Hangi güzel yüz ki, toprak olmadı!..
17/05/2025 Cumartesi Köşe yazarı A.D
Dâvûd-i Tâî hazretlerine "Efendim, bu mertebeye, bu makamlara
nasıl ulaştınız" diye sual ettiler. Çok anlamlı bir cevap aldılar!..
Büyük velîlerden olan Dâvûd-i Tâî hazretleri, İmâm-ı
a’zam Ebû Hanîfe hazretlerinin ileri gelen talebelerindendir. Künyesi Ebû
Süleyman, ismi Dâvûd bin Nâsır-i Kûfî’dir. Horasanlıdır. Habîb-i Acemî’nin
halîfesi idi. Haramlardan, şüphelilerden, mubahların fazlasından sakınan, pek
çok ilimlere sahip bir mübarek zât idi...
İmâm-ı a’zam’ın yirmi sene derslerine devam
eden Dâvûd-i Tâî hazretleri, fıkıh ilminde talebeleri içinde en önde
gelenler arasına girdi.
Kendisine "Efendim, bu mertebeye, bu makamlara
nasıl ulaştınız" diye sual ettiklerinde şu cevabı verdi:
"Bir sokaktan geçerken şarkıcı bir kadından
şu sözleri duydum:
Hangi güzel yüz ki, toprak olmadı,
Hangi güzel göz ki, yere akmadı.
Bu sözler bana öyle tesir etti ki o gün tövbe ettim.
Bu beyti düşündükçe şuurum altüst oldu..."
Hayatının bundan sonraki safhası şöyle anlatılır:
Dâvûd-i Tâî kendinden geçmiş bir hâlde oradan
ayrılarak zamanının en büyük âlimi İmâm-ı a’zam Ebû Hanîfe hazretlerinin
huzuruna geldi, İmâm-ı a’zam yüz renginin değiştiğini görünce sebebini sordu.
Dâvûd-i Tâî; “Dünyâdan soğudum. Bende meydana gelen bu hâli, anlatamayacak
hâldeyim. Bu hâlin ne olduğunu okuduğum kitaplarda bulamıyorum. Ne yapmamı
tavsiye edersiniz?” dedi.
İmâm'ın gösterdiği yolda, dünyâya düşkünlüğü tamamen
terk edip, dînin emir ve yasaklarına uymada, haram ve şüphelilerden kaçmada
örnek olacak şekilde ilerledi...
Dâvûd-i Tâî, daha sonraları Habîb-i Acemî
hazretleriyle tanıştı. Ondan feyiz alarak kemâle geldi, olgunlaştı. İnzivaya
(yalnızlığa) çekilerek insanların arasına karışmadan yaşamaya karar verdi.
Halktan tamâmıyla alâkasını kesti... Bir gün kendisine “İnsanların
arasına, niçin karışmıyorsun?” dediler. “Kiminle konuşayım? Ekserî kimseler,
dînî bir mevzuda konuşmuyor, emir ve yasaklardan anlatmıyorlar, yaptığım hatâ
ve kusurlarımı yüzüme karşı söylemiyorlar, aksine hatâlarımı fazîletmiş gibi
gösteriyorlar. Böyle insanların bana fayda yerine zararı oluyor, onlarla niçin
oturayım” diye cevap verdi...
Bu mübarek zatın Bağdâd’da vefat ettiği (m. 781 (h.
165) gece; “Ey insanlar! Dâvûd, Allahü teâlânın rahmetine kavuşmuştur.
Allahü teâlâ ondan razı olmuştur” diye semadan bir ses geldi...
Vefat haberi Bağdâd’da çabuk duyuldu.
Cenazesini taşımakla şereflenmek için binlerce insan toplandı. Kabrin başında
İbn-i Semmâk hazretleri; “Ey Dâvûd! Kendini, kabir zindanına konmadan önce
dünyâda hapsettin. Hesap günün gelmeden önce sen kendini hesaba çektin. Bugün
Allahü teâlânın rahmetine ve Rıdvânına kavuşursun” dedi. Allahü teala
şefaatlerine nail eylesin. Âmin...
