Sırattan geçemeyenler cehenneme düşecektir!

17/10/2025 Cuma Köşe yazarı V.T

Herkes, kendi huyuna ve ameline bakarak, âhıretteki arkadaşının nasıl olacağını anlayabilir...

 

Mahmûd bin Ahmed Hasîrî hazretleri Usûl, hadîs ve Hanefî mezhebi fıkıh âlimlerindendir. Buhârâ’nın Hasîr köyünde 546 (m. 1151) yılında doğdu. Hanefî mezhebi fıkıh âlimlerinin meşhûrlarından olan Kâdı Hân’dan fıkıh ilmi öğrenen Hasirî, hocasının en ileri gelen talebelerinden oldu. İcazet alarak Şam’a gitti. Nûriyye Medresesi’nde ders verdi. 636 (m. 1238) yılında Şam’da vefât etti. Buyurdu ki:

 

Evliyânın büyükleri buyuruyor ki: Peygamber Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) kıyâmetteki nimetlerden ve azaplardan her ne haber verdi ise, onların hepsi insanın bu dünyâda kazandığı huyların, ahlâkın ve amellerin sûretleridir. Oradaki görünüşleridir. Ahlâkta ve amelde doğru yolda bulunmanın, oradaki sûreti, görünüşü de, sırat köprüsüdür denildi. Dünyâda doğru yolda bulunanlar, İslâmiyetten ayrılmayanlar, orada sırat köprüsünü, rüzgâr esmesi, şimşek çakması gibi çabuk geçecek, marifetler ve olgunluklar Cennetlerine ve iyi amellerin bahçelerine kavuşacaklardır. Burada, din yoluna uymakta gevşek davrananlar, orada sırat köprüsünü düşe kalka geçeceklerdir. İslâmiyetin gösterdiği doğru itikâddan ve amellerden ayrılanlar, sağa, sola sapanlar, sırattan geçemeyip Cehennem ateşine düşeceklerdir.

 

Kur’ân-ı kerîmde, Zuhruf sûresinin otuzaltıncı âyetinde, “Nefsine uyarak, Allahü teâlânın dîninden yüz çevirenlere, dünyâda bir şeytan musallat ederiz” buyuruluyor. Bu âyet-i kerîmeye bakarak, bazı âlimler dedi ki: Hayır ve kemâl işleri yaptıran melekeyi, bir melek hâsıl eder. Ortadan saptıran, kötülük yaptıran melekeyi de bir şeytan hâsıl eder. İkisinden biri, kıyâmette o insana arkadaş olur. O hâlde herkes, kendi huyuna ve ameline bakarak, âhıretteki arkadaşının nasıl olacağını anlayabilir...

 

Orta yol deyince iki şey anlaşılır. Birisi, herkesin anladığı gibi, bir şeyin tam ortasıdır. Dâirenin merkezi, kutru böyledir, ikincisi, izâfî, takdîri orta olmaktır. Yani, belli bir şeyin ortasıdır. O şeyin ortası olduğu için, her şeyin ortası olmak lâzım gelmez. Ahlâk bilgisinde kullanılan, bu ikinci ortadır. Bunun için iyi huy, herkese göre değişik olur. Hattâ, zamanla ve yerle de değişir. Birinde güzel olan bir huy, başkasında iyi olmayabilir. Bir zamanda iyi denilen bir huy, başka zamanda iyi olmayabilir. O hâlde iyi huy, tam ortada olmak değil, ortalamada olmaktır. Kötü huy da, bu ortalamanın iki tarafına ayrılmaktır, “İşlerin en iyisi, onların ortasıdır” hadîs-i şerîfi de bunu bildirmektedir.