Sırlar denizinin dalgıcı Muhammed Masûm Fârûkî

13/05/2023 Cumartesi Köşe yazarı A.D

Muhammed Masûm Fârûkî "rahmetullahi teâlâ aleyh" hazretleri, evliyanın meşhurlarındandır. Silsile-i aliyyenin yirmi dördüncüsüdür. İmâm-ı Rabbânî "kuddise sirruhümâ" hazretlerinin üçüncü oğludur. Hicri 1007 yılında Serhend'de doğdu, 1079 [miladi 1668] senesinde orada vefât etti. Mübârek babası, türbesinin birkaçyüz metre kuzeyindeki büyük türbededir...

Muhammed Masûm Fârûkî hazretleri, daha üç yaşında iken, kelime-i tevhid söylerdi. Kur'ân-ı kerimi kısa zamanda ezberledi. 11 yaşında iken, zikir ve murakabe yolunu babası İmâm-ı Rabbânî hazretlerinden aldı. Babası istidadının yüksekliğini anlayınca, "Hâl, ilimden sonra olduğu için, önce ilim okumak gerekir" buyurup oğluna aklî ve naklî ilimleri okutmaya başladı. Ona, "İlim tahsilini çabuk bitir ki, seninle büyük işlerimiz var" buyururdu. 14 yaşında iken babasına, "Kendimde bir nur görüyorum ki, bütün âlem güneş gibi ondan aydınlanmaktadır" diye arz edince, babası, "Sen zamanın kutbu olursun" müjdesini verdi. Daha sonra kendisi, "Allahü teâlâya hamd olsun. Babamın müjdelediğine kavuştum” demiştir...
16 yaşında iken, bütün ilimlerin tahsilini bitirip tasavvufa yöneldi. Babasının feyizlerine kavuştu. Kendisi de "O esrar denizlerinin dalgıcı oldum” buyurmuştur. Öyle yetişti ki, onun bereketi ve feyizleri bütün âleme yayıldı. İslam tarihinde hidayeti onunki kadar yaygın olan bir âlim ve mürşid görülmemiştir. 900 bin kişi ona talebe olmuş, talebelerinden 140 bini evliyalık mertebelerine kavuşmuş, 7 bini de mürşid-i kâmil olmuştur. Talebeleri onun huzurunda bazen bir ayda, bazen bir haftada evliya olurlardı. Bazılarını bir teveccühte, makamların hepsine ulaştırırdı.
Babası ömrünün son günlerinde ona "Benim bu dünyada kalmam yalnız kayyumluk vazifesi sebebiyle idi. Bu artık sana verildi. Bu dünyadan göç etmem yaklaştı" buyurmuştur...

Muhammed Masûm Fârûkî hazretlerine, "Urvet-ül vüska" denmiştir, yapışılacak sağlam ip demektir.

Bu mübarek zat buyurdu ki:
“Teberri etmedikçe, tevelli olmaz. Yani uzaklaşmadıkça, dostluk olmaz. Farzları herkes yapabilir; ama haramlardan herkes kaçamaz. Ancak salihler kaçar. İyi olan da kötü olan da, iyilik yapabilir. Kötülük yapmamak ise, ancak Allah adamlarının özelliğidir. Sıddıklar günah işlemez.”

"Kabirde nimetler ve azaplar olduğuna iman ederiz. Ölülerin birbirleri ile konuştukları, kabirde azap olunanların seslerinin işitildiği birçok hadis-i şerif ile bildirilmiştir." (C.1, m.182)