Musibetlere sabredene müjdeler olsun!..
14/06/2025 Cumartesi Köşe yazarı A.D
"Ben bazı mümin kullarımı dünya nimetlerinden mahrum eder, musibetlere
düçâr ederim. Bu hâl, onun günâhlarına kefâret olur..."
Önceki ümmetlerden birinin peygamberi, Allahü teâlâya
şöyle niyaz eder:
"Yâ Rabbi! Mümin kulların sana itâat
ederler. Emirlerini yerine getirirler. Yasakladığın şeylerden sakınırlar. Böyle
olmakla beraber bunlar, birçok dünyalık nimetlerden mahrum olurlar,
hatta belalara ve musibetlere maruz kalırlar. Buna karşılık
imansızlar ise sana itaat etmezler. Yasaklarından kaçınmazlar. Senin emirlerini
yerine getirmezler. Böyle olduğu hâlde bunlar, her türlü dünyalık nimetlere
sahip olurlar. Belalardan, musibetlerden, felâketlerden uzak kalırlar. Bunun
hikmeti nedir?"
Allahü teâlâ, bu peygamberine vahiy ile şu cevabı
verir:
"Müminler benim kullarımdır. Belalar, felaketler,
musibetler ve nimetler de benimdir. Her biri beni anar, tesbih eder. Müminin
günâhı bulunur. Bazen ben onu bir kısım dünya nimetlerinden mahrum eder,
musibetlere düçâr ederim. Bu hâl, onun günâhlarına kefâret olur, günâhları
mağfirete uğrar. Böylece, günâhsız olarak bana gelir. Ben de kendisini iyi
amelleri ile mükâfatlandırırım. İmansızlara da dünyalık nimetlerini bol bol
verir, musibetlerden uzak ederim. Böylece bana gelirler. Ben de onları
günâhları sebebiyle şiddetle cezalandırırım."
Kıyâmet günü olunca, dünyada iken iyi ameller işlemiş,
fakat hiç felaketlere, belalara maruz kalmamış olanlar getirilir. Namaz, oruç,
sadaka, zekât, hac gibi nice ameller mîzâna konur. Böylece mükâfatları
ödenir... Yine, iyi ameller işlemiş olmakla beraber, aynı zamanda
felaketlere de maruz kalmış olanlar da getirilir. Fakat bunların amelleri için
mîzanlar kurulmaz, amelleri tartılmaz, defterleri açılmaz. Bilâkis, dünyada
üzerlerine musibetlerin dökülmesi gibi, kendilerine mükâfatlar yağdırılır...
***
Allahü teâlâ, kıyâmet günü mazeret beyan etmemeleri
için, dört peygamberi, dört sınıf insana hüccet olarak gösterir:
1- Zenginlere karşı, Süleyman
aleyhisselâmı hüccet olarak gösterir ve (Sen,
Süleyman'dan daha zengin değildin. Onun zenginliği onu, bana ibâdetten
alıkoymadı da, seni mi alıkoydu?) buyurur.
2- Esir ve kölelere
karşı Yûsuf aleyhisselâmı hüccet olarak gösterir ve (Yûsuf
da bir esîr ve bir köleydi. Onun bu hâli, kendisinin bana ibâdet yapmasına mâni
olmadı da, sizinki mi mâni oldu?) buyurur.
3- Fakirlere karşı İsâ
aleyhisselâmı hüccet gösterir ve (İsâ'nın fakirliği, kendisinin bana
kulluk etmesine mâni olmadı da, sizinki mi mâni oldu?) buyurur.
4- Hastalara karşı da Eyüp aleyhisselâmı hüccet
gösterir ve (Bunca ağır olmasına rağmen Eyüp'ün hastalığı,
kendisinin bana kulluk etmesine mâni olmadı da, sizinki mi mâni oldu?) buyurur.
