepsini yapması gerekir mi?
Cevap:
 Resûlullah efendimizin yaptığı ve kaçındığı şeyler iki kısımdır:
Birisi, ibadet olarak yaptığı ve kaçındığı, yapmadığı şeylerdir. Her Müslümanın bunlara tabi olması lazımdır. Bunlara uymayan şeyler bidattir.

İkincisi, adet olarak yani bulundukları şehrin ve o memleketlerdeki insanların yapmakta oldukları şeylerdir. Bunları da beğenmeyen, çirkin diyen, kâfir olur. Fakat, bunları yapmak, mecburi değildir. Bunlara uymayan şey, bidat değildir. Bunları yapıp yapmamak, memleketlerin ve insanların âdetlerine bağlıdır. Mubah kısmındandırlar, din ile bağlılıkları yoktur. Her memleketin âdeti, başka başkadır. Hatta, bir memleketin âdeti, zamanla değişir. Bütün bunlarla beraber, âdete bağlı şeylerde de Resûlullah efendimize tabi olmak, dünyada ve ahirette insana çok şey kazandırır ve çeşitli saadetlere yol açar.

Farz ile vacip arasındaki fark
Sual: Farz ve vacip arasında ne gibi bir fark vardır?
Cevap:
 Bu konuda Redd-ül-muhtârda vitir namazı anlatılırken deniyor ki:
“İnanması, yapması farz olan emirlere Farz denir. Farz olduğuna inanmayan, kâfir olur. Yapmayan, tevbe etmezse, Cehennem azabı çeker. İnanması farz olmayıp, vacip olan, yapması farz olan emirlere Vacip denir. Vacib olduğuna inanmayan kâfir olmaz. Vacibi yapmayan da, tevbe etmezse, Cehennemde azap çeker. Vacibin, ibadet ve yapılması lazım olduğuna inanmayan kâfir olur. Çünkü, vacip olduğu, söz birliği ile, zaruri olarak bildirilmiştir. Kur’ân-ı kerimde kati delil yani açıkça bildirilmiş ve söz birliği ile anlaşılmış emirlere farz denir. Kur’ân-ı kerimde şüpheli delil yani açık olmayarak bildirilmiş veya bir sahabinin bildirmesi ile anlaşılmış olan emirlere vacip denir.”

 

Emr-i maruf - Fitne çıkarmak

İmam-ı Gazali hazretleri buyuruyor ki:
(İnsanlar üç kısımdır:
Birinci kısmı gıda gibidir. Herkese, her zaman gerekir...

Devamını okuyun...

Din adına dinin dışına çıkmamalı

Biz hakkı, doğruyu olduğu gibi yazıyoruz. Şu veya bu şahısla ne işimiz vardır ne de alıp veremediğimiz. Ne bir menfaat beklentimiz...

Devamını okuyun...

Cihad etmek ve dindeki yeri

Cihad, ihtilal yapmak, âmirlere karşı gelmek ve isyan etmek, dövmek, yıkmak, kırmak, sövmek demek değildir...

Devamını okuyun...

Çifte standart ve müdara

Bir kimse, babasından veya oğlundan dolayı kötülenmez. Mesela Nuh aleyhisselamın oğlu kâfir idi diye...

Devamını okuyun...

Tartışmanın on zararı

Hayır, tartışarak kimseyi ikna etmek mümkün olmaz. Ayrıca, hiçbir tartışma iki tarafı da memnun etmez. Bir taraf karşı tarafı yenerse...

Devamını okuyun...

Münakaşa etmek dostluğu giderir

Ehli olmayan kimselerle, dini sohbet yapmamalı, uygun olanlara kitaptan okumalı, hiç kimseye...

Devamını okuyun...

Herkese aynı şeyi söylemek doğru mu?

CEVAP 
İnsanlar farklıdır. Herkese aynı şeyi söylemek yanlışlığa yol açar. Kimine azimetle, kimine ruhsatla amel edilmesi söylenmelidir...

Devamını okuyun...

Müdahene ve müdara ne demektir?

Müdahene, gücü yettiği halde, haram işleyene mani olmamak, dalkavukluk yaparak, birinin gönlünü alırken...

Devamını okuyun...

Müslümanın davranışı

İmam-ı Gazali hazretleri insanları dört kısma ayırmaktadır:
1- Yiyip içmek ve zevk etmekten başka bir şey bilmeyenlerdir...

Devamını okuyun...

Önemlinin de önemlisi

Peygamber efendimiz, bazı önemli şeyleri bildirip, daha önemlisini açıklamıştır. Bu konuda hadis-i şeriflerden bazıları şöyledir...

Devamını okuyun...

Hak Yoldakiler

İmam-ı Beyheki hazretleri, (Hak üzere olan bir toplum bulunmazsa, [yani olduğu halde bilinmezse] İslam âlimlerinin bildirdiği yola tâbi olan kurtulur.....

Devamını okuyun...

Cihad ve fitne

Bu söz, İslam âlimlerinin bildirdiklerine uymamaktadır. Müslümanlar isyan etmez. Fitne ve fesat çıkarmaz...

Devamını okuyun...

Amellerin en kıymetlisi

Zamana ve şahsın haline göre değişir. Nitekim hadis-i şerifte, (En kıymetli amel, vaktinde kılınan namaz, sonra ana-babaya iyilik etmek...

Devamını okuyun...

Fitne çıkaran lanetliktir

Fitne, sözlükte, altın, gümüş gibi madenleri potada, ateşte eriterek, saf hale getirmek anlamına gelir...

Devamını okuyun...

Âmire itaat dinin emridir

Bu çok yanlış bir düşünce. Çünkü Peygamber efendimiz buyuruyor ki:
(Habeşli siyah bir köle de olsa, âmirinize itaat edin!) [Buhari]...

Devamını okuyun...

Allah ile kul arasına girilmez mi?

CEVAP
Az da olsa, iyi niyetli bazı kimseler, Allah ile kul arasına girilmez sözünü, (Müslümanlıkta, Hristiyanlıkta olduğu gibi, din...

Devamını okuyun...

Hicret etmenin önemi

mam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki: (Hadis-i şerifte, (Yeryüzünü küfür ve kâfirlik kaplamadıkça, Mehdi gelmez) buyuruldu...

Devamını okuyun...

Kork Allah’tan korkmayandan

Bu tip sualleri de yazmak fitnedir. Ancak gün geçtikçe, bu tip sualler artıyor. Kur’andan başka kaynak olmaz diyenler çoğalıyor...

Devamını okuyun...

Hidayete sebep olmak

Elbette olur. Emri maruf sevabı alınır. Hele onlardan biri müslüman olursa ayrıca daha büyük sevaba kavuşulur...

Devamını okuyun...

Hakkı ve sabrı tavsiye

Önce şunu bildirelim. İmam-ı Şafiî hazretleri buyuruyor ki: 
Kur'anda başka hiçbir sûre nazil olmasaydı...

Devamını okuyun...

Yol levhası olmak

Münakaşayla, tartışmayla hiç kimseye hak yolu kabul ettiremeyiz. Hidayete kavuşturan Allahü teâlâdır...

Devamını okuyun...

Emr-i maruf ve cihad

Evet, cihaddır. İslam Ahlakı kitabında deniyor ki: 
Bu cihad ikiye ayrılır...

Devamını okuyun...

Yanlış konuşanları tenkit etmek

Dine aykırı konuşan kimseleri tenkit etmek, elbette yerindedir. Tenkit etmezse, o zaman suç işlemiş olur...

Devamını okuyun...

Doğruya doğru demek

Dine aykırı konuşan kimseleri tenkit etmek, elbette yerindedir. Tenkit etmezse, o zaman suç işlemiş olur...

Devamını okuyun...

Doğruya doğru demek

Bir kimsenin doğru sözünü tasdik etmek, her dediğini tasdik etmek anlamına gelmez. Hak sözü tasdik edilir, bâtıl sözü reddedilir...

Devamını okuyun...

Kadının cihadı

Doktor olmak kıymetlidir, ne sakıncası olur ki? Kadın erkek ayrımı yapmadan herkesin okuyup bilgi sahibi olması büyük fazilettir...

Devamını okuyun...

Dinin emrini bildirmek

Kimin kâfir olacağını, kimin duasını kabul edeceğini elbette Allahü teâlâ bilir. Bunlar Kur’an-ı kerimde ve hadis-i şeriflerde bildirilmiştir...

Devamını okuyun...

Kötüyü düzeltmek

Bu olay da gösteriyor ki, kötü bir kimseyi düzeltmeye çalışacağım diye onunla arkadaşlık edilirse...

Devamını okuyun...

İslamiyet’in hedefi

Elbette caiz olmaz. Emr-i maruf gücü yetenlere, imkânı olanlara farzdır. Onun için farz-ı kifayedir. Birkaç hadis-i şerif...

Devamını okuyun...

Emr-i marufla ilgili çeşitli sorular

Elbette toplumun rolü vardır. Onlar başka yerden gelmedi ki. Yönetici, sütün üzerindeki kaymak gibidir...

Devamını okuyun...

Ef’âl-i mükellefîn

Müslümanın yapması ve sakınması gereken, İslam dininin bildirdiği emir ve yasakların hepsine Ef’âl-i mükellefîn denir...

Devamını okuyun...

İbadetin faydası kime?

Kendisine fayda ve zararı olduğu için değil, bize fayda ve zararı olduğu için emir ve yasaklar koydu...

Devamını okuyun...

Dine uymanın faydası

Allahü teâlâ, kullarına çok acıdığı için, rahat ve saadet menbaı olan dinlerini gönderdi. Dinlerin sonuncusu İslam dinidir...

Devamını okuyun...

Gençlikte yapılan ibadetler

İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
(Gençlik çağı, nefsin kaynadığı, şehvetlerin oynadığı, insan ve cin...

Devamını okuyun...

Dindeki emir ve yasakların hikmetleri

Çok şeyin hikmeti bilinmez. Dinimiz, bir hüküm için, (Farzdır, vacibdir, sünnettir, haramdır, mekruhtur) demişse öyle kabul edilir...

Devamını okuyun...

İbadetlerin kabul olma şartları

Namazın ve bütün ibadetlerin kabul olmaları için, önce insanın düzgün itikada [yani ehl-i sünnet itikadına] sahip olması...

Devamını okuyun...

Gece ibadeti

Hayır, her çeşit ibadet gece ibadeti olur. Mesela, Kur’an-ı kerim okumak, ilim öğrenmek, kaza namazı kılmak, istigfar etmek...

Devamını okuyun...

En kıymetli ibadet

Bir şeyin kıymetli olması, hâle, zaman ve kişinin durumuna da bağlıdır. Onun için (En kıymetli amel şudur...

Devamını okuyun...

Günahkârın ibadeti

Hayır, kâfir olacaklarını göstermiyor. Âlimler, bunların kâmil mümin olmadıklarını gösterdiğini bildirdiler...

Devamını okuyun...

Önemlinin de önemlisi

Peygamber efendimiz, bazı önemli şeyleri bildirip, daha önemlisini açıklamıştır. Bu konuda hadis-i şeriflerden bazıları şöyledir...

Devamını okuyun...

Ameller yedi türlüdür

Evet. Bazı yer ve durumlarda, bazı gün ve aylarda farklılık gösterir. Mesela Cuma günü yapılan ibadetler de, günahlar da, iki kat yazılır...

Devamını okuyun...

İlim, amel, ihlas

Bir kimse, Peygamber efendimiz aleyhisselama en hayırlı amelin ne olduğunu sual edip, (İlim) cevabını alınca tekrar sordu...

Devamını okuyun...

Neşe ile ibadet yapmak için

Bir kimse, Peygamber efendimiz aleyhisselama en hayırlı amelin ne olduğunu sual edip, (İlim) cevabını alınca tekrar sordu...

Devamını okuyun...

İki kat sevap alanlar

Evet vardır. Aynı ameli işleyen kimseden Eshab-ı kiram daha çok sevap alır. Bir hadis-i şerif meali şöyledir...

Devamını okuyun...

İbadetlerin hikmetleri

Musa Carullah reformcudur, dini değiştirmek istiyor. Onun sözünün hiç önemi olmaz...

Devamını okuyun...

En faziletli şeyler

Evet, çok hadis-i şerif vardır. Ancak, hadis-i şeriflerle amel etmek bizlere caiz değildir. Yanlış anlamaya sebep olabilir...

Devamını okuyun...

Dinde zorluk yoktur

Evet, sahih olur. Dinin emrine uyularak yapılan iş, yanlış kabul edilmez, dinin emrine uyulduğu için doğru olur...

Devamını okuyun...

Farzdan daha sevab olan nafile

İbni Abidin hazretleri buyuruyor ki:
Bu, istisna olan birkaç husustan biridir. İstisnalar şöyledir:
1- Selam vermek sünnet, almak ise farzdır...

Devamını okuyun...

Ruhsat ve azimet

Günah değil caizdir. Bazen lazım da olabilirDin kitaplarımızda şöyle bildiriliyor...

Devamını okuyun...

Sahih olması için

Evet, bazı durumlarda olur. Birkaç örnek verelim:
1- Yaptığı bir ibadetin kendi mezhebine göre sahih olmadığını...

Devamını okuyun...

Kurtuluş için yedi geçit

Dinimizin emir ve yasaklarına riayet etmek gerekir. Şu yedi geçidi geçen, muradına kavuşur. Bu geçitler: 1- İlim, 2- Pişmanlık...

Devamını okuyun...

Onda birini yapan kurtulur

O hadis-i şerifin meali şöyledir: 
(Ey eshabım, siz öyle bir zamandasınız ki, dinin emir ve yasaklarının onda birine uymazsanız helak olur...

Devamını okuyun...

Beş katlı İslam binası

Mekruh işlememek için sünnet, haram işlememek için farz tehir veya terk edilir. Çünkü günahtan kaçınmak...

Devamını okuyun...

Özgürlük ve istediğini yapmak

Allahü teâlânın kural koymadığı mahlukları da var. Mesela aslan, geyik dağda özgürce gezip dolaşırlar. Özgürlük ve doğallıktan kasıt...

Devamını okuyun...

İbadet nedir ?

İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
İbadet, kulluk etmek, tapınmak, yani kendini aşağılamak...

Devamını okuyun...

Dinde temel sayılan 8 madde

Şakîk-i Belhî hazretleri, talebesi Hâtim-i Esam hazretlerine sordu:
— Ne kadar zamandır benden ders alıyorsun...

Devamını okuyun...

Şartsız söylenenler

Imam-ı Rabbani hazretleri, (Şartsız bildirilen bir hüküm, şartlı olarak anlaşılır) buyuruyor. Şartsız söylenen şeylerin mutlaka bazı şartı bulunur. Birkaç örnek verelim...


Devamını okuyun...

Sevgi varsa kural işlemezmiş

Evet, açıkça küfürdür. Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Kâfirler, “Peygamber size, ölüp kemikleriniz...


Devamını okuyun...

Emir ve yasak Müslüman içindir

Hayır, onlara günah olmaz. Günah, Allahü teâlânın emirlerini yapmamak, yasak ettiklerinden sakınmamaktır. Emir ve yasaklar...


Devamını okuyun...

İbadeti gizlemek

Riya yani gösteriş korkusu yoksa, teşvik maksadıyla nâfile ibadetleri açıktan yapmak caiz olur. Riya tehlikesi...


Devamını okuyun...