Altın nasihatler...

28/01/2021 Perşembe Köşe yazarı S.A

Hazreti Ali buyuruyor ki: "Sabredersen kalemin yazdığı olur, sevap kazanırsın. Sabretmez isen yine kalemin yazdığı olur, günâhkâr olursun."

 

 

Kur'ân-ı kerîmin Kehf suresinde, Musa aleyhisselam ile Hızır aleyhisselâmın beraber yaptıkları ve ibretlerle dolu seyahatleri anlatılır. Bu sohbetimizde ondan bahsetmeye çalışacağız...

İsmail Hakkı Bursevi hazretlerinin Ruh-ul-beyân tefsirinde bu âyet-i kerime şöyle tefsir edilmiştir:

Bu iki mübarek zat, bir şehre gelirler. Yıkılmak üzere olan bir duvarla karşılaşırlar. Hızır aleyhisselam eliyle duvarı düzeltir. Sebebini ise bilâhare şöyle izah buyurur: "Bu duvar iki yetim çocuğa aittir. Altında da bir hazine mevcuttur. Düzeltmeseydik yıkılacaktı, altındaki hazine de başkaları tarafından alınacaktı. Bu yetim çocukların babası salih bir insandı. Rabbimiz, babalarının salih biri olması sebebiyle onlara acıdı ve bu duvarı düzeltmemi emretti."

Babanın salih olması çocuklarına ne büyük faydalar sağlıyormuş. Bu, dünyadaki; ahirettekiler de başka...

Adı geçen tefsirde o hazinenin altın bir levha olduğu yazılıdır. Levhada Besmeleden sonra şu yedi nasihat vardı: 

1- "Kadere, her şeyin takdiri ilâhi ile olduğuna iman eden bir adam nasıl üzülür?" Hazreti Ali buyuruyor ki: Sabredersen kalemin yazdığı olur, sevap kazanırsın. Sabretmez isen yine kalemin yazdığı olur, günâhkâr olursun.

2- "Rızıkların taksim edildiğine inanan nasıl rızkından endişe edebilir?" Karada, denizde ve havada yaşayan bütün canlıların rızkını gönderen Rabbimiz bizim rızkımızı da gönderir.

3- "Öleceğine inanan insan nasıl olur da şu kısacık, rüyâ gibi olan bu dünya hayatına gönül verir." Hasan-ı Basri hazretleri kahkaha ile gülen bir genç adama rastlar. Ona der ki: "Sana birkaç soru soracağım, cevap ver... Sen de herkes gibi bir gün öleceksin. İmanla gideceğinden emin misin?" "Hayır" diye cevap verir genç. "Kabirde Münker ve Nekir meleklerinin sorularına doğru cevap verebilecek misin?" Ona da "hayır" der. "Kıyamet günü amellerin tartılacağı terazinin hayır kefesinin ağır basacağını ve kurtulacağını biliyor musun?" Onu da "hayır"la cevaplandırınca, "O halde bu kahkahaların ne manası var?"

O genci artık kahkaha ile gülerken kimse görmedi.

4- "Bütün amellerinden hesaba çekileceğini bildiği hâlde nasıl olur da bugüne hazırlık yapmaz?"

5- "Cehennemin yakıtının insanlar ve taşlar olduğunu bildiği halde nasıl günah işlemekten sakınmaz?"

Yanmak çok zordur. Dünyadaki ateş bile bize ne kadar acı veriyor. En çok üç beş dakika sürer. İnsan ölünce acı duymaz, kendisini cehenneme attıracak işlerden nasıl sakınmaz?

6- "Cennetin sonsuz saâdet yeri olduğunu bildiği hâlde insanlar nasıl ona kavuşmaya, bu nimetleri elde etmeye gayret etmezler?"

Cennete giden yol bellidir. Hangi işleri yaparsak cennetlik, hangilerini yaparsak cehennemlik olacağımızı çok iyi biliyoruz. Yol ayırımındayız. Birini tercih etmek zorundayız, birini seçeceğiz.

7- "Âdem babamızdan beri bize düşman olan şeytanı nasıl olur da insanlar dost edinir ve onun dediklerini yapmaya çalışırlar?"