İslâm dîninin bekçisi olan devletler nasıl yıkıldı?

21/02/2024 Çarşamba Köşe yazarı H.Y

Kurnazca plânlar hazırlayan İngilizler, Gürgâniyye Devleti'ni parçalamaya karar vermişlerdi. Fakat, Osmanlıların buna mâni olmasından korkuyorlardı!..

  

Yahûdilerin ihânetleri -17-

 

Osmanlı Devleti'nde 1839 senesinde Sultan olan Abdülmecîd Han zamanında dünyada iki büyük İslâm devleti vardı. Biri Osmanlı Devleti, ikincisi Hindistândaki Gürgâniyye Hükümdârlığı idi. Her iki devletin sultanları, İslâm dîninin bekçisi idiler. İslâm düşmanı olan İngilizler, bu iki bekçiyi yok etmek için, çok kurnaz plânlar hazırlamıştı. Önce, Gürgâniyye Devleti'ni parçalamaya karar verdiler. Böylece, Asya'daki Müslümanları başsız bırakacak, hem de Hindistan'ın hazînelerine, ticâretine hâkim olacaklardı. Fakat, Osmanlıların buna mâni olmasından korkuyorlardı. Bunun için Osmanlıları Ruslarla savaştırmaya çalıştılar. Avusturya ve Prusya, Osmanlı-Rus Savaşının önlenmesini istediler. Rusya da bunu kabul etti. Fakat İngilizler, mason olan Mustafa Reşîd Paşa'yı harp etmeye teşvik ettiler. Yardım edeceklerine, zafer kazanacağına, böylece Osmanlıların bir numaralı adamı olacağına inandırdılar. Reşîd Paşa, Osmanlı Devleti'nin başına geçeceğinin çılgınlığı içinde, İngilizlere maşa oldu...

 

26 Eylül 1853’te, Bâb-ı âlîde yüzaltmışüç (163) kişi topladı. Rusya'ya harp açılmasına karar verdi. Sultan Abdülmecîd Han'ı da, tuzağa düşürüp, tasdîk ettirdi. Rusya'ya harp ilân edildi. Osmanlı Devleti'nin başını derde sokan İngilizler, Hindistan'daki fâcia ve felâketlere başladılar. 1857’de, Delhî'de, büyük ihtilâl çıkardılar. İkinci Bahâdır Şâh'ı, oğulları ile birlikte Kalküte'ye götürüp hapsettiler. Gürgâniyye Devleti yıkıldı. Hindistân'ın ileride, İngiliz imparatorluğuna katılması için, birinci adım atılmış oldu.

 

İngilizler, Rus Çarı Birinci Nikola'nın Kudüs’te Katoliklere karşı Ortodoksları ayaklandırdığını ileri sürerek, Rusların Akdeniz'e inmesini hiç istemeyen Fransa İmparatoru 3. Napolyan Bonapart'ı da, Türk-Rus Kırım Harbine sürüklediler. Kendi çıkarları için yaptıkları bu iş birliği, Türk milletine Reşîd Paşa'nın diplomatik zaferleri olarak tanıtıldı...

 

Düşmanların bu yaldızlı reklâmlar ve sahte dostluklarla örtmeye çalıştıkları imhâ hareketlerini, herkesten önce anlayan Sultan, çok zaman sarayında hüngür hüngür ağlardı. Memleketi, milleti kemiren düşmanlara karşı koymak için tedbirler arar ve Allahü teâlâya yalvarırdı. Bu sebeple, Reşîd Paşa'yı, birkaç kere sadrazamlıktan uzaklaştırdı ise de, kendisine (Koca), (Büyük) gibi isimler takan bu kurnaz adam, rakiplerini devirip, tekrar işbaşına gelmesini becerirdi...

 

Ne yazık ki, Sultan Abdülmecîd Han kederinden tüberküloza yakalanıp genç yaşında öldü. Sonraki senelerde devlet koltuklarını kapışan, üniversite öğretim üyeliklerine, mahkeme başkanlıklarına getirilenler, hep Mustafa Reşîd Paşanın yetiştirmeleridir. Böylece (Kaht-ı ricâl) devri açılmasına ve Osmanlılara (Hasta Adam) denilmesine sebep olmuştur...