Namazda, şaşılacak gizli şeyler hâsıl olur!
19/10/2025 Pazar Köşe yazarı V.T
Namaz kılmayanlar, Allahü teâlâ korusun, dinlerini ve İslam binasını yıkmış
olurlar.
Ahmed bin Dâvud Dîneverî hazretleri Hanefî fıkıh âlimidir. İran’da
Dînever’de doğdu. Bâyezîd-i Bistâmî hazretlerinin talebelerindendir. Diğer
ilimlerde de pekçok âlimden ders aldı ve çok talebe yetiştirdi. 282 (m. 985)
yılında Dînever’de vefât etti. Bir dersinde şunları anlattı:
Namaz, dinin direğidir. Kim, namazı devam üzere, doğru ve tamam olarak eda
ederse, dinini ikame etmiş, İslam binasını ayakta durdurmuş olur. Namaz
kılmayanlar, Allahü teâlâ korusun, dinlerini ve İslam binasını yıkmış olurlar.
Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” (Dininizin başı namazdır)
buyurdu. Başsız insan olmadığı gibi, namazsız din de olamaz.
Namaz, müminin miracıdır. Mirac olması bu ümmete mahsustur. Server-i âleme
mirac gecesinde, Cennette Allahü teâlâyı görmek şerefi, dünyada, dünyaya uygun
olarak, namazda nasip olmuştur.
Cenab-ı Peygambere kemâliyle tâbi olanların, o nimetten, bu dünyada namazda
nasipleri vardır. Külfet, zahmet ve zorluklar kalkar. Batın, yani kalb ve ruh
baştan başa, zevk ve lezzet bulur. Namazda şaşılacak gizli şeyler ve
anlatılamaz hâller hâsıl olur. Bu hâller ancak sona varan evliya zatlara
nasip olup, Allahü teâlânın büyük nimetlerindendir. Namaz, Allahü teâlâya ve
Resulüne imandan sonra, bütün mukarreblerin amellerinin ve bütün ibadetlerin
üstünde, en iyi bir ibadettir. Bir gün Resulullah “sallallahü aleyhi ve
sellem”, imam-ı Ali’ye “kerremallahü vecheh ve radıyallahü anh” (Ya Ali!
Senin, namazın farzına, vacibine, sünnetine, müstehabına riayet etmen gerekir!)
buyurunca, Ensar’dan bir zat dedi ki:
(Ya Resulallah! İmam-ı Ali bunların hepsini bilir. Bize de bunların
faziletini anlatır mısınız? Biz de ona göre amel edelim.)
Namazın güzelliği, diğer ibadetlerin aksine olarak iman gibi kendisindendir. Kendisinde en çok ibadetleri toplayan ve insanı Allahü teâlâya en çok yaklaştıran bir ameldir. Çünkü Allahü teâlâya namazda yalvarıp, Allahü teâlânın azamet ve celalini müşahede edicidir. Namazı, huşû ve hudû, yani tevazu ve korkuyla, kalb huzuruyla ve tümaninete [rükû ve secdelerde, kavmede ve celsede, bütün uzuvların hareketsiz kalmasına] riayetle ve cemaatle, tezellül ile eda etmek, kurtulmanın başlıca sebeplerindendir. Bu suretle namazını kılan müminlerin kurutulacakları, âyet-i kerimede beyan buyurulmuştur.


