Resulullah Efendimiz, neseben de üstündür
10/09/2025 Çarşamba Köşe yazarı O.Ü
Sual: Peygamber Efendimiz, nesep, soy itibarıyla da, diğer insanlardan üstün olarak mı yaratılmıştı?
Cevap: Peygamber
Efendimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) ve bütün
Peygamberlerin babalarının ve analarının hiçbiri kâfir, aşağı kimseler
değildi. Bununla ilgili Buhârî'deki bir hadis-i şerifte, Peygamber Efendimiz
buyurdu ki:
(Her asırda, her zamanda yaşayan insanların en
iyilerinden, seçilmişlerinden dünyaya getirildim.) Müslimdeki
hadis-i şerifte;
(Allahü teâlâ, İsmail aleyhisselam evladından, Kinâne
ismindeki kimseyi ve onun sülalesinden, Kureyş ismindeki zatı beğendi, seçti.
Kureyş evladından da, Hâşimoğullarını sevdi. Onlardan da, beni süzüp seçti) buyuruldu.
İmâm-ı Tirmizî'nin bildirdiği hadis-i şerifte;
(Allahü teâlâ, insanları yarattı. Beni insanların en
iyi kısmından vücuda getirdi. Sonra, bu kısımlarından en iyisini Arabistan'da
yetiştirdi. Beni bunlardan vücuda getirdi. Sonra evlerden, ailelerden en
iyilerini seçip, beni bunlardan meydana getirdi. O hâlde, benim ruhum ve
cesedim, mahlukların en iyisidir. Benim silsilem, ecdadım en iyi insanlardır) buyurulmuştur.
Abdullah bin Abbâs hazretlerinin bildirdiği hadis-i
şerifte;
(Benim dedelerimin hiçbiri zina yapmadı. Allahü teâlâ,
beni, iyi babalardan, temiz analardan getirdi. Dedelerimden birinin iki oğlu
olsaydı, ben bunların en hayırlısında, en iyisinde bulunurdum) buyuruldu.
Âdem aleyhisselam, vefat edeceği zaman, oğlu Şit
aleyhisselama dedi ki:
“Yavrum! Bu alnında parlayan nur, son Peygamber olan
Muhammed aleyhisselamın nurudur. Bu nuru, mümin, temiz ve afîf hanımlara teslim
et ve oğluna da böyle vasiyet et!”
Muhammed aleyhisselama gelinceye kadar, bütün babalar,
oğullarına böyle vasiyet etti. Hepsi, bu vasıyeti yerine getirip, en asil kız
ile evlendi. Nur, temiz alınlardan, temiz kadınlardan geçerek, sahibine
yetişti. Kısas-ı enbiyâda diyor ki:
“Resulullah efendimizin dedelerinden
birinin iki oğlu olsa, yahut bir kabile iki kola ayrılsa, Peygamber Efendimizin
soyu, en şerefli ve hayırlı olan tarafta bulunurdu. Her asırda, onun dedesi
olan zat, yüzündeki nurdan belli olurdu. İsmail aleyhisselamın alnında da bu
nur vardı. Bu nur, Âdem aleyhisselamdan beri, evlattan evlada geçerek, asıl
sahibi olan Resulullah Efendimize gelmiştir.”
