"Tövbe ederek Allah'a dön!..”

12/05/2021 Çarşamba Köşe yazarı V.T

"Ne kadar günahkâr olursan ol, yine de Allahü teâlânın rahmet ve merhametinden ümitli ol."

 

Hacıevhad Şeyhi Hüseyin Efendi Osmanlı velîlerindendir. Safranbolu’da doğdu. İstanbul'da tahsilini ikmal ederek Süleymaniye vaizi oldu. Abdülehad Nuri hazretlerine intisab ederek kemale erdi ve hilâfet alarak talebe yetiştirdi. 1105 (m. 1693)’de vefat etti. “Risale-i Devraniye” isimli eserinde şöyle anlatır:

“Kulların, Allahü teâlâya sıdk ve ihlâs ile ibâdet etmeleri gerekir. Allahü teâlânın sevgisine kavuşmak için; sözlerinde ve işlerinde, hâllerini güzelleştirmekten (düzeltmekten) ve nefsi hesaba çekmekten başka yol yoktur. Lüzumlu olmadıkça bir iş yapmamalı ve zarûret olmadıkça bir şey söylememelidir. Bir şey yapacağı ve bir şey söyleyeceği zaman önce Allahü teâlâya sığınmalı, yapacağının ve söyleyeceğinin hayırlı bir şey olması için O’ndan yardım dilemelidir.”

Talebelerine vasiyetinde buyurdu ki: “Size vasiyet ederim ki, zikre, Allahü teâlâyı hatırlamaya çok devam ediniz! Zikir; talibi mahbûba kavuşturur. Muhabbet, her türlü kir ve lekeleri yakıp temizleyen bir ateştir. Bu hakîkî muhabbet hâsıl olunca, artık zikreden, zikrolunanı müşâhede ederek zikreder, işte böyle yapılan zikir; felaha, kurtulaşa ereceklere vaat olunanların yaptığı zikirdir. Nitekim Allahü teâlâ, Cum’a sûresinin 10. âyet-i kerîmesinin sonunda meâlen; “(Her hâlinizde) Allahü teâlâyı çok zikredin ki (dünyâ ve âhirette) felah bulasınız, buyuruyor.”

“Sen bir kişi ile arkadaş olduğun zaman bazı hususları yerine getirmen gerekir. Beraber olduğunuzda, şayet onun nalınlarının ipi kopar ve o bunları düzeltip bağlayıncaya kadar sen onu beklemezsen, sen arkadaşlık hukukuna riâyet etmemiş olursun ki, sen, bu hâlinle dost olamazsın. Yine, senin arkadaşın bir ihtiyâç için bir yerde oturduğunda, o işini bitirinceye kadar onu beklemezsen sen yine hakiki dost sayılmazsın.”

“Ey Âdemoğlu! Allahü teâlânın rahmetinden öyle ümitli ol ki, bu ümidin seni, Allahü teâlânın mekrinden emîn kılmasın. Eğer bundan emîn olursan, günâhları işler, Allahü teâlânın gazâbına uğrarsın. Yine Allahü teâlâdan öyle kork ki, bu korku O’nun rahmetinden ümidini kestirmesin. Ne kadar günahkâr olursan ol, yine de Allahü teâlânın rahmet ve merhametinden ümitli ol. Tövbe ederek Allaha dön.”

“Bir kimse, tamâı (dünyâ lezzetlerini haram yollardan araması) ve gazâbı (öfkesi) yavaş oluncaya kadar muttaki olamaz.”