Halîfe’nin heybetinden korktu

07/02/2021 Pazar Köşe yazarı A.U

Hazret-i Ömer halîfe iken bir melik ona elçi göndermişti.

Elçi, Medîne'ye geldi.

Etrâfı şöyle bir gezdi.

Ve sordu birine:

"Halîfe'nizin sarayı nerededir?"

O kimse:

"Onun sarayı yoktur" dedi.

"Peki nerede bulurum kendisini?"

"Şu saatte âsâyiş temîni için sahrâya çıkmıştır."

"Pekâlâ, kendisi yalnız mıdır?

Bekçisi koruması yok mudur?"

"Hayır yoktur öyle şeyler."

Elçi, hayretler içindeydi!

Onu bulmak için çıktı sahrâya.

Cihânın titrediği Hazret-i Ömer, kuru toprak üstünde uyuyordu bir kenarda.

Elçi, Halîfe'yi gördü.

Ve heybetinden korktu!

Kendi kendine:

"Halîfe, bu olsa gerek" dedi.

Hemen içinden:

"Şarkta ve garpta, bütün insanlar bu zâttan korkuyorlar. Şunu şuracıkta öldüreyim de, bütün dünyâ rahata kavuşsun" dedi.

Ve sessizce yaklaştı.

Kılıcını tutup kaldırdı.

Tam Ona vuracaktı ki.

Yerden koca bir aslan çıktı.

Ve saldırdı elçinin üzerine.

Adam ne yapacağını şaşırdı!

Korkup geri çekildi!

Hattâ kılıcı düştü elinden.

O anda kalbi değişti.

Gördüğü bu fevkalâde şeylerden çok duygulandı!

"Şehâdeti" söyledi.

Ve Müslüman oldu...