Resulullahın doğumu, dünyanın en mühim dönüm noktalarındandır

22/10/2019 Salı Köşe yazarı R.A

Peygamber Efendimizin dünyâyı teşrîfi, dünyânın en önemli kilometre taşlarından, en mühim dönüm noktalarındandır.

 

 

Malum olduğu üzere, Peygamber Efendimizin dünyâyı teşrîfi, kendilerine Peygamberliğinin bildirilmesi, Mekke-i mükerreme’den Medîne-i münevvere’ye hicreti, orada İslâm Devleti’ni kurması, diğer zaferlerinin yanında, “Mekke-i Mükerreme’yi Fethi” dünyânın en önemli kilometre taşlarından, en mühim dönüm noktalarındandır.

İslâm âlimlerinin ittifâkla bildirdikleri gibi, her Peygamber, kendi zamanında, kendi mekânında, kendi kavminin hepsinden her bakımdan üstündür. Peygamberimiz Muhammed aleyhisselâm ise, dünyâ yaratıldığı günden kıyâmet kopuncaya kadar, her zamanda, her memlekette, gelmiş ve gelecek bütün varlıkların her bakımdan en üstünü, en fazîletlisidir.

Allahü teâlâ, bir insanda bulunabilecek, görünür-görünmez bütün iyilikleri, bütün üstünlükleri, bütün güzellikleri, habîbî, mahbûbu, sevgilisi yani en çok sevdiği kulu Muhammed aleyhisselâmda toplamıştır.

Onun hiçbir hareketinde, hiçbir işinde, hiçbir sözünde, hiçbir zaman, hiçbir çirkinlik, hiçbir kusur görülmemiştir.

Sevgili Peygamberimiz aleyhisselâm, muhtelif hadîs-i şerîflerinde;

“İslâmiyet, Allah’ın emirlerine tazîmde bulunmak, yaratılmışlara şefkat etmektir”, “Merhamet etmeyene merhamet olunmaz”, “İnsanların hayırlısı, insanlara faydalı olandır”, “Bir kavmin efendisi, ona hizmet edendir”, “Büyüklerimize hürmet etmeyen, küçüklerimize de şefkat etmeyen bizden değildir” buyurarak, insanları her mahluka karşı şefkat ve merhamet etmeye, büyüklere karşı saygı göstermeye, insanlara hizmet etmeye ve faydalı olmaya, dâima  hayır işlemeye yöneltmiştir...

23 (Yirmi üç) sene gibi çok kısa bir zamanda, Arabistân halkını, dünyâda bir benzeri görülmemiş üstünlüklere, yüksekliklere ve medeniyete kavuşturan Sevgili Peygamberimiz ve ondan sonra da Eshâb-ı kirâmı, 30 (otuz) sene gibi çok kısa bir zamanda Mezopotamya, Îrân ve Hindistân içlerine, Anadolu’ya, Mısır ve Kuzey Afrika’ya, Kıbrıs’a kadar yayılarak büyük İslâm devletlerinin kurulmasına sebep olmuşlardır. Aslında yarım asır, devletler târihinde çok kısa bir dönem sayılır.

Daha sonraki asırlarda Afrika’nın ortalarına, İspanya’ya, Avrupa içlerine götürülen İslâm dîni ve medeniyeti, gittiği her yerde insanlara adâlet ve emniyet, huzur ve saâdet dağıttığı gibi, ilmin ve tekniğin en son mahsullerini de bol bol saçmıştır.

İslâmiyet, hiç şüphesiz yeryüzünde en çok devlet kurulmasına vesîle olmuş bir dîndir. Bilindiği üzere, târih boyunca Anadolu’da, yakın komşularımızın bulunduğu yerlerde ve dünyânın diğer ülkelerinde birçok İslâm devleti kurulmuştur. Bunlar, târih kitaplarında ve ansiklopedilerde uzunca anlatılmaktadır. Makâlemizin hacmi müsâit olmadığından, şimdi biz bunları (toplam 121 devleti) ele alacak durumda değiliz; inşâallah başka müsâit bir zamanda onlara temâs ederiz...