"Tasavvuf yük çekmektir yük olmak değil!.."

29/01/2023 Pazar Köşe yazarı V.T

İbâdet; emirlere uyup, amel etmek, nehyedilen şeylerden sakınmaktan ibârettir.

 

Ahmed Semerkandî hazretleri evliyânın büyüklerindendir. On dördüncü asrın sonlarında vefât etti. Zâhirî ilimlerde Zeynüddîn-i Hafî'nin derslerinde yetişip, kalb ilimlerinde ve tasavvuf yolunda da Hâce Alâüddîn-i Attâr hazretlerinin sohbetlerine devâm etmekle ilerledi. Hâce Ubeydullah-i Ahrâr hazretleri ile de görüşüp, onun da mânevî feyiz ve bereketlerine kavuşan Derviş Ahmed, Hirat'ta bir câmide vaaz ederdi. Sohbetlerinde şöyle anlattı:

Hocam Ubeydullah-i Ahrâr hazretleri buyurdu ki: Şeyh Ebû Saîd Ebü'l-Hayr, tasavvufu şöyle târif etmiştir: "Şimdiye kadar evliyâdan yedi yüz zât tasavvufun târifi husûsunda çeşitli sözler söylemişlerdir. Bütün bu sözlerin özü şu noktada toplanır: Tasavvuf; vakti, en değerli olan şeye sarf etmektir."

"İnsanın kıymeti; idrâkinin, zekâsının, bu yolun büyüklerinin hakikatlerini anladığı kadardır."

"Şeyh Ebû Tâlib-i Mekkî buyurdu ki: Allahü teâlâdan başka hiçbir murâdın kalmayıncaya kadar gayret göster. Bu murâdın hâsıl olunca, işin tamamdır. İsterse senden kerâmetler, hâller ve tecellîler hâsıl olmasın, gam değildir."

"Tasavvuf, herkesin yükünü çekmek ve kimseye kendi yükünü çektirmemektir."

"Allahü teâlâdan gelen belâlara sabırlı, hattâ şükredici olmak lâzımdır. Zîrâ, Allahü teâlânın birbirinden acı belâları çoktur."

"Bir gün Mevlânâ Hâmûş hazretlerinin huzûruna gitmiştim. Yanında bulunanlarla ilmî meseleleri konuşuyordu. Ben de bir yere oturmuş, hiç konuşmuyordum. Bana dönüp;

-Ne dersin, konuşmak mı daha iyi, susmak mı daha iyi? dedi. Sonra da;

-Bir kimse kendi varlığının kaydından (nefsinden) kurtulmuşsa, ne yapsa iyidir. Kurtulmamışsa, ne yapsa kötü... Ben, Mevlânâ Nizâmeddîn Hâmûş'tan bundan daha iyi bir söz işitmedim."

"Zikir bir kazma gibidir ki, onunla gönülden yabancı duygu dikenleri temizlenir."

"İbâdet; emirlere uyup, amel etmek, nehyedilen şeylerden sakınmaktan ibârettir. Ubûdiyyet, kulluk da bu şekilde Allahü teâlâya yönelmektir."

"İnsanın yaratılmasından murâd, kulluk yapmasıdır. Kulluğun özü de, her hâlükârda Allahü teâlâyı unutmamaktır."

Asıl ve kıymetli olan ilmin, ilm-i ledünnî olduğunu bildirerek buyurdu ki: "İlim iki çeşittir: Biri verâset ilmi, biri de ledün ilmidir. Verâset ilmi çalışarak elde edilir. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem); (Kim bildikleriyle amel ederse, Allahü teâlâ ona bilmediklerini öğretir) buyurdu. İlm-i ledün ise, Allahü teâlânın ihsânıdır. Çalışmadan elde edilir. İlâhî bir mevhibedir. Kullarından dilediğine verir."