"Sizin perhiz yapmanıza lüzum yok efendim!.."
10/09/2025 Çarşamba Köşe yazarı H.Y
Eski zamandaki valilerden biri çok zengin olunca ölçüyü kaçırır. Hayatını
yeme içme üzerine kurar. Yedikçe şişmanlar. Ve bir gün...
Kıyamet derdini bilseydik, dünyada dert diye bir şey
tanımazdık. Bütün geçimsizlikler, ölümü unutmaktandır. Ölümü hatırlamak, en
büyük nasihattir. Her iman sahibi kimsenin, ölümü çok hatırlaması gerekir.
Ölümü çok hatırlamak, emirlere sarılmaya ve günahlardan sakınmaya sebep olur.
Haram işlemeye cesareti azaltır. Peygamber Efendimiz (sallallahü aleyhi ve
sellem) buyuruyor ki:
(Lezzetleri yıkan, eğlencelere son veren ölümü, çok
hatırlayınız!)
(Ölümden sonra olacak şeyleri, sizin bildiğiniz gibi,
hayvanlar da bilselerdi, yemek için semiz hayvan bulamazdınız.)
(Ölümü çok hatırlayın. Onu hatırlamak, insanı günah
işlemekten korur ve ahirette zararlı olan şeylerden sakınmaya sebep olur.)
(En akıllınız, ölümü çok hatırlayan, ahiret için azık
toplamakta acele edendir. Ölümü çok hatırlayan dünya ve ahiret saadetine
kavuşur.)
(Ölümü çok hatırlayanın kalbi ihya olur, ölümü de
kolaylaşır.)
(Ölümü çok anmak, insanı dünyadan çeker, günahlardan
sıyırır.)
***
Eski zamandaki valilerden biri, makam mevki sahibi
olup, çok zengin olunca ölçüyü kaçırır. Hayatını yeme içme üzerine kurar.
Yedikçe şişmanlar, şişmanladıkça yer. Bir zaman gelir ki, şişmanlıktan yerinden
kalkamayacak hâle düşer. Rahatlığı sıkıntıya dönüşür. Zamanın en meşhur
tabibini çağırarak bu hâline bir çare bulmasını söyler. Nelere dikkat ederse
zayıflayacağını sorar. Tabip, rahat bir şekilde der ki:
-Sizin perhiz yapmanıza lüzum yok, siz istediğinizi
yiyip içebilirsiniz...
Vali şaşırır. Hemen sebebini sorar. Tabip şöyle cevap
verir:
-Efendim, sizin iyileşmeniz artık mümkün değil,
şişmanlık vücudunuza çok zarar vermiş, tıbben bir ay kadar ömrünüz kaldı. Bir
ay sonra öleceğinize göre sıkıntıya girip perhize gerek yok. Ölüm haberini
duyan vali, perişan olur. Yıllarca yaptığı, kötülükler, zulümler, haksızlıklar
aklına gelir. Haksızlık yaptığı, zulmettiği kimseleri teker teker çağırtarak,
fazlasıyla haklarını öder, onlarla helalleşir. Herkese iyilik yapmaya, kimsenin
kalbini kırmamaya özen gösterir hâle gelir. Ölüm korkusu iştahını da keser.
Getirilen o leziz yemeklere elini bile sürmeden geri gönderir. Yemediği için
de, her gün zayıflar. Ay sonunda, vali olmadan önceki kilosuna düşer, normal
hâlini alır...
Vali, bir ayı geçtiği hâlde ölmeyince hemen tabibi
çağırtır. Bir ay geçti ben hâlâ ölmedim, bu ne hâldir, diye sorar. Tabip der
ki:
-Efendim, daha önce siz beni, ne zaman, nasıl öleceğim
diye çağırmamıştınız. Ben tabibim, siz beni, nasıl zayıflayabilirim, bunun
çaresini bul diye çağırmıştınız. Görüyorum ki, maksat hâsıl olmuş, ilacı
buydu...
Tabibin bu hilesi, valiye ders olur.
Dünyaya düşkünlükten, haramdan ve her türlü zulümden uzak durur...
